Bölüm 382: Jiang Chen Toplantının Yapıldığı Yere Giriyor

avatar
1890 1

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 382: Jiang Chen Toplantının Yapıldığı Yere Giriyor


Lei Gangyang itiraz olmadığını görünce kafasını sallayarak ağır bir ses tonuyla konuştu: “Madem durum böyle, o elemanı kısıtlama amaçlı bir hamle yapılmasını öneriyorum. Bugünden itibaren topluluklar her gün ikişer mürit görevlendirerek meydan okuma yaptıracaklar, ta ki o elemanla karşılaşana kadar. Herkes bu elemanla mücadele arenasında karşılaştığında ne yapacağını biliyor değil mi?”

 

Her topluluktan ikişer kişi demek toplamda sekiz kişi demekti. Her gün bu olayın tekrarlanması demek Jiang Chen ile karşılaşma olasılığının yüksek olması demekti.

 

Belki birinci ya da ikinci gün denk gelmezdi, fakat eninde sonunda denk gelecekti mutlaka.

 

Gerekirse dokuzuncu ya da onuncu gün olsun, mutlaka denk gelecekti.

 

Lei Gangyang’ın sözlerini duyan müritler soğuk bir nefes aldılar, fani uygulayıcıyı öldürmeleri isteniyordu.

 

Long Juxue bu kararı desteklemek için konuşan ilk kişi oldu: “Kıdemli kardeş Gangyang’ın sözlerini destekliyorum. Bu eleman inanılmaz derecede kibirli ve bu şekilde devam etmesine izin veremeyiz. Eğer bu şekilde meydan okumalara devam edersek kesinlikle bu elemanla karşılaşırız. Ben, Long Juxue, umarım onunla mücadele arenasında ben karşılaşırım. Onun arenadan canlı çıkmaması için elimden geleni yapacağım!”

 

“Ben de bu işi yapmak için gönüllüyüm.” Ceng Shi de desteklemişti.

 

Lei Gangyang hafifçe gülümsedi: “Bu toplantı çağrısında bulunan kişi benim, dolayısıyla hiçbir şey yapmadan oturmam uygun olmaz. Bu işi ben başlattığıma göre üzerime düşeni yapacağım. Diğer topluluklar ne diyor bu duruma?”

 

Mor Güneş Topluluğundan üç kişi çıkmıştı, bu demek oluyordu ki diğer topluluklara bir mesaj verilmek isteniyordu: “Benim Mor Güneş Topluluğum oldukça aktif, siz öylece oturup bizim çalışmalarımızın meyvesini mi yiyeceksiniz?”

 

Lian Canghai bir süre düşündükten sonra konuştu: “Beni de sayın!”

 

Demir Dazhi de Lian Canghai’nin konuştuğunu görünce konuştu: “Ben de varım.”

 

Lei Gangyang aslında Demir Dazhi’nin katıldığını gördüğüne çok memnun değildi. Sonuçta bu adam Kıymetli Ağaç Topluluğunun döküntülerinden biriydi, bu adam yerine Xie Yufan’ın katıldığını görmek istiyordu.

 

Fakat şu anda ihtiyaç duyulan şey birilerinin katılım sağlamasıydı, ancak bu şekilde diğerleri de onaylardı. Bu yüzden Lei Gangyang Demir Dazhi’nin katılımını geri çevirmedi.

 

Akan Rüzgar Topluluğu adına konuşan Shi Yunyun gülerek cevapladı: “Mademki Daoist Gangyang bu kararı verdi, ben de elimden geleni yapacağım. Fakat nasıl bir yöntem izleyeceğime dair bir şey söyleyemem.”

 

Lei Gangyang bu durumdan memnun kalmamıştı, içinden düşündü: “Daha mücadele başlamadan kaçmanın yolunu arıyor, bu işbirliği yapmak demek değil!”

 

Devasa Ruh Topluluğu adına ise Luo Xi konuştu: “Benim bu meseleyle pek ilgim yok, iki küçük kardeşimin katılmasına izin verin.”

 

Lei Gangyang birinin kendi yöntemini izleyeceğini ve bir diğerinin de direkt olarak katılmak istemediğini görünce irrite olmuştu, hafif bir ses tonuyla konuştu: “Acaba küçük kardeş Luo bizim çabalarımızın meyvesini yeme amacı mı güdüyor?”

 

“Senin çabalarının meyvesi mi? Büyük kardeş Lei burada susmalı, benim istediğim tek şey bu fani uygulayıcının sınırlarını görebilmek.”

 

“Hah! Onun sınırı burası!”

 

Luo Xi her ne kadar isteksiz görünse de, Lei Gangyang onu zorlamadı. Şu anda hamle yapma isteği olan birçok kişi vardı zaten, üstelik bu kişilerin hepsi de göksel çeyreğin en başarılı dâhileriydi.

 

Bu kişilerden bir tanesi bile bu fani uygulayıcıyı ezmek için yeterli olmalıydı.

 

Tang Hong ise aniden gülmeye başladı: “Harika! Muhteşem be! Şu çirkin halinize bir bakın! Ne kadar komik, ne kadar gülünç! En yükseklerin toplantısıymış! Kendinize karşı olan herkesi kısıtlama ve kâr yapma peşindesiniz! ‘Dâhi’ lakabını ne kadar da hak ediyorsunuz böyle!”

 

Tang Hong gülerken kafasını bir ileri bir geri sallıyordu, gülmeye devam ederek kapıya yürüdü ve ortamdan çıktı.

 

Daha fazla dayanamamıştı, bu toplantı bir avuç bencil kişinin mazlum ve haklı birini nasıl baskı altına alacağının tartışıldığı bir toplantı haline gelmişti.

 

Tang Hong böyle kişilerle aynı ortamda bulunmaktan rahatsız olmuştu.

 

Lei Gangyang bu sözleri duyduğunda kaşlarını çattı, içindeki öldürme arzusu patlama noktasına yaklaşmıştı.

 

“Lian Canghai, senin topluluğunda bu aptalı kontrol altında tutabilecek birisi yok mu?”

 

“Bu adam her daim yalnız birisi olmuştur ve işlerini kendi yöntemleriyle halleder, onunla bir ilişkim yok.”

 

“Hah! Madem öyle diyorsun, eğer benim topluluğumu gücendirirse ve bir gün elimize düşerse bizi suçlamayın.”

 

“Eğer topluluğunuzu gücendirirse o halde ölümle yüzleşmek istiyor demektir, benimle ne alakası var bunun?”

 

Luo Xi bu esnada lafa girdi: “Dostlar, sizin tartışacağınız çok şey var belliki, ben bu tartışmalara katılmayacağım, şimdi ayrılıyorum buradan.”

 

Ortamda gönüllü olarak bulunmayan birkaç kişi daha bu sözleri onayladı: “Biz de ayrılıyoruz.”

 

Kısa sürede ortamda sadece meydan okumak isteyen kişiler kalmıştı.

 

Lei Gangyang ortamdaki herkesin ifadesini okudu: “Herkes dinlesin, mademki bir hamle yapmaya karar verdik, hamlemizi yaparken merhamete yer vermemeliyiz. Meydan okumalarımızdaki rakipler her ne kadar rastgele seçilecek olsa da, mutlaka bu adama bir gün denk geleceğiz. Umarım…”

 

Lei Gangyang cümlesini tamamlayamadan kulakları titredi, gözleri bir anda bir şeyi fark etmişti: “Kim o?”

 

“Lei Gangyang sen misin?” Soğukkanlı bir ses havada yankılandı.

 

Karanlık bir figür bir anda ortama dalmıştı, elleri dizlerinin etrafına sarılı şekilde duvara yaslanmış duruyordu.

 

“Sen kim oluyorsun da benim özel mülküme girebiliyorsun? Buraya gel de ölümün tadına bak!”

 

Lei Gangyang’ın gözlerinde öldürme arzusu parlıyordu, geniş avcunu salladı, güçlü bir qi akımı oluştu ve bir ejder edasıyla ileri atıldı.

 

Bu saldırıda yıldırım teknikleri kullanmıştı, yıkıcı bir fiziki güç elektrikli yılanlar edasıyla ileri atılmıştı.

 

Shi Yunyun bu esnada hamlenin adını söylemek için kendini tutamadı: “Gangyang’ın Yıldırım Yılanı! Ben Daoist Gangyang’ın Yıldırım Yaratılışa sahip olduğunu duymuştum, görünüşe göre dedikodular doğruymuş.”

 

Duvardaki figür bu güçlü hamlenin üzerine geldiğini görünce gülümsedi ve eliyle bir kavrama hareketi yaptı, hamleyi elleriyle yakalamak istiyor gibiydi.

 

Lei Gangyang karşısındaki elemanın kendine olan güvenini görünce içinden güldü: “Bu çocuk kesinlikle ölmek istiyor, ben bu hamlede her ne kadar gücümün yüzde elli-atmışını kullanmış olsam da sonuçta bu saldırı yıldırım Dao’su içeriyor. Bakalım tek hamlede kızardığı zaman ne yapacak?”

 

Lei Gangyang’ın aklından bu geçiyordu fakat bir sonraki saniye yüzü karardı, suratında inanmazlık ifadesi vardı.

 

Duvardaki eleman her ne kadar dezavantajlı bir pozisyonda olsa da sanki Lei Gangyang’ın hamlesi bu adamın avcunun içinde bir mum alevi gibi kaybolmuştu.

 

“Ne?”

 

Lei Gangyang şaşırmıştı, az evvel kendine olan güveni tamdı ve bu elemanın avuçlarını kömüre çevireceğinden emindi.

 

Duvardaki kişi elbette Jiang Chen’di.

 

Jiang Chen gülerek konuştu: “Meşhur dâhinin gücü bu kadarcık mı? Bu sadece ortalama bir güç! Duyduğuma göre burada toplanmanızın sebebi arenada ben karşınıza çıkana kadar meydan okuma yapmakmış!”

 

“Çocuk! Sen ölümü arıyorsun!”

 

Lei Gangyang yoldaşlarının yanında hiçbir zaman utanç verici bir duruma düşmemişti. Az evvel rakibini küçümsemişti ve tüm gücünü kullanmamıştı, bu durum bir anda kendisinin dalga geçilen kişi olmasına sebep olmuştu.

 

Bu durum Lei Gangyang için oldukça utanç verici bir durumdu.

 

Vücudu bir anda kırmızı bir ışıkla kaplandı ve ileri atıldı.

 

“İşte saldırıyorum, kolla kendini bakalım!”

 

Jiang Chen kollarını açtı ve iki adet Kuzgun Kralın kuyruk tüyünden fırlattı.

 

Hah! Dağıl!” Lei Gangyang yumruklarıyla bu iki tüyü etrafa saçtı. Vücudunun hızı azalmamıştı, hala Jiang Chen’e doğru hızla ilerliyordu.

 

“Çocuk! Buraya gelerek ölüm fermanını imzalayan sensin, kendi hatan için beni suçlama!”

 

Lei Gangyang aurasını tekrar toplarken gülüyordu, Jiang Chen’e yaklaştığında yumruklarını savurdu.

 

Jiang Chen dalga geçercesine güldü: “Tanıştığıma memnun oldum! Haha!”

 

Çınnn!

 

Jiang Chen vücudundaki bütün enerjiyi toplamıştı ve bir anda muazzam görünüşlü bir kılıç ortaya çıkmıştı, iki elinde topladığı qi gücüyle kılıcı bir kesme hareketi yapmak için savurdu.

 

Jiang Chen yumruklardan kaçınmamıştı, onları bloklamayı da düşünmemişti. Karşısındaki kişi yedinci seviye ruh âlemi uygulayıcısı Lei Gangyang’dı.

 

Elbette Jiang Chen aceleci davranmıyordu, Lei Gangyang ilk hamlesini yapmaya başladığında hesaplamaya başlamıştı, fırlattığı tüyler sayesinde dikkat dağıtmıştı ve asıl hamlesini yapmak için daha fazla zaman kazanmıştı.

 

Engin Okyanus Dalgalarının gerçek anlamı kılıcın üzerine işlenmişti adeta! Vahşi bir rakiple karşılaşan kılıcın potansiyeli bir anda salınmıştı.

 

Jiang Chen duvara yaslandığından bu yana hazırlığını yapıyordu, manyetik gücünü birçok manyetik kuvvet alanı oluşturmak için kullanmıştı. Daha sonra ise metal özünün gücünü yönlendirerek hepsini bir hamleye toplamıştı.

 

Engin Okyanus Dalgalarının bütün potansiyeli bu hamlede toplanmış gibiydi.

 

Kesme hamlesi eşsiz bir momentum eşliğinde, gücünün en üst sınırında gerçekleşmişti.

 

Vın!

 

Lei Gangyang boks aurasının hafiflediğini ve yavaşladığını fark etti.

 

Bu yavaşlama sayesinde hamlesinin gücü yüzde atmışa-yetmişe kadar düşmüştü.

 

Jiang Chen’in vahşi hamlesi de bu esnada ulaşmıştı.

 

İki muhteşem güç çarpıştı!

 

Jiang Chen duvara yaslanmış vaziyette olduğu için Lei Gangyang alçaktan saldırmak zorunda kalmıştı ve dezavantajlı durumdaydı. Ayrıca görünmez kuvvet alanının kısıtlaması sayesinde gücü yüzde atmışa kadar düşmüştü ve zaten dezavantajlı olduğu durum daha da avantajsız hale gelmişti.

 

Bu derece güçlü bir saldırı elbette hesaplanmıştı ve ölümcül noktaları hedef alıyordu.

 

Lei Gangyang bu hamle karşısında şaşırmıştı, sol eliyle bir hilal çizerek hayati organlarını korumak için hamle yaptı. Acele şekilde geri çekildi ve yere kondu, yere konduktan sonra ise birkaç adım gerilemek zorunda kalmıştı.

 

Jiang Chen de aynı şekilde geri çekilmişti, havada birkaç takla attıktan sonra yine yerden yüksekte, duvara yaslanır vaziyete gelmişti. Duvara dayandığında kanının köpürdüğünü ve kaynadığını hissetti.

 

“Yedinci seviye ruh âlemi kesinlikle adına yakışır bir güce sahip.” Jiang Chen hemen birkaç nefes alıp vererek kanındaki hareketlenmeyi düzeltti, kontrolü tekrar ele almıştı. Bu esnada Lei Gangyang’ın gücüne de hayran kalmıştı.

 

Jiang Chen kendinden güçlü kişilerle savaşırken ilk defa bu kadar zorlanmıştı.

 

Kılıcı kullanarak rakibinin yumruklarını savuşturmuştu. Görünüşe göre yedinci seviye gerçekten baskındı.

 

Fakat Jiang Chen’in şaşkınlığı Lei Gangyang’ın şaşkınlığının yanında çok küçüktü. Lei Gangyang yumruklarının karşısındakine hiç zarar vermediğini görünce şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Kendisi her ne kadar dezavantajlı pozisyondan saldırıyor olsa da yine de yumrukları etkili olmalıydı.

 

Lei Gangyang’ın şaşkınlığı ise Long Juxue’nin ve Ceng Shi’nin şaşkınlığından çok daha azdı. Özellikle de Long Juxue, hem şaşırmış hem de kalbinde bir korku parçası hissetmişti.

 

Mor Güneş Topluluğuna girdiğinden bu yana potansiyeli en üst düzeyine ulaşmıştı ve yetişimi oldukça hızlı şekilde ilerlemişti. Bir noktadan sonra Jiang Chen’in fani dünyada boş boş dolaştığını düşünmeye başlamıştı. Bundan dolayı onu bir sonraki görüşünde rahatlıkla alt edebileceğini düşünmüştü.

 

Şimdi ise bu düşüncelerinin sadece bir hayalden ibaret olabileceğinin farkına varmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr