Cilt 4 - Bölüm 5: Insania, Incubus (2/2)

avatar
289 3

Start - Kapının Ardındaki Dünya - Cilt 4 - Bölüm 5: Insania, Incubus (2/2)


Onu bir kez daha öptü. İlk öpücük boyundandı, daha sonra yanağa çıktı ve oradan dudaklarına ulaştı. Yu bundan zevk aldığından emin değildi ama devam etti. Bir erkekti ve artık beyni tarafından kontrol edilmiyordu.

 

Amelia onu itmeyi denese de başaramadı, Yu’ya karşı koyacak kadar güçlü değildi. Yu’nun zorla aldığı öpücüklerden sonra ağlamaya başladı.

 

“Kendimi şu an olduğumdan daha kötü hissetmek istemiyorum,” dedi Yu. “Beni istemiyorsan git.”

 

Reddedileceğini zannetmiyordu. Yaralı biri olsa bile hâlâ çok yakışıklı olduğunun farkındaydı ve Amelia tarafından kabul edileceğine emindi.

 

Öyle de oldu. Amelia kaçmak yerine Yu’nun onu ikinci kez öpmesine izin verdi. Yu ikinci öpücükten de bir şey hissetmedi fakat penisi erekte olmuştu. Buna rağmen orada da karşı koyamayacağı bir arzu hissetmiyor, hatta nasıl erekte olabildiğini anlamıyordu.

 

Anlaması gerektiğini de düşünmedi. Dudaklarını, yanaklarını ve boynunu öpmeye devam ederken sol eliyle eteğini yukarı kaldırdı ve sağ elini bacaklarının arasına soktu. Islanmış külotunun üstünden parmaklarıyla Amelia’yı okşamaya başladı.

 

Sol eliyle eteği tutmayı bıraktı ve Amelia’nın kalçasını dokundu. Yumuşak olduğunu anlayabiliyor ve yumuşak bir şeyi okşayıp, sıkmak hoşuna gidiyordu. Amelia inlemeye başlayana dek devam etti.

 

Fiziksel zevkten mahrum olsa da inlemeleri duymak ona devam etmesi için gereken motivasyonu sağlıyordu. Parmaklarını hızlandırdı, kalçasını daha sert bir şekilde sıktı ve Amelia’yı ağzını kapatmak zorunda bırakacak kadar yüksek sesle inletti.

 

Amelia kendi inlemesini baskılamayı denerken Yu’nun boynuna sarıldı ve yanağını öptü. Yu’nun aldığı öpücüklerin aksine bu öpücükler daha masumdu. Onun gibi masum biriyle birlikte olacak olmaksa Yu’yu biraz daha isteklendirdi.

 

Kollarını kıza doladı ve onu yer yatağına yatırdı. Yatmış hâlde kendisine bakan kızın üstüne çıktı ve yine onu öpmeye başladı. Öpücüğün sesi, öpücüğün kendisinden daha güzeldi.

 

Ellerini üzerinde gezdirerek aşağıya indi, inmiş eteğini tekrar kaldırdı ve Amelia’nın külotuyla karşılaştı. Islaktı. Amelia elleriyle bacaklarının arasını kapadı ve Yu’nun külotu çıkarmasına engel oldu.

 

“B-ben… Ben yapamam…” Yu’nun gözlerine bakmak ve bakmamak arasında kararsız kalmış, kaçamak bakışlar atıyordu. “Rahibe olacağım, olmaz.”

 

“Beni istemiyor musun?” diye sordu Yu.

 

Amelia cevap vermedi ama Yu’nun ellerini tutup kenara çekmesine müsaade etti. Yu onun külotunu indirdiğinde karşılaştığı şey Sivina’nınki kadar güzel gözükmese de internette gördüğü bazı türdeşleri gibi Yu’nun isteğini azaltmıyordu.

 

Rengi beyazdı, düz bir yarık hâlindeydi ve üstünde sarı tüyler vardı. Yu pantolonunu indirdi ve külotunu sıyırdı. Penisi meydana çıktığında Amelia sırtının üstünde sürünerek uzaklaşmayı denedi.

 

“Endişe etmene gerek yok,” dedi Yu.

 

Üstüne yaklaşıp, penisini onun vajinasına dayadığında Amelia küçük bir çığlık attı. Yu sol eliyle tutmaktan korktuğu için sağ elini kullanarak penisini bastırdı, içine sokabilmek için biraz zorlaması gerekmişti. Soktuğunda Amelia çığlığını bastırmak için kendi elini ısırdı.

 

“Acıyor,” dedi Yu henüz başını sokmuşken. Yu onun ağladığını görebiliyordu. “Bu kadar yeter, daha fazla girme.”

 

Yu onu dinlemedi ve girmeye devam etti. Yarısını soktuğunda Amelia bacaklarını birbirine dayadı ve Yu’nun devam etmesine engel olmaya çalıştı. Aynı zamanda yanan canının acısını çıkarabilmek için Yu’nun kollarını sıkıyor ama bu Yu’da bir etki yaratmıyordu.

 

Zevk almıyordu. Bunun her zaman zevkli olacağını hayal etmişti ama şimdi ne sıcaklığı hissediyordu ne de ıslaklığı. Yumuşak ve dar olduğunu anlayabiliyordu ama bu ona iyi bir histen fazlasını katmıyordu.

 

Yine de devam etmek istedi ve devam edebilmek için Amelia’nın buna izin vermesi gerekiyordu. Ona zorla sahip olmak istemiyordu.

 

“Çok tatlısın,” dedi Amelia’nın kulağına. “Çok güzelsin, baştan çıkarıyorsun, kalbimi titretiyorsun.”

 

Kulağına verdiği birkaç öpücüğün ardından Amelia bacaklarını aralayarak Yu’nun geri çıkıp tekrar girmesini ve buna devam etmesini sağladı. Çok kolay ikna olmuştu.

 

Yu başta Amelia’nın istediği gibi davranıyordu. Onun istediği yerde duruyor, onun istediği kadar derine giriyor ve inlemelerinden zevk alıyordu. Zaten alabildiği tek zevk buydu, inlemelerini duymak tatmin ediciydi ve bundan öte herhangi bir hisse sahip değildi.

 

“Beni öpmeyecek misin?”

 

Amelia yine Yu’yu yanağından öptü, önceki gibi basit bir öpücüktü. Yu onun izin verdiği sınırdan biraz daha derine indiğinde hafifçe çığlık attı ve daha tutkulu bir şekilde öptü.

 

Öpücüğün ıslak sesi Yu’yu hızlandırdı ve o da Amelia’nın yanağından bir öpücük aldı. Dudağından bir öpücük aldığındaysa Amelia basit de olsa bir karşılık vermiş, o da öpmüştü.

 

Girdi ve çıktı, Amelia’nın çıkardığı sesleri dinledi. Seslere alıştığında ve bundan sıkıldığında daha derine girmenin, daha tatmin edici sesler almasını sağlayacağını düşündü.

 

Düşündüğü gibi olmuştu, yavaşlayıp tüm penisini içine soktuğunda istediğini fazlasıyla aldı. Beklediğinden daha tatmin edici sesler çıkarıyordu. Seslerin aşağıdakiler tarafından duyulacağından endişe ederek sağ eliyle Amelia’nın ağzını bir süre kapaması gerekti.

 

Buna rağmen baskılanmış sesi hâlâ onu tatmin ediyordu. Hızlandı, Amelia alıştığında elini çekti ve boynuna sarıldı. Amelia da artık Yu’ya sarılıyordu.

 

Amelia’nın yüzünü izlemek de zevkliydi. Kızaran suratı tatlıydı ve ağzını açtığında iki dudağının arasında uzanan tükürüğü gördüğünde onu alabilmek için dilini, Amelia’nın ağzına soktu.

 

Amelia için beklenmedikti. Yu gözlerini kapadığı için onun nasıl şaşırdığını ve göz bebeklerinin nasıl büyüdüğünü göremiyordu. Dilini ağzının içinde gezdirirken istediğini almıştı.

 

İstediğini almış olmak yetmedi. Penisinin aksine dili, Amelia’nın diline değerken sıcaklığı da ıslaklığı da hissedebiliyordu. Hissettiklerinin devam etmesini istedi, öpmeye devam etti. Arada ikisinin de nefes alması için geri çekiliyor, sonra yine eğilip öpüyordu.

 

Amelia da karşılık vermeye başladı, dilini dışarı çıkardı ve Yu’nun diline uzandı. Ses, ıslaklık ve sıcaklık Yu’yu bu işe başladığına memnun kılıyordu. Kullandığı maddeler gibiydi; başka hiçbir şey düşünmüyor ve yalnızca ana odaklanmasını sağlıyordu.

 

Amelia daha sıkı sarıldı, nefes alışverişleri şimdiye kadarki en hızlı noktasına ulaştı. Yu başını kaldırdığında göz bebeklerinin büyüdüğünü, boynunun terlediğini ve kızardığını görebiliyordu.

 

Yu’nun başını tuttu ve boynuna dayadı. Bacaklarını ise kaldırıp Yu’nun beline doladı. Yu’nun daha fazla geri çıkmasına izin vermemek için onu kendine doğru bastırdı ve titredi. Amelia bacaklarının titremesini durduramıyor, belini kaldırıp karnını yukarı itiyordu.

 

Durulduğu zaman nefes alış hızı da hafifçe yavaşlamaya başladı. Yu ne yapması gerektiğini anlayamadı. Amelia’nın boşaldığı fikri aklına geldi ama şimdi penisini geri çıkarması gerektiğinden emin değildi. Partnerini boşaltabilmiş olsa da kendisi hâlâ boşalamamıştı.

 

Aslında boşalmış olsa bile bunu anlayamazdı, tüm işin sonunda hâlâ penisinde hiçbir zevk belirtisine sahip değildi. Amelia doladığı bacaklarını indirip, Yu’nun ayrılmasına izin verdiğinde geri çıktı ve penisine bulaşmış kanı gördü. Amelia’nın bekâretini almıştı.

 

Kendi bekâretini de bu vesileyle ona vermiş bulunuyordu. Pişman olup olmadığını anlamaya çalıştı, olumsuz duygular hissetmiyordu. Tabii olumsuz duygular hissetmemesi olumlu duygular hissettiği anlamına da gelmiyordu.

 

Sadece duyduğu seslerden ve sonlara doğru ağzında hissettiklerinden zevk almıştı. Konu dertlerden ve olumsuz düşüncelerden uzaklaşmaya geldiğinde şifa içkisini buna tercih ederdi. Tabii yine bu, bunu tekrar yapmak istemeyeceği anlamına gelmiyordu.

 

Ayağa kalktı ve odanın köşesindeki masanın üstünde duran kutunun yanına gitti. İçinden tam olarak sigara olmasa da sigara dediği sarılmış yaprağı aldı, mum ateşinde yaktı ve içmeye başladı.

 

Pencereye doğru giderken Amelia’ya baktı. Dizlerini göğsüne çekmiş yeri seyrediyordu. Daha sonra onu tekrar kullanmak istediğini düşündü ve buna yönelik olarak onu iyi hissettirmek zorunda olduğuna karar verdi.

 

“Hâlâ çok tatlısın,” dedi pencerenin yanına geçtiğinde. “Hayatımın en güzel anları arasında en üst sıralara koyacağım bir şeydi.”

 

Hayatında bundan çok daha güzel anlar yaşadığı için söylediği şey bir yalandan ibaretti. Kova Katedrali’ndeki kadının ayağı ile yaptığı şeyde bile daha çok zevk almıştı.

 

Ama bunun bir önemi olduğunu düşünmüyordu, anlık olarak onu kandırması yeterliydi.

 

Sigaranın dumanını açık pencereden dışarı üfledi. “Kendimden iğrenmem mi gerekiyor? Bulunduğum duruma rağmen hâlâ olmadığım o kişi gibi davranabiliyorum.”

 

Onun için kendisini kandırmak, Amelia’yı kandırmaktan daha kötü duruyordu fakat kendisini kandırmaya alışmıştı.

 

“B-bundan sonra…” Amelia’nın sesi titriyordu. Yaptığı şeyden, yaptığı anda zevk alsa da şu anda pişmanlık yaşadığı ortadaydı. “Bundan sonra ne olacak? B-biz… Biz kötü bir şey yaptık. Azer’in yasakladığı bir şeyi yaptık.”

 

“Azer yaptığımız şeyden rahatsız olduysa gelsin, rahatsızlığını dile getirsin.”

 

Yu’nun kâfirliği karşısında Amelia başını dizlerine gömdü ve hıçkırmaya başladı. Yu kötü hissetmesi gerektiğini biliyordu ama ona acı vermesi gereken duygular duman olup pencerenin dışına uçuyordu.

 

“Bir rahibe olamayacağım, iffetsiz bir kadına dönüştüm.”

 

“Yalan söylemiyorsan, hırsızlık yapmıyorsan, diğer insanlara zarar vermiyorsan sorun yok.” Amelia’yı rahatlatmak için konuşsa da söylediklerinin arkasındaydı. “Gerçi hırsızlık olayı şüpheli.”

 

Amelia başını kaldırıp ona baktı. Kafası karışıktı, ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini sorguluyordu.

 

“Kalbimi çalışından bahsediyorum. Hem de çok hızlı, çok profesyonel bir şekilde. İlk görüşte.”

 

Luna’ya söylediği gibi Amelia’ya da yalan söylüyor, ona yüreğine ekebileceği sahte umut tohumları veriyordu. Üstüne üstlük yaptığı şeye karşı hiç pişmanlık hissetmiyordu.

 

“Babam gelmeden gideyim.” Amelia ayağa kalktı ve sırtını dönerek yüzünü sakladı. “İyi geceler.”

 

Yu yürüdüğü sırada Amelia’nın kalçasına baktı. Yere inen eteği yüzünden bir şey anlaşılmıyordu ama bakmaya devam etti.

 

“Eğer o insanlar tekrar gelirse ben icabına bakarım,” dedi Yu. “Kılıcı tekrar tutmaya başladığımda öldürebilirim.”

 

Onlar savaşın oluşturduğu boşluktan yararlanıp çeteleşen birkaç sokak serserisinden ötesi olamazdı. Ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler büyü kullanamadıkları sürece Yu hepsini öldürebileceğini düşünüyordu.

 

İçerisinde bulunduğu duygusuzluk durumunda şifa iksiri haricinde gerçekten istediği bir şey varsa o da buydu. Öldürmek. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama yemekte o adamlarla karşılaşmasının ardından içine ekilen öldürme isteği, eylemi gerçekleştirdiği takdirde harika hissedeceğini söylüyordu.

 

Amelia çıktı ve Yu odada yalnız kaldı. Odada yer alan diğer kapıya baktı. Amelia şifa iksirini o kapının ardındaki odadan almıştı. Kapının kilitlendiğini hatırlamıyordu. Eğer o odaya girerse tekrar mutluluğa ulaşabilirdi.

 

Yanlış olduğunu bilse de bir kez daha nefsine yenik düştü.

-------------------------

03.07.2022 – 16:00






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr