Bölüm 450: Görkemli İlaç Sarayı ile Gök Topluluğu Karşı Karşıya

avatar
1692 4

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 450: Görkemli İlaç Sarayı ile Gök Topluluğu Karşı Karşıya


Azarlama niteliğindeki bu bağırış tıpkı güneşli bir günde çakan şimşek etkisi yaratmıştı, ortamdakilerin kanı kaynayacak gibi olmuştu. Baskın ve kibirli olan bu ses, henüz sesin sahibi görünürlerde yokken bile atmosferi doldurmuştu.

 

Yaklaşık yirmi kişilik bir grup uzaklarda siluet şeklinde görüldü.

 

Dan Chi’nin bakışları keskinleşmişti, ortama gelenlerin olduğu tarafa bakıyordu, dudaklarında soğuk bir gülümseme oluştu, böyle bir şeyin yaşanmasını beklediği açıktı.

 

Zaten bu ittifak töreninin Gök Topluluğunun müdahale etmediği bir tören olması imkânsızdı onun gözünde.

 

“Gelen arkadaşlar kim? Madem benim Devasa Muhitime misafir oldunuz, neden kendinizi saklıyorsunuz? Kendinizi gösterin ve bu şekilde bizler size güzel şekilde ev sahipliği yapalım.”

 

Dan Chi’nin melodiye benzeyen sesi uzaklara kadar yankılanmıştı, sırf sesi ile beş yüz kilometre mesafeye ulaşabiliyordu.

 

Dan Chi konuştuktan sonra Devasa Muhitin ağır kişilerinin yüz ifadeleri değişmişti, durumun değişeceğinin farkına varabilmişlerdi.

 

“Hmm? Dan Chi’nin yetişim seviyesi yine mi yükselmiş?”

 

“Bu kadar kibirli olmasına şaşırmamalı, yetişim seviyesi tekrar yükselmiş.”

 

“Dan Chi henüz yaklaşık yüz yaşında olmasına rağmen yetişim seviyesi müthiş derecede. Eğer gün gelir de Bilge âlemine geçiş yaparsa bu durumda Görkemli İlaç Sarayı Devasa Muhitin en güçlü kurumu olmaz mı?”

 

Ortamdaki ağır kişiler karmaşık duygular içerisindeydi, Dan Chi Devasa Muhitteki en genç ve tecrübesiz ağır kişilerden olmasına rağmen aynı zamanda en güçlü kişiler arasındaydı.

 

Potansiyeli harika büyüklükteydi ve gelişim hızı mucizevi derecedeydi. Devasa Muhitte daha evvel kırılamamış rekorları kırıyordu.

 

Devasa Muhitteki ağır kişilerin Dan Chi’nin gelişim hızını gördüklerinde kıskanmamaları mümkün değildi.

 

Dan Chi ile araları iyi olmayan birkaç kişi haricinde onun Kıymetli Ağaç Topluluğu ile ittifak yapıp Gök Topluluğunu karşısına almasına bir felaket olarak bakanlar vardı. Gök Topluluğu ile gireceği rekabette onun yenilmesini isteyenler bile vardı.

 

Fakat Dan Chi ile yakın olanlar onun bu rekabette başarılı olmasını istiyordu, bu şekilde hem yakını oldukları bir güç daha da güçlenecek hem de Gök Topluluğu Devasa Muhite bir daha adımını atamayacaktı.

 

Ortamdakiler uzaklardan gelen bir düzineye yaklaşık silueti izliyordu.

 

Siluetlerin hepsi de Gök Topluluğunun müfettişlerine ait olan özel kıyafetlerden giyinmişlerdi, fakat daha evvel görülenlerden farklı renkteydiler.

 

Grubun lideri mor renkli bir kıyafet giyiyordu ve göğsünde beş adet yıldız işlenmişti.

 

Devasa Muhitin ağır kişileri bu kıyafetleri görünce endişeli birer nefes aldılar.

 

Mor renkli kıyafet demek onuncu seviyeli müfettiş demekti!

 

Bu kişi daha evvelden görülen Üç Yıldız Topluluğunun onuncu seviyeli müfettişiydi, liderlik ettiği kişilerin ise göğsünde üç yıldız işlenmişti ve bu ise onların dokuzuncu seviye müfettiş olduğunu gösteriyordu, bu kişilerin kıyafetleri maviydi ve Zuo Lan bu kişiler arasındaki en güçsüz kişiydi.

 

Mavi kıyafetlilerin göğsünde iki ya da üç yıldız işlenmişti, Zuo Lan’ın bir yıldızlı göğsüne kıyasla bu kişiler daha yüksek rütbede olmalıydılar.

 

“Dan Chi sen misin?” Onuncu seviyeli müfettişin ses tonu baskındı, her an maddeye dönüşüp bir bıçak edasıyla karşısındakileri kesecek gibi bir ses tonuna sahipti.

 

Dan Chi ise soruya cevap vermek yerine kendisi de bir soru sordu: “Sen kimsin?”

 

Onuncu seviyeli müfettişin bakışları soğuk bir ifade aldı, Dan Chi’nin bir şeyler peşinde olduğunu anlayabiliyordu.

 

Dan Chi kendisine sorulan soruya cevap vermek yerine kendisi soru sorumuştu, bu şekilde karşısındaki kişinin üstünlüğünü veya otoritesini önemsemediğini gösteriyordu.

 

İki taraf da konuşmanın ağırlığını tartarak ilerliyordu.

 

Dan Chi’nin tavrı oldukça açıktı, bu mekânın sahibi olduğunu, burada otoritenin kendisi olduğunu belirtiyordu, bu şekilde soruları da kendisinin sorması gerektiğini belirtmişti.

 

Bu durum otorite savaşından başka bir şey değildi.

 

Ortamdaki topluluk başkanları tamamen sinelerine çekilmişti, Dan Chi ise tam tersi şekilde, karşısında dikilen Gök Topluluğu müfettişine kesinlikle yüz vermemiş ve ona karşı durmuştu.

 

“Dan Chi, kendine bu kadar güvenme. Usta Feng benim Gök Topluluğumun onuncu seviyeli müfettişidir. Senin gibi küçük bir bölgenin küçük bir topluluğunun başkanı nasıl olur da ona karşı durur? Nasıl bu kadar kaba davranabilirsin? Sen topluluklar arası nezaket diye bir şey duymadın mı hiç?”

 

Bu konuşan kişi Zuo Lan’dı ve önceki başarısızlığı kendisinde bir yara oluşturmuştu, bundan dolayı şimdi konuşurken evvelden zarara uğramış olan itibarını tekrar kazanmaya çalışıyordu.

 

“Gök Topluluğunun elçisi de buradaymış! Hatırladığım kadarıyla benim Görkemli İlaç sarayımla Gök Topluluğu arasında hiçbir hiyerarşik bağlantı yok. Eğer Gök Topluluğu buraya misafirimiz olmak için geldiyse onları neşe ile karşılarız. Fakat buraya bela yaratmaya geldiyseniz sizi hoş karşılamamızı beklemeyin.”

 

Onuncu seviyeli müfettişin bir kaşı havaya kalktı: “Dan Chi, ben buraya seninle söz dalaşına girip vakit israf etmek için gelmedim. Ben, Gök Topluluğum tarafından sizin on altı krallık bölgenizi Mor Işık Bölgesi yapmak için görevlendirildim, eğer Devasa Muhitin yerel başkanı sensen üstünlük ve öncelik kurallarını anlaman gerekir. Yoksa sen Gök Topluluğunun ağzındaki lokmayı almaya mı cüret ediyorsun?”

 

“Benimle konuşarak vakit israf etmek istemiyor musun? Benim kabalığımı mazur görün ama sizlerin boş havadan başka bir şey olmadığınızı düşünüyorum. Ne Mor Işık Bölgesi? Ne planları? Kıymetli Ağaç Topluluğu bu fikre katılıyor mu? Gök Topluluğunun güçlü olduğunu biliyoruz, fakat aynı zamanda diğer toprakları kanunsuz şekilde işgal edecek kadar küçümseyici bir topluluk mu sizinki? Mor Güneş Topluluğu ile yaptığınız anlaşmayı bilmem ve tanımam, Kıymetli Ağaç Topluluğunun ise sizin anlaşmanızı imzalamayacağını iyi biliyorum. Eğer böyle bir şeyi kabul ettilerse bana kanıt getirmeniz lazım, eğer gerçekten de böyle bir şey varsa ben derhal burayı terk edeceğim, tek bir söz bile söylemeden çekip gideceğim, hatta özür amaçlı olarak sizlere hediyeler de göndereceğim. Fakat bahsettiğiniz toprak alma meselesinin kanıtı yoksa burada tartışmanın bile anlamı yok.”

 

“Hmm? Demek Görkemli İlaç Sarayı Gök Topluluğu ile çatışmaya kararlı ha?”

 

Dokuz Güneşli Gök Topluluğu! Üst Sekiz Bölgesinin en kuvvetli sekiz gücünden birisi! Güç konusunda Görkemli İlaç Sarayından katlarca daha üstün bir bölge!

 

Gök Topluluğu sırf kendilerini göstermekle istedikleri her şeyi kabul ettirebileceklerini sanan kişilerle doluydu, fakat bu kişiler henüz Dan Chi’nin karakterini tam anlamıyla tanıyamamışlardı.

 

Dan Chi’nin yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu: “Sizinle çatışmak mı? Dokuz Güneşli Gök Topluluğu Üst Sekiz Bölgesinin uzak diyarlarındandır, Devasa Muhitten milyonlarca kilometre uzaklıktadır. Kıymetli Ağaç Topluluğu ve Gök Topluluğunun arasında nasıl bir husumet olabilir ki? Bu durumda benim Görkemli İlaç Sarayım neden Kıymetli Ağaç Topluluğu ile ittifak anlaşması yapamasın ki? Biz aramızda bir ittifak kuracağımız zaman Gök Topluluğunun onayını mı almak zorundayız yani? Eğer söylediklerinizle bunu anlatmak istiyorsanız bu durumda Gök Topluluğu gerçekten de haddini aşıyor demektir.”

 

Dan Chi her ne kadar Gök Topluluğunun gücünü körü körüne inkar etmiyor olsa da yine de söylediklerinin altında gizli bir anlam da vardı, ‘beni baskı altına almaya çalışmayın, sizin istekleriniz uğrunda ölmeye razı değilim’ demek istiyordu.

 

Müfettiş sinsi şekilde güldü ve kafasını sallayarak konuştu: “Göklerin ve yeryüzünün anlamını bilmeyen gerçek bir deli! Madem böyle olsun istiyorsunuz, eski kurallar geçerli! Askeri Dao dünyasında güçlü olanlar saygı görür. Dan Chi, umarım senin gücün dilin kadar kuvvetlidir!”

 

Dan Chi kaşını kaldırarak konuştu: “Ne yani? sen Devasa Muhite gelip yanındaki on bir adamla burada güçlü olduğun için hava atmaya mı çalışıyorsun?”

 

Müfettiş homurdanarak konuştu: “Mesele grupların kaç kişi olduğu meselesi olduğunda benim Gök Topluluğum hiçbir zaman korku duymadı!”

 

Üç Yıldız Topluluğunun kıdemli topluluk başkanı ileri adım attı: “Beyler, lütfen sakin olalım, sizler bizim zamanlarımızın uzman kişilerisiniz. Böylesine kaba sözlerle savaş başlatmak hiç de centilmence değil.”

 

Üç Yıldız Topluluğunun Gök Topluluğunun öncü kalesi olması durumu Devasa Muhitte kimsenin bilmediği bir şeydi.

 

Şu anda sergilediği bu davranış aslında daha evvelden Gök Topluluğunun elçisi ile planladıkları bir şeydi.

 

“Topluluk başkanı Zhu, nedir aklından geçen bilge düşünceler?” Dan Chi kibar şekilde sordu.

 

“Askeri Dao dünyasında her ne kadar güçlü olanlar saygı görüyor olsa da burada hepimiz uzman kişileriz, herkesin böyle savaş arzusunda olmasına bir gerek yok. Zaten savaşmak bu meseleyi çözmek için yeterli kalmayacaktır, ben bir iddia ortaya koyalım diyorum. Kazanan taraf bu tartışmanın da kazananı seçilsin ve onun dediği kurallar uygulansın.”

 

Onuncu seviyeli müfettiş henüz konuşmadan yanında dikilen yeşil cübbeli bir eleman konuştu: “İddia mı? Nasıl bir iddiadan bahsediyorsun? Bu Devasa Muhittekiler kendi aralarında bile çatışan kişiler, neden onların fikirlerini dinleyelim ki?”

 

Adam bilerek bu tavırda konuşuyordu, bu şekilde Üç Yıldız Topluluğu ile Gök Topluluğu arasındaki bağlantıyı gizlemeye çalışıyordu.

 

Topluluk başkanı Zhu’nun ses tonu memnuniyetsiz şekilde çıktı: “Benim Devasa Muhitim hiçbir zaman sayılara güvenerek savaş kazanmadı. Madem karşımdaki kişi bizim her daim birbirimizle çelişki içerisinde olduğumuzu düşünüyor, o halde ben susacağım.”

 

Onuncu seviyeli müfettiş ellerini iki yana ayırarak adamlarını etrafa yaydı, topluluk başkanı Zhu’ya bakarak konuştu: “Aklında nasıl fikirler var? Bizimle paylaş bakalım.”

 

“Sizlerin arasındaki mesele aslında Mor Güneş Topluluğu ile Kıymetli Ağaç Topluluğu arasındadır, bu çatışma gelişip büyüyerek Görkemli İlaç Sarayı ve Gök Topluluğu arasındaki bir çatışmaya dönüşüyor. Neden üç ya da beş mücadele olacak şekilde bir ayarlama yapmıyoruz? Kazanan taraf konuşma hakkına sahip olur.”

 

Bu öneri oldukça adil görünüyordu, törene gelenlerin hepsi de kafalarını salladı, bu fikri beğendiklerini gösteriyorlardı.

 

“Dan Chi, bu öneri senin Devasa Muhitinin bir Daoist dostundan geldi. Madem sen böylesine agresif ve vahşi bir adam olmak istiyorsun, bu iddiada rekabet etmeye ne dersin?”

 

Dan Chi kahkaha ile güldü: “Eğer Gök Topluluğunun kendisi buraya gelseydi bile ben bir iddiaya girmekten korkmazdım, fakat bırakın Gök Topluluğunu, sadece onun elçileri gelmiş ve karşıma dikilip beni bir iddiayla korkutmaya çalışıyor.”

 

“Madem korkmuyorsun, o halde iddiamızı yapalım! Beş mücadele mi yoksa üç mü? Kararını ver!”

 

“Üç maç yeterli, neden beş maçla vakit kaybedelim ki?” Dan Chi olayları daha fazla uzatmak istemiyordu: “Sadece aynı yetişim seviyesinde olanlar birbirleri ile mücadele edebilir. Küçük orijin âlemindekiler küçüklerle, yeryüzü orijin âlemindekiler yeryüzü ile ve göksel orijin âlemindekiler ise göksel orijin âlemindekilerle mücadele edecek. Sen ve ben bilge âlemindeyiz, bu durumda fani bilge âlemi ile fani bilge âlemi, yeryüzü bilge âlemi ile yeryüzü bilge âlemi mücadele etmeli.”

 

Ortamdaki en güçlü kişi yeryüzü bilge âlemindendi, elbette göksel bilge âleminden kimse yoktu.

 

Zuo Lan bunları duyunca onuncu seviyeli müfettişin kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı.

 

Müfettiş gülümsedi ve kafasını salladı: “Senin önerdiğin şekilde ilerleyeceğiz. Fakat, mademki bu meselenin temeli Mor Güneş Topluluğu ve Kıymetli Ağaç Topluluğuna dayanıyor, bu durumda bu toplulukların elemanları da mücadele etmeli. Bence o topluluklar ikişer mürit göndersin ve bizler de birer mürit gönderelim, bu şekilde üç mücadeleyi tamamlamış oluruz.”

 

Kıymetli Ağaç Topluluğunun elemanları bunu duyduklarında yüz ifadelerini değiştirdiler, Dan Chi anında karşısındakilerin oyununu görmüştü.

 

Görkemli İlaç Sarayı ile Gök Topluluğu arasındaki bir savaşta Dan Chi’den başkası Görkemli İlaç Sarayı adına galibiyet alamazdı, bu şekilde iki mücadeleden biri galibiyet ve biri mağlubiyetle sonuçlanacaktı. Kıymetli Ağaç Topluluğuna gelince ise, karşılarına çıkacak olan Güneş Avcısını kimsenin yenemeyeceği aşikârdı zaten.

 

Onuncu seviyeli müfettişin yaptığı bu işe strateji değil hile denebilirdi. Kıymetli Ağaç Topluluğunun zayıflığını fırsat bilerek onu yenilgiye uğratmak istiyordu. İşin en kritik noktası ise Görkemli İlaç Sarayının bu teklifi reddedebilecek bir mantıklı sebebinin olmamasıydı. Sonuçta gerçekten de bütün mesele Mor Güneş ve Kıymetli Ağaç Topluluklarının arasından yükseliyordu.

 

Üstelik bu törenin sahibinin Kıymetli Ağaç Topluluğu olduğu da düşünülürse, mücadele iddiasına katılım sağlamaları şart gibi bir şeydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr