Bölüm 363: Liu Wencai Tamamen Değişiyor

avatar
2004 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 363: Liu Wencai Tamamen Değişiyor


Bu üçlü şaraplarını içmeye başladı, şarabın etkisiyle her türlü konudan konuşmaya başladılar. Nihayetinde Şişman Lu vakit gece on ikiyi geçince artık apartmanına dönmek için izin istedi.

 

Canavar kanının aurasının neredeyse şişeyi çatlatıp dışarı çıkacak kadar güçlü olduğunu hissedebiliyordu. Bu durum kalbini sarsıyordu, bir an önce evine gidip bu kanı geliştirmek istiyordu.

 

Jiang Chen gülümsedi ve Şişman Lu’yu gönderdi.

 

Liu Wencai garip hissediyordu, gülümseyerek konuştu: “Bu adam her daim böyle, onun hakkında fazla kafa yorma Kardeş Kaya. Onun duruma göre değişkenlik gösteren prensipleri var. Derin bir arkadaşlığı hak etmeyen birisi.”

 

Jiang Chen kahkaha ile güldü: “İşte tam da bundan dolayı bu adam çok tatlı birisi. Bu durumu için onu suçlayamayız ki! Hadi, içmeye devam edelim.”

 

İkili avluya döndü ve içmeye devam etti.

 

Az evvel Şişman Lu ortamda olduğu için Jiang Chen içindekileri tam olarak ifade edememişti, şimdi sadece Liu Wencai ile kendisi olduğundan konuştu: “Wencai, size verdiğim bu canavar kanının etkisi senin üzerinde Şişman Lu’nun üzerinde olacağından on kat daha etkili olabilir. Ben seninle birkaç aydır tanışıyorum ve senin içinde henüz açığa çıkmamış bir güç olduğunun farkındayım. Kilidi açılmamış bir potansiyelin var senin. Apartmanına döner dönmez bu kanı geliştirmelisin, beklenmedik kazançlar sağlayabilirsin. Belki de üç aylık döngüden sonra göksel çeyreğe bile yükselebilirsin.”

 

“Ne?” Liu Wencai’nin yüzünde şaşkınlık vardı. Zaten yeryüzü çeyreğinde ilk yüz kişi arasına girmesi bile efsanevi bir şeydi.

 

Göksel çeyreğe yükselmek mi?

 

Dürüst olmak gerekirse Liu Wencai bunu hayal bile etmemişti. Eğer ki Jiang Chen yeryüzü çeyreğinde kalmış olsaydı ve birlikte antrenmanlara devam etselerdi bir ihtimal oluşabilirdi belki.

 

Fakat şu anda Kardeş Kaya ayrılıyordu ve Liu Wencai ikili antrenmanları biteceği için gelişmesinin duracağına inanıyordu.

 

“Unutma, potansiyelinden ve bu şişelerdeki kandan şüphe etmemelisin. Pekâlâ, sana başka bir hediye daha vereceğim, bu da senin için çok kullanışlı olacaktır.”

 

Jiang Chen envanterinden bir çocuğun kolu boyutlarında bir şey daha çıkardı. Fil dişi renginde bir eşyaydı ve oldukça asil görünümlüydü.

 

“Bu kemik aynı kanını verdiğim canavarın kemiği. Eğer uzman bir silah üreticisinden bu eşyanın içindeki ruh özünü formasyonlarla beslemesini istersen savaş kabiliyetin kesinlikle çok büyük oranda artacaktır. Bu eşyanın şu anki orijinal hali bile altı-yedi defa güçlendirilmiş sıradan silahlardan çok daha kuvvetlidir.”

 

Bir ruh silahı sonuç olarak sadece bir silahtı.

 

Kemik Alevli Kertenkeleden alınmış olan bir parçaydı. Bundan dolayı bu parçanın dayanıklılığı çok daha üstündü.

 

Liu Wencai Jiang Chen’in söylediklerini titizlikle dinliyordu, kemiği hediye olarak kabul etti ve bir süre onunla oynadı, elindeyken müthiş güçlü bir ruh enerjisi hissediyordu. Elindeki parça neredeyse titreyecek kadar çok aura yayıyordu.

 

“Bu kemik kesinlikle kaliteli.” Liu Wencai kaşlarını kaldırarak sordu: “Kardeş Kaya, ben gün geçtikçe sana daha da fazla borçlanıyorum. Eğer bir kız olsaydım, kendimi sana saklayarak bana verdiklerinin karşılığını sana vermeye çalışırdım.”

 

Jiang Chen gözlerini yuvarladı: “Bırak şimdi.”

 

Liu Wencai güldü: “Hemen sinirlenme, hadi gel, içelim.”

 

İkili kalplerinin derinliklerine kadar içti, aradan uzun süre geçtikten sonra Liu Wencai ayrıldı. Jiang Chen Liu Wencai’yi yolcu ederken omzuna dokundu: “Unutma, apartmanına döndüğünde parşömene çalışmalısın.”

 

Liu Wencai Jiang Chen’in parşömeni tekrar söylemesini garip buldu. Bilinçsiz şekilde kafasını salladı: “Kardeş Kaya, umarım kaderimiz izin verir ve seninle tekrar karşılaşırız.”

 

Jiang Chen hafif bir ses tonuyla karşılık verdi: “Üç ay sonra seni göksel çeyrekte görürüm umarım.”

 

Göksel çeyrek mi? Güçlü bir öz güven Liu Wencai’nin kalbinde kök salmıştı.

 

Jiang Chen’e iyi dileklerini iletti ve apartmanına döndü, kanı geliştirmek için acelesi yoktu, Kardeş Kaya’nın da dediği gibi ilk önce parşömeni açtı.

 

“Hmm, bu nedir böyle?”

 

Liu Wencai parşömeni açtığında bunun Kardeş Kaya’ya verdiği kağıtlar olduğunu, fakat içeriklerinin farklı olduğunu fark etti.

 

“Bu… Bunlar ruh hayvanı evcilleştirme ve eğitmede kullanılacak olan derin düşünce ve teknikler. VE! Bu da ne? Canavar kanının nasıl geliştirileceğini anlatıyor!”

 

Liu Wencai dikkatli inceleyince şoka uğramıştı. Parşömendeki her cümlenin oldukça derin anlamlarının olduğunu fark etti.

 

Devasa Ruh Topluluğunun kütüphanelerindeki en kalın ansiklopedilerde bile bu bir sayfalık parşömenden daha az kalitede ve sayıda bilgi vardı.

 

“İnanılmaz! Gerçekten inanılmaz!”

 

Liu Wencai okudukça hayret ediyordu, hayret ettikçe gülümsüyordu. Elinde bir hazine tuttuğunu fark etmişti, eğer Ata kişi Dokuz Aslan bu parşömeni okusaydı, kendisi bile şaşkınlıktan konuşamaz hale gelirdi.

 

“Kardeş Kaya ne kadar eşsiz bir kişi ki böylesine bir parşömeni bana verebiliyor? Acaba kendisi her şeye kadir olan bir tanrının reankarne olmuş hali falan mı?”

 

Liu Wencai’nin elleri heyecandan titriyordu. Parşömeni dikkatlice depolama yüzüğüne koydu.

 

“Ben bu parşömendeki bilgileri sindirmek için neredeyse birkaç on yıla ihtiyaç duyacağım. Bunu iyi saklamalıyım ve hiçbir şekilde bir başkasının görmesine izin vermemeliyim. Bu parşömendeki bilgilerin varlığından haberdar olan birileri kötü niyetle bana saldırabilir.”

 

Liu Wencai elindeki eşyanın değerini iyi kavramıştı. Eğer topluluktan birisi bunu öğrenirse bu parşömeni anında kaybedeceğini biliyordu.

 

“Kardeş Kaya kesinlikle normal birisi değil. Ben onunla sadece tesadüfen tanışmış birisiyim ama o bana üstün değerde hediyeler verdi. ben iyi çalışmalıyım ve onu hayal kırıklığına uğratmamalıyım.”

 

“Kardeş Kaya, üç ay! Üç ay sonra göksel çeyreğe yükseleceğim ve seni orada yalnız bırakmayacağım!”

 

Liu Wencai bu olaylar sayesinde hayatının kökten değiştiğinin farkındaydı.

 

Aynı zamanda biliyordu ki Kardeş Kaya her ne kadar fani dünyadan gelmiş birisi olsa da göklere yükselmeye layık birisiydi. Göksel çeyrekteki katılımcılar bile Kardeş Kaya’yı durdurabilecek kapasitede değildi.

 

Liu Wencai gizemli çeyrekteyken Kardeş Kaya’yı içmeye davet ettiği günü hatırladı, aynı gün Guo Ren de Kardeş Kaya’yı davet etmişti.

 

Jiang Chen o gün Guo Ren’le dalga geçmiş, onun sadece kuyunun dibindeki bir kurbağa olduğunu söylemişti, on altı krallığı ve dört büyük topluluğu gözünde çok büyüttüğünü söylemişti.

 

Görünüşe göre Kardeş Kaya’nın dünya görüşü çoktandır on altı krallığın sınırlarını aşmıştı, problemleri daha yüksek bir noktadan bakarak çözüyordu.

 

“Görünüşe göre dört büyük topluluk Kardeş Kaya için sadece bir sıçrama tahtası, Usta Shuiyue gibi birinin bile Kardeş Kaya karşısında başarısız olması bunun en büyük kanıtı olmalı. Kardeş Kaya’nın şaşırtıcı yetenekleri ile başa çıkabilecek birisi değil o kadın. Hissediyorum ki Kardeş Kaya gerçek gücünü açığa çıkardığında toplulukların dâhi dedikleri kişiler sönük birer mum gibi kalacaklar.”

 

“Hmm, acele etmeliyim, Kardeş Kaya birkaç defa bu kanı hemen geliştirmemiz gerektiğini söyledi.”

 

Liu Wencai bu parşömeni kullanarak şişedeki kanı daha iyi şekilde geliştirebilirdi, aynı zamanda kemik parçasını da daha avantajlı hale getirebilirdi.

 

Şu anda sanki fakir bir sokak çocuğuyken bir anda milyoner olmuş gibi hissediyordu.

 

Düşünceleri bu noktaya ulaştığında şişeyi çıkardı ve kanı geliştirmeye başladı.

 

Kanı vücuduna aldığında sanki içinde bir canavarın kükremesi gibi bir his oluştu.

 

Çat! Çat! Çat!

 

Liu Wencai’nin kemiklerinden çatlama sesleri yükseliyordu.

 

Ve sonra…

 

Vücudundaki her bir kemik ve her bir damla kan, etinin her bir parçası sanki toz haline getirilmek için eziliyormuş gibi bir his uyandı, parçalar toz haline geldikten sonra tekrar birleşiyor ve tekrar toz haline geliyor gibiydi.

 

“Ne… Neler oluyor?”

 

Liu Wencai’nin vücudunda bir enerji kasasının kilidi açılmış gibiydi.

 

Üzerindeki bütün kıyafetler parçalandı ve yere düştü, kasları bir anda genişlemeye ve sertleşmeye başlamıştı.

 

Bu esnada sayısız glif vücudunda belirmeye başladı, sanki birer kurbağa yavrusu gibi hareketli ve çok sayıdaydı. Garip bir his oluşturuyordu.

 

“Ah!”

 

Liu Wencai bir canavarın kükremesi gibi bağırmıştı. Vücudundaki kan pompalandıkça gözlerinde vahşi bir ifade oluşuyordu.

 

“Bu… Bu ne tür bir canavarın kanı böyle?”

 

Aslında Devasa Ruh Topluluğunun müritleri için ruh hayvanının kanını geliştirmek normal bir işti. Fakat daha önce böylesine güçlü bir şeyle karşılaşmamıştı.

 

Bum!

 

Bum!

 

Bum!

 

Sayısız çatırdama artık yavaşlamıştı. Liu Wencai yerde yüzüstü şekilde yatıyordu, olağanüstü şekilde yorgun hissediyordu.

 

“Hmm, dur biraz… Kanımdaki saflık değişmiş görünüyor. Aynı zamanda ruh okyanusumda da bir değişiklik var. Bu nasıl mümkün olabilir? Nasıl olur da ruh okyanusum bir anda bu kadar köklü bir değişime uğrayabilir? Ruh okyanusumdaki kirlilik nereye kayboldu? Aynı zamanda kanımdaki kirlilik de kayboldu!”

 

Bu keşif Liu Wencai’nin olduğu yerde oturmasına sebep oldu.

 

“Nasıl… Nasıl mümkün olabilir böyle bir şey? Bir şişe canavar kanı benim bu denli değişmemi nasıl sağlayabilir? Hayır, bu tekrar doğmak değil, sadece kanımdaki ve ruh okyanusumdaki kirliliği yok eden bir değişim. Acaba kanımdaki ve ruh okyanusumdaki kirliliğin kaybolması beni tamamen bambaşka bir insan haline mi getirdi?”

 

“Kardeş Kaya’nın bana vücudumda gizli bir potansiyel olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Acaba bu canavar kanı benim potansiyelimi uyandıran cinsten bir kan mı?” Liu Wencai’nin zihni tam bir kaos içerisineydi. Şu anda potansiyelinin toplulukların eşsiz müritleri ile yarışabilecek durumda olduğunu fark etmişti.

 

Kanındaki saflığa bakınca, bunun tamamen semavi bir varlık olduğunu düşünüyordu.

 

Liu Wencai uçsuz bir mutluluk içerisindeydi, kendisindeki değişimi açıklayamıyordu fakat yine de bunun açıklamasının yapılamayacak olağanüstü bir olay olduğunun farkındaydı. Potansiyelinin üç ila beş kat kadar arttığının farkındaydı.

 

Vücudundan çıkan vahşiliğin önceki haline göre çok daha üstün olduğunu fark etmişti. Devasa Ruh Topluluğu her daim yabani güzelliği arayan bir topluluk olmuştu, bu elbette ruh hayvanlarının evcilleştirilmesi için gerekliydi. Devasa Ruh Topluluğunda vahşilik demek karizma ve pürüzsüz cazibe demekti, gücün ve potansiyelin sembolüydü.

 

Liu Wencai’nin içindeki vahşi duygular bir anda salıverilmişti. Olağanüstü güce sahip bir yaşam formunun göstergeleri Liu Wencai’nin vücudunda okunabiliyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr