Bölüm 414: Dan Fei’nin Mektubu

avatar
1982 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 414: Dan Fei’nin Mektubu


Nihayetinde Gök Ağacı Krallığının Kralı bile yanında yüz adet sivil ve askeri memurla beraber Jiang Chen’e hoş geldin demeye gelmişti.

 

Her ne kadar ziyaretlerin amacı selamlama ve hoş geldin deme gibi görünse de herkesin amacı aslında Jiang Chen’in gözüne girebilmekti.

 

Elbette buna şüphe yoktu, Jiang Chen’in şöhreti kralın şöhretini bile geçmişti artık!

 

Destekleyici güç ve köken bakımından kral aslında Kıymetli Ağaç Topluluğunun bazı yaşlı kıdemlilerinden bile korkuyordu.

 

Fakat elbette Jiang Chen gibi bir dâhi topluluğun kıdemlilerinin bile boy ölçüşemeyeceği birisiydi.

 

Jiang Chen krallığa geldiğinden bu yana olağanüstü başarılara imza atmıştı. Hakkında çıkan bazı dedikodular biraz abartılmış olsa da bu yine de üstün performansının yalan olduğu anlamına gelmezdi.

 

Birinci kademe seçmelerin şampiyonu, gizemli ve yeryüzü çeyreklerinin şampiyonu ve göksel çeyreğin final maçlarının galibi! Jiang Chen karşılaştığı hiçbir rakip tarafından yenilmemişti ve en sonunda Gök Anka yaratılışa sahip bir uygulayıcıyı bile öldürmüştü.

 

Long Juxue doğuştan gelen potansiyele sahip birisi olduğundan bütün krallıkta şöhreti yayılmış birisiydi.

 

Fakat bu şöhreti yayılmış dâhi arenada Jiang Chen tarafından ikiye bölünmüştü.

 

Üstelik de bu ikiye bölme tek bir hamleyle yapılmıştı, bu bile tek başına Jiang Chen’i bir efsane haline getirmek için yeterliydi.

 

Üstelik bunların üzerine fani dünyanın işleri ile hiç ilgilenmeyen Ata kişi Bin Akbaşlı Jiang Chen’in hayatta olup olmadığını araştırmaya başlamıştı.

 

Bu durum ise Kıymetli Ağaç Topluluğunun Jiang Chen’e ne kadar önem gösterdiğinin bir kanıtıydı.

 

Şimdi Jiang Chen hapis kaldığı göksel çeyrekten geri döndüğüne göre artık bir ejder kadar kıymetliydi.

 

Kim böylesine güçlü bir dâhiye dalkavukluk etmek istemezdi ki?

 

Bu durum krallıktaki bütün soyluların Jiang Chen’le yakınlaşmak için müthiş bir fırsattı.

 

Fakat Jiang Chen böyle bir gelişmeyi beklemiyordu.

 

Jiang Malikânesi her ne kadar geniş bir yer olsa da krallığın soyluları ve onların yandaşları geldiğinde ortam oldukça kalabalık gürültülü ve sıkışık bir yere dönüşmüştü.

 

Soylular kendi çocuklarını da getirmişti, çocukların Jiang Chen’i görerek onu örnek almalarını istiyorlardı.

 

Hanedanlık ise Jiang Chen’in gelişinin şerefine bir tören düzenlemişti ve her ailenin sadece iki kişi getirebileceğini söylemişti, buna rağmen ortam müthiş derecede kalabalıktı.

 

Fakat Jiang Chen uzun zaman önce buna alışmıştı zaten, insanların ona dalkavukluk etmesi artık ona normal geliyordu.

 

Törene katılmayı kabul etti ve törende veliaht prens Ye Rong’la yakın durdu, hala Ye Rong’u desteklemekten kaçınan soyluların desteğini bu şekilde Ye Rong’a yöneltmek istemişti.

 

Jiang Chen’le tanıştığı için en çok fayda sağlayan isimlerden bir tanesi de Ye Rong’du.

 

Artık kral bile Ye Rong’un pozisyonunu değiştirmeye korkuyordu.

 

Güney Gök Kubbe Sarayı, Qingyang Vadisi ve Devasa Hazine Sarayı ise Jiang Chen’le olan yakın ilişkilerinden dolayı törende büyük ilgi görmüştü.

 

Saray başkişisi Ning oldukça duygusal davranıyordu, kızını Qiao Baishi ile evlendirdiği için müthiş derecede memnun kalmıştı.

 

Devasa Hazine Sarayının Jiang Chen’le olan yakınlığı ise Jiang Yu’dan kaynaklanıyordu, yardımcı başkan Shi Xiaoyao Jiang Chen’e sürekli övgüler yağdırıyordu.

 

Fei Xuan’ın bir kıdemli kişi olmasından dolayı Qingyang Vadisi dört büyük bölgenin lideri konumuna gelmişti artık. Bunların hepsi Jiang Chen’in sayesindeydi, Fei Xuan doğal olarak Jiang Chen’e büyük bir minnet besliyordu.

 

Ejder Dişi Muhafızlarının Genel Müdürü Shangguan Yi de Jiang Chen’e minnet duyuyordu, Jiang Chen olmasaydı zamanında Yang Zhao’ya pozisyonunu kaptıracaktı.

 

Tören olaysız sonuçlanmıştı, çoğu kişi Jiang Chen’le olan ilişkilerine artı sağlamak için gelmişti zaten. Jiang Chen ise kendisine hoş geldin selamı veren herkese nazik şekilde cevap vermişti.

 

Bütün konuklar ayrıldığında ise Jiang Chen kendisine yakın olan isimlerle tekrar bir araya gelmişti.

 

Ye Rong iç çekerek konuştu: “Genç usta Jiang Chen, ben senin potansiyelin konusunda hiçbir zaman şüpheye düşmemiştim fakat açıkçası bu kadar ilerleyebileceğini de tahmin etmemiştim.”

 

Tian Shao bu esnada gülümsemişti, her ne kadar bir şey söylememiş olsa da Ye Rong’un sözlerine katıldığı belli oluyordu.

 

Ortamdaki herkes Jiang Chen’in yakınlarıydı, bundan dolayı ortam sıcakkanlı bir atmosfere sahipti.

 

Jiang Chen elindeki kadehi kaldırdı: “Arkamızda bıraktığımız zor zamanlara!”

 

Ortamdaki herkes gülümsedi ve kadehlerini kaldırdı.

 

Tang Long Tian Shao’nun yanında oturuyordu. Aradan geçe sürede rütbe atlamış ve kumandan olmuştu. Fakat Jiang Chen’e olan saygısından ve minnetinden hiçbir şey kaybetmemişti.

 

Jiang Chen sayesinde hayatı büyük oranda değişmişti. Ortalama bir vatandaş olduğu halde şimdi bir kumandandı.

 

Ye Rong’un misafiri olarak Güney Gök Kubbe Sarayından Lin Qianli de ortamdaydı. Jiang Chen bu adamla Ye Chonglou’nun doğum günü etkinliğinde tanışmıştı.

 

Lin Qianli Jiang Chen’le ilk tanıştığı sıralarda onu küçümsemişti, şimdi ise aralarındaki samimiyet gelişmişti, iç çekerek Jiang Chen’le tanıştığı günü anıyordu.

 

“Genç usta Chen, ben hayatım boyunca başka hiç kimseye bu kadar fazla bağlanmamıştım. Ben kalbimi en derinliklerinden yüzeyine kadar sana hayranım.” Lin Qianli gururlu birisiydi fakat içinde bulunduğu durumu kabullenemeyecek kadar kibir sahibi değildi.

 

Ortamdakiler gülümsedi ve tekrar kadehleri kaldırdılar.

 

Fakat ortamdaki herkes biliyordu ki bu geceden sonra Jiang Chen’le araları eski samimiyetine dönecekti.

 

Konuklar şarap içmeyi bitirince Ye Rong Jiang Chen’i kapıya kadar uğurladı ve samimi şekilde gülümseyerek konuştu: “Genç usta Jiang Chen, senin geleceğin sınırsız ve çok parlak. Eğer bir gün vaktin olursa gel ve Gök Ağacı Krallığını yine beraber gezelim. Başkentin kapıları senin için her daim açıktır.”

 

Jiang Chen önce Ye Rong’a ve daha sonra Tang Long ve Tian Shao’ya baktı.

 

Yüzlerindeki samimi ifadeleri görmüştü.

 

“Biz beraber çok zor yollardan geçtik. Eğer bir sorun çıkarsa eski günlerin hatırına gelin ve beni Kıymetli Ağaç Topluluğunda bulun.” Jiang Chen on altı krallığın içinde bulunduğu zor durumu bu kişilerle tartışmak istiyordu.

 

Fakat bunu onlara şimdi söylemek onların kalbindeki endişeyi artırmaktan başka bir işe yaramazdı, bundan dolayı bu bildiklerini şimdilik bir sır olarak saklamayı seçti.

 

Sonuçta büyük resimde bir bu kadar köklü bir değişiklik yaşanması durumunu fani bir krallık idare edemezdi.

 

Jiang Chen buradan ayrıldıktan sonra Eğitmen Malikânesine yola çıktı, aradan geçen iki yıldan sonra onurlu eğitmenin orijin âlemine geçip geçmediğini merak ediyordu.

 

Fakat malikâneye yaklaştığında korumalardan biri karşıladı onu.

 

“Efendi Jiang Chen, onurlu eğitmen hala kapalı alan yetişiminde ve dışarı hala çıkmadı.” Koruma saygı dolu bir ses tonuyla konuşmuştu.

 

“Oh? Demek hala çıkmadı ha? Görünüşe göre Baş Usta bu yetişimden büyük bir kârla çıkacak.”

 

Jiang Chen bunu söyledikten sonra avlu kapısından içeri baktı faka Dan Fei’yi göremedi, bu duruma şaşırmıştı, Dan Fei ve onurlu eğitmen birbirlerinden pek ayrı kalmazlardı, Dan Fei neden ortalarda görünmüyordu?

 

“Bayan Dan Fei de mi yok?”

 

Koruma kendi alnına bir tokat atarak konuştu: “Ah benim balık hafızalı kafam! Genç usta, sizi gördüğüme o kadar heyecan yaptım ki önemli bir meseleyi az kalsın unutuyordum. Bayan Dan Fei yaklaşık bir sene önce başkentten ayrıldı.”

 

“Başkentten ayrıldı mı?” Jiang Chen Dan Fei’nin özellikle de onurlu eğitmen kapalı alan yetişimindeyken nasıl başkentten ayrıldığını düşüyordu.

 

“Evet, Bayan Dan Fei ayrılırken kendisine bakmak için siz gelirseniz size bir mektup vermemizi istemişti. Eğer üç yıl içerisinde gelmezseniz bu mektubu yakmamız gerekiyordu.”

 

Koruma cebinden mühürlü bir mektup çıkardı.

 

Jiang Chen mektubu aldı fakat açmadı, tekrar konuştu: “Eğer Dan Fei geri dönerse veya onurlu eğitmen kapalı alan yetişiminden çıkarsa onlara benim Kıymetli Ağaç Topluluğunda olduğumu söyleyin.”

 

“Emredersiniz Efendi Jiang.”

 

Jiang Chen onurlu eğitmenin yetişimini rahatsız etmek istememişti. Eğitmen Malikânesinden ayrılıp sokaklarda yürürken derin düşüncelere dalmıştı.

 

Jiang Chen ay ışığının altında yürürken aniden Dan Fei’nin mektubunu hatırladı.

 

Mektup oldukça basit bir görünüme sahipti, tek sorun…

 

Binlerce kelime bile yetersizdi, ‘aşkım uğruna yaptıklarıma pişman olmam’ Jiang Chen’in parmakları titredi, bu sözleri nasıl olur da anlamazdı? Bu mektup Dan Fei’nin aşkını ilan etme mektubuydu.

 

Jiang Chen şaşkındı, konuşamaz haldeydi, Gök Ağacı Krallığındaki etkileşimleri düşünülürse açıkçası bu durum şaşırtıcıydı. Mantıklı konuşacak olursa Jiang Chen Dan Fei’nin gizemli yapısına rağmen nasıl bu kadar açık sözlü olabildiğine şaşırmıştı.

 

Bu sözler her ne kadar anlamı açık gibi görünüyor olsa da Jiang Chen aslında bu sözlerin altında başka bir anlam yattığını fark etmişti.

 

Bu sözlerin yazılış biçimine bakılırsa aslında binlerce sözle ifade edilebilecek bir anlam var gibiydi, utanç verici ve aşağılanmış hislere sahip bir duygu ile yazıldığı hafiften belli oluyordu.

 

Jiang Chen mektubu okudu fakat sonuna geldiğinde hala sözlerin anlamını tam olarak kavrayamadığını fark etti. Ne olmuştu da Dan Fei bir anda duygularını bu kadar açık şekilde dile getirebilmişti?

 

Bu sözlerin arkasında kesinlikle gizli duygular vardı, sadece bir kişinin bu duyguları inanılmaz derecede yüksek oranda hissetmesi ile kâğıda dökülebilecek sözlerdi bunlar.

 

Fakat Jiang Chen ve Dan Fei’nin ilişkisi sözlerin bu şekilde kâğıda dökülmesini gerektirecek bir olay yaşamamıştı. Jiang Chen mektubu okurken Dan Fei’nin yüzünü hayal ediyor ve karşısında konuşuyormuş gibi düşünüyordu fakat yine de geri plandaki anlamı çözememişti.

 

Fakat Jiang Chen açık fikirli birisiydi, Dan Fei’nin sözlerini kesinlikle küçümseyecek ya da aşağılayacak birisi değildi. Mektubu depolama yüzüğüne koydu.

 

Jiang Malikânesine döndüğünde artık neredeyse gece yarısı olmuştu.

 

Fakat malikânedeki kimse uyumamıştı. Xue Tong iki yıl boyunca yaşananları Jiang Chen’e aktarmaya başlamıştı.

 

“Genç ustam, Doğu Krallığındaki Şifa Salonu her üç ayda bir onlara verdiğimiz ilaç tariflerinden elde ettikleri kârı gönderdi. Fakat son altı aydır oradan haber gelmedi, belki de ters bir şey yaşanmıştır? Normalde çok dakik şekilde yaptıkları kârdan payımıza düşeni gönderirlerdi.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr