Bölüm 386: Beklenmedik Haberler

avatar
1962 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 386: Beklenmedik Haberler


Jiang Chen’in kafası karışmıştı, sarsıntıyı hissetmişti fakat korkmamıştı.

 

Birkaç defa ölüm-yaşam tecrübesi kazandıktan sonra dışarıdan gelen ölümcül tehlikelere bir tür bağışıklık kazanmıştı.

 

Fare Kral çok geç olmadan geri geldi.

 

“Genç usta, yerin altında herhangi bir garipliğe rastlamadım. Bu sarsıntının kaynağı bir deprem olmalı. Belki de dağın dışındaki formasyonların sebep olduğu bir sarsıntı da olabilir?”

 

Fare Kral bu dağın ne tür enerjiler barındırdığını biliyordu. Rastgele şekilde yerin altında kazı yapamamıştı.

 

Jiang Chen rahatlamıştı, bu sarsıntının dağın dışındaki formasyonlardan kaynaklandığını düşünmüştü, o halde kendisinin yapabileceği bir şey yoktu.

 

“Bunlar benim kafa yormama gerek olmayan şeyler, dikkatimi o yöne çevirmemeliyim. Asıl odaklanmam gereken kısım benim yetişimim. Gökler yere inecek olsa bile topluluklar bunu tek başlarına halledebilir.”

 

Jiang Chen bunu düşündükten sonra apartmanına girdi ve bağdaş kurarak yetişimine devam etti.

 

Beşinci seviyeye geçtiğinden beri ilham kaynağı ilk defa bu kadar fazla açık olmuştu. Askeri Dao konusundaki kavrama yeteneği ileriye fırlamıştı resmen.

 

İşin aslı, göksel çeyreğe geldiğinden beri uğradığı bütün haksızlıklar ve kısıtlamalar Jiang Chen’in hevesini tazelemiş, sürekli bir adım daha atmaya zorlamıştı.

 

Henüz göksel çeyreğe girdikten bu yana iki ay olmuştu ve puanı inanılmaz şekilde artarak 3300 olmuştu.

 

Bu skor ilk ona girmek için yeterliydi. En yüksek skora sahip olan Lei Gangyang’dan sadece birkaç yüz puan gerideydi. Bu noktada Jiang Chen kalan günlerinde Lei Gangyang’ı da geçeceğine dair kendine güveniyordu.

 

“Askeri Dao yolu tıpkı yokuş yukarı bisiklet sürmek gibidir, başarıdan mahrum kalmak demek geriye düşmek demektir aslında. Benim sahip olduğum hızla, Lei Gangyang ve diğerleri kesinlikle bana karşı hamle yapacaktır. Üstelik verecekleri tepkinin en büyüğü mücadele arenasında olacaktır.”

 

Jiang Chen daha önce bu adamın gücünü test etmişti.

 

Dürüst olmak gerekirse bu adam yedinci seviye ruh âleminin hakkını veriyordu. Jiang Chen böylesine yüksek güçlü birini yenmesinin yolu olmadığını düşünüyordu.

 

Fakat elbette arenada işler farklıydı, Jiang Chen’in bir sürü kozu vardı elinde.

 

“Lei Gangyang sanki bir ejder başı gibi diğer dâhilere emir verebiliyor. Long Juxue her ne kadar potansiyel yaratılışa sahip olsa da hala Lei Gangyang’ı baskı altına alabilecek güçte değil. Fakat durum böyle olsa da ben yine de sıkı çalışmaya devam etmeliyim.”

 

Jiang Chen her ne kadar Lei Gangyang’ın gücüne hayran kalsa da bu adamı kendisine kader düşmanı olarak görmüyordu.

 

Fakat Long Juxue farklıydı.

 

Long Juxue, Gök Anka yaratılışı sayesinde Mor Güneş Topluluğunun mirasçısı olmuştu, her türlü kaynak ve malzemeyi bulabiliyordu.

 

Eğer Long Juxue’yi arenada öldürmezse  bu durumda orijin âlemine geçiş sürecinde bu fırsatı bir daha yakalayamayabilirdi.

 

Elbette bunu yapamayacak olmasının sebebi kendi yetersizliği değildi, sebep topluluğun Long Juxue’ye çok fazla değer veriyor olmasıydı.

 

Güneş Avcısı nedensiz yere baskı kurmayı seven birisiydi. Bu adamın karakteri gereği, değer verdiği Long Juxue’ye zarar vermeye kalkışan herhangi birini baskı altına almak normaldi, bu durumda hiç merhamet göstermezdi.

 

Bundan dolayı arenada yapılacak olan bir mücadele, Jiang Chen’in bu işi yapmak için en büyük şansıydı.

 

Fakat elbette Long Juxue’yi arenada öldürmek de çok kolay olmayacaktı.

 

Long Juxue’nin avantajı daha fazlaydı, Doğuştan gelen potansiyel ve topluluğun kaynakları, sadece bu iki avantaj bile Jiang Chen’in başa çıkamayacağını düşündüğü avantajlardı.

 

Eğer Jiang Chen’in öndeki hayatından hatıraları ve bu hayatta girdiği maceralardan kazançları olmasa Long Juxue’nin karşısında kesinlikle dayanamazdı.

 

“Yetişim yapmalıyım! Hiç ara vermeden yetişim yapmalıyım!”

 

Jiang Chen fark etti ki eğer Long Juxue’yi arenada yenmek istiyorsa şansını artıracak bir yol düşünmeliydi.

 

Şu anda tekniklerini değil, yetişim seviyesini geliştirmesi gerektiğinin farkındaydı.

 

Kendisi beşinci seviyede olsa da sonuçta bu seviye göksel çeyrekte çok kötüydü.

 

Lei Gangyang gibi, yedinci seviyede olan dört-beş kişi daha vardı bu çeyrekte, üstelik önlerindeki zaman diliminde altıncı seviyeli olanlar da gelişerek yedinci seviyelilerin olduğu kümeye dahil olacaklardı.

 

Jiang Chen aslında kendinden yüksek seviyede birisine meydan okumakta zorlanmıyordu, fakat aralarında iki seviye fark olduğu zaman elbette dezavantajlı olduğu durum çok daha fazla artıyordu.

 

Üstelik göksel çeyrekteki müritlerin yetişim seviyeleri düşünülürse, onların da çok muhtemel şekilde gizli tuttukları bazı kozları olmalıydı. Topluluklarda yetişim yapmanın bir diğer avantajı da buydu.

 

Jiang Chen bunları düşündüğünden dolayı yetişim yapmaya çok hevesliydi.

 

Eğer yetişim seviyesi Jiang Chen’le aynı olan birisi olsaydı Jiang Chen zaten çok rahat şekilde bu rakibi alt ederdi. Eşit yetişim seviyesinde olduğu rakiplerinin gizli kozlarından bile rahatlıkla sıyrılırdı.

 

“Long Juxue denen kadın yeryüzü derecesinin zirvesinde, altıncı seviyede. Eğer altıncı seviyeden yükselir ve yedinci seviyeye geçerse onu alt etmem oldukça zor olacak.”

 

Jiang Chen tam da bunları düşünürken bir ışık huzmesi eşliğinde bir glif mesaj geldi: “Göksel çeyreğin bütün katılımcıları! Göksel çeyreğin meydanında toplanın!”

 

Bu emir en üst düzeyden gelen bir emirdi. Bütün katılımcılar çağırılıyordu.

 

Jiang Chen bir süre düşündü: “Acaba az evvelki depremle alakalı bir şey mi oldu?”

 

Bunu düşünürken çoktan apartmanından çıkmıştı, meydana doğru hızla ilerlemeye başladı.

 

Kısa sürede bütün katılımcılar toplanmıştı.

 

Gözetmenlerin yüz ifadeleri kederliydi, büyük bir şeyle karşı karşıya oldukları belliydi.

 

Toplulukların ağır kıdemli kişileri bile gelmişti, kısa süre sonra Ata kişiler bile meydana gelmişti. Fakat Ata kişiler duygularını saklayan kişilerdi, yüzlerine bakıldığında olayın ne olduğu anlaşılamıyordu.

 

“Herkes dinlesin, dört saygın Ata kişinin açıklaması gereken önemli şeyler var, herkes sessiz olsun!”

 

Konuşan gözetmen eliyle sus işareti yapıyordu.

 

Dört saygın Ata kişinin söyleyecekleri mi vardı? Önemli bir konu mu? Katılımcıların hepsinin yüzünde şaşkınlık vardı.

 

Güneş Avcısı konuşan ilk kişi oldu: “Herkes dinlesin, az evvel Sonsuz Ruh Dağında devasa bir sarsılma yaşandı. Biliyorum ki bunu sizler de hissettiniz.”

 

Katılımcıların hepsi kafasını salladı.

 

“Bu meseleyi sizden saklamaya gerek duymadık. Gözlemlerimize göre, Sonsuz Ruh Dağının girişindeki formasyon birisi tarafından saldırıya uğradı. Bizim yaptığımız formasyon sayesinde dağ üç senelik süre boyunca açık kalacaktı, hatta garanti olması için süreyi biraz daha uzun tutmuştuk. Şüphelerimiz gösteriyorki dağın girişi şu anda sadece yarım yıl kadar açık kalabilecek.”

 

Katılımcıların arasında bir anda bir uğultu başladı: “Ne?”

 

“Formasyonlar saldırıya mı uğradı?”

 

“Ne yani, biz yetişimimizi yarıda kesip buradan ayrılacak mıyız?”

 

“Hadi be! Ben buradan ayrılmak istemiyorum ki, buradaki çevre çok güzel!”

 

“Evet, ben de yakın zamanda göksel dereceye yükselmeyi planlıyordum, bu şekilde bu işi başaramam.”

 

Uğultular gittikçe şiddetleniyordu. Bu haberler herkesi derinden sarsmıştı.

 

Lei Gangyang ve Long Juxue’nin surat ifadeleri de bu haberleri duyunca değişmişti. Bu haberler karşısında inanılmaz derecede şaşırmışlardı.

 

Jiang Chen bile şaşkındı: “Demek formasyon saldırıya uğradı? O halde Sonsuz Ruh Dağında daha güçlü bir varlık mı var? Eğer varsa bizim güvenliğimizi kim sağlayabilir?”

 

Jiang Chen bunları düşünüyordu fakat elbette dile getirmemişti, sözünün bu alanda geçerli sayılmayacağını biliyordu.

 

İsterse üç yıl isterse yarım yıl olsun, toplulukların görevi buradaki katılımcıları korumaktı.

 

Güneş Avcısı konuşmasına devam etti: “Biz Ata kişiler olarak bir süre bu olayı tartıştık, üç yıllık seçmelerin tekrar planlandığını duyurmak istedik. Katılımcılara tanınan toplam süre bir yıla düşürüldü.”

 

Bu sözlerin üzerine tekrar uğultu başladı, Güneş Avcısı sert bir tonla bağırdı: “Sessizlik! Toplam süreyi bir yıla indirmemizin en mantıklı karar olduğunu biliyoruz. Süreniz tanımlandı, bu süre içerisinde bizler sona kalan atmış dört kişiyi ve sonrasında da en sona kalan on altı kişiyi belirleyeceğiz.”

 

Son on altıya kalacak kişiyi belirlemek de zamana ihtiyaç duyacaktı. Bu büyük bir olaydı, topluluklar bunu rastgele şekilde yapamazlardı.

 

Bundan dolayı sona kalan zaman son on altı kişinin belirlenmesi için kullanılacaktı.

 

Sonuçta son on altı kişiyi seçmenin mantığı orijin âlemine geçiş şansı en yüksek olanları seçebilmekti.

 

“Bundan sonra, sadece üç-dört ay gibi bir süreniz kaldı. Bu döngü bittikten sonra bir döngü daha hakkınız var. Bu döngü de bittikten sonra atmış dört kişiyi seçeceğiz ve onların arasından da son on altıyı seçeceğiz.”

 

Güneş Avcısının sesi oldukça sertti: “Bundan sonra kurallar bu şekilde. Eğer kabul ediyorsanız gidin ve her saniyenizi eğitiminize harcayın, kabul etmiyorsanız kapının yeri belli.”

 

Ortamdaki bütün katılımcılar mutsuz olmasına rağmen hiç kimse sesini çıkartmaya cesaret edemedi. Ata kişiler bile bu durum karşısında bir şey yapamıyorsa bu katılımcılar nasıl yapsındı?

 

Jiang Chen bunların üzerine düşündü: “Sürekli bir takım olaylar yaşanıyor. Ben bu olaydan önce bile zamanımın yetersiz olduğunu düşünüyordum, şimdi ise çok daha kısıtlı bir zamanım var. Önümüzdeki üç-dört aylık sürede herkes deli gibi yetişim yapacak. Ben de verimli bir plan hazırlamalıyım.”

 

Jiang Chen bunları düşününce üzerinde müthiş bir baskı oluştuğunu hissetti.

 

Üç yıllık sürede yedinci seviyeye, hatta daha yükseğine ulaşacağını düşünüyordu. Fakat şimdi bunu yapabilmek için kendisine tanınan zamanın daha da kısıtlandığını duymuştu, üstelik de bu süre bittikten hemen sonra finaller gelecekti!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44294 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr