Bölüm 384: Büyük Shun ve Küçük Huang Tekrar Ortaya Çıkıyor

avatar
2272 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 384: Büyük Shun ve Küçük Huang Tekrar Ortaya Çıkıyor


Gözetmenler topluluk dâhilerini el üstünde tutarak kolay yol olan fani uygulayıcıyı kısıtlama yolunu seçmişlerdi.

 

Onların gözünde fani uygulayıcının topluluk müritleriyle karşı karşıya geldiğinde hiç şansı yoktu.

 

Fakat fani uygulayıcının yetenekleri hızlı şekilde ortaya çıkmıştı ve önyargıları yavaş yavaş yıkmaya başlamıştı.

 

Gözetmenler fani uygulayıcının askeri Dao alanından uzak durduğu için bu alanda yetersiz olduğunu düşünmüşlerdi.

 

Bir kişi dövüş yetişiminde eksik kaldıysa yetenekleri ne kadar etkili olursa olsun, güçlü olanların her daim kazandığı askeri Dao dünyasında kesinlikle önemsiz bir karaktere dönüşürdü. Hiçbir zaman ana karakter haline gelemezdi.

 

Fakat fani uygulayıcının hamleleri yine gözetmenlerin anlam veremediği şekilde şaşırtmıştı.

 

En kaliteli müritlerin ve dâhilerin bulunduğu toplantıya tek başına dalmıştı!

 

Göksel çeyreğin birinci sırasındaki Lei Gangyang ile savaşıp ayakta kalmış, bir de üzerine gülerek dalga geçmişti.

 

Sakince gelip zarifçe ayrılmıştı.

 

Sinsi bir kılıç gibi, ayrılırken yaptığı gülme ve dalga geçme hareketi o gururlu dâhilerin kalbinde bir iç iblis oluşturmanın temelini atmıştı.

 

Elbette müritler kendileriyle dalga geçilmesine sinirlenmişti fakat ellerinden bir şey gelmiyordu. Bu tarz bir psikolojik baskı kalp Dao’larında gölge oluşturmak için yeterliydi.

 

“Ah şu fani uygulayıcı!” bir gözetmen kendi kendine mırıldanıyordu: “Dâhilerle düşman olmak için mi doğmuş bu adam? İleride nasıl bir yol izleyeceğini hiç düşünmüyor mu?”

 

“Ben de aynı düşünüyorum, bu adamın yetenekleri her ne kadar olağanüstü olsa da ileride topluluğa girdiğinde dâhilerle aynı ortamda bulunmak zorunda kalacak. Bu eleman gerçekten çok kibirli.”

 

Gözetmenlerden bazıları gerçekten ümitsizlik hissediyordu.

 

Gözetmenler aralarında iç çekip dertleşirken dışarıdan bir elçi geldi: “Gözetmenlere rapor getirdim, mesajım var! Fani uygulayıcı kalp gücü alanında kısıtlandığını öğrendikten sonra kombine alana sıvan başvurusu yapmaya gitti.”

 

“Ne?”

 

“Şimdi de kombine alanda mı puan toplayacak?”

 

“Bu… Bu nasıl olur? Bu adamın yetenekleri bütün dallarda aynı şekilde etkileyici mi?”

 

Gözetmenlerin hepsinin kalbi bu haberi duyduğunda titremişti.

 

İlaç Dao’su ve kalp Dao’su konusundaki olağanüstü başarısı zaten gözetmenleri şaşırtmaya yetmişti. Şimdi kombine alana gittiğine göre o kısımda da mı olağanüstü bir performans sergileyecekti?

 

Jiang Chen’i savunan gözetmen sinsi şekilde gülümsüyordu: “Görünüşe göre bu elemanı kısıtlama planımız tamamen bir şakadan ibaret olacak ha?”

 

Diğerlerinin bu soruya verebilecek bir cevabı yoktu.

 

Elbette eğer fani uygulayıcı kombine alanda da puan toplayamaya aynı şekilde devam ederse kısıtlama planı bir şakaya dönüşecekti.

 

O halde bu adamı kısıtlamanın bir yolu yoktu. Eğer her alanda ayda yedi defa göreve başvuru yapabilirse bu durumda zaten puan toplama hızında hiçbir değişiklik olmazdı.

 

Mademki durum buydu, o halde bu adamı kısıtlamanın tek yolu bütün görev alanlarında başvuru yapmasını tamamen yasaklamaktı.

 

Fakat herkes biliyorduki bu imkânsızdı.

 

Zaten evvelden yaptıkları kısıtlamaların da haksız olduğunu ve adil rekabet ilkelerine aykırı olduğunu da biliyorlardı.

 

Eğer göreve başvurma yasağı getirirlerse o halde seçmeleri düzenlemenin anlamı neydi? Bu durumda fani uygulayıcının seçmelerden tamamen çekilmesinin önünde bir engel kalmazdı.

 

İşin daha can sıkıcı yönü ise gözetmenler artık bu fani uygulayıcının potansiyelini fark etmişlerdi ve bu elemanın sahip olduğu potansiyel sayesinde topluluklara ihtiyaç duymayacağını anlamışlardı.

 

Bu tarzda bir dâhi kişi on altı krallık ittifakı bölgesinden çıkıp daha büyük ve güçlü bir bölgenin elemanı olsa bile zorlanmazdı.

 

Jiang Chen’i savunana gözetmenin gözlerinde alaycı bir bakış vardı, diğer gözetmenlerin ne kadar pişman ve kederli olduklarını izliyordu.

 

“Herkes dinlesin, planınızda ısrarcı mısınız? Bu elemanı hala kısıtlamak mı istiyorsunuz? Bunun doğuracağı sonucun bu fani uygulayıcının bu diyardan göçüp gitmesi olacağının farkındasınız değil mi? Yoksa kısıtlamaları kaldırıp adil bir rekabet ortamı oluşmasını mı istiyorsunuz?”

 

Mor Güneş Topluluğunun gözetmenlerinden biri dişlerini gıcırdatarak konuştu: “Bence planımızdan sapmamalıyız. Mademki kendimize bir rota çizdik, bu yolda devam etmeliyiz. Eğer geri adım atarsak bu adam bizim otoritemizden şüphe eder. Bence kısıtlama sürecini devam ettirmeliyiz, hatta kısıtlamanın sınırlarını genişletmeliyiz.”

 

Diğer gözetmenler bu sözlere garip bir ifade takındı.

 

Jiang Chen’in savunucusu gözetmen konuştu: “Sen delirdin mi? Kısıtlamanın sınırlarını genişletelim mi? Bu adamı kısıtlamak için sen gönüllü olur musun?”

 

“Benim yapmama gerek yok, benim sadece topluluğumun elit müritlerine o adamla mücadele etmeleri için emir vermem yeterli. O müritlerin bu işi temiz şekilde halledeceğine dair olan güvenim tam.”

 

Gözetmen bunu söylerken sinsice gülüyordu. Diğer gözetmenler bu sözlere katılmıyordu fakat bir şey söylemediler.

 

Gözetmenler daha önce yaptıklarının zaten çizgiyi aşmak olduğunun farkındaydılar, eğer yaptıkları bu işe devam ederlerse fani uygulayıcıya karşı çok daha büyük bir haksızlık yapacaklarının da farkındaydılar.

 

Fakat diğer yandan eğer ki bir önlem almazlarsa bu elemanın sahip olduğu momentumla durdurulamaz hale gelmesi de an meselesiydi.

 

Zaman ilerledikçe topluluk müritlerinin elleri kolları bağlanmış hale gelecekti. Bu durum dört büyük topluluk için büyük bir kayıp anlamına geliyordu.

 

Sonuç olarak buradaki gözetmenler de topluluğun bünyesindeki kişilerdi.

 

Hepsi de bencil davranıyordu ve topluluklarının müritlerinin fani bir uygulayıcı karşısında zayıf görünmesini istemiyorlardı.

 

“Bu gizli saklı planların anlamı yok, bizler daha fazla kısıtlama yapmamalıyız. Eğer buna devam edersek komedi malzemesi oluruz.”

 

“Elbette, müritlere kendi problemlerini kendilerinin çözmesi gerektiğini en başında söylemeliydik. Müdahale ettiğimizde neler olacağının hesabını tam olarak yapamamışız.”

 

Jiang Chen’in savunucusu olan gözetmen bu adamların açık şekilde kısıtlama planından gizli şekilde hareket etme planına dönmeye başladıklarını görünce iç çekti. Tek başına tartışarak durumu Jiang Chen’in lehine çevirmeye gücü yetmeyecekti.

 

 

Sonsuz Ruh Dağının tenha bir köşesinde…

 

Rüzgarda dalgalanan uzun ve beyaz saçlı yaşlı bir adam, göksel bir aura eşliğinde, ellerini belinin arkasından bağlamış şekilde dağların manzarasını izliyordu. Kaşları çatıktı ve yüzünde derin düşüncelere dalmış bir ifade vardı.

 

Endişeli görünüyordu.

 

Solgun yeşil renkli elbiseler içinde bir genç kız, adamdan çok uzak olmayan bir noktada çalılıklara yaslanmıştı. Dağın sisleri arasında bu kız bir dağ perisi gibi görünüyordu.

 

Yaşlı adamın bakışları endişe doluydu, iç çekerek mırıldandı: “Sağlıkçı birisi bir defa demiştiki eğer durum bu şekilde devam ederse yaşamı tehlikeye girecekmiş! Gökler çok adaletsiz! Küçük Huang çok saf ve nazik bir kız, hiç kimseye zararı olmayan bir kızın neden böyle bir şey başına gelir ki?”

 

Yaşlı adamın endişesinin kaynağı kızın hastalığıydı.

 

Bu yaşlı adam elbette Şifa Salonundan Yaşlı Shun’du ve elbette küçük kız ise Küçük Huang’dı.

 

Yaşlı Shun Doğu Krallığından bu yana Jiang Chen’e göz kulak oluyordu, Jiang Chen’in Qian Ji’nin kehanetindeki kişi olduğuna inanıyordu, yani Küçük Huang’ın hastalığına çare olacak kişi…

 

Bundan dolayı Jiang Chen’in yolu boyunca ona göz kulak olmuştu.

 

İkinci Geçitte Chu Xinghan ile karşılaştıklarında Jiang Chen’i kurtaran kişi Yaşlı Shun’du.

 

Aynı zamanda Jiang Chen Gök Ağacı Krallığına yola çıktığında buraya kadar onunla beraber gelmişti.

 

Şimdi Jiang Chen Kadim Zamanların Miras Bölgesine geldiğinde ise yine Yaşlı Shun takipteydi. Yaşlı Shun Küçük Huang’ı iki ay önce Sonsuz Ruh Dağına getirmişti.

 

Bu zaman elbette Jiang Chen’in göksel çeyreğe girdiği zamandı.

 

Bu bölge oldukça sıkı korunuyordu, üstelik dört adet orijin âlemi uygulayıcısı apartmanı vardı. Mantıklı düşünülecek olursa bir yağmur damlası bile izinsiz şekilde buraya giremezdi.

 

Fakat Yaşlı Shun’un barındırdığı yetenekler olağanüstüydü, bu bölgede hareket ederken sanki kendi evinin bahçesinde yürüyormuş gibi rahattı, bu şekilde Jiang Chen’i Sonsuz Ruh Dağına kadar takip etmişti.

 

Dört orijin âlemi uygulayıcısı da buradaydı fakat bu ikilinin varlığını hissedememişlerdi.

 

Sanki bu ikili dağın bir parçası gibiydi.

 

Yaşlı adamın kafası oldukça yoğundu, Küçük Huang’ın hastalığının belirtileri daha sık görülmeye başlamıştı. Bu durum Yaşlı Shun’un daha çok acele etmesine sebep olmuştu.

 

“Jiang Chen, ah Jiang Chen… Eğer Qian Ji’nin kehanetindeki ipucu sen değilsen o halde beni öldürdün demektir. Küçük Huang’ın hayatı senin yüzünden tehlikeye girmiş olacak. Bu her ne kadar benim tek taraflı yakarışım olsa da, umarım sen kehanetteki kişisindir.”

 

Yaşlı Shun çok kötü bir durumdaydı, tek umudu olarak Jiang Chen kalmıştı.

 

“Bu seçmeler çok uzun, üç yıl çok uzun bir zaman. Ben elbette üç yıl beklemekten sıkılacak birisi değilim fakat kim bilir Küçük Huang’ın bu süreçte hastalığının ilerlemeyeceğini? Küçük Huang belki de bu bekleme süresinde başarısız olur.”

 

Yaşlı Shun’un içinden gidip Jiang Chen’le direkt olarak konuşmak geçiyordu fakat Jiang Chen’in karakterini biliyordu, eğer aklındakini yaparsa istediğini elde edemezdi.

 

Bu gencin vücudunda inanılmaz büyüklükte bir güç saklıydı, öyle bir güç ki hiçbir kuvvet onu etkisi altına alamazdı.

 

Yaşlı Shun bu güce hayrandı ve onu kaba kuvvetle kontrol altına alamayacağının da farkındaydı.

 

Yaşlı Shun her ne kadar sadece bir seyirciden ibaret olsa da Jiang Chen’i tıpkı avcunun içi gibi anlayabiliyordu.

 

Jiang Chen maske takıp cübbe giyiyordu ve sesi bir efsunla değiştirilmişti.

 

Orijin âlemi uygulayıcıları bile Jiang Chen’in kimliğini tespit etmekte başarısız olmuştu. Dan Fei de ilk başlarda tespitte başarısız olmuştu. Fakat Yaşlı Shun göksel çeyreğe girer girmez Jiang Chen’i saptayabilmişti.

 

Jiang Chen’in üzerindeki kısıtlamalara rağmen nasıl daha hızlı şekilde ilerleme kaydettiğini izlemişti.

 

“Bu on altı krallıktaki orijin âlemi uygulayıcılarından tut, gözetmenlere kadar herkes aptal! Böylesine harika bir dâhiyi nasıl olur da göz aradı ederler? Böyle bir dâhiyi nasıl olur da seçmelere alırlar? Daha ilginç olan ise göksel çeyrek gözetmenlerinin böylesine bir dâhi ile karşılaştıklarına sevineceklerine onu kısıtlamaya çalışmaları! Acaba bu adamların beyni soya peynirinden falan mı yapılmış?”

 

Yaşlı Shun ağlasa mı gülse mi bilemiyordu. On altı krallığın insanları karşısında konuşamaz haldeydi.

 

“Ben gerçekten de üç yıl boyunca bekleyemem. Jiang Chen, temponu bozduğum için beni suçlama. Seni en fazla yarım yıl daha bekleyebilirim. Küçük Huang’ın hastalığına bulmam gereken çareyi daha fazla geciktiremem.”

 

Yaşlı Shun kendi kendine mırıldanıyordu, Jiang Chen’in temposunu bozacağı için kendini kusurlu hissediyordu.

 

Jiang Chen’in şu anda Sonsuz Ruh Dağındayken hızlı şekilde yetişim yaparak ilerlemesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden Jiang Chen’in temposunu bozmaktan çekiniyordu. Eğer üç yıl boyunca yetişim yaparsa, Yaşlı Shun Jiang Chen’in bütün topluluk müritlerini ezip geçeceğinden emindi.

 

Bu süreç içerisinde Jiang Chen’e gerçekten bir tehdit oluşturabilecek tek kişi Gök Anka Yaratılışa sahip olan kızdı.

 

Eğer Küçük Huang’ın hastalığı hızlı şekilde ilerlemiyor olsaydı Yaşlı Shun on yıl kadar, belki de yirmi yıl kadar beklerdi.

 

Aynı zamanda bu dâhinin nasıl güçlendiğine şahit olurdu.

 

Zamanın hiç kimsenin lehine işlemediğini bilmek kötüydü.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr