Bölüm 344: Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümünün İkinci Seviyesi

avatar
2324 4

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 344: Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümünün İkinci Seviyesi


Askeri Dao konusunda vakit nakitti. Askeri Dao’da ilerlemek demek akan bir suda akıntıya ters yönde kürek çekerek bir tekneyi ilerletmek gibiydi, çaba sarf etmeyen kişi yerinde saymaktan ziyade geriye doğru giderdi.

 

Jiang Chen’in önceki hayatından hatıralarının getirdiği avantajları olsa bile vakit israf etme lüksünü göze alamıyordu.

 

Gizemli ruh çeyreğinde geçirdiği üç aylık süre içerisinde özenli şekilde yetişim yapmıştı, bu çabaları elbette meyvesini vermişti. Üç aylık ağır yetişim süreci Jiang Chen’in Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümü tekniğinin birinci seviyesini çok net şekilde kavramasını sağlamıştı.

 

Jiang Chen’in vücudunun dış hattı şu anda bir zırh gibiydi. Her ne kadar bu zırh Alevli Kertenkelenin zırhı kadar güçlü olmasa da sonuçta Jiang Chen’den daha az seviyeli birinin ona fiziksel olarak zarar vermesi imkânsızdı.

 

Hem derisinin hem de kertenkele zırhının verdiği zırhla çift kat koruma sağlamıştı. Şu anda Jiang Chen’in seviyesindeki hiç kimsenin savunması ondan daha üstün değildi.

 

“Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümünün ikinci seviyesi kanı ve eti geliştirir. Bu seviyenin eğitimi ilkine göre on kat daha zor olacaktır. İnsanların kanını ve etini geliştirmesi demek arafta kalmış ruhlar gibi acı çekmek demektir.”

 

Jiang Chen bu yola baş koymuştu, vücut geliştirme meselesini kafasına takmıştı bir kere.

 

Tanrıların ve şeytanların seviyesinde bir yenilmez vücuda sahip olabilmek için bu çabayı sarf etmek zorunda olduğunun farkındaydı. Eğer bir yeşim taşı kesilip işlenemiyorsa, hiçbir değeri yoktur demekti. Vücut geliştirmek de tıpkı yeşim taşını işlemek gibiydi, zorlu bir yoldu fakat ortaya çıkan eserin pahası biçilemezdi.

 

Manyetik dağın kuvvetini aktif etti ve derisinden içeri akması için çaba sarf etti, böylece kanına ve etine geçecekti bu enerji. Derisindeki kılcal delikler açılmıştı, alnından neredeyse fasulye tanesi büyüklüğünde ter damlaları akıyordu.

 

Bu işlemin verdiği his tıpkı sayısız iğnenin etine ve kanına batması gibiydi. İşlemin verdiği acı Jiang Chen gibi acı eşiği yüksek birini dahi neredeyse ağlatacaktı.

 

“Devam et! Eğer herkesten sütün bir vücuda sahip olmak istiyorsan devam et! Acımı ve kederimi bir kenara bırakmalıyım! Benim her ne kadar önceki hayatımdan anılarım ve hatıralarım olsa da, bu bedenin potansiyeli bu kadar yüksek değil. Eğer büyük bir çaba sarf edip ilerleme kaydedemezsem müritlerle aramdaki fark gittikçe kapanır ve onlar bir süre sonra benden daha iyi hale gelirler.”

 

Jiang Chen her daim tehlike içerisinde birisi olduğunun farkındaydı, bunun için dinlenmeye ve vakit israf etmeye zamanı yoktu.

 

Avantajları olduğunun da farkındaydı, fakat avantajı sadece önceki hayatından kalan bilgilerdi ve bilgiler elbette tek başına gelişmesine sebep olamıyordu.

 

Jiang Chen elbette bu dünyaya geldiğinden beri çok ilerleme kaydetmişti, on altı krallığın en üstün kişisi haline gelmişti, fakat dünya elbette on altı krallıktan ibaret bir yer değildi, dünya çok geniş bir yerdi. On altı krallık denen bölge dünyanın geri kalanına göre oldukça küçük kalırdı.

 

Jiang Chen işte bundan dolayı bir saniye bile dinlenmiyor, her daim aklında yetişim yapma arzusu ile yaşıyordu.

 

“Böylesine küçük bir krallık ittifakında bile Long Juxue gibi birinde doğuştan gelen potansiyel yaratılış varsa, o halde dünyanın geri kalanında elbette daha çok sayıda dâhi kişiler olmalı. Benim dünya görüşüm kesinlikle bu krallık ittifakı ile kısıtlı kalmamalı. Dört büyük topluluk benim yükselişimde sadece bir basamak görevinde. Eğer standartlarımı sadece dört büyük toplulukla sınırlı tutarsam gelişme gösteremem.”

 

Jiang Chen ne zaman yorgun hissederse bu düşünceleri aklına getiriyor ve kendisini daha da cesaretlendiriyordu.

 

“Ben bu krallık ittifakından çıktığım gün, yani Devasa Muhite geçtiğim gün benim potansiyelim de gücüm de dünyanın geri kalanına oranla çok düşük olacak. Üstelik Üst Sekiz Bölgeyi saymıyorum bile. Eğer sürekli gelişim göstermek için çabalamazsam mutlaka bir gün kendimi yere serilmiş bulurum.”

 

Son dönemlerdeki yaşananlardan sonra Jiang Chen’in kendisinden beklentileri daha da yükselmişti.

 

“Hadi, bu manyetik metal kuvvetin acısını daha da artırmalıyım!” Jiang Chen bunu düşündüğünde dudaklarının kenarında hafiften delirmiş gibi bir gülümsem belirdi. Metal kuvvetini iki katına çıkarmıştı, bir kez daha vücudundan içeri yönlendirmişti bu metal kuvvet akımını.

 

“Of…! “ Jiang Chen acı içinde derin bir nefes aldı.

 

İki katına çıkmış metal kuvveti vücudundan içeri hücum ediyordu, Jiang Chen vücudunda kontrol edemediği kasılmalar hissetti. Devasa bir acı vücudundaki bütün sinirleri uyarmaya başlamıştı.

 

Ataların söylediğine göre cehennemin on sekiz seviyesi vardı, bu acı kesinlikle bu seviyelerin üstlerinden birisiydi.

 

Jiang Chen kafasını salladı ve alnındaki teri savurdu, zihnini temiz tutmak için çabalıyordu. Sınırsız acı bir kişinin aklını yitirmesine bile sebep olabilirdi.

 

Jiang Chen bu hamleyi tekrarladı.

 

Jiang Chen yeryüzü çeyreğindeki ilk gecesini bu işle uğraşarak geçirmişti, günün ilk ışıkları doğarken gözlerini açtı.

 

“Kişi kendi harcadığı emekten daha fazlasını kazanamaz. Eğer bu acıyı çekmeseydim istediğim altın değerindeki vücudu nasıl elde ederdim? Mesela bir Anka kuşunu düşünürsek, insanlar sadece onun tüylerinden yeniden doğuşunun güzelliğini hayranlıkla seyreder, fakat tüyleri yanarken çektiği acıyı kimse bilemez.”

 

Jiang Chen ayağa kalktı ve avluya doğru yürüdü, sabah güneşinin ve temiz havanın etkisi ile huzur buldu, yeryüzü çeyreğinin barındırdığı ruh enerjisi mutluluk veriyordu.

 

“Eğer yeryüzü çeyreği bu kadar etkili ise kim bilir göksel çeyrek nasıldır? Kardeş Xiao Fei’nin burada olmaması çok kötü oldu. Yakın bir arkadaş olmadan üç aylık süreyi burada geçirmek biraz sıkıcı olacaktır.” Jiang Chen iç çekerek düşünmüştü, fakat Xiao Fei’nin ayrılışı ile kendisini üzmemeye karar vermişti.

 

Saate baktı ve vaktin geldiğini gördü.

 

Arenaya doğru yol alırken yalnızdı.

 

Arena aslında basit bir zeminden oluşuyordu fakat temeline kurulmuş olan formasyonlar ve mekanizmalar onu ilginç bir tasarıma dönüştürmüştü.

 

Formasyon oluşturmak arenada değişiklere sebep olurdu elbette.

 

Jiang Chen formasyonları incelemeye başlamıştı, bu formasyonlar oldukça entrika dolu görünüyordu. Görünüşe göre formasyonlar çoktan aktif edilmişti bile.

 

Aslında formasyonlar konusunda bilgiliydi, fakat formasyonların arena ile birleştirilmesi konusu Jiang Chen’in ilk defa gördüğü bir şeydi.

 

Bu formasyonlara bakarken dalmıştı.

 

“Usta Shuiyue geliyor!”

 

Yorgun ve bezgin görünen müritler bunu duyunca birden canlanıp ayaklandılar. Görünüşe göre Usta Shuiyue önceki üç aylık süreçte oldukça otoriter bir tavır sergilemişti. Katılımcılar korkmuş görünüyordu, Jiang Chen bu durumu görünce içinden düşündü: “Bu kadın bu katılımcılara nasıl bir işkence etmiş böyle? Kadının ismini duyduklarında bile duruşları değişti.”

 

Usta Shuiyue’nin soğuk ifadeli bakışları katılımcıların üzerinde dolaşıyordu. Jiang Chen’in maskesinden içeri, gözlerine baktığında bilinçli olarak bakışlarını bir anlığına duraksatmış gibiydi, ifadesi ön yargılı ve küçümserdi. Gözleri ile Jiang Chen’in gözlerini parçalamak istiyor gibiydi.

 

Jiang Chen hafifçe gülümsedi: “Gözlerime bakarak zihnimdekileri okumaya mı çalışıyorsun? Hayal kurmaya devam et!”

 

Jiang Chen Boulder’in Kalbini geliştirmesinden dolayı üstün bir mental savunmaya sahipti. Manyetik dağdayken şeytani gözler bile Jiang Chen’i altın renkli heykele dönüştürmekte başarısız olmuştu, çok daha güçsüz olan Usta Shuiyue mi yapacaktı bunu?

 

Jiang Chen bu kadını küçümsediğinden böyle düşünmüyordu, aslında bu kadının güçlü birisi olduğunu, ruh âleminin tepesinde olduğunu ve Ye Chonglou’dan sadece bir adım geride olduğunu biliyordu.

 

Şu anda Jiang Chen kesinlikle bu kadınla savaşamazdı.

 

Fakat mesele kalp gücü olduğunda, Jiang Chen kesinlikle daha üstündü.

 

Göz kapaklarından birini iyice kaldırarak Usta Shuiyue’ye baktı, Jiang Chen’in gözlerinde de yargılama ifadesi vardı.

 

Usta Shuiyue Jiang Chen ile göz göze gelince sinirlendi, sinirlenmesinin sebebi Jiang Chen’in bir göz kapağını havaya kaldırmasıydı, sanki sapık birinin bir kadına cilve yapması gibi…

 

“Bu köy hayvanı bir kadına nasıl bakması gerektiğini bile bilmiyor.” Utsa Shuiyue iç çekerek bunu düşündü.

 

Normal şartlar altında hiçbir mürit bu kadınla göz göze gelmek istemezdi.

 

Usta Shuiyue kendisinden korkulmasından zevk alan birisiydi.

 

Bu durum zaten birisinin kendisi ile göz göze geldiğinde sinirlenmesinin sebebiydi.

 

Fakat kadın her ne kadar sinirlenmiş olsa da, herkesin önünde ters bir hamle yapamazdı.

 

Bir süre etrafını izledikten sonra Usta Shuiyue bir elini kaldırdı: “Bunu görüyor musunuz? Formasyonlar aktif edildi. Bu dövüş ringleri artık sıradan ringler değil! Hepiniz her çeşit ringde yirmişer mücadele yapmak zorundasınız.”

 

Her halkada yirmi mücadele yapmak demek üç aylık hedef olan yüz mücadeleye ulaşmak demekti.

 

“Pekâlâ, yüz mücadele resmi olarak başlamıştır!”

 

İkinci döngünün başlangıcı resmi olarak duyurulmuştu.

 

Jiang Chen bu esnada yanında sürekli mırıldanan birilerinin olmamasına alışkın değildi, fakat bu durum elbette bir avantajdı, yoluna taş koymak isteyenlerin sayısı yeryüzü çeyreğinde daha azdı ve bundan dolayı dikkatini daha rahat şekilde toparlayabilecekti.

 

Jiang Chen’i rahatsız etmek isteyenlerin sayısı azalmıştı fakat elbette bitmemişti.

 

Jiang Chen bilinçli olarak etrafındakileri gözlemlemiyor olsa da etraftan kendisine atılan sinsi bakışları az buçuk sezebiliyordu.

 

Zaten bu sinsi bakışlara uzun zamandır maruz kalıyordu ve alışmıştı, bu yüzden bunlara kafa yorarak dikkatini dağıtmak istemedi.

 

“Acaba ben mücadeleler için ne zaman seçileceğim?”

 

Yeryüzü çeyreğindeki kişi sayısı daha azdı, fakat seçimler yine rastgele şekilde yapılıyordu ve ortam hareketliydi.

 

Sonuçta yenilen kişilerin ismi listeden silinmiyordu, isimleri yine okunabilir ve yine mücadele için seçilebilirlerdi.

 

Jiang Chen ilk güne verimli başlamıştı, isimler okunmaya başladıktan kısa süre sonra onun ismi de okunmuştu.

 

Rakibi de kısa süre içerisinde belli olmuştu, dördüncü kademeli bir mürit.

 

Yeryüzü çeyreğinin dördüncü kademesi demek ortanın biraz üzerinde birisi demekti.

 

Mücadele edecekleri halka da seçilmişti, buz halkası!

 

Buz halkası Jiang Chen için avantajlı bir yerdi. Jiang Chen ayağını halkaya atar atmaz buz gibi havanın suratına çarptığını hissetti. Halkanın oluşturduğu buz kuvveti etrafı sarmıştı.

 

Jiang Chen bu buz havasına karşı rahattı, iç enerjisini harcamak zorunda bile değildi.

 

Savaşta bu durum elbette büyük bir avantajdı, Jiang Chen duruşunu hiç bozmadan halkada sabit duruyordu. Yalnız bir kurt gibi dikiliyordu halkada.

 

“Lanet olsun! Bu halka çok soğuk! Beni neredeyse donduracak! Burada nasıl savaşabiliriz ki?” Halkanın diğer ucundan bir şikayet sesi yükselmişti.

 

Jiang Chen’in rakibi hantal birisiydi, normal hayatında ilaç üreticisi olduğu tahmin edilebilen birisiydi. Bu kişi Devasa Ruh Topluluğundan birisiydi. Duruşundan belli oluyordu ki bu adam soğuktan korkan birisiydi.

 

“Kardeşim, senin hakkında bazı şeyler duymuştum, sen sadece Yaşam ve Ölümün Gizli Mührünü kullanarak gizemli ruh çeyreğindeki karşına çıkan herkesi yenmişsin.” Hantal rakip Jiang Chen’i böyle selamlamayı seçmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr