Bölüm 410: Kıymetli Ağaç Topluluğu, Ata Kişi Bin Akbaşlının Öfkesi

avatar
2110 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 410: Kıymetli Ağaç Topluluğu, Ata Kişi Bin Akbaşlının Öfkesi


Kıymetli Ağaç Topluluğunun kıdemli yöneticilerinin neredeyse hepsi aynı ortamda toplanmıştı.

 

Ata kişi Bin Akbaşlı belliki hala Jiang Chen’den ümidini kesmemişti. Jiang Chen hakkında bilinen her bilgiye ulaşmak için büyük bir araştırma başlatmıştı.

 

“Jiang Chen’in iki yıldır bizim krallığımızın topraklarında olup da onu hiçbirinizin keşfedememiş olması ne kadar da gülünç bir durum değil mi? Neden biriniz de çıkıp ne işe yaradığınızı bana anlatmıyorsunuz ha?”

 

Bin Akbaşlı aslında nazik birisiydi fakat bazen öfkelenmeyeceği anlamına gelmiyordu bu.

 

İçinde bulunduğu durum Bin Akbaşlıyı müthiş derecede rahatsız ediyordu. Jiang Chen iki senedir Gök Ağacı Krallığındaydı ve müthiş bir performans sergilemişti, şöhreti topluluklara kadar ilerlemişti.

 

Fakat Kıymetli Ağaç Topluluğu bu adamı bünyesine katmakta başarısız olmuştu.

 

Üstelik bünyelerine katamamakla kalmamışlardı, topluluktaki bazı üst düzey kişiler bu adamı baskı altına almak için hamleler de yapmışlardı. Özellikle de dört bölgeden bir tanesi, Kuzey Gök Kubbe Sarayından kişiler Jiang Chen’i defalarca sıkıştırmıştı.

 

Bunun üzerine Demir Ailesinin de Jiang Chen’le ilişkileri oldukça kötü başlamıştı.

 

Bu durum Ata kişi Bin Akbaşlının yumruğunu masaya vurmasına sebep oldu: “Hepiniz sağır ve aptal mısınız be? Sizin tek bildiğiniz şey kendi aranızda savaşmak! Bu seçmelerin sonunda diğerleri ile aramızdaki fark ne kadar oldu haberiniz var mı? Eğer Jiang Chen olmasaydı çoktan varımızı yoğumuzu kaybetmiştik. Xie Tianshu, Demi Long, siz genç uygulayıcıların yetişimine nasıl katkıda bulunuyorsunuz? Yetenekli kişileri nasıl tespit ediyorsunuz? Topluluğun size verdiği kaynakları nasıl harcıyorsunuz?”

 

Ata kişi Bin Akbaşlının neden öfkelendiği çok da bilinmeyen bir şey değildi, Kıymetli Ağaç Topluluğunun kaynakları oldukça zengindi, fakat yine de yetiştirdikleri uygulayıcılar ilk dört arasına girememişti. Direkt olarak Demi Ailesi tarafından yetiştirilmiş olan Lian Canghai bile beşinci sıraya oturmuştu. Bunun sebebi ise seçmelerin şans eseri bir yıla indirilmiş olmasıydı. Eğer seçmeler aynı zamana tabii tutulsaydı Lian Canghai’nin sıralaması daha da geride olurdu.

 

Xie Ailesinin en kaliteli müridi Xie Tianshu ise yedinci sıraya oturmuştu, Demir Dazhi’den ise bahsetmeye bile gerek yoktu.

 

Aslında beklentilerin olduğu müritler kötü skorlar yapmışken kimsenin bir beklentisinin olmadığı Tang Hong üstün bir başarı sergilemişti. Başarısı Lian Canghai’den ve Xie Yufan’dan daha etkileyiciydi.

 

Topluluk başkanı Xie Tianshu ve saygın büyük Demir Long nasıl olur da Ata kişi Bin Akbaşlının yüzüne bakabilirdi? İkisi de büyük bir suçluluk duygusu içerisindeydi.

 

“Hah! Şimdi de kendinizi suçlu mu hissediyorsunuz?” Bin Akbaşlının öfkesi olağanüstü derecede artmıştı, avazı çıktığı kadar bağırdı: “Şu halinize bir bakın! Jiang Chen’in arkasındaki gücü biliyor musunuz? Aranızda bunu bilen varsa konuşsun! Ne kadar detaylı bilgi edinebilirsek o kadar iyi olur.”

 

Demir Ailesi aslında daha evvel Jiang Chen’in geçmişini araştırmıştı.

 

Fakat yine de Jiang Chen’in nasıl bu hale geldiğini mantıklı şekilde açıklayabilecek bir sonuç elde edememişlerdi. Sonuçta bu yükselişe hiçbiri şahit olmamıştı.

 

Üstelik Jiang Chen’in Gök Ağacı Krallığında yükselmesine yarayan en büyük merdiven basamaklarından birisi Demir Ailesiydi.

 

Doğal olarak bu üzücü hikayeyi paylaşmak istememişlerdi.

 

Xie Tianshu Jiang Chen’in geçmişi hakkında ufak da olsa bilgiye sahipti, bildiklerini Ata kişiye aktardı.

 

Ata kişi Bin Akbaşlı kaşlarını çattı: “Bunların hepsi zaten bilindik şeyler, topluluktaki herkes bunları biliyor. Bilmediğim bir şey söylesenize bana. Mesela Jiang Chen’in arkasındaki güç kim?”

 

Xie Tianshu şaşırdı: “O kişi Ruh Kralı Ye Chonglou değil mi?”

 

“Ye Chonglou zamanında bizim topluluğumuzdan ayrıldı, ben onun azmine hayranlık duyuyorum fakat bu mesele bu kadar basit değil. Daha ayrıntılı bir bilgi yok mu?”

 

“Bunu bilmiyordum, Ye Chonglou’dan bizi ziyaret etmesini istemeli miyiz?”

 

Bu esnada bir kıdemli yönetici konuştu: “Topluluk başkanı, Ye Chonglou bir senedir kapalı alan yetişiminde ve henüz çıkmadı.”

 

Ata kişi Bin Akbaşlı bunu duyunca irrite oldu, kalbindeki bulmacanın cevabını hala alamamıştı.

 

Hala Jiang Chen’in arenada Long Juxue’yi öldürüşünü düşünüyordu, fakat bir türlü olanları mantığına sığdıramıyordu, Jiang Chen bunu nasıl başarabilmişti? Jiang Chen fani dünyada doğmuştu, elbette bir uygulayıcının gelişmesinde talihli maceralarla karşılaşmış olmasının büyük payı olabilirdi, fakat Long Juxue’yi öldürebilecek seviyede nasıl maceralar yaşamış olabilirdi ki?

 

Üstelik bu olay yaşandığında Güneş Avcısı arenaya doğru atılmıştı fakat geriye yuvarlanmıştı.

 

Bunu yapan kim olabilirdi?

 

Topluluğun kıdemlilerinden hiçbiri dağdan ayrıldıklarından beri bundan bahsetmemişti fakat herkesin aklındaki şey kesinlikle buydu.

 

Güneş Avcısına bu şekilde bir hamle uygulayabilecek kimdi?

 

On altı krallıkta böylesine büyük bir güce sahip birisinin varlığı Ata kişi Bin Akbaşlıyı oldukça meraklandırmıştı.

 

Bu gizemli kişi ile Jiang Chen arasındaki bağlantıyı çözmeye çalışıyordu.

 

Jiang Chen’in geçmişi hakkında herkese araştırma görevi vermesinin sebebi buydu.

 

Fakat görev verdiği kişiler başarısız olmuştu.

 

Kıymetli Ağaç Topluluğunun iletişim ve istihbarat ağının bu kadar zayıf olması Bin Akbaşlıyı neredeyse çıldırtacaktı.

 

Ortama oldukça garip bir hava hakimdi, bu esnada köşeden bir ses yükseldi: “Ata kişi, astınız…”

 

Bu kişi en uzak köşede oturuyordu, görünüşe göre kıdemli yöneticilerden birisiydi fakat rütbesi çok da yüksek değildi.

 

Bu toplantı sadece yüksek kıdemlilerin konuşma hakkını bulduğu bir toplantıydı, düşük rütbeliler sadece bir köşede oturarak susmalıydı.

 

Bu düşük rütbeli kişi konuşmaya çalışırken yüksek rütbelilerden biri hemen onu susturdu: “Fei Xuan! Senin rütben düşük, senin bu ortamda konuşma hakkın yok! Yerine otur hemen!”

 

Bu konuşan kişi Demi Can’dı, Demir Long’un torunuydu.

 

İlk başta konuşmak isteyen kişi ise Fei Xuan’dı, Qingyang Vadisinin sorumlusu olan kişi.

 

Fei Xuan Saflık Yenileme İlacını Xie Tianshu’ya vererek onun oğlunun hayatını kurtarmıştı. Bu mesele Fei Xuan’ın kıdemli yönetici olmasını sağlamıştı fakat rütbesi düşüktü.

 

Aslında konuşma hakkının olmadığını kendisi de biliyordu fakat mesele Jiang Chen olduğunda konuşma hakkı olduğuna inanmıştı.

 

İlk başlarda pozisyonunun konuşmak için uygun olmadığını düşünmüş ve susmuştu.

 

Fakat Ata Kişinin sinirlendiğini ve ortamdakilerin hiçbir cevap veremediğini görünce yaşlı adam Fei konuşmak zorunda hissetmişti kendisini.

 

Uzun süre düşündükten sonra ayağa kalkıp konuşmuştu.

 

Fakat ayağa kalktığında daha konuşamadan susturulmuştu, zaten Fei Xuan ve Demir Can küçüklükten veri birbirlerine kin besleyen kişilerdi. Bundan dolayı Demir Can üstün rütbesini kullanarak onu susturmuştu.

 

Bin Akbaşlı Demir Can’ın bu heyecanlı ve ani çıkışını duyunca kaşlarını çattı, Demir Ailesinin bu konudaki performansından gittikçe daha az memnun kalıyordu.

 

Xie Tianshu yüz ifadelerini okumakta iyiydi, Demir Can’a dönerek konuştu: “Demir Can, sen neden bağırıp duruyorsun? Eğer onun konuşma hakkı yoksa senin nasıl konuşma hakkın oluyor?”

 

Demir Can utanmıştı ve söyleyecek bir şey bulamıyordu. Topluluk başkanına nasıl cevap verebilirdi?

 

Xie Tianshu gerçekten de sinirlenmişti, Fei Xuan kendisinin bizzat yetiştirdiği birisiydi ve oğlunun hayatını kurtarmıştı. Demir Can nasıl olur da böylesine kıymetli birisine sırf rütbesi düşük diye kötü davranabilirdi?

 

Demir Can’ı azarladıktan sonra Fei Xuan’a dönerek samimi şekilde konuştu: “Fei Xuan, söylemek istediğin şey nedir? Duyduğuma göre sen Gök Ağacı Krallığındayken Jiang Chen’le yakınmışsın. Eğer kaliteli bir bilgi verebilirsen belki de Ata kişi senin rütbeni yükseltebilir.”

 

Fei Xuan duygulanmıştı, kafasını sallayarak konuştu: “Evet, ben efendi Jiang’la yakın bir ilişkiye sahiptim. Efendi Jiang Chen genç yaşlardayken bir uzman kişiden taktikler ve yöntemler öğrenmiş olan birisiymiş. Benim tahminlerime göre efendi Jiang’ın arkasındaki kişi çok daha kuvvetli bir bölgeden gelen birisi olmalı. Efendi Jiang’ın bilgisi ve tecrübesi düşünüldüğünde onun akıl hocasının kesinlikle on altı krallığın dışından birisi olması lazım.”

 

Fei Xuan’ın böyle övücü şekilde konuşmasının sebebi biraz da Jiang Chen’in artık Kıymetli Ağaç Topluluğunun bir müridi olarak görülmesinden kaynaklıydı. Bu şekilde konuşarak Jiang Chen’in topluluktaki pozisyonunu yükseltmesinin önünü açabileceğini düşünmüştü.

 

Dürüst olmak gerekirse Fei Xuan Jiang Chen’e olağanüstü bir minnettarlık duyuyordu. Şu anda Jiang Chen’in geri dönememesi konusunda en çok korkan ve endişe duyan kişi kendisiydi.

 

Sonuçta uzun zaman evvel Jiang Chen’in kendisinin ustası olduğunu ve arkasındaki güç olduğunu kabullenmişti.

 

Jiang Chen’in seçmelerde büyük bir başarı sergilediğini duyduğunda hem şaşırmış hem de aslında bunun beklenen bir şey olduğunu düşünmüştü.

 

Fei Xuan’ın verdiği bilgiler Bin Akbaşlının düşüncelerini yerinden oynatmıştı.

 

“Senin adın Fei Xuan’dı değil mi? Bu bilgilere asıl sahip oldun sen?”

 

“Ata kişi, size cevap olarak şunu söyleyeyim, ben vaktinde Jiang Chen’le bizzat tanıştım ve onun ağzından duydum bu bilgileri. Üstelik benim gözlem yeteneğim güçlüdür, Jiang Chen’in yalan söylemediğini size garanti edebilirim.”

 

Bin Akbaşlı kafasını salladı: “Zaten mantıklı olan tek açıklama bu. Aksi takdirde fani bir uygulayıcı böylesine olağanüstü bir performansa sahip olmamalı.”

 

Daha fazla bilgiye ulaşmış olmanın verdiği rahatlıkla Bin Akbaşlı biraz sakinleşmişti: “Eğer bu gizemli uzman hala Jiang Chen’i destekliyorsa bu durumda Jiang Chen’i dağdan kurtarmak için bir yol bulacaktır mutlaka. Evet! Jiang Chen’in bizim topluluğumuzu seçmiş olması bizim iyi talihli olduğumuzu gösteriyor! Acaba dağdan çıktığında hala bu toplulukta kalmayı isteyecek mi?”

 

Ata kişi Jiang Chen’in Kıymetli Ağaç Topluluğuna pek fazla önem vermeyecek olmasından korkuyordu. Fakat şu anda bunu düşünmenin bir anlamı yoktu. Gözleri ile etrafı gezerken Tang Hong’a rastladı, Bin Akbaşlı eğer Jiang Chen’in topluluğa girme isteğini taze tutmak istiyorsa Tang Hong’un gönlünü hoş tutması gerektiğini biliyordu: “Pekâlâ, seçmeler sona erdi, on altı krallığın geleceği şimdilik dengede, fakat yine de israf edecek zamanımız yok. Bugünden sonra ben bizzat Tang Hong’u, Lian Canghai’yi ve Xie Yufan’ı eğiteceğim.”

 

Bin Akbaşlı bunu söyledikten sonra köşede oturan Fei Xuan’a baktı: “Bu Fei Xuan denen adam fena değil, topluluktan sürgün edilmiş olmasına rağmen hala topluluğun yararına işler yapmaya hevesli. Tianshu, böyle adamlara daha fazla ihtiyacımız var. Üstelik bu adamın pozisyonu çok düşük, sahip olduğu rütbe ile yeteneklerini nasıl olur da sergileyebilir? Bence Fei Xuan yaşlı saygınların arasına katılmalı.”

 

Bin Akbaşlı sonuçta yaşlı saygınlardan faydasız bilgiler almışken Fei Xuan’dan çok faydalı bilgiler almıştı. Bundan dolayı onu ödüllendirmek istemişti.

 

Sonuçta Fei Xuan Jiang Chen’le yakın olan birisiydi ve ona iyi davranmak Jiang Chen’in gönlünü kazanmak için iyi bir hamle olabilirdi.

 

Ata kişi lafını bitirdikten sonra üç müride döndü: “Benimle gelin.”

 

Bu esnada Tang Hong lafa girdi: “Ata kişi, müridiniz Gök Ağacı Krallığına dönerek Jiang Chen’in patronluk yaptığı ekibine durumu açıklamak ister.”

 

Tang Hong Demi Ailesinin ne kadar sinsi olduğunu biliyordu, Jiang Chen’in yokluğundan faydalanarak Demir Ailesinin Jiang Chen’in yoldaşlarına bir zarar verme çabasına girişmesini engellemek istiyordu. Bundan dolayı yetişimine başlamadan evvel bu durumu halletmek istemişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr