Bölüm 393: Demir Dazhi’ye Dayak Atmak

avatar
2070 1

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 393: Demir Dazhi’ye Dayak Atmak


Demir Ailesinin kargı baltalı kargı kullanma teknikleri dört topluluk tarafından da bilinen üstün bir yetenekti.

 

Demir Dazhi bu tekniklere çalışmak için hayatının büyük kısmını harcamıştı. Bu alanda büyük başarılara imza atmıştı.

 

Elindeki kargıyı döndürdü ve yuvarladı, titreşim dalgaları dans eden ejderler gibi yayıldı, manzara sanki akan bir nehrin üzerine vuran güneş ışınlarının sarsıntılı hareketi gibiydi. Aurası ve momentumu çok etkileyiciydi.

 

En korkutucu olan şey ise bu bronz renkli Demir Dişli Baltalı Ejder Kargısının sekiz defa geliştirilmiş bir silah olmasıydı. Hareket ettiğinde sanki gökleri yerinden oynatacak gibi bir his uyandırıyordu, ürkünç bir öldürme makinesiydi.

 

Sekiz defa geliştirilmiş bir ruh silahının etkisi gerçekten çok korkutucuydu.

 

Liu Wencai Tang Hong’dan Demir Dazhi’ye dair birkaç şey öğrenmiş olsa da bir noktayı kaçırmıştı, bu nokta elbette bronz renkli Demir Dişli Baltalı Ejder kargısıydı.

 

Tang Hong Demir Dazhi’yi tanıyordu, fakat siyah renkli kargıdan bronz renkli ve çok çok daha güçlü olan kargıya geçiş yaptığını bilmiyordu.

 

Bundan dolayı Demir Dazhi eline bronz kargısını aldığında bir anlığına üstün avantajı eline geçirmişti, Liu Wencai için tehlike çanları çalıyordu.

 

Liu Wencai’nin Jiang Chen ve Tang Hong’la her gün antrenman yapması iyi bir şeydi. Bu antrenmanlar Liu Wencai’nin zor durumlarda kalbinin sakin kalabilmesini sağlamıştı.

 

Demir Dazhi’nin kargı kullanma yeteneği çalkantılı rüzgarlara benziyordu, sonrasında kuvvetli bir yağmur yağışına ve şişek çakışına benziyordu. Sonsuz titreşimli dalgalar gibiydi, uzun bir karanlık gecenin verdiği hissi veriyordu.

 

Arenanın etrafındakiler hayran kalmıştı, mücadeleler başladığından bu yana en heyecanlı maç buydu. Demir Dazhi’nin kargı tekniklerini izlemek bir buket çiçeği izlemek gibiydi, izleyenlere müthiş bir seyir zevki veriyordu. Momentumu ise daha göz alıcıydı, Demir Dazhi’yi daha önceden tanıyanlar bu adamın değişmiş olduğunu görebiliyordu.

 

Jiang Chen bile Demir Dazhi ile en son Gök Ağacı Krallığında karşılaştıklarından bu yana değiştiğini itiraf ediyordu kalbinde. Hem savaş gücü olarak hem de yetişim seviyesi olarak ilerlemişti.

 

Fakat Jiang Chen Liu Wencai hakkında çok endişelenmiyordu. Şimdi Liu Wencai’nin gücünü test etme zamanıydı, yükselişindeki ilk basamaktı.

 

Eğer bu engeli aşarsa önüne çıkacak olan diğer engellerde de zorlanmazdı.

 

Eğer bu engeli aşamazsa sadece diğer bir uygulayıcı için yükselme basamağı olacaktı.

 

Fakat Jiang Chen Liu Wencai’nin potansiyeli ve gücüyle sadece arenada oturarak rakibinin hamle yapmasını bekleyecek birisi olmadığını biliyordu, üstelik daha kullanmadığı kozları da vardı.

 

Liu Wencai hakkındaki gözlemlerine göre şu anda bilerek pasif bir performans sergiliyordu, bu şekilde Demir Dazhi’nin kendisini küçümsemesini sağlayacak ve gardını düşürdüğü kritik anda Demir Dazhi’yi tek bir hamlede yıkacaktı.

 

Tang Hong da arenanın alt tarafında mücadeleyi izliyordu, geniş elleri yumruk halini almıştı, suratı asıktı ve gözleri öfke doluydu.

 

Etrafta izleyip olayın aslını bilmeyenler Tang Hong ile Demir Dazhi aynı toplulukta olduklarından Tang Hong’un aslında Demir Dazhi konusunda endişeli olduğunu, onun durumunun üstün olmasını istediğini sanıyorlardı. Fakat Tang Hong’un asıl endişeli olduğu kişi Liu Wencai’ydi.

 

Bu ikili sert bir tanışmadan sonra sonsuza kadar sürecek olan bir kardeşlik kurmuşlardı.

 

Ata kişiler de bu mücadeleye dikkat kesilmiş görünüyorlardı.

 

Özellikle de Ata Dokuz Aslan, gözlerini bir an bile olsun maçtan ayırmıyordu.

 

“Yaşlı Dokuz Aslan, biraz endişeli görünüyorsun.” Güneş Avcısı dalga geçer gibi konuştu.

 

“Her şeye burnunu sokan yaşlı herif!” Dokuz Aslan her daim Güneş Avcısı ile uyumsuz bir ilişkiye sahipti. Karşısındaki kişi kendisiyle dalga geçince doğal olarak sert bir cevap vermişti.

 

Güneş Avcısı kahkaha ile güldü, ikili zaten sık sık laf dalaşına giriyordu, bazen bu durum itiş-kakışa bile dönebiliyordu.

 

“Bin Akbaşlı, senin müridinin etkileyici bir aurası var, fakat sanırım o kaybedecek.” Güneş Avcısı yine konuştu.

 

Bu adamın sözleri gerçekleri belirtmekten ziyade sadece gürültü yapmak amaçlı söyleniyor gibiydi.

 

Bin Akbaşlı gülümsedi: “Güneş Avcısı, bakıyorum da bugün aramızdaki en heyecanlı kişi sensin.”

 

Dokuz Aslan gülerek lafa girdi: “Kendisi çok fazla dâhi kişiye sahip, bizim de onun sahip olduğu kadar çok sayıda dâhiye sahip olmamız durumundan çekiniyor, bu yüzden uçurumun kenarında duran birisi kadar heyecanlı. Sahip olunan dâhi konusunda ona yetişeceğimizden kokuyor.”

 

“Yetişmek mi?” Güneş Avcısı homurdanarak kahkaha attı: “Göksel çeyreğin sıralamasında benim topluluğumdan birisi birinci oldu ve ilk dört arasında iki kişi bizden. Yetişmek mi? Diğer katılımcılar Lei Gangyang gibi bir dâhiye nasıl yetişebilir? Onu da geçtim Long Juxue gibi doğuştan gelen bir potansiyeli olan bir uygulayıcıya nasıl yetişilebilir?”

 

Ses tonu özgüven doluydu.

 

Bin Akbaşlı hafifçe gülümsedi, söyleyecek bir şeyi yoktu. Kendi topluluğundan hiçbir mürit ilk dörde girememişti. Gerçekten de konuşma hakkını kendinde bulamıyordu.

 

Fakat Dokuz Aslan karşılık verdi: “Lei Gangyang mı? Eğer doğru hatırlıyorsam bu bahsettiğin kişi daha fani bir uygulayıcıyla bile başa çıkamıyor.”

 

Bu konuşan iki kişi de orijin âleminde olmasına rağmen mesele söz dalaşı olduğunda yine de ikisi de geri adım atmıyordu.

 

Bu esnada Demir Dazhi’nin saldırıları çılgın bir hayvan sürüsünün saldırısı gibiydi. Aurası oldukça etkileyiciydi, sanki okyanus dalgalarını kendisi oluşturuyormuş, şiddetli depremlerle dağları yerinden sarsıyormuş gibiydi.

 

Liu Wencai bu saldırılar karşısında dezavantajlı taraf olsa da yine de ezilmemişti henüz.

 

Demir Dazhi ise savaş devam ettikçe daha vahşi bir hal alıyordu.

 

Aniden uzun bir ıslık çaldı ve konuştu: “Liu Wencai, benimle savaşırken sadece hamlelerimden kaçınarak ve onları savuşturarak galibiyet almayı mı planlıyorsun? Pekâlâ, mademki sen kaçmayı çok seviyorsun, o halde sana kaçacak yer bırakmayacağım!”

 

Demir Dazhi bunları söylerken duyguları değişmişti.

 

Kullandığı kargı tekniği bir anda karmaşık bir teknik olmaktan çıkıp sadece ileri doğru saldıran bir teknik halini aldı. Sadece yana ve ileri savurarak kullanıyordu kargısını, havada ölümcül akımlar ve göz alıcı sarı ışık parlamaları oluşturuyordu.

 

“Liu Wencai, bakalım bu saldırıyı da savuşturabilecek misin?”

 

Bronz renkli kargı vahşi ışıklar saçmaya devam etti, havada eşkenar dörtgene benzer ışıklar saçıyordu.

 

Bu kargı tekniği ‘Gökler ve Yeryüzünün Hapsi’ isimli bir teknikti. Kısa süre içerisinde büyük sayılarda hava akımları oluşturarak rakibi kısıtlar ve onu bir nevi hapis içerisine alırdı.

 

Liu Wencai’nin yüz ifadesi değişti, rakibinin kargı tekniklerinin daha önce karşılaşılmamış olduğunun farkındaydı.

 

“Demek Demir Dazhi’nin koz kartı bu?” Liu Wencai’nin yüzünde endişe izi yoktu, bunun yerine bir rahatlama ifadesi vardı.

 

Demir Dazhi’nin tavrı da göz alıcıydı, rakibinin Gökler ve Yeryüzünün Hapsi tekniğinden kaçabilmesi olasılığının olmadığını düşünüyordu.

 

Rakibi bu saldırıya yakalandığı anda artık sınırsız ruh gücü rakibi ele geçirecekti.

 

“Öl Liu Wencai!”

 

Demir Dazhi’nin yüzünde soğuk bir öldürme arzusu vardı, kargı vahşi bir biçimde ileri doğru atılıyor, karşısındaki her şeyi hapis altına almaya çalışıyordu. Bu savaşı bir an önce sonuçlandırmak istediği açıkça görülebiliyordu.

 

Kargı dans ederken ışıklar yayıyordu, arenanın tamamını bu ışıklar etkisi altına almıştı, denizdeki bir türbülans gibiydi.

 

Bu momentum Liu Wencai’nin bütün kaçış yollarını kapatmıştı.

 

Liu Wencai şu anda dalgalı bir okyanusta yalnız başına seyahat eden bir kano gibiydi, ya dalgalar tarafından yutulacak ya da su akımından dolayı ters dönecekti.

 

Fakat…

 

Uzmanların savaşında her an değişim yaşanabilirdi.

 

Liu Wencai eliyle bir kavrama hareketi yaptı ve elinde kısa bir çubuk belirdi, şeffaf bir yeşim taşının rengine sahipti bu eşya, fakat ortaya çıktığı an itibariyle Liu Wencai’nin ellerinde erimiş gibi göründü.

 

Liu Wencai’nin bu esnada aurası on katına çıkmıştı, hayır, yüz katına çıkmıştı! Gözleri vahşi bir canavarın gözleri gibi parlamıştı.

 

Sanki bu şeffaf yeşim renkli çubuk aktif olabilen bir eşya gibiydi, ölümcül bir ışıkla parlıyordu, sanki uykuda olan bir kutsal ruh silahının uyanışı gibiydi.

 

Aurası okyanustan yükselen bir ejder gibiydi, kısıtlanması imkânsız görünüyordu.

 

Demir Dazhi’nin ağır saldırılarıyla yüzleşen Liu Wencai uzun bir ıslık çalarak kükredi: “Bu havalı hamleler ve kibirli tekmeler benim bir saldırı hamleme bile dayanamaz! Dağıl!”

 

Şeffaf yeşim renkli çubuk bir anda dağıldı, ruh dalgaları etrafa saçılıyordu, hızlı bir şekilde kargıya doğru atılıyordu.

 

Bum!

 

Kargıdan korkunç bir ses yükseldi.

 

Bu göz alıcı momentuma sahip saldırıdan sonucunda bir ayna kırılmış gibi yere bir sürü parça dökülmüştü.

 

Demir Dazhi bu esnada göğsüne sanki büyük bir dağ ile vurulmuş gibi hissetti, istemsiz şekilde birkaç adım gerilemişti.

 

Demir Dazhi’nin elindeki kargından yükselen sesler hala devam ediyordu, çınlama sesi uzun süre geçtikten sonra bile devam ediyordu. Demir Dazhi ne yaparsa yapsın bu sesi kontrol altına alamamıştı.

 

Gözlerini kargısına odakladı ve üzerindeki sayısız çatlağı gördü. Ana gövde her ne kadar hasar görmemiş olsa da, kargının yüzeyindeki glif formasyonlarının dağıldığı görülebiliyordu.

 

Demir Dazhi şaşkındı: “Bu nasıl olabilir?”

 

Bu silah sekiz defa güçlendirilmiş bir ruh silahıydı, kendi kümesinin zirvesine yaklaşmış bir silahtı!

 

Fakat rakibi elindeki zayıf görünümlü yeşim taşı rengindeki şeffaf çubukla bir hamle yaparak bu silahın üzerindeki glif formasyonlarını kırmıştı.

 

Bu hamle olağanüstü bir hamleydi. Demir Dazhi’nin en çok gurur duyduğu şey neydi? Elbette bu bronz renkli kargıydı, bu kargı onun koz kartıydı!

 

En kaliteli tekniklerle saldırı yaparken en çok güvendiği silahının böylesine ilkel bir hamle ile alt edilmesini hiç düşünememişti.

 

Demir Dazhi’nin kalbinde bir çatlak oluştu.

 

Liu Wencai gülümsedi ve elindeki çubuğu göstererek konuştu: “Demir Dazhi, sana söylemiştim, sadece savaştıktan sonra kimin karınca olduğu anlaşılır! Şimdi git ve kendi sözlerindeki karıncanın yerinde olmak neymiş öğren, biraz tecrübe kazan!”

 

Liu Wencai elindeki çubuğu sallayarak bir hayvan sürüsünün yaptığı saldırı gibi ardı arkası kesilmeyen seri saldırılara başladı, hızlı şekilde Demir Dazhi’nin üzerine çullanıyordu. Liu Wencai artık gelişmiş ve karmaşık bir teknik kullanmıyordu, ne kadar agresif ve vahşi teknik varsa hepsini kullanarak Demir Dazhi’nin üzerine atılıyordu.

 

Mutlak gücün karşısında hiçbir tekniğin ve numaranın üstün gelemeyeceği söylenirdi, çok güçlü olan bir uygulayıcının karşısında on adet güçsüz uygulayıcıyla savaşabileceği söylenirdi.

 

Demir Dazhi’nin elinde ne kadar teknik olursa olsun, koz kartı kazanamadığında sadece mücadelede geri ye düşmeye mahkum kalmıştı.

 

Demir Dazhi bu vahşi saldırılar karşısında sadece hayatı için savaşabiliyordu.

 

Bum! Bum! Bum!

 

Bum! Bum! Bum!

 

Her bir saldırıya blok yaptığında vücudu istemsiz olarak geriye gidiyordu.

 

Bir adım, iki adım… Artık birçok adım gerilemişti.

 

Birkaç yüz adım geriledikten sonra artık gidecek yeri kalmamıştı, vücudu sert şekilde yere düştü. Bir ağız dolusu kan tükürdüğünde ise ortalığı yoğun bir kan kokusu sarmıştı. Artık kargısına tutunma gibi bir şansı da yoktu. Kargısı da yere düşmüştü ve kulakları çınlatan bir ses daha çıkarmıştı, bacakları bükülmüştü ve Demir Dazhi artık dizlerinin üzerinde yerde duruyordu.

 

Yenilgisi inkar edilemez şekilde yaklaşıyordu.

 

Liu Wencai rakibinin dizlerinin üzerine çöktüğünü görünce artık saldırmayı bıraktı, sonuçta ikisi de topluluk bünyesindeki kişilerdi ve aralarında eskiden kalan bir nefret ve intikam meselesi olmadığından ölümcül bir vuruş yapmaya gerek olmadığını düşünüyordu.

 

Üstelik savaşı izleyenler arasında Ata kişiler de vardı. Eğer dizlerinin üzerindeki bir rakibi öldürürse bu durum Liu Wencai’nin akıl sağlığının çok da yerinde olmadığını gösterirdi.

 

“Devasa Ruh Topluluğundan Liu Wencai galip! İlk on altı kişi arasına girdi! Kıymetli Ağaç Topluluğundan Demir Dazhi elendi!”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44240 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr