Bölüm 370: Her Daim Dayak Yemeye Hazır

avatar
2149 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 370: Her Daim Dayak Yemeye Hazır


Tang Hong şu anda Jiang Chen’i patron olarak yanışa bile, iddiayı kaybettikten sonra elbette kalbinde bir nebze de olsa bir irrite duygusu oluşmuştu. Bunu elbette patronunun önünde belli edemezdi.

 

Şimdi ise bir anda karşılarına Demir Dazhi çıkmıştı, baskın görünen tavırlarından anlaşıldığı kadarıyla Tang Hong’u kendi astı yapmak için uğraşıyordu.

 

Bu durum Tang Hong’u derinden gücendirmişti, Demir Dazhi sonuçta ailesinin koruması olmadan hiçbir işe yaramayan birisiydi. Tang Hong’un gözünde bu adam tamamen bir çöpten ibaretti.

 

Bu çocuk şimdi Tang Hong’un yanında havalı konuşmalar mı yapıyordu?

 

Tang Hong sesli şekilde kemiklerini çıtlattı: “Demir Dazhi, sen her daim dayak yemeye hazır birisin ha? Sırf güçlü bir büyükbaban var diye sana vurmaktan korkacağımı sanma.”

 

Demir Dazhi gözlerini kırptı, kapalı alan yetişiminden güçlü bir momentumla çıkış yapmıştı. Daha öncesinde kendisini hep Tang Hong’dan daha zayıf hissederdi.

 

Fakat bu seferki girdiği yetişim sayesinde altıncı seviye ruh âlemine geçiş yapmıştı ve ailenin göz bebeği haline gelmişti. Şimdi Tang Hong’a kıyasla daha güçlü olmalıydı.

 

Demir Dazhi’nin yüz ifadesi değişmişti: “Tang Hong, sen üstünlük kavramının ne olduğunu biliyor musun? Senin statünle benimkini mukayese etsene, hem nüfuz açısından hem de yetişim seviyesi açısından senin patronun olmak için uygunum ben.”

 

Tang Hong alaycı şekilde gülümseyerek yaklaştı: “Ben senin arkandaki gücü veya yetişim seviyeni neden umursayayım? Sen etrafta boş boş gezip hava atmaya devam et. Seni tek hamlede yere seremeyeceğimi mi düşünüyorsun?”

 

Tang Hong henüz kısa zaman evvel büyük bir iddia kaybetmişti ve sinirini boşaltacak bir yer arıyordu. Demir Dazhi ise durumun farkında değildi ve direkt olarak Tang Hong’u daha da sinirlendirecek hamleler yapmaya başlamıştı. Ne kadar aptal bir adam!

 

Söylemek gerekirdi ki Tang Hong’un vahşi vücut yapısı ve diken gibi uzamış kızıl saçları dışarıdan bakıldığında korkutucu bir manzara oluşturuyordu.

 

Bunun üzerine bir de olağanüstü büyüklükteki ayakları eklenince, kendi yolunda yürürken bile vahşi görünüyordu bu adam.

 

Demir Dazhi de bu adamın geri adım atmadığını ve üzerine doğru yürüdüğünü görünce pişman olmuştu. Bu yöntem kesinlikle Tang Hong’u astı yapmak için kullanmak istediği yöntem değildi.

 

Herkes biliyordu ki Tang Hong yeterince kışkırtıldığında bir anda harekete geçebilirdi.

 

Tang Hong’un sinirden patlamak üzere olduğunu gören Demir Dazhi hemen konuştu: “Unut bunu, ben bugün sınavlara gireceğim ve kafamı bunlarla yoramam. Diğer topluluklar bu seçmelerde ittifak olma planları yapıyorlar, sen benimle tartışarak ne kazanmayı umuyorsun?”

 

Jiang Chen bunu duyunca kendisini içten içe gülmekten alıkoyamadı.

 

“Bu herif her kritik durumda korkup geri çekilen birisi. Sebep ne olursa olsun geri çekilmek için bir bahane üretebiliyor.”

 

Tang Hong homurdanarak konuştu: “Saçmalık! Onların ittifak planları sadece yüzeysel! Seni uyarıyorum, ileride benim karşımda böyle laubali şekilde konuşma bir daha!”

 

Demir Dazhi’nin rengi değişmişti: “Pekâlâ, pekâlâ, Tang Hong, sen şu anda kibirli konuşuyorsun, fakat bir gün benim takipçim olmak için bana yalvaracak ve karşımda dans edecek hale geleceksin.”

 

Tang Hong bunu duyduktan sonra kahkaha ile gülerek orta parmağını Demir Dazhi’ye gösterdi ve hızla ortamdan ayrıldı.

 

Olağanüstü ayaklarından çıkan ses hızlı yürüdüğünde daha da rahatsız edici hale gelmişti.

 

Jiang Chen de ortamdan ayrılmak üzereyken gülümsedi ve Demir Dazhi’ye bir bakış attı. Bu iki dâhi göz göze geldiği anda ortam gerilmişti.

 

Demir Dazhi zengin bir ailede doğmuştu ve kaynakları çok zengindi fakat kendisi sonuç itibariyle işe yaramaz bir birisiydi.

 

Tang Hong ise çok büyük oranda bir kalp Dao’suna sahipti, bu adam yenilgiyi hiçbir şekilde kabullenmezdi.

 

“Fani karınca! Sen neye gülüyorsun be!” Demir Dazhi zaten agresif birisiydi, az önce yaşadığı sinir bozucu olayın ardından bir de bu fani uygulayıcının yüzüne karşı güldüğünü de görünce öfkeden patlayacak duruma gelmişti: “Bu aptal hayvan benim gözümde bir köpekle eşdeğer, nasıl olur da benim önümde gülmeye cesaret edebilir?”

 

Jiang Chen zaten uzun zamandır kendisine ‘fani karınca’ ya da ‘sıradan uygulayıcı’ gibi sıfatlarla seslenilmesine alışmıştı. Kahkaha ile gülerek tıpkı Tang Hong’un yaptığı gibi orta parmağını gösterdi.

 

“Gülersem gülerim, bundan sana ne?”

 

Jiang Chen de bu sözleri söyledikten sonra hızlı şekilde ortamdan uzaklaşmıştı, Demir Dazhi’nin sinirli surat ifadesini görmezden gelmişti.

 

Demir Dazhi tam da cevap vermek üzereydi ki ilaç sınavlarının olduğu bölgeden bir kadın gözetmen çıktı: “Burası ilaç sınavı alanı, bu gürültünün sebebi nedir? Kim bağırıyor böyle? Kuralları anlamıyor musunuz?”

 

Bu esnada ilaç sınavından bir başka dâhi kişi daha çıkmıştı, gözetmen kibar şekilde sordu: “Long Juxue, demek sınavlarını tamamladın?”

 

Bu dâhi kişi elbette Long Juxue’ydi. İlaç sınavını tamamlamıştı ve ortamdan çıkış yapıyordu.

 

Long Juxue çıkarken kaşlarını kaldırarak Demir Dazhi’ye baktı: “Sen bir Kıymetli Ağaç Topluluğu müridisin, ilaç sınavlarında sessizlik gerektiğinin farkında değil misin? Senin büyüklerin sana bunu bile öğretemedi mi?”

 

Demir Dazhi zaten olayın başından beri stresliydi, bir de üzerine bu baskı gelince iyice sıkışmıştı: “Bu… Bu da mı benim suçum?”

 

Elbette Demir Dazhi bu kadının arkasındaki gücü biliyordu, Gök Anka yaratılışından haberi vardı, aynı zamanda bu kadının yakın zamanda Mor Güneş Topluluğunun bir numaralı müridi olacağını da biliyordu. Demir Dazhi her ne kadar gururlu yapıda birisi olsa da bu kadını kışkırtamayacağının farkındaydı.

 

Bu kadını tanımıyor olsa zaten bir kadın tarafından azarlanmak kesinlikle gururuna yediremeyeceği bir şeydi.

 

Long Juxue ise bu esnada yüzünde bir hayal kırıklığına benzer ifade oluşturmuştu, açık şekilde bu adamla tartışmanın eline bir şey geçirmeyeceğini düşünen, küçümseyici bir düşünceye sahipti.

 

Gözetmen ise bu esnada durumun garip bir hal almak üzere olduğunu görünce ortamı yumuşatma niyetiyle konuştu: “Pekâlâ, az evvelki gürültünün suçlusu sadece Demir Dazhi değildi. Meselenin aslı Kıymetli Ağaç Topluluğundan Tang Hong’un bir fani uygulayıcıyla bahse girmesinden kaynaklıydı. Sence iddianın sonucu ne olmuştur?”

 

“Ne?” Long Juxue ve Demir Dazhi aynı anda şaşırıp bu soruyu sormuşlardı.

 

Bu ikilinin frekanslarının uyuşmadığı aşikârdı, bu soruya ikisinin de şaşırmasının sebebi Demir Dazhi’nin Tang Hong’un iddiasını merak ettiğinden, Long Juxue’nin ise fani uygulayıcının iddia sonucunu merak etmesindendi.

 

“Tang Hong fani uygulayıcıyla iddiaya girerken kendinden çok emindi. Kaybeden kişi diğerinin ömür boyunca hizmetçisi olacaktı. Fakat sonuç olarak en başta kendine çok güvenen Tang Hong üst üste üç testi kaybetti ve fani uygulayıcı nezaket göstererek bir testte bilerek yenildi. Vay be, bu fani dâhi gerçekten çok etkileyici birisi. Tang Hong’un ruh ilaçları konusundaki seviyesi Kıymetli Ağaç Topluluğunda ilk üçe girebilecek kapasitede. Bu adamın böyle ezici bir yenilgi aldığını düşünmek…”

 

Gözetmen olaya dair bildiği her şeyi anlatmıştı fakat konuşurken bu fani uygulayıcının yeryüzü çeyreğinde Usta Shuiyue ile aralarının gerildiğini ve onu alt ettiğini unutmuştu.

 

Usta Shuiyue’nin en değer verdiği müridi gözetmenin tam önünde duruyordu.

 

“O fani uygulayıcı Tang Hong’u yendi mi?” Demir Dazhi şaşırmıştı: “Tang Hong ne zamandan beri böylesine çöp bir hal aldı? Bu resmen benim Kıymetli Ağaç Topluluğumun yüzünü karartmaktır!”

 

Demir Dazhi’nin şu anda hevesi yerle bir olmuştu, şikâyet etmeden duramıyordu. Sanki böyle şikâyet etmenin kendisine bir yararı olacağını düşünüyordu.

 

Long Juxue’nin ise yüzünde soğuk bir ifade vardı, gülerek konuştu: “Böyle bir Dao hakkında konuşmaya ne gerek var? Bu kesinlikle basit ve acınası bir durum.”

 

Bunu söyledikten sonra umursamaz bir şekilde ortamdan uzaklaştı.

 

Gözetmen anında bir şey hatırladı, ifadesi değişti ve mahcup şekilde gülerek konuştu: “Ben neden böyle konuştum ki? Bu fani uygulayıcı ve Usta Shuiyue arasındaki kinli meseleyi biliyorum fakat unutmuşum.”

 

Demir Dazhi şimdi biraz üzülmüştü, ne fani uygulayıcıya karşı ne de Tang Hong’a karşı içinde hiçbir iyi duygu beslemiyordu. İrrite olmuş bir sesle konuştu: “Sınava girmek istiyorum.”

 

 

Jiang Chen gün içinde üç ayrı alanda sınavları tamamlamıştı ve toplamda yetmiş beş puan elde etmişti.

 

Sınav süreleri bitmek üzereydi, Jiang Chen kombine sınav alanına girmek istemedi, apartmanına dönmeye hazırlandı.

 

Sonuçta bu süreç üç aylık bir süreçti, önünde bir sürü zamanı vardı.

 

“Patron, neden kombine sınava da girmiyoruz, eğer şimdi başlarsak hala puan yağmalamak için vaktimiz olur.”

 

“Yağmalamak mı?”

 

“Temel sınavlarda çok büyük zorluklar olmadığı için bizler bu sınavlardan aldığımız puanlar için yağmalama terimini kullanırız. Bu bilinen bir şey, ilk yirmi kişi arasında olanlar her ay zaten bu temel görevleri tamamlayarak yüz puanı kazanırlar.”

 

“Bilinen bir şey mi? İlk yirmi kişi mi?”

 

“Evet bilinen bir şey, daha önce kimsenin bu puanları kaçırdığını duymadım. Aslına bakarsan dört büyük alanın yirmi sınavı bir ya da bir buçuk gün gibi bir sürede bitirilir. Eğer kişiler yüz puanın tamamını kazanmış olsalar bile iki günden fazla zaman ayırdılarsa kendilerini kazanmış saymazlar. Çünkü bu durumda ileri seviye sınavlarda puan kazanmak için daha az zamanları kalmış oluyor.”

 

Temel sınavlar sayesinde yüz puan garanti altına alınabiliyordu.

 

İleri seviye sınavlar ise göksel çeyreğin katılımcıları arasındaki asıl çizgiyi oluşturan bölümdü.

 

“Senin kaç puanın var şimdi?”

 

“Benim şu anda bin beş yüz puanım var patron, fakat ben ilk sıralarda değilim.”

 

“En yüksek puana sahip kişinin kaç puanı var?”

 

“Üst sıralardaki katılımcılar arasında çok büyük farklar yok, fakat onlar kesinlikle iki bin puanın üzerinde olmalılar. Belki de iki bin beş yüz puana ulaşmışlardır bile. Bu elemanlar elbette toplulukların kaynaklarına erişim konusunda hiçbir sıkıntı yaşamayan müritler. Ben toplulukta çok üst düzey bir seviyede olmama rağmen bazıları gibi yüksek oranda kaynaklara erişimim yok.”

 

Kıymetli Ağaç Topluluğu Xie ve Demir aileleri arasındaki rekabete ev sahipliği yapıyordu.

 

Tang Hong ise bu iki aileden de değildi, bundan dolayı toplulukta arkasındaki güç zayıftı. Bu yüzden topluluğun kaynaklarından istediği ve hak ettiği oranda faydalanamıyordu.

 

Bu adamın karakteri vahşi ve dizginlenemez yapıdaydı, elbette Xie ve Demir ailelerinden birinin sancağı altına girmeyi de kabul etmemişti.

 

Şu anda Tang Hong’un kaynak sıkıntısı çekmesinin sebebi de buydu zaten, iki ailenin de sancağı altına girmemesiydi.

 

Fakat durum böyle olsa bile Tang Hong hevesini yitirmemiş ve yetişimine çok daha hırslı şekilde devam etmişti.

 

Bu durum bu adamın hiçbir zaman pes etmeyen bir karaktere bürünmesine sebep olmuştu, bu adamın önünde Tai Dağı yıkılsa bile kalp Dao’su sayesinde sakin kalabilirdi. Elbette bu özelliği bu adamı herhangi bir Kıymetli Ağaç Topluluğu müridinden çok daha kıymetli hale getiriyordu.

 

Jiang Chen bu puanları duyunca şaşırmıştı.

 

En yüksek puana sahip kişinin iki binin üzerinde puana sahip olabileceğini kim düşünürdü? Görünüşe göre hedefine ulaşmak için çok çabalaması gerekiyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr