Bölüm 86: Yasak Bölge, Ruh Seviye Yaratık

avatar
6314 7

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 86: Yasak Bölge, Ruh Seviye Yaratık


 

Çevirmen: madShy

 

Jiang Chen sendeleyip tökezleyerek bedeninin kalan gücünü dördüncü katın derinliklerine kaçmak için kullandı. Bu sırada artık yasak bölge denen meseleyi düşünmüyordu ve artık dönüş kısmını da umursamıyordu.

 

Ölebilirdi, fakat kesinlikle Long kardeşlerin elinde ölmeyecekti!

 

Long kardeşlerin başını göstermesini ve başkente dönerek babasının önünde blöf ve boş yaygara yapmalarını asla kabul edemezdi!

 

Doğumunu kontrol edemiyorsa, o halde en azından ölümünün nasıl geleceğini kontrol edebilirdi!

 

Bu nedenle Jiang Chen oyalanmadı. Ayakları kendi kudretleriyle ileri atıldı. Ne kadar yürüdüğünü de bilmiyordu. Sadece bedeninin gitgide daha da ağırlaştığını biliyordu, zihni bulanıklaşıyor, hızı yavaşlıyor ve zihni sisle kaplanıyordu.

 

Düştü. Kan ve kirle kaplı bedeniyle düştü.

 

Kim bilir ne kadar uzun süre sonra Jiang Chen’in sonsuz karanlık zihninde belirsiz bir ışık atışının izi belirdi.

 

Uyanmış ama yine de rüyada gibiydi.

 

Rüyasında geçmiş yaşamına döndüğünü, İlahi İmparatorun oğlu olduğu şanlı varlığına döndüğünü, sürekli milyonlarca yıllık yaşadığı boşluğa tevekkül ettiği zamana döndü…

 

Hayal alemi göz açıp kapayıncaya kadar başka bir yere geçti. Başkente dönmüş gibi görünüyordu ve büyük sürüler halinde Yükselen Ejder askerlerinin Jiang Han malikanesine hücum ettiğini, babasını iplerle bağladıklarını görüyordu.

 

Ve sonra ölüm cezasına çarptırılmış  insanların kellelerini alan celladın kılıcı yüksekten düşerek babasının kafasını kesiyordu.

 

“Hayır!” Jiang Chen göğsünde bir acı hissetti ve ansızın gözlerini açtı.

 

“Awrk!”

 

Uzakta kanatlarını çırpan Altın Kanatlı Kılıç Kuşu şaşırmış ve telaşlı görünüyordu, Jiang Chen’in tarafına doğru uçuyordu.

 

Jiang Chen başını eğdi ve kıyafetlerinin çoktan Altın Kanatlı Kılıç Kuşunun gagasının keskin tarafıyla parçalandığını fark etti. Bir katman Gök İpek Zırhının bedeni koruması iyi bir şeydi.

 

Aksi halde şu gaga şuan onu paramparça etmiş olabilirdi.

 

“Altın Kanatlı Kılıç Kuşu?” Jiang Chen inanılmaz halsizdi. Meridyenlerinde ne zaman gerçek Qi çevirmeye kalksa meridyenleri yarılıp açılıyormuş ve tamamen parçalara ayrılıyormuş gibi hissediyordu.

 

Jiang Chen hafifçe birkaç defa öksürerek ciğerlerinden bir çeşit sıvı kustu. Nefesinin hafifçe daha rahat hale geldiğini hissetti.

 

Göksel Karma Hapını çıkartarak ağzına atmak üzereyken aniden eli durdu.

 

Gözleri adeta fal taşı gibi açılmıştı.

 

Bedenindeki tüyler istemsizce ürperirken etrafına baktı.

 

Mümkün olan tüm yönlerde kalın kalabalık bir Kılıç kuşu sürüsü duruyordu!

 

Duvarlarda, kaya çıkıntılarında, bataklıkta, çalılarda, toprağın üzerinde….

 

Duracak bir yerin olduğu her yer sıkıca Kılıç Kuşlarıyla kaplanmıştı!

 

On binlerce olduğunu söylemek sadece belirli sayıları tanımlamak için kullanırdı, fakat gözlerinin önündeki Kılıç Kuşlarının on binlerce olduğunu nasıl sayabilirdi ki?

 

Jiang Chen bakışlarıyla süzdü ve sonunu göremedi. Yalnızca hevesle bilenen ve kanatlarını çırpan Kılıç Kuşu yığınını gördü. Alınlarındaki ruh incileri parlıyordu ve keskin gagaları kılıç veya bıçaklarla kıyaslanabilirdi.

 

“Ben.. ben kılıç kuşlarının kampına mı geldim?”

 

Aslında bir veya iki Kılıç Kuşu görünürse hiçbir şekilde tehdit oluşturmazdı, fakat elde olan durumda Kılıç Kuşlarından bir okyanus söz konusuydu!

 

Yarasız ve iyi durumda olmuş olsa, gücü on kat artmış olsa bile muhtemelen okyanus kadar geniş Kılıç Kuşu sürüsü karşısında yalnızca acı içinde parça pinçik edilirdi. Şu anda ne kadar ciddi yaralarının olduğundan bahsetmeye gerek bile yoktu!

 

Bir veya ikisini öldürebilirdi.

 

Ayrıca on veya yüz tanesini de öldürebilirdi.

 

On binlercesini ise öldüremezdin ancak kaçabilirdin.

 

Bunun yanı sıra bazı Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşları bu kuşlar arasına yayılmıştı ve on kadar Altın Kanatlı Kılıç Kuşu da vardı!

 

Bir Altın Kanatlı Kılıç Kuşunun gerçek dövüş gücü gerçek Qi ustasına denkti!

 

Jiang Chen acıyla güldü, dördüncü katta şiddetli yaratıklarla karşılaşmamış olsa da bu hesaplanamaz Kılıç kuşu okyanusu onu boğabilirdi.

 

“Ne yazık ama, neden Long kardeşler risk alıp beni buraya kadar kovalamadı?” Jiang Chen’in şuan kaçmak için hiçbir düşüncesi yoktu. Sadece Long kardeşler ile yok olmadığına yanıyordu.

 

Göksel Karma Hapını ağzına attı, basitçe fazla düşünmeme kararı aldı.

 

Diğer yandan biraz tuhaf hissediyordu. Bu Kılıç Kuşlarının hepsi ona av gibi bakıyordu, fakat neden hiçbiri henüz bir aksiyona kalkışmamıştı?

 

Şu anki savaş gücüyle normal Yeşil Kanatlı Kılıç kuşu bile onu kıymaya çevirebilirdi.

 

Altın Kanatlı Kılıç Kuşunun biri Jiang Chen’in kafasının üzerinde daireler çizdi.

 

Başka bir Altın Kanatlı Kılıç Kuşu da zıt istikametinde altın renkte bir gölge bıraktı.

 

Altın tüylü Altın Kanatlı Kılıç Kuşları pekala gerçek Qi ustalarının varlıklarıyla kıyaslanabilirdi. Bu mükemmel kanatlar ve mükemmel çizgiler korkutucu bir aura yayıyordu. Gerçekten insan gerçek Qi ustalarının çok yukarısındaydılar.

 

Vahşet ve yırtıcılık dereceleri hafifçe gerçek Qi ustalarını aşıyordu bile.

 

Sayısız Altın Kanatlı Kılıç Kuşu Jiang Chen’in başının üstünde daireler çizerek uçuyordu.

 

Jiang Chen sadece kafası karışmış hissetti. Bu Altın Kanatlı Kılıç Kuşları sürekli olarak başının üzerinde dönüyordu, gökyüzünde dans eder gibi bir halleri vardı. Jiang Chen misafirperverliklerini hissedebiliyor olmasına rağmen ayrıca açık şekilde öldürme arzularını bastırdıklarını da hissedebiliyordu.

 

“Altın Kanatlı Kılıç Kuşları neden çekiniyorlar?” Jiang Chen şaşırmıştı. Bu tür bir durum en dayanılmaz olanıydı. Ölüme mahkum edilmiş birinin yerine bağlanarak celladın kılıcını beklemesine benziyordu.

 

Kılıç bir türlü inmiyordu. Bu birinin zihinsel olarak çökmesine neden olmak için yeterliydi.

 

“Sizi kuş biçimli şeytanlar, bir şey yapacaksanız çabuk olun. Sürekli bu genç lordun kafasının üzerinde uçmaktaki niyetiniz ne?”

 

“Hey, lazımlığa gittiğinde daha temiz olabilir misin? Neredeyse bu genç lordun pantolonunu ıslattın.”

 

Jiang Chen ciddi anlamda kaybolmuştu. Bir süre küfretti. Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarının güç gösterisi veya kışkırtmadan geri durmamalarına rağmen hiçbir şey yapmaya yeltenmiyorlardı. Onlara dikkat etmek konusunda çok tembel bir tavır almıştı.

 

Bu sırada Göksel Karma Hapının tıbbi etkileri yavaşça meridyenlerine sızarak yaralarını iyileştirmeye başladı.

 

“Her neyse… Hareket etmediklerine göre yaralarımı iyileştirme şansım var.”

 

Bilindiği üzere Göksel Karma Hapları gerçekten ismini hak ediyordu, göksel etkileri vardı. Uygulayıcı ölmediği sürece herhangi bir iç yaralanma bir ila üç gün içerisinde her an iyileşebiliyordu.

 

Tabii ki Jiang Chen’in vücut yapısıyla ve meridyenlerinin azminden dolayı Göksel Karma Hapı etkisini göstermeye başladığı anda iyileşme oranı sıradan uygulayıcılardan daha hızlıydı.

 

Sonuçta, meridyenlerin sıkılığı ve gücü benzersiz yöntemlerle elde edilirdi. Yüz, hayır, hatta bin kat daha sağlam oldukları söylenebilirdi .

 

“Awrk!”

 

Jiang Chen’in başı üzerinde daire çizen bir Altın Kanatlı Kılıç Kuşu aniden uzun bir çağrı yaptı. Diğer Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarının hepsi de ahenkle çığırdılar.

 

Bunun ardından Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşunun birisi sonraki çağrıyı takip ederken sayısız Yeşil Kanatlı Kılıç Kuşu da buna katıldı. Bu sırada kuşların çığlıkları keskin bir okyanus sesi misali odaklanmıştı. Bir gelgit dalgasının sahnedeki kaya duvarları ve çıkıntılı kayaçları temizlemesi gibi hepsi yıkılıp düşmeye başlamıştı.

 

“Bu…” Jiang Chen’in ifadesi değişti, bir şeyler olduğunu biliyordu. Taşın Kalbi eğitimiyle bile şu anda fazla ürkütücü bir kafa karışıklığı içerisindeydi.

 

Okyanus sesinden değildi, ya da varlıklarının derin etkisinden de değildi.

 

Belirsiz, tanımlanamayan bir auranın karanlıkların içerisinden yayılmasından kaynaklanıyordu.

 

“Neler oluyor?” Devasa ve güçlü bir canavar mı ortaya çıkıyor?” Jiang Chen  kalp atışlarının kontrol edilemez biçimde hızlandığını hissetti. Taşın Kalbinin bastıran etkisi bile şaşkınlık ve korku hissiyatını kontrol edemiyordu.

 

Güm! Güm!

 

Güm güm güm güm!

 

Davul misali sesler Jiang Chen’in kulak zarlarında titreşti.

 

Sonrasında inanılmaz bir sahne gerçekleşti. Tüm Kılıç Kuşları iyi eğitimli bir ordu misali düzenle sıralanarak yüzlerini batıya dönerek kanatlarını kenarları örten iki bıçak gibi kaldırdılar.

 

O anda bir sıra, iki sıra, sınırsız sıra Kılıç Kuşları aynı hareketi yaparak kare bir matriks oluşturdu!

 

Bu sahne huşuyla ilham veriyordu ve Jiang Chen’in kalan hayatında unutmayacağı bir sahneydi!

 

Aniden Jiang Chen batı tarafından iki saçma fener ışığının belirdiğini gördü.

 

Aşırı güçlü bir varlık hissi kuş sürülerinden yayıldı ve sonrasında ileri atıldılar.

 

Bu daha önce hiç hissetmediği bir güçtü, gerçek Qi ustalarıyla kıyaslandığında açık ara uzakta bir duyguydu. Onlarca, yüzlerce gerçek Qi ustası bile bir araya gelse böylesine bir aura oluşturamazlardı!

 

“Ruh seviye yırtıcı yaratık?” Jiang Chen aniden bir şeyi hatırladı!

 

Bir anda aydınlanmıştı. İki ışık feneri nasıllardı? Bunlar yaratığın gözleriydi!

 

O bu bölgenin kralıydı, bu bölgenin diktatörü!

 

Jiang Chen aniden her şeyi anladı ve ancak şimdi Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarının agresif şekilde gösteri yaptığını lakin ona hiç dokunmadığını anlıyordu.

 

İstemediklerinden değildi, aksine korkuyorlardı!

 

Çünkü, Altın Kanatlı Kılıç Kuşları bile kibirli başlarıyla, etkileyici şekilde güçlü yırtıcı yaratığın önünde mütevazı köleler gibiydi.

 

Bu yaratığa olan boyun eğen bağlılıklarının bir göstergesiydi!

 

Sürekli yükselen Taşın Kalbi maksimuma kadar yükseldi, Jiang Chen endişe ve korkusunu bastırmak için elinden geldiğince gayret ediyordu.

 

Ölümden korkmuyordu fakat fazla çirkin bir durumda ölmek istemiyordu ve bu uzaylı ırklar karşısında küçük düşmek istemiyordu.

 

Sonunda devasa yaratığın uzun ve kalın yapısını net şekilde görebiliyordu. Kafası fazlasıyla ejderhaya benziyordu fakat bedeni bir ejderhanın pullarından yoksundu.

 

Bacakları vardı fakat ejder pençeleri yoktu.

 

Zemin attığı her adımla birlikte titriyordu.

 

Güm… Güm… GÜM!

 

Bu ritim, bu varlık, hepsi titreşirken Jiang Chen’in iç organları anormal bir rahatsızlık yaşıyordu!

 

Yaratığın aurası Jiang Chen’in nefesini hızlandırdı. İlahi İmparatorun reenkarne olduğu durumundan değildi, muhtemelen uzun zaman önce bu aura tarafından ezilmişti.

 

Bir insan?!” Büyük yaratık sonunda durdu ve insan dilinde karşılık bile verdi!

 

Jiang Chen sonuçta büyük bir fırsatı olan biriydi, bu aura dalgasının altında nefesini tutarken derhal normal yüz ifadesini takındı. Onu sıkıştıran bir düşünce hakkında ağzını açmak üzereydi. Dilini büktü ve antik yaratık dilinde konuşmaya başladı, “Büyük adam, Sonsuz Katakompların kralı mısın?”

 

Mm?” Büyük yaratık fener misali gözlerini kırpmadan edemedi. Adeta kendinden şüphe ediyordu, kulakları yanlış duymuş gibiydi. Bu insan yaratık dili mi konuşuyordu?

 

Ve üstüne yüksek oranda seçkin kabul edilen antik yaratık dilini ?

 

Sana sordum, Sonsuz Katakompların kralı mısın?” Jiang Chen tekrar yaratık dilinde sordu.

 

Yaratıkların dilini biliyorsun?” Ruh seviye yaratık şaşırarak sordu.

 

Çok şey bilirim, fakat hâlâ benim sorumu cevaplamadın.” Jiang Chen antik yaratık dilinde devam etti.

 

İlginç, ne kadar da ilginç! Hala antik yaratık dilini anlayan insanların olduğunu düşününce!” Bu ruh seviye yaratık nasıl Jiang Chen’in milyonlarca senelik geçmiş yaşamını bilebilirdi ki, uzun süredir yaşamaktan bitkin ve sıkılmıştı. Tüm durumları geniş ölçüde okumuştu ve ilginç olsa bile anlayamadığı hiçbir şey olmamıştı.

 

Kral?” Ruh seviye yaratık başını salladı. “Sadece dördüncü katın en dış saçaklarında görevli bir Lordum. Dördüncü seviyenin ulu lordlarından biri bile değilim. Kral? Heh heh… Bilmeye hakkım bile yok!”

 

Bilmeye hakkın bile yok mu?” Jiang Chen şaşırmıştı.

 

Gerçekten! Diğer yandan, nasıl olur da, bir insan, yaratıkların antik dilini bilir?” Bu ruh seviye yaratık da antik dili biraz biliyordu fakat yetkin değildi, bu yüzden inanılmaz meraklıydı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr