Sovereign of the Three Realms - SOTR 73: Düzenin Mirası

---

 

Çevirmen: madShy

 

Jiang Chen bir öneri sundu, “Ne yöntem kullandığınız fark etmez, on gün içerisinde yedi meridyen gerçek Qi’yi yarıp geçmek zorundasınız.”

 

Jiang Chen tartışılamayacak bir emir verdi ve sekiz kişisel muhafız arasında bir telaşa sebep oldu.

 

Jiang Chen ikinci görevini seçtiğinden bu yana sadece beş veya altı gün geçmişti. Hala epey vakti vardı.

 

Bazı hesaplamalardan sonra , makul bir zaman dilimi ayarlamaya karar verdi. Hafif bir telaş hissi verdi fakat fazla acelesi yoktu. Bu potansiyellerini canlandırmak adına bir zaman sınırı olacaktı.

 

Jiang Chen on gün kullanmayı planladı.

 

Birincisi, Jiang Han bölgesindeki Erguvan Kabilesindeki değişimin tamamen sindirilmesi için biraz zaman gerekiyordu.

 

İkincisi Jiang Chen de bu zamanın öylece geçip gitmesini istemiyordu. Jiang Han bölgesinde katı bir eğitim dönemi geçirmek istiyordu.

 

Zaman paraydı, reenkarne olduktan sonra her dakika, her saniye onun için paha biçilmezdi.

 

Sonraki on gün içinde Jiang Chen her gün için sürekli ve kalıcı son derece düzenli bir program uyguladı. Lakin her zaman bölgenin bazı mevzularını hallediyor ve Erguvan bölgesinden kimi istihbarat raporlarını gözden geçiriyordu.

 

Bu dağınıklığı o çıkarmıştı ve sonrasında daha büyük resimdeki Jiang Ailesinin politik temellerini sarsmasın diye temizlemeliydi. Bu Jiang Chen’in görmek istemediği tek şeydi.

 

Jing Ailesinin sıradan zamanlarda zalim baskıcı performans sergileyerek birçok insanın kalbini kaybetmesi iyi bir şeydi. Jing ailesi yok edildikten sonra Jiang Han bölgesindeki çeşitli kısımlar epey sakindi, hiçbir ters tepki yoktu.

 

“Xiaoyu, umarım bu fırsatı bizi daha çok olgunlaştırmak için kullanabilirsin.” Jiang Chen kalbinin derinliklerinde bu umudu taşıyordu. Jiang Han bölgesinin gelecekte Jiang ailesinin kontrolünde kalmasıyla Jiang Yu’nun gelecek Jiang Han Dükü olacağını diğer herkesten çok daha iyi biliyordu.

 

O, Jiang Chen geniş kapsamlı hırslara sahipti. Sırf düklük için dövüş daosundan vazgeçmesi imkansızdı.

 

On gün huzurla geçti.

 

“Zaman gerçekten çabuk geçiyor. On gün böyle sakin ve hızlıca geçti. Henüz dokuz meridyen gerçek Qi’ye yarıp geçmesem de çoktan bu seviyenin gereksinimlerine sahibim. Sekizi neler yaptı acaba?”

 

Gerçekten sekizinden hiçbiri onu yüz üstü bırakmadı. Hepsi on günlük sıkı çalışmadan sonra yükseldi.

 

Xue Tong dördüncü günde ilk yarıp geçendi.

 

Wen Ziqi ve Guo Jin altı gün harcamıştı.

 

Qiao kardeşler yedinci günde yarıp geçtiler.

 

Kalan üçünün hepsi sekiz ve dokuzuncu günde yarıp geçti!

 

“Çok iyi, beni hayal kırıklığına uğratmadınız.” Jiang Chen onayladı. “Görevim sadece sekiz kişisel muhafız yetiştirmek değil, ayrıca bir testi de geçmeliyim. Bu test kesinlikle dövüş daosu ile ilgili. Hepiniz şimdi yedi meridyen gerçek Qi’yi elde ettiniz, ve böylece mantıklı konuşmak gerekirse testi halletme konusunda hiçbir sıkıntınız olmamalı. Lakin beklenmedik gelişme olma durumunda size her birinizin karakterine göre dövüş sanatları teknikleri seti aktaracağım. Ayrıca  saldırı ve savunma teknikleri seti aktaracağım, böylece düşmanla yüzleştiğinizde ayrı ayrı dövüşmek zorunda kalmayacak ve bunun yerine şaşırtıcı bir grup dövüş yeterliliği sergileyebileceksiniz.”

 

Jiang Chen epey vakit harcamış ve bu süre boyunca sekiz kişisel muhafızı nasıl hazırlayacağı konusunda kafa yormuştu.

 

Tabii ki Jiang Chen bu aşamada aşırı radikal olamazdı ve bazı doğaya aykırı yöntemleri aktaramazdı. Seçtiği tekniklerin hepsi her birinin benzersiz karakteristik yapısına göreydi. Doğu Krallık seçkinlerinin yöntem repertuarından yazıya geçirdiklerini seçmişti, fakat hiçbiri Doğu Krallığının kabul aralığını aşamazdı.

 

Kişisel muhafızlar olmalarına rağmen Jiang Chen yine de onları aşırı coşkuya sürüklemeyi istemiyordu. Birinci olarak birisi dövüş daosu eğitiminde zar zor attığı tek adımla göklere ulaşamazdı, ve ikinci olarak bu aslında onlara hiçbir doğaya aykırı yöntem aktarmamak konusunda bir korumaydı.

 

Tabii ki Jiang Chen savaş düzenlerine gelindiğinde çok daha fazla seçeneğe sahipti.

 

Jiang Chen sekiz kişiyi bir kişi olarak birleştiren derin bir yöntem seçmişti.

 

“Bu Sekiz Trigram Özümseme Formasyonu saldırı ve savunma için kullanılabilen bir savaş formasyonudur. Bir düşmanla karşılaşıldığında sayıları değişebilir. Saldırı ve savunma sıklığının yenilenme hızı tahmin etmesi zor olabilir. Eğer %60-70 idrak edebilirseniz, şu anki becerilerinizle birkaç gerçek Qi ustası bile düzeninizi yarıp geçemez. Rakipleriniz sizin emsaliniz olduğunda yüz tanesini bile halletmek kolay olacaktır.”

 

“Birkaç gerçek Qi ustası? Sekiz kişi yüz dengine karşı?” Qiao Shen’in büyük gözleri kırpıldı, üstüne hayretler içerisindeydi.

 

“Qiao Shan, sonuca bu kadar heyecanlı ve tepkisel yaklaşmayı kes. Genç dükün öyle demesinin sebepleri olmalı.” Sekiz kişisel muhafız akupunktur noktası mevzusundan sonra Jiang Chen’in gücüne ve gizemliliğine aşinaydı.

 

“Heh heh, Ah şaşkına döndü. Birkaç gerçek Qi ustasına karşı mücadele etmek herhangi birinin kanını kaynatmaya yeter.”

 

“Bunlar %60 ila 70’ini kavradığınız koşullarda geçerli bir durum. %80’ini idrak edebilirseniz gerçek bir Qi ustasını öldürmeniz imkansız değil. Eğer %90 idrak ederseniz gerçek bir Qi ustasını öldürmek köpek öldürmek kadar basit olacaktır.”

 

Jiang Chen aslında bu şekilde konuştuğunda biraz ölçülü davranıyordu.

 

“O halde… ya %100’ünü idrak edersek?” Qiao Shan tereddüt ederek sordu.

 

“%100 mü?” Jiang Chen gülümsedi, “Hadi bunu ele alalım, eğer sekiziniz %100 oranında idrak edebilirseniz o vakit tüm Doğu Krallık diyarında yenilmez olursunuz. Ruh daosu uygulayıcıları bunun dışında. Eğer gelecekte gerçek Qi ustaları diyarına yükselebilirseniz Ruh daosuna ayak basmış kişiler bile sizden uzak durmak zorunda kalır!”

 

“Ruh daosu uygulayıcıları bizden uzak mı durur?” Qiao Shan’ın dili adeta düğümlenmişken gözlerinde hararetli alevler canlanıyordu. Derhal bu formasyonu çalışmaya başlamak ve bir Ruh daosu uygulayıcısı bularak doğruluğunu test etmeye can atıyordu!

 

“Qiao Shan, yine sakinliğini zar zor muhafaza ediyorsun. Genç dük Ruh daosu uygulayıcıları ile dövüşme gereksinimlere erişmeden önce hepimizin gerçek Qi ustası rütbesine ulaşmamız ve az önceki formasyonu tamamen idrak etmemiz gerektiğini söylüyor.” Guo Jin tam zamanında üzerine soğuk su kovası boşalttı.

 

“Heh heh, kesinlikle ilerleyeceğiz! Fakat Ah! Henüz bu efsanevi Ruh daosu uygulayıcılarından bir tane bile görmedi. Amcamın pozisyonu çok yüksek ve uzun yıllar başkent etrafında takıldı görünen o ki o da daha önce hiç Ruh daosu uygulayıcısı görmemiş.”

 

Qiao Shan’ın fazla heyecanlanmasına şaşmamak gerek. Ortak, sıradan bir krallık için Ruh daosu uygulayıcısı varlığı hemen hemen ilahi efsanelerle aynıydı- yalnızca efsanelerde yaşıyordu.

 

Doğu Krallığında Ruh daosu uygulayıcıları olduğu söylentileri dolaşsa da Doğu Krallığında birçok kişi gerçekten Ruh daosu uygulayıcısının neye benzediğini görüp bilgi dağarcığını zenginleştirebilmiş değildi.

 

Bundan dolayı Krallıktaki dövüş daosu peşinde koşan gençlerin hepsinin kalplerinde Ruh daosu uygulayıcıları efsaneydi, sembolik bir totem gibilerdi.

 

Bunun hakkında düşünüldüğünde, bir Ruh daosu uygulayıcısıyla bu koşullar altında savaşa girmek ne kadar büyük bir günah olurdu? Nasıl onur duyulası olabilirdi? Qiao Shan’ın tamamen sakinliğini kaybetmesine şaşmamak gerekiyordu.

 

Bir Ruh daosu uygulayıcısı bu sıradan uygulayıcılara göre mutlak ilahi bir varlıktı.

 

“Formasyon eğitiminde gece gündüz fark etmez. Hepiniz için gerçek Qi ve dövüş sanatları teknikleri eğitimini sırasında acil bir mesele. Guo Jing, bıçağın daosuna odaklan. Qiao kardeşler, biriniz balta alın, diğeri kendini pirinç çubuklara alıştırsın. İkisi de gücünüzü tamamen gösterebileceğiniz ağır silahlar. Wen Ziqi, Ke Mu, ve Bi Yun, hepiniz kılıç kullanın, fakat kılıcın daosu geniş ve derindir. Her biriniz kendi farklı yollarınızda yürüyün. Shen Yifan, mızrak al. Baskıcı ve doğrudan, sert ve yırtıcı bir yol. Xue Tong tekniğin bir kalıba uymadığından sen onlardan farklısın.”

 

Xue Tong’un ifadesi hüzünlendi. Genç dükün genç kuzeni olmasına rağmen, gençliğinde ebeveynlerini kaybetmiş ve anne tarafının evinde yaşamıştı. Gençliğinde büyük kuzeninin zorbalığına uğramış ve hayatta kalmak için kaçacak yer aramıştı. Zaten her zaman onun için gerçek Qi altı meridyen eğitimi yapması epey zor olmuştu.

 

Dövüş sanatları teknikleri konusunda ise Yinglan Kabilesinden Lan ailesi asla onun için hiçbir hazırlık düşüncesine girmemişti. Lan ailesinin de planlı veya kazara Xue Tong’u mazlum bırakmayı istediği bile söylenebilirdi.

 

Xue Tong’un öne çıkmasını ve Lan Ailesi oğlanlarının üzerinde parlamasını istemiyorlardı. Sonuçta Xue Tong da dük ailesinin bir yakınıydı. Potansiyeli güçlüyse dükün malikanesine terfi ile sonuçlanmaz mıydı? Bunun da Lan Ailesinin gelecekte bastırılması olarak geri dönüşü olmaz mıydı?

 

Bu nedenlerle Xue Tong Lan Ailesinde varlığını fazlasıyla zor sürdürmüştü.  Bundan ötürü dövüş sanatları teknikleri epey basit ve ham idi.

 

“Xue Tong, ne istersin? Veya daha doğrusu, en çok eğilimin olan silah ne?”

 

“Gizli silahları severim, özellikle yay ve ok.”

 

“Yay ve ok mu?” Jiang Chen’in düşünceleri hareketlendi. Gerçekten sekizi arasında sürpriz saldırılarda yetenekli biri eksikti. Xue Tong potansiyeli en yüksek olandı, süpriz saldırı yönüne konsantre olması iyi bir seçim olurdu.

 

“Pekala, başkente döndüğümüzde sana ilk fırsatta güzel bir yay alacağım. O günden itibaren yay ve ok çalışmaya başlayacaksın.”

 

“Bi Yun, zehirleri araştırmayı sevdiğini duydum. Ayrıca bu konuya ilişkin daha fazla düşünüp efor sarf edebilirsin. Benim kişisel muhafızımsın ve bu nedenle tüm yollarda geniş kapsamlı şekilde eğitilebilirsin. Ek yetenekler asla bedene yük olmaz. Daha fazla yeteneğiniz olduğunda ve daha fazla alıştırma yaptığınızda, gelecekte canınızı daha iyi koruyabileceksiniz.”

 

Sekizi başlarıyla onaylarken genç dükün biraz olsun kalplerindeki duyguları harekete geçirdiğini hissettiler.  

 

Dövüş daosu yolunda daha fazla yetenek ve becerinin biri için anlamı ek bir katman garantiydi. Sonuçta dövüş daosu dünyası tuhaf ve hain akıntılarla doluydu. Birçok sefer ayakta kalan sahadaki en güçlü kişi değildi.

 

Jiang Chen’in sekiz kişisel muhafızını eğitirken, Jiang Tong ziyarete geldi ve son derece telaşlıydı.

 

“Üçüncü amca, bu acele de neden öyle?”

 

“Chen’er, üç kuş tüyü sıkışmış acil bir mesaj az önce Erguvan bölgesinden geldi. Bu en yüksek düzey istihbaratı temsil ediyor.”

 

“Ne istihbaratı?”

 

“Mektupta söylemiyor, sadece Erguvan bölgesinde tuhaf bir durum olduğu ve genç dükün ivedilikle duruma el atması isteniyor!”

 

“Bu mektup bir aldatmaca olabilir mi?” Jiang Chen sordu.

 

“Aldatmaca değil. Mektup Jiang Ailemin gizli kodunu içeriyor ve el yazısı da Xiaoyu’nun el yazısı.”

 

Büyük bir şey olmuştu fakat mektup bir açıklama sunmuyordu.

 

Kuvvetlerinin isyanı mı? Durum böyle olmamalıydı. Kalan Erguvan Kabilesi müttefiklerinin hepsi tamamen yok edilmişti. Diğer kabileler geçici süre için isyana bir bahane bulamazdı.

 

Güçlü bir düşmanın baskını mı?

 

Öyle görünmüyordu. Eğer güçlü bir düşman baskın yapsaydı, mektupta gizli olunmasına gerek kalmazdı.

 

“Durum bu olduğundan, hemen yola koyulacağım. Hızlı atların sırtında öğlenden önce orada olabilmeliyiz.”

 

Jiang Chen kararsız ve tereddütlü biri değildi. Hemen kuvvetlerini çağırdı ve hızlı atları hazırlayarak yola çıktı.

 

Jiang Chen Jiang Han bölgesinde hiçbir komplodan korkmuyordu. Mektuptan çıkardığına göre Erguvan bölgesine bazı tuhaf gelişmeler yaşanmıştı ve bu değişim sır olarak tutulmalıydı.

 

Aksi halde Jiang Yu kesinlikle mektupta açıkça konuşabilirdi.

 

Hızlıca atları dört nala sürerek yol boyunca hızlandılar. Jiang Chen ve beraberindekiler öğlenden önce Erguvan bölgesine girdiler.

 

“Kardeş, buradasın.” Bu Jiang Chen’i gördüğünde bir kurtarıcı görmüş gibi gelen Jiang Yu idi, ve Jiang Chen’i gizli odasında karşıladı.

 

“Xiaoyu, neler oluyor?” Jiang Chen kaşını çattı.

 

“Kardeş, tuhaf olaylar. En tuhaf şey. Çoktan bu haberleri mühürleme emirlerini verdik. Aile klanından büyükler bile, Büyük Xi dışında, hepsi karanlık tutuluyor. Bunu duyurmaya cüret etmedim.”

 

“Oh?” Jiang Yu’nun kasvetli halini gören Jiang Chen’in ilgisi kırılmıştı.

 

“Kardeş, bizim tıp çocuğu gecenin karanlığında her zaman olduğu gibi sulak arazilere ruh damarıyla birlikte gitti, fakat tarlalardaki ruh ilacı aniden kendiliğinden olgunlaştı!”