Bölüm 5.19: Ateşli Gözler

avatar
3213 2

Stellar Transformations - Bölüm 5.19: Ateşli Gözler


 

Çeviri: Renfro

 

Vadiden çıktıktan sonra Hou Fei oldukça coşkuluydu. Ateşli gözleriyle heyecanla etrafa göz gezdiriyordu. Yüzen kocaman bir balina gördüğünde değişik bir haykırış kopardıktan sonra yanına gitti. Parlak ışıklar balinayı tamamen kuşattı.  

 

Hızla büzüşmeye başlayan balinadan bir müddet sonra geriye sadece derisi kalmıştı.

 

“Kaka, epey kan özü var, vadide bunu yapmak oldukça meşakkatliydi. Ufacık birkaç balık öldürsem şikayet ediliyordum. Dışarısı gerçekten de harika, kaka.” Sürekli zıplayıp durmasından ne kadar heyecanlı olduğu anlaşılıyordu.

 

Qin Yu ise içten içe şok olmuştu. Sadece son derece nadir şeytani canavarların kullanabildiği kan özümseme tekniğini Hou Fei de kullanabiliyordu. Hou Fei’nin ilahi canavar ismine layık olduğunu söylenebilirdi.

 

“Fei Fei, sualtı Xiuyao dünyası acımasızdır. İki taraf burada sırf kaba bir söz nedeniyle birbirlerine girebilir. Sen bir ilahi canavar olman nedeniyle büyük bir potansiyele sahipsin eğer birileri senin ilahi canavar olduğunu öğrenirlerse bazı uzmanlar ilerde başlarına bela olmaman için hızlıca senin işini bitirmeye gelebilirler. Bu nedenle …”

 

“Biliyorum büyük kardeş. Kaka, kimliğimi saklamalıyım öyle değil mi? He he.” Hou Fei ateşli gözlerini kırpıştırırken gülerek konuştu.

 

Qin Yu 3 yıl boyunca Hou Fei ile birlikte kaldıklarından onun ne kadar zeki biri olduğunu biliyordu.

 

“Usta zaten savaşırken vahşi savaşçı modumu kullanmamamı söyledi. Yeteneklerimin bir kısmını kullanmam gücümün de sadece %30'unu kullanırım.” Bir müddet düşündükten sonra Hou Fei bu karara varmıştı.

 

Qin Yu Hou Fei’nin vahşi savaşçı modu hakkında bir şeyler duymuştu. Normalde zaten gücü müthiş derecede korkutucu olan Hou Fei, vahşi savaşçı moduna geçtiğinde kısaca özetlemek gerekirse dehşet verici bir varlığa dönüşüyordu!

 

“Al bunu.”

 

Qin Yu Hou Fei’ye bir yeşim kimlik kartı fırlattı. Kimlik kartlarını öylece çıkarıp fırlatabilmesinin nedeni zamanında birkaç Xiuyaoist öldürüp onların kartlarını aldığındandı. Nitekim kimlik kartları sayesinde daha rahat bir şekilde yolculuk yapabileceklerdi.

 

“Kaka, bu oyuncakta neyin nesi?” Hou Fei yeşim kimlik kartını yakaladıktan sonra baştan aşağı bir inceledi.

 

“Fei Fei, yeşim kimlik kartları sahiplerinin kimliklerini doğrulamak için kullanılır. Kimlik kartını sahiplenebilmek için sadece bir damla kanını damlatman yeterli olacaktır. Böylece diğer Xiuyaoistler senin hangi haneden olduğunu öğrenebilecekler. Genelde aynı haneden kişiler hatta farklı hanelerden kişiler birbirleriyle savaşmazlar. Hiçbir hanede Dokuz Şeytan kimlik kartına sahip olan birinin öldürülmesine izin vermez. Ama böyle şeyler sadece sıradan Xiuyaoistler için geçerlidir.” Qin Yu açıklamasının sonuna bu cümleyi eklemekten kendini alamadı.

 

Eğer burada birini öldürse ne olurdu? Olay peşine bir dizi Kan Kırmızısı Mağaranın muhafızının düşmesiyle sonuçlanırdı. Elbette ki bu katilin kendisi olduğunu bilirlerse mümkündü.

 

Bir katil olsa bile eğer arkasında herhangi bir kanıt bırakmazsa kim onun katil olduğunu bilebilirdi ki?

 

“Kuralları az buçuk anladım. Bu sanırım bize haneler arasında güç mücadelesi olduğunu gösteriyor değil mi? Humph humph, bir müddet sonra bende güzel bir mekan bulup bu işe bir el atsam iyi olur galiba. Nihayetinde kendimin patronu kendimdir!” Hou Fei epey vahşi ve küstahtı.

 

Qin Yu gülümseyerek: “O kadar yükseği hedeflemene gerek yok. Haydi gidelim. Yolda sana yavaş yavaş su altı Xiuyao dünyasındaki büyük güçleri anlatayım. Kendinin patronu olmak sandığın kadar kolay değil.”

 

İkisi birlikte yolculuk ederken Qin Yu Hou Fei'ye sualtı Xiuyao dünyasındaki büyük güçleri anlatıyordu. Tabii ki anlattıkları birkaç yıl önce yakalayıp üzerlerinde Ruh İncelemesi kullandığı Xiuyaoistlerin bildikleriydi.

 

“Hey, siz ikiniz durun. Bizler Kan Kırmızısı Mağaranın muhafızlarıyız.”

 

Bağırışı takiben Qin Yu ve Hou Fei'nin önünde güçlü görünen 50 kişilik bir grup ortaya çıktı. Bu grubun güç seviyesi hiç hafife alınmaması gereken bir grup olup liderleri geç aşama jindan seviyesinde olsa da Qin Yu ve Hou Fei'ye göre bir nefeslik canları vardı.

 

“Kaka, bana mı seslendin, evlat?” Hou Fei ilginç bir gülümseme ile başlarındaki bir deri bir kemik kalmış gibi görünen liderlerine bakıyordu.

 

Hou Fei'nin bakışları altında ezilen lider vücudunun tir tir titremeye başladığını hatta kalbinin güm güm atmaya başladığını hissediyordu: “Bu maymun benim bir muhafız olduğumu bildiği halde beni gram kaale almadı. Aurasına bakılacak olursa kesinlikle bir Yuanying seviye uzman olmalı. Yanındaki kişi de …” Zayıf görünen lider maymunun yanındaki kişiye baktığı anda yüzü solgunlaştı.

 

Kaslı göğsü ve 1 cunluk oldukça nadir görünen saç modeliyle Qin Yu çelik gibi bir auraya sahipti . Vücudunu tamamen kaplayan siyah cübbesiyle etrafındaki tüm enerjiyi kara delik gibi emerek geriye enerji namına bir şey bırakmıyordu.

 

Zayıf görünen lider Qin Yu'nun gözlerini gördüğünde tekrardan kalbinin titremesine engel olamadı.

 

“Kibirli, soğuk ve olabildiğince acımasız!”

 

Zayıf görünen Xiyaoistin Qin Yu'nun karakteri hakkındaki vardığı fikir buydu. Kendisinin bu ekibin lideri olabilmesinin nedenlerinden biri de anlayışlı olmasıydı.

 

“Büyük babanın sorusunu duymadın mı?” Hou Fei’nin tuhaf sesi tekrar duyuldu.

 

Zayıf görünen Xiuyaoist hemen bakışlarını Hou Fei'ye döndürdü. Bakışlarındaki korku hafif de olsa belli oluyordu: “Kıdemliler, Kan Kırmızısı Mağaranın verdiği emir doğrultusunda bir Xiuxianisti arıyorum. Bu Xiuxianist'in açık bir aurası olmakla beraber bedeninde bir damla bile şeytani enerji bulunmuyor ve sahip olduğu enerji ise sıcak ve saf! Siz iki kıdemlim böyle bir kişi gördüyseniz bu küçüğünüzü bilgilendirebilir misiniz?”

 

Zayıf görünümlü Xiuyaoist Xiuxianist’in özelliklerini açıklarken bile son derece saygılıydı.

 

Xiuyaoist'in söylediklerinden sonra Qin Yu'nun ağzının kenarında hafif bir gülümseme belirdi.

 

Açık mı?

 

Qin Yu sualtı dünyasına ilk geldiğinde sahip olduğu açık aurayla birlikte saf ve sıcak enerjisi sayesinde kolaylıkla tanınabiliyordu. Ancak şimdi uyguladığı Kuzeyin Karanlığı tekniği sayesinde aurası ve enerjisi neredeyse tam tersi olmuştu.

 

“Hmm … hepiniz defolabilirsiniz.” Hou Fei ellerini sallayarak böyle dedi.

 

Zayıf görünümlü Xiuyaoist mutlu olmuş gibi Hou Fei'nin aşağılamasını hiç problem etmeyerek saygıyla eğildi ve: “O halde bu küçüğünüz ayrılıyor.” Konuştuktan sonra astlarına dönerek: “Hızlı olun. Güney bölgesine gidip orayı araştıracağız.” Ardından astlarını da yanına alarak ayrıldı.

 

Biliyordu ki haneler arasında bir antlaşma olup tarafların birbirlerini öldürmeleri yasak olsa da bazı Xiuyaoistler bunu takmayarak rahatlıkla birilerini öldürebiliyorlardı.

 

Arkalarında herhangi bir ceset veyahut kanıt bırakmadıkları takdirde hiçbir problem olmadan hayatlarına kaldıkları yerden devam ederlerdi.

 

“Heh heh, bir avuç korkak, daha az önce kanımızın tadına bakmak istiyorlardı.” Hou Fei’nin bakışları haşin bir şekilde parladı. Diğer yandan Qin Yu ise gülümsüyordu. Bir defasında Amca Lan ile konuşurken Amca Lan ona Ateş Gözlü Su Maymunlarının doğaları gereği asi ve inatçı olmakla birlikte vahşi ve hırçın olduklarını söylemişti.

 

“Fei Fei, sence şimdi nereye gitmeliyiz?”

 

Hou Fei gözlerini kırpıştırarak: "Cidden bu soruyu soruyor musun? Daha az önce Kan Kırmızısı Mağaranın Xiuyaoistlerinin dağınık bir şekilde bölgeye dağıldığını ve sadece Kan Kırmızısı Sırtında epey fazla Xiuyaoist bulunduğunu söylemedin mi? Hadi oraya gidelim!”

 

Qin Yu kaşlarını çattı.

 

Kan Kırmızısı Sırtı? Burası Kan Kırmızısı Mağaranın ana merkezi olup 8 milyon li yarıçaplı bölgede bulunan Xiuyaoistlerin yarısını barındırıyordu.

 

Dağın tepesinde bir kaplan olduğunu bilmek cesur insanları tırmanmaya yöneltir!

 

“Peki, Hadi Kan Kırmızısı Sırtına gidelim.”

 

Qin Yu'nun cübbesi dalgalanırken gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Onun yanında bulunan Hou Fei ise heyecandan bir çığlık atmadan kendini alamadı. Ardından ikili hızlıca Kan Kırmızısı Sırtına doğru yola çıktılar. Qin Yu simsiyah kaftanıyla suyun içinde ilerlerken buz gibi soğuk gözleri aniden haşinlikle parladı.

 

Kan Kırmızısı Sırtı?

 

Belki Sang Mo ile karşılaşsa bile onu tanımayacakken korkacak başka ne vardı ki? En kötüsüyle karşı karşıya gelirlerse ve kimliği açığa çıkarsa da ikili Kan Kırmızısı Sırtını adında da olduğu gibi kan kırmızısına boyardı. Güçlü bir birey olarak biraz da olsa vahşi ve düşüncesiz olmalıydı. Aksi takdirde kalbinden geçenlerin tersine hareket ederse bu tehlikelerle dolu gelişim yolunu bırakmayla aynı olurdu.

 

****

 

İkili son derece hızlı hareket ediyorlardı. Qin Yu'nun Yanan Kılıcı aslen Kayasız Ateşli Demirden dövülmüştü. Daha sonra Qin Yu Lei Dağ Evi’nde kılıcını yüksek dereceli kutsal silah haline getirmek için karanlık huylu bir kristal ve metalik huylu bir kristali karıştırmak zorunda kalmıştı.

 

Qin Yu sadece bir düşüncesiyle Yanan Kılıcı kapkara bir renge döndürüp karanlık bir aura yaymaya başlatabilirdi. Aynı zamanda tek bir düşüncesiyle kıpkırmızıya döndürüp alevler yaymaya başlatabilirdi yahut rengini altına dönüştürebilirdi.

 

Qin Yu siyah kaftanıyla Yanan Kılıcının üstünde yol alırken son derece soğuk bir hava yayıyordu.

 

“Kaka, ilginç gerçekten ilginç.” Hou Fei'nin ateşli gözleri uzaklara doğru bakarken beklenmedik bir şekilde yanıp sönmeye başladı. İlk defa dışarı çıkışında, doğal olarak son derece heyecanlıydı, daha hiç görmediği su altı yaratıklarını görüyordu.

 

Aniden...

 

“Dur, büyük kardeş.” O anda Hou Fei'nin gözlerinde yanıp sönen kırmızı ışık belirgin hale gelerek okyanusun dibindeki bir kayanın üstünde parladı.

 

“Ne yapıyorsun?” Qin Yu durdu ve Hou Fei'ye baktı. Biliyordu ki durmalarının nedeni Hou Fei'nin özel yeteneklerinden biriydi.

 

Hou Fei gururla neredeyse dişlerinin tamamı görülebilecek şekilde sırıtarak: “Büyük kardeş, bu senin henüz bilmediğin bir yeteneğim. Benim ateşli gözlerim hazineleri bulmak gibi bir özelliğe sahip. Şu anda sadece doğal hazineleri bulabiliyor olsam da ben geliştikçe gözlerim daha dehşet verici bir hale gelecek.”

 

Qin Yu’nun kalbi hızla atmaya başladı.

 

Ateşli gözleri hazineleri bulabiliyor muydu?

 

“Kaka, bana bırak!” Hou Fei tuhaf bir kahkaha ile elini kayaya doğru uzattığında aniden siyah sopası elinde belirdi ve uzadı. Sopa hızla kayaya çarptı. Kaya hemen parçalanmış ve parçaları etrafa doğru uçuşmuştu. Ancak şaşırtıcı bir şekilde paramparça olan kayanın merkezinde kırmızı bir çakıl taşı vardı.

 

Qin Yu kutsal duyusu ile çakıl taşını inceledi.

 

“Gerçekten de bir yüksek seviyeli bir yeşim taşı. Kayanın içinde oluşmuş bir yeşim taşı, oldukça iyi bir hazine.” O esnada Qin Yu sıcak yeşim taşının bazı özel nitelikleri olduğunu hatırladı. Bunlardan biri de cesedin üstüne yerleştirdiğinde cesedin bozulmamasıydı.

 

Ayrıca eğer yüksek seviyeli sıcak yeşim taşını bir gelişimci yanında taşırsa bu onun zihnini rahatlatacaktı ki bu gelişimciler için oldukça faydalıydı. Ayrıca sıcak yeşim taşları tılsım ve kutsal silah yapımında kullanılıyorlardı.

 

“Bu nasıl, büyük kardeşim ? Ateşli gözlerim inanılmaz değil mi?” Hou Fei gururlu bir şekilde konuştu.

 

“Onlar gerçekten de olağanüstüler.” Qin Yu övgü dolu sözler sarfetti. Hou Fei garip bir şekilde sıcak yeşim taşını hiç alma niyeti göstermeden direk kendisine atması Qin Yu'ya garip gelmişti. Hatta bu nedenle Hou Fei'nin hazinelerden hazzetmediğini bile düşünmüş olsa da yolculuklarını devam ederlerken ne kadar hatalı olduğunun farkına vardı.

 

Kan Kırmızısı Sırtına gitmek için kat ettikleri mesafe 800,000 liden sadece biraz daha fazlaydı. Yol boyunca Hou Fei beklenmedik bir şekilde 7 hazine daha buldu ve bunlardan beş tanesini Qin Yu'ya verirken 2 tanesini kendine sakladı.

 

Ancak o zaman Qin Yu Hou Fei'nin silah haline getirilebilecek cevherlerle ilgilendiğini ancak değerli bitki veya nadir mantarlarla ilgilenmediğinin farkına vardı. Hatta sıcak yeşimler, pürüzlü kristaller ve ay ışığı yin kristallerine bile dönüp bir defa daha bakmamıştı.

 

Qin Yu ve Hou Fei Kan Kırmızısı Sırtına ulaştıklarında Kan Kırmızısı Mağara efendisinin yine bir kapalı kapı eğitiminden çıktığı zamanlardı.

 

……

 

Kan Kırmızısı Mağaranın ana salonu...

 

Usta koltuğunda otururken Cha Hong'un yüzünde hoş olmayan bir ifade vardı. Siyah yeşim çantayı açmaya çalışmasına rağmen basit Toz Giderme mührünü kaldırmak bile neredeyse yüz yıl sürmüştü. Daha az önce gizli odadan çıkmıştı.

 

Çantayı açması muhtemelen bir yıl daha sürecekti.

 

Geçmişte kapalı kapı eğitimine girdiğinde zihni oldukça sakin oluyordu çünkü biliyordu ki gitmesi gereken daha çok yolu vardı. Ama şimdi son kavşağa gelince kazanç ve kayıplar hakkında endişelenmeye başlamıştı. Bazen 3 süper gücün, Dokuz Şeytan Salonu, Gökmavisi Ejderha Sarayı, Mavi Su Konağının olayla ilgili bilgi sahibi olacağından korkuyor ve astlarından birinin kendisine ihanet edeceğinden endişe duyuyordu.

 

“Mağara efendisi.”

 

Önündeki 13 muhafız aynı anda eğildiler ve aynı anda sesleri duyuldu. Kan Kırmızısı Mağaranın tüm muhafızları birer uzmandırlar. Aralarındaki en zayıfı sadece geç aşama Jindan seviyesinde olsa da bu muhafız sıradan Yuanying Xiuyaoistler ile karşılaştırılabilirdi.

 

Ve aralarından en güçlüsü güç açısından Cha Hong'un sadece bir tık altındaydı. Cha Ge bir başkan yardımcısıydı ama en güçlü koruyucundan çok daha zayıftı.

 

“Xiuxianist yakalandı mı?”

 

Cha Hong'un sesi salonun üst kısmından duyuldu. Ana salonun alt kısmında bulunan son başkan yardımcısı ve muhafızları buna söyleyecek ne bulabilirlerdi ki?

 

“Büyük kardeş, bu Xiuxianist çok kurnaz. Çoktan 8 milyon li yarıçapındaki birkaç Xiuxian okulunu araştırtmış olsam da aralarında Xiuxianist'in enerjisi gibi sıcak ve saf olan bir enerjiye rast gelmedik.” Cha Po öne çıktı ve eğilerek konuştu.

 

Sang Mo da öne çıkarak şöyle dedi: “Mağara efendisi, bu Xiuxianist çok kurnaz. Son üç yılda onunla ilgili en ufak bir ipucuna bile ulaşamadık. Başka bir gücün bölgesine geçmiş olabileceğini düşünüyorum.”

 

“Humph!”

 

Cha Hong Sang Mo'ya soğuk bakışlar atmaya başlayınca Sang Mo'nun kalbi güm güm atmaya başladı.

 

“Bu Xiuxianisti üç yıldır arıyoruz. Dokuz Şeytan Salonun altında sekiz güç var ve ben diğer güçlerin ustalarından onu bulmam için yardım etmelerini istedim ancak şimdi bile en ufak bir iz bulamadık. Diğer güçlerin ve Dokuz Şeytan Salonun bölgesi yaklaşık 90 milyon li yarıçaplı bir bölgeye tekabül ediyor. Sen bu Xiuxianistin üç yılda 90 milyon li yol kat edebileceğini mi düşünüyorsun?”

 

Cha Hong Dokuz Şeytan Salonun 8 ustasından biri olduğundan diğer 7 ustadan rahatlıkla yardım isteyebilmişti. Diğer iki süper güç olan Gökmavisi Ejderha Sarayı ve Mavi Su Konağına gelince onlardan bir şey yapmalarını isteyebilecek bir konumda değildi.

 

“Sang Mo, geçen sefer bir siyah kartaldan bahsettiğini hatırlıyorum?” Cha Hong aniden konuştu.

 

Sang Mo hemen cevap verdi: “Mağara ustası o gün Xiuxianist ile çarpışırken yanında bir siyah kartal vardı. Birbirlerinin kaçabilmesi için elinden geleni yapıyorlardı ki bu aralarında iyi bir ilişkinin olduğunu gösteriyor.”

 

Sang Mo elbette ki o gün savaşırken neler olduğunu hatırlıyordu. Siyah kartal ve Xiuxianist aralarında biri kaçabilsin diye bir şans yaratmaya çalışıyorlardı.

 

“Oh!”

 

Salonun üst kısmına bulunan Cha Hong'un ağzından bir müddet hiçbir şey duyulmadı. Diğer Xiuyaoistler ise konuşmaya korkar bir şekilde bekliyorlardı. Uzun bir süre sonra Cha Hong aniden konuştu: “Emirlerimi yayın. Bundan sonra sadece Xiuxianisti değil aynı zamanda siyah kartalı da arayacaksınız. Unutmayın, bulup yakalayacaksınız, öldürmeyeceksiniz.”

 

“Anlaşıldı!”

 

13 muhafız ve başkan yardımcısı emri anladıklarını dile getirdiler.

 

Kocaman kolunu salladıktan sonra Cha Hong ana salondan kayboldu. 13 muhafız ve başkan yardımcısı mağara efendisinin sık sık kapalı kapı eğitimine girdiğinin farkındalardı. Bazen bir süre dışarı çıkardı ancak çok geçmeden tekrar kapalı kapı eğitimine devam ederdi ve en çok da eğitim yaparken rahatsız edilmekten nefret ederdi.

 

“Siyah kartalı yakaladıktan sonra Xiuxianistte elbette ortaya çıkar. Sonuçta aralarında iyi bir ilişki var değil mi?” Cha Hong’un gözleri soğuklukla parladı ve eğitim odasına girdi.

 

Kardeşinin intikamını almak ne kadar önemli olsa da siyah yeşim çantayı açmakla karşılaştırılamazdı. Şu anda yol boyunca hazine aramakla meşgul olan Qin Yu ve Hou Fei Kan Kırmızısı Mağaranın merkezine ulaşmışlardı: Kan Kırmızısı Sırtı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr