Bölüm 376: En Yüksek Hıza Erişmek

avatar
2016 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 376: En Yüksek Hıza Erişmek


“Dışarı çıktı!” Keskin gözlü bir eleman bağırdı.

 

Bütün bakışlar tek bir yöne çevrilmişti.

 

Sadece on saat geçmişti ve fani uygulayıcı çıkmış mıydı?

 

Tang Hong’un devasa ayağı titredi, önündeki insanları kenara iterek ilerliyordu, sınav alanının olduğu noktaya baktı ve gerçekten de içeriden çıkan kişinin patronu olduğunu gördü.

 

“Patron!” Tang Hong’un gözleri genişlemişti, fakat içinde endişe de vardı, patronun bu kadar erken çıkması iyiye işaret değildi.

 

Beşinci seviyeli bir görevden bu kadar erken çıkmak ne anlama geliyordu?

 

Jiang Chen içerden çıktığında karşısında atmış-atmış beş kişinin toplandığını görünce şaşırarak gözlerini kırpıştırdı. Tang Hong’a baktı ve toplanan insanları göstererek konuştu: “Neler oluyor böyle?”

 

Tang Hong gülerek karşılık verdi: “Bunların hepsi senin beşinci seviyeli göreve başvurduğunu duyup izlemeye gelenler patron. Evet patron, ne oldu içerde? Ezip geçtin değil mi?” Tang Hong heyecanlıydı, konuşurken ellerini ovuşturuyordu.

 

Jiang Chen kafasını sallayarak konuştu: “Beşinci seviyeli görev oldukça ilginçti.”

 

“Ha? İlginç derken ne demek istiyorsun? Başardın mı başaramadın mı?”

 

Etrafta toplanan kişiler de Jiang Chen’in ifadesinden başarıp başarmadığını anlayamamıştı. Herkes karmaşık ifadelerle Jiang Chen’e bakıyordu.

 

Bakışların bazıları beklenti içerisindeydi, bazıları ise dalga geçer bir ifadedeydi. Bazı bakışlar ise kibir doluydu. Jiang Chen kendisine atılan bakışlardaki çeşitliliği görebiliyordu.

 

“Hmm, başardım.” Jiang Chen kayıtsız bir ifadeyle kafasını salladı.

 

“Harika! Hahaha!” Tang Hong gülerken kafasını geriye atmıştı: “Beşinci seviyeli görev! Görüyor musunuz? Bu gerçek bir dâhi! Gerçek bir dâhi!”

 

Jiang Chen kendisini izleyen kalabalığın arasından yürümeye başladı, etraftakiler hayranlıkla izliyordu.

 

“Usta gözetmen, görev belgem burada, lütfen değerlendirin.” Jiang Chen beşinci seviyeli görevi tamamladığı için kibir yapmamıştı.

 

Aynı zamanda etraftan gelen tepkileri de görmezden geliyordu. Etraftakiler gerekirse kıskanç gerekirse hayran olsunlar, Jiang Chen onları umursamadan kendi yolunda devam edecekti.

 

Gözetmenin elleri titriyordu, görev belgesini aldı ve mırıldandı: “Ben… Ben düşünmemiştim… Beşinci seviyeli bir görevi başaran ilk kişinin bir fani uygulayıcı olacağını düşünmemiştim. Topluluklar yetersiz kaldılar, fani dünyada keşfedilmeyi bekleyen daha kaç tane dâhi var acaba?”

 

Gözetmen Jiang Chen’in görev belgesini alırken iç çekti, üzerine yüz atmış puan değerinde olduğunu kanıtlayan mührü vurdu.

 

Bu şekilde Jiang Chen’in katılımcı belgesinde dört yüz puanı olmuştu.

 

Bu skor göksel çeyrekten elenmeyeceğinin garantisini oluşturmuştu.

 

“Kardeşim, hadi tanışalım, ben Kıymetli Ağaç Topluluğundan Demir Dazhi. Ben senin gibi dâhi birinin fani dünyada ortaya çıkacağını hiç düşünemezdim. Bu olay benim gerçekten de aydınlanmamı sağladı. Ben buraya geldim çünkü gerçek bir dâhinin nasıl parladığını görmek istedim. Ben apartmanımda bir eğlence düzenlesem katılmak ister miydin? İlaç Dao’su konusunda benim Kıymetli Ağaç Topluluğum diğer bütün topluluklardan önde gelir.”

 

Jiang Chen’i tebrik etmeye gelen ilk kişi Demir Dazhi olmuştu.

 

Jiang Chen ise şaşkındı, Demir Dazhi’nin böyle bir hamle yapacağını hiç düşünmemişti. Tang Hong’la tanıştığı gün Demir Dazhi’yle karşılaşmıştı ve hiç de cana yakın davranmamıştı bu adam.

 

Eleman o gün yaşananları unutmuş gibi sıcakkanlı şekilde selam vermişti.

 

Tang Hong da bu duruma şaşırmıştı ama kendini çabuk toparladı: “Çekil böcek! Yolumuzu kapama!”

 

Demir Dazhi alınmıştı, fakat sakin kalmayı başardı: “Tang Hong, sen ve ben aynı topluluktanız. Ben şu anda bir dâhiyi topluluğumuzun bünyesine katmaya çalışıyorum, sen enden bana engel olmaya çalışıyorsun?”

 

Tang Hong Demir Dazhi’ye karşı kibar değildi: “Sen kimsin be? Sen topluluğu temsil ettiğini falan mı sanıyorsun yoksa? Senin temsil edebileceğin en büyük şey Demir Ailesi! Anladın mı?”

 

Demir Dazhi burnundan soluyordu: “Senin gibi aptallarla tartışarak vaktimi harcayamam!”

 

Demir Dazhi bunu söyledikten sonra Jiang Chen’e yaklaştı: “Kardeşim, bu Tang Hong denen adam aptalın tekidir. Onu çok da ciddiye alamana gerek yok. Benim apartmanımda üstün kalitede bir şarap var ve onu paylaşınca mutlu oluyorum. Zaten cennette de güzel şarap ve dâhi kişiler eşleşir, öyle değil mi? Ne dersin bir şeyler içelim mi?”

 

Jiang Chen Demir Dazhi’nin böyle dalkavukça hareket ettiğini görünce kaşlarını çattı: “İlgilenmiyorum, çekil!”

 

Bunu söyledikten sonra Demir Dazhi’nin yanından geçerek ortamdan uzaklaştı.

 

Tang Hong da garip bir ifadeyle güldü: “Demir Dazhi, sen sırf iyi bir soydan geldiğin için kendini bir dâhi sanıyorsun, aslında değersiz birisin.”

 

Demir Dazhi’nin gözleri alevlenmişti, içindeki öldürme arzusu her şeyden üstün geliyordu.

 

Diğer iki kişi ise sesli şekilde gülmeye başlamıştı. Demir Dazhi’ye bakarken sürekli alaycı ifadeler kullanıyorlardı. Demir Dazhi’nin utanç içinde olmasından mutlu oldukları açıktı.

 

Şu anda Demir Dazhi ile açık düşman değillerdi elbette. Fakat elbette aralarında bir rekabet vardı, bu yüzden taraflardan biri utanılacak bir duruma düştüğünde diğer tarafın sevinmesi normal bir şeydi.

 

Chu Xinghan ise bu esnada kapının yakınlarında duruyordu ve ikilinin davranışlarını inceliyordu: “Bu fani uygulayıcı kesinlikle o olmalı.” Chu Xinghan aklında ikna olmuştu, Jiang Chen’in kapıdan geçerken attığı anlamlı bakış sayesinde geçmişi hatırlamış ve bu adamın Jiang Chen olduğuna kanaat getirmişti.

 

Chu Xinghan kapının kenarında dikilirken kendi kendine iç çekti: “Benim böyle bir karakterle düşman olmak kaderimde mi var?”

 

Chu Xinghan kafasını iki yana salladı: “Hayır, ben bu sürtüşme bataklığına dâhil olamam. Bu adam Long Juxue’nin kader düşmanı, bu mesele o ikisinin arasında. Ben askeri Dao’ya bağlı birisiyim. Ustam için zamanında Long Juxue’nin hayatını bir kez kurtardım bile. Tekrar bu meseleye müdahale etmeme gerek yok. Bu adamda benim kalbimi titreten bir güç var. Bu adamın kolayca baskı altına alınamayacağı benim içime doğuyor.”

 

Chu Xinghan az evvelki bakışmadan sonra kendinden oldukça emindi. Bu fani uygulayıcı kesinlikle kolaylıkla baskı altına alınabilecek birisi değildi.

 

Long Juxue her ne kadar üstün güçlere sahip birisi olsa da, sonuçta bu adamı hafife alırsa sonuçları çok ağır olacaktı.

 

Hatta Chu Xinghan bu fani uygulayıcıda, Long Juxue’de olmayan bazı özellikler olduğunu da görmüştü.

 

 

“Patron, sen artık ünlü oldun. Senin isminin en elit dâhilerle beraber anılacağına eminim. O müritler muhtemelen seni rekabetçileri olarak belirleyecekler.”

 

“Rekabet mi? Bu önemli mi? Ben sadece kendi yolumda yürürüm, diğerlerinden bana ne?”

 

“Kesinlikle! Sen kesinlikle benim patronumsun! Harika!”

 

Beşinci seviyeli bir görevi tamamlamak kesinlikle göksel çeyrekte büyük bir etki yaratmıştı. Herkes bir anda ortaya çıkan bu fani uygulayıcıyı konuşuyordu.

 

Birinci kademe seçmelerin şampiyonu! Gizemli çeyreğin şampiyonu! Yeryüzü çeyreğinin şampiyonu!

 

Karşısına çıkan bütün rakiplerini ezip geçmiş ve şampiyonluğa emin adımlarla yürümüştü. Bu fani uygulayıcının ellerinden mağlubiyet tadanların sayısı çok fazlaydı.

 

Guo Ren, Hai Tian, Ye Han ve hatta Usta Shuiyue gibi isimler bile bu adamın elinden mağlubiyet tatmıştı.

 

Bu olaylar yaşandıkça ve dilden dile dolaştıkça elbette fani uygulayıcının göksel çeyrekteki prestiji gittikçe artıyordu. İlk atmış dört kişi arasına girecekler için favori gösteriliyordu.

 

Hatta bazıları bu fani uygulayıcının ilk on altı kişi arasına girerek saygın Ata kişilerden birinin özel müridi olacağını da düşünüyordu.

 

Herkesin kalındaki ortak soru belliydi, bu adam kimdi? Nereden gelmişti?

 

Mor Güneş Topluluğunun kıdemlileri hariç, kimsenin tahmin yürütecek bir dayanakları bile yoktu. Elbette Mor Güneş Topluluğundan hariç kişiler de bazı tahminler yapabiliyorlardı fakat fikirlerini dayandırabilecekleri bir temel yoktu.

 

Mor Güneş Topluluğunun bazı müritleri hala bu adama gereken değeri vermiyordu: “İlaç Dao’sunda dâhi olmak mı? Askeri Dao için tam bir çöp! İlaç Dao’sunda en güçlü kişi bile olsan, savaş esnasında hiçbir işe yaramaz.”

 

“Evet, ilaç Dao’su sadece destekleyici bir yan daldır.”

 

“Kesinlikle, bu fani uygulayıcı gerçek bir savaşta ne yapacak acaba?”

 

Fakat elbette Jiang Chen’in sürprizleri burada bitmiyordu, bu puan toplama işini bir rutin haline getirecek ve birinci seviyeden başlayıp beşe kadar tamamlayacaktı sürekli.

 

Bir kez bu döngüyü çemberi tamamladığında üç yüz on puan kazanıyordu. Böylesine hızlı bir puan toplama yöntemi ile bir ayın sonunda puanı 1640 olmuştu.

 

Bu durum böylesine hızlı puan topluyor olması toplulukların elit müritlerini alarma geçirmişti.

 

Fani uygulayıcı bir aylık sürenin sonunda hızlı şekilde puan toplayarak elit müritlere yetişiyordu.

 

Her ne kadar bu fani uygulayıcı üst sıralardaki müritlere henüz yetişmiş olmasa da, eğer bu hızla devam ederse diğer ayın sonunda müritleri geçebilir, bir sonraki ayın sonunda onlara fark atabilirdi.

 

İşler bu hale geldiğinde en kaliteli müritler bile panik olmuştu. Fani dünyada böylesine üstün bir ilaç dâhisinin olduğunu bilmiyorlardı. Bu dâhi her zaman aynı stratejiyi kullanıyordu ve hiç tökezlemiyordu.

 

Müritler kendileri de biliyordu ki bu adamı ‘ilaç dâhisi’ ya da ‘eşsiz dâhi’ gibi tanımlamak bile yetersiz kalıyordu.

 

Bırakın göksel çeyrekteki katılımcıları, gözetmenler bile şaşkındı. İlaç konusunda böylesine bir canavar potansiyel daha önce görülmemişti. Momentumu o kadar büyüktü ki en elit müritleri yerinde sarsıyordu.

 

Elbette fani uygulayıcının bu hızı devam ederse, dördüncü seviyeli göreve başvuran kişilerin sayısı da artacaktı.

 

Hatta aralarından bazıları beşinci seviyeli göreve başvurmak zorunda bile kalabilirdi, aksi takdirde bu fani uygulayıcıyı durdurmak imkânsızdı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr