Bölüm 466: Ateş Kontrolü İddiası

avatar
1487 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 466: Ateş Kontrolü İddiası


“Duydunuz mu? Süzülen Bulutlar Bölgesinin ustası Yan Hongtu Jiang Chen’le bir düello yapmak istiyor!”

 

“Evet, üç maç üzerine iddiaya girdiklerini duydum! İlk iki iddia askeri Dao ve ilaç Dao’su üzerine olacakmış. Eğer ilk iki iddiada beraberlik oluşursa üçüncü bir dalda tekrar yarışacaklarmış!”

 

“Hehe! Duyduğuma göre kaybeden kişinin cezası ağır olacakmış!”

 

“Elbette, Jiang Chen kaybederse üç yıl boyunca Yan Hongtu’nun takipçisi olacakmış, Yan Hongtu kaybederse üç yıl boyunca kazandığı her şeyi Jiang Chen’e verecekmiş. Bu anlaşmayı bir kağıt üzerine döküp imzalamışlar. Bir de üzerine göklere ve yeryüzüne yemin etmişler.”

 

“Cezaların kalitesine bakılırsa bu adamlar gerçekten de çok büyük hırs yapmışlar!”

 

“Hah! Yan Hongtu iyice ipin ucunu kaçırdı, zaten bu bölgede yeterince zalimce davranırken şimdi de bölgeye yeni gelmiş bir müridi sıkıştırıyor! Gerçekten de utanması gerek!”

 

Jiang Chen ve Yan Hongtu arasındaki iddia bütün bölgeye yayılmış ve duyulmuştu.

 

“Genç ustam, bütün Gül Vadisi sizin düellonuz hakkında konuşuyor.” Xue Tong biraz endişeli görünüyordu. Yan Hongtu beşinci seviye orijin âlemindeydi ve Süzülen Bulutlar Bölgesinin ustasıydı. Yetişim seviyesi ve nüfuzu Jiang Chen’in çok üzerindeydi.

 

“Xue Tong, sen enden bu kadar endişeleniyorsun?” Gouyu’nun ise içi rahattı: “Eğer genç ustamız bir iddiaya girmeyi kabul ediyorsa kesinlikle bir bildiği vardır! Kendince sebepleri vardır ve bu sebeplerin haklı olduğuna inanmalıyız. Sen genç ustamızın bir iddiayı kaybettiğini ne zaman gördün ki?”

 

Qiao Shan’ın sesi yankılandı: “Haha! Genç ustam doğal bir yetenek, doğal bir galip! Doğu Krallığındayken de böyleydi, Gök Ağacı Krallığındayken de böyleydi ve on altı krallığın her köşesinde de böyle oldu! Elbette Görkemli İlaç Sarayında da doğal bir galip olacak!”

 

Bu esnada Mu Gaoqi, diğer ismiyle Ahşabın Tanrısı koşarak Jiang Chen’in yanına gelmişti: ”Kardeş Jiang Chen, sen çok hırslı davrandın. Yan Hongtu yıllardır bu bölgede ve burada büyük bir avantajı elinde tutuyor. Onunla düello yapmak istiyorsan en azından birkaç yıl burada durup ortama alışmalıydın.”

 

“Korkulacak bir şey yok Daoist Gaoqi, ben seninle olan ruh kaynağını bulma maceramıza gitmeye söz verdim ve gideceğim. Senin bana verdiğin süreyi aşma gibi bir amacım yok. Hem bu Yan Hongtu denen adam kim oluyor ki? Benim üç yıl boyunca onun takipçisi olmama layık birisi değil!”

 

“Kardeş Jiang Chen, İlaç konusundaki bir düelloda birçok kural vardır. Ben bu kuralları sana açıklayayım, bu şekilde tecrübesiz olmanın verdiği dezavantajı biraz olsun azaltabiliriz.”

 

Mu Gaoqi doğal olarak ortamdaki en endişeli kişiydi, eğer Jiang Chen bu iddiayı kaybederse Mu Gaoqi’nin bütün planları suya batardı.

 

Jiang Chen Mu Gaoqi’nin yardımını kibar şekilde kabul etti ve kulağının birini ona verdi, Mu Gaoqi her ne kadar kendisi daha evvel bir ilaç düellosuna katılmamış olsa da birçok defa buna şahit olmuştu. Jiang Chen’e bir defa kuralları anlatmıştı ve Jiang Chen artık hafiften kurallara hâkim olduğunu düşünüyordu.

 

Bu bölgede bu tarz sürtüşmeler çok nadir yaşanırdı, bundan dolayı düello teklifi anında kabul edilmişti.

 

Görkemli İlaç Sarayından bir kıdemli kişi düellonun tertibatı için görevli olmuştu: “Bizim Görkemli İlaç Sarayımız ilaç Dao’sunu temel alarak oluşturuldu. Müritlerimiz düello yapacakları zaman ilk mücadele ilaçlar üzerine daha sonra askeri Dao üzerine olmalıdır. İtirazı olan var mı?” Kıdemli kişi katılımcıların yüzüne bakıyordu, Jiang Chen’in yüzü kendine güven ile doluydu, Yan Hongtu ise yine kibirli ve baskın bakışlar atıyordu.

 

Yan Hongtu’nun sesi yüksek çıktı: “Benim itirazım yok!” Bu şekilde bağırarak Jiang Chen’i baskı altına almak istiyordu.

 

“Benim de itirazım yok.” Jiang Chen ise hafif bir ses tonuyla konuşmuştu.

 

Organizatör tarafların itiraz etmediğini görünce konuştu: “Pekâlâ, ilaç alanı çok geniş olduğundan dolayı hangi alanda yarışma yapılacağı rastgele seçilecek. Bir hakem maçı izleyecek, maç topluluğumuzun kuralları gereğince yapılacak. Kazanan üç maç sonunda belirlenecek. Konuları seçmeye başlıyorum.” Konuşurken aynı zamanda bir kâğıt yığınından üç küçük kâğıt parçası çıkardı.

 

“Üç mücadelenin konuları, ateş kontrolü, kazan denetleme ve ilaç geliştirme olacak.”

 

Yan Hongtu bunu duyduğunda dudaklarında bir gülümseme oluştu, yüzünün her çizgisinden kibir okunuyordu. Jiang Chen’in askeri Dao potansiyeli hakkında çok şey duymuştu, rakibinin gücünden haberdardı. Fakat kendisi beşinci seviyedeydi ve Jiang Chen birinci seviyedeydi. Bundan dolayı Yan Hongtu’nun korkacak bir şeyi yoktu.

 

İlaç Dao’su konusunda gelince, Görkemli İlaç sarayının kaynaklarını yıllarca kullanan ve burada eğitim alan birisi olarak Yan Hongtu bu alanda da kendisine büyük oranda güveniyordu.

 

Yan Hongtu sinsi şekilde sırıtıyordu, Jiang Chen’i kendisine layık bir rakip olarak bile görmüyordu: “Jiang Chen, sana bugün büyük bir topluluğun gerçek bir müridinin ne demek olduğunu göstermeme izin ver. Hahaha! Sen buna layık olduğunu düşünüyor musun?” Yan Hongtu rakibini kışkırtmayı seven birisiydi.

 

Jiang Chen gerçekten de şu anda sözlü sataşmaya girecek modda değildi. Yan Hongtu’nun kibirli davranışlarını gördükçe Jiang Chen daha da memnun oluyordu.

 

Düşmanı tam da kendine en çok güvendiği anda alt etmek kadar memnun edici başka bir şey yoktu.

 

“İlk alan ateş kontrolü olacak, ateşi kontrol edebilmek ilaç Dao’sunda temel adımlardan bir tanesidir ve çok önemlidir. Önünüzde duran on iki adet kazanı görüyor musunuz? Bu kazanlarda on iki farklı tipte ateş var. Göksel ateş, yeryüzü ateşi, hayalet ateşi ve tekli ateş. Fakat elbette özlerinde hepsi de ateş, ikinizin de on beş dakikası var. Bu verilen sürede kim daha fazla sayıda ateşi yakabilirse kazanan kişi o olacak. Unutmayın, ateş yetenekleriniz buradaki ateşlerin tipiyle uyuşmazsa başarmazsınız.”

 

Ateşin özündeki titreşimi ve uyumu yakalayabilmek ateşle ilgili sanatlarda vaz geçilmezdi. Dürüst olmak gerekirse bu teknikler birçok ateş ustası tarafından kullanılıyordu.

 

“On beş dakikanız şimdi başlıyor!”

 

Yan Hongtu elinin bir hareketiyle şakayık (güle benzer bir çiçek) şeklinde bir alev oluşturdu, küçük kazanların altındaki alevleri yakmaya başladığında ağırbaşlı bir şekilde ilerliyordu.

 

Söylemek gerekirdi ki Yan Hongtu denen adam ateş kontrolü konusunda oldukça yetenekliydi, sadece bir bakışıyla iki kazandaki ateşi yakmıştı. Bu esnada Jiang Chen’e de bir bakış atmıştı ve onun sadece kazanlara bakarak hiçbir hamle yapmadığını görmüştü: “Haha! Bu köylü şarlatanın göklerin ne kadar kudretli olduğuna dair hiçbir fikri yok! Muhtemelen ateşi nasıl kontrol edebileceğini bile bilmiyordur!”

 

Yan Hongtu elbette yanlış gözlemlemişti, Jiang Chen’in ne yapacağını bilmediği için öylece kazanlara baktığını düşünmüştü.

 

Jiang Chen henüz hamlesine başlamamıştı, Yan Hongtu’yu şu anda umursamıyordu. Jiang Chen şu anda düşüncelere dalmıştı, dış dünyadan gelen dikkat dağıtıcı şeyler şu anda etkisizdi. Kalp Dao’su tamamen önündeki işe odaklanmasını sağlamıştı.

 

Her bir kazanı gözlemledi ve analiz etti, aklının her köşesindeki bilgi kaynaklarını araştırıyordu.

 

“Hmm, bu hayali beyaz ateş, bu volkanik gerçek alev, ahşap kalpli ruh alevi, gök yıldırımı tekli ateş…” Jiang Chen zihninde alevlerin türlerini sınıflandırıyordu. Küçük kazanlardaki bütün tipleri görebilmişti, parmaklarını şaklattı ve garip bir şekle sahip bir ateş belirdi, bir müzik aleti çalar gibi bu ateşi kazanlara yaklaştırmaya başladı.

 

Küçük kazanlar bir anda alev almıştı, her türden ve her renkten alev görülebiliyordu.

 

Bir… İki… Üç… Dört…

 

Kısa sürede on iki kazanın tamamı alev almıştı. Alevler gittikçe daha da yükseliyordu. Alevler sanki Jiang Chen’in parmaklarıyla oluşturduğu glifle beraber hareket ediyordu.

 

“Hmm?” Hakem az evvel Jiang Chen’in ateşi nasıl kontrol edeceğini bilmediğini düşünürken şimdi kazanların bir anda alev aldığını görünce şaşırmıştı.

 

Jiang Chen’in hamlesi rakibiyle kıyaslanamayacak şekilde güzeldi, seyir zevki üst düzeydeydi.

 

On beş dakikalık süre dolmuştu.

 

Süre bittiğinde Yan Hongtu yedi kazandaki ateşi yakabilmişti, Jiang Chen’e bakmak için döndü, rakibinin suratındaki yenilgi ifadesini görmek istiyordu. Fakat elbette baktığında olağanüstü derecede şaşırmıştı.

 

On iki kazandaki on iki ateş yakılmıştı! Üstelik alevlerin aldığı formlar ve düzenli şekiller Yan Hongtu’nun alevlerinden kat kat daha güzeldi.

 

“Bu… Bu nasıl mümkün olabilir?” Eğer ortamda hakem olmasaydı Jiang Chen’in hile yaptığını söyleyecekti!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr