Bölüm 340: Guo Ren Çöküyor, Jiang Chen Şampiyon!

avatar
2337 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 340: Guo Ren Çöküyor, Jiang Chen Şampiyon!


Jiang Chen biliyorduki bu gözetmen suçlamayı inkâr ederse yapabileceği bir şey kalmayacaktı. Fakat Jiang Chen bu adamı öldüresiye dövmek de istemiyordu, suçu ispat edememiş olsa da, gözetmeni biraz rahatsız etmek bile yeterli olabilirdi.

 

Jiang Chen gülerek konuştu: “Sen suç işlemeye cesaret ediyorsun fakat işlediğin suçu kabul etmiyorsun, korkak! Senin kim olduğunu bilmiyorum, ama kurallar gereği seni dövmeyeceğim. Sana sadece bir korkağın başkalarını tehdit etmemesi gerektiğini söyleyeceğim. Bir korkağın tehdidi dünyadaki en işe yaramaz şeydir. Unutma, ben senin bahsettiğin eşek arısının yuvasına çomak sokacağım! Gidip Guo Ren’e söyle, benimle arenada eşleşmemek için dua etsin!”

 

Jiang Chen bir süre duraksadıktan sonra Usta Fang’a döndü: “Usta Fang, madem bu adam suçlamaları reddediyor, o halde bu olay ipucu olmayan bir dava haline gelmiştir. Lütfen yargılamayı yapın.”

 

Usta Fang kısa süre düşündükten sonra konuştu: “Bu meseleyi tanık olmadan sonuca bağlamak imkânsız.”

 

Bir süre duraksadıktan sonra sesini yükselterek devam etti: “Bir kez daha söyleyeceğim, eğer bir gözetmenin gizlice bir katılımcının yanına gelerek onu tehdit ettiği öğrenilirse cezası çok ağır olacaktır!”

 

Usta Fang konuştuktan sonra elini salladı ve gözetmenleri gönderdi.

 

Dan Fei konuşmaları baştan sona dinlemişti, Jiang Chen’in gözetmenlerle konuşurken cesur ve baskın konuşması Dan Fei’nin duygularını daha da artırmıştı.

 

Jiang Chen Dan Fei’nin kalbindeki gerçek ve tek erkekti.

 

Dan Fei biliyorduki mesele Jiang Chen olunca, rakip ne kadar güçlü, kıdemli veya nüfuzlu olursa olsun, eninde sonunda Jiang Chen’e boyun eğeceklerdi.

 

Jiang Chen üstün karakter olmak için doğmuş olmalıydı.

 

Jiang Chen düşük profil sergilese bile, yeteneklerini gizlemeye çalışsa bile mutlaka yaşananlar onu olayların merkezine sürüklüyordu.

 

Bu durum defalarca yaşanmıştı.

 

Jiang Chen Mor Güneş Topluluğu ile açık düşmanlık ilan ettikten sonra daha sakindi. Daha evvel zihni komplo ve tuzakları savunmak için yoğun çalışırken, şimdi açık düşmanlık halindeydi, zihni daha sakindi.

 

“Mor Güneş Topluluğu! Benim bu seçmelere katılmamın bir diğer amacı da bütün Mor Güneş Topluluğu müritlerinin üzerine basmaktır. Görünüşe göre benim bu müritlerle savaş durumunda olmam benim kaderim ve ben onlarla neredeyse aynı gökyüzü altında bulunmayı bile iğrenç buluyorum. Madem durum bu, öyleyse gelin üzerime! Bırakın da eşek arısı yuvası dediğiniz topluluğunuzun ne kadar boş olduğunu, müritlerinizin ne kadar işe yaramaz olduğunu göstereyim!”

 

Jiang Chen karakteri gereği kendisine yapılan yanlış sonucunda uzlaşmayı kabul etmeyen birisiydi.

 

Mademki Mor Güneş Topluluğu defalarca kendisini tehdit etmiş ve zorbalık etmişti, o halde Jiang Chen sonuna kadar direnecekti.

 

“Kardeş Xiao Fei, ben Mor Güneş Topluluğunu açık düşman ilan ettim, korkarım ki bu meseleye sen de dahil olacaksın, sen…?”

 

“Benim hakkımda endişelenme, ben buraya gelirken hazırlıklarımı yapmıştım zaten.” Dan Fei konuşurken elini hafifçe salladı: “Vakit geç oldu hadi git ve dinlen.”

 

Dan Fei konuşmasını bitirince odasına geçti.

 

Dan Fei odasının kapısını kapatınca kapıya yaslandı, Jiang Chen’in önünde konuşurken bütün kararlı duruşu, cesareti ve güçlü tavrı birer roldü.

 

Rol yapmasının amacı Jiang Chen’in olaylardan dolayı kendisini sorumlu hissetmesini istememesindendi.

 

Tek sorun, böylesine bir rol yapma çabasının çok yorucu olmasıydı.

 

Fakat Dan Fei’nin başka seçeneği yoktu. Başka ne yapabilirdi ki? Kimliğini açıklayıp aşkını ilan mı edecekti?

 

Bu kesinlikle yapmak istemediği bir şeydi.

 

 

Guo Ren bu esnada odasında çile içerisindeydi. Usta Amca Daoyan’ın uzlaşmada başarısız olduğunu duyunca morali yerle bir olmuştu.

 

Son çabası da boşa çıkmıştı, son hamlesi hiçbir sonuç getirmemişti.

 

Guo Ren’in gözleri kıpkırmızı olmuştu: “Kendisine yapılan iyi teklifi nasıl değerlendirmesi gerektiğini bilmeyen köylü bir şarlatan! Bu çocuk beni zorlamaya mı çalışıyor?”

 

Gözlerindeki bakışlar vahşet doluydu, iğrenç bir hamle peşinde olduğu belli oluyordu.

 

Guo Ren’in içsel kaygıları artık bir iç iblis oluşturmuştu, zihninde sürekli Jiang Chen’i düşünüyordu ve sonunda bunları düşünürken göğsünün sertleştiğini fark etti, bir sonraki saniye ağzından bir avuç dolusu kan fışkırdı. Vücudu çökmüştü ve yorgun hissediyordu.

 

Guo Ren’in iç iblisi artık formunu almıştı, kalbinde bir alev topu gibi hareket ediyordu ve vücudunu ele geçiriyordu. Guo Ren olduğu yerde çökmeye başlamıştı.

 

Olaylar her ne kadar gizli tutulmaya çalışılsa da haberler hızlı şekilde yayılmıştı ve bütün gizemli ruh çeyreğine ulaşmıştı.

 

Diğer üç topluluk için elbette bu haberler sevindirici nitelikteydi. Bu haberleri diğer üç topluluğun müritleri birbirlerine vermek için oldukça hevesliydiler.

 

Ayrıca gizemli ruh çeyreğinin birinci kademe kişisi olan Guo Ren’in bir iç iblise oluşturduğu söylentileri de hızla yayılmıştı.

 

Guo Ren’le beraber olup Jiang Chen’e tuzak kuranlar şimdi keder içindeydi, Guo Ren’in durumunun hiç iyiye gitmediğinin farkındaydılar.

 

Tuzak meselelerine karışmamış olan Mor Güneş Topluluğu müritleri ise şaşkındı, etrafta dolaşıp neler olduğunu soruyorlardı.

 

Bazı müritler ise bu hilebazların başarısız olduğuna sevinmişti.

 

Guo Ren her daim oldukça baskın bir tavır sergilemişti ve kendi topluluğundaki müritlere bile zorbalık ettiği olmuştu. Her daim kendisini diğerlerinden üstün görmüştü.

 

Şimdi ne olmuştu? Karma kendisine vurmuştu!

 

Fani bir uygulayıcıdan öylesine korkmuştu ki bir iç iblis oluşmuştu kalbinde, hatta ağzından kan püskürecek seviyeye gelmişti. Hayata zar zor tutunduğu belli oluyordu.

 

“Bu kadar kibirli davranırsa olacağı buydu!” Devasa Ruh Topluluğunun müritlerinden olan Liu Wencai yedinci kademeli apartmanında otururken sevinçli şekilde şarap içiyordu. Jiang Chen’i topluluğunun bünyesine katmaya çalışırken Guo Ren’le denk gelmişti ve aşağılanmıştı, o gün Guo Ren’den korktuğu için onunla tartışmamıştı.

 

Şimdi ise Liu Wencai kulağına gelen bu haberleri sevindirici bulmuştu, seçmelere geldiğinden beri yaşadığı en iyi günün bugün olduğunu düşünüyordu.

 

Birinci kademede olup bu olaylara karışmamış olan müritler bile tedirgindi, Guo Ren’den korkmuyorlardı fakat Jiang Chen’den korkuyorlardı.

 

Bu fani uygulayıcı nasıl bir gizeme sahipti? Nereden çıkmıştı? Bu fani uygulayıcının gücü neydi ki Guo Ren gibi güçlü birinin kalbinde iç iblis oluşturabilmişti?

 

Aslında çoğunluk Guo Ren’in birinci kademeye layık olduğunu düşünmüyordu, fakat hiç kimse bunu açıkça söylemeye cesaret edememişti.

 

“Görünüşe göre başımızdan Guo Ren gibi güçlü biri eksildi, fakat onun yerine ondan çok daha güçlü olan bir fani uygulayıcı geldi. Gizemli ruh çeyreğinin şampiyonasının ele geçirilebileceğinin hala zor olduğunu düşünüyorum.”

 

Bu düşünceler gizemli ruh çeyreğinin ikinci kademesindeki kişilerin aklında gelenlerdi.

 

Guo Ren bir gecede bütün ruh çeyreğinde mizah malzemesi olmuştu, bunun yanında Kaya Kalpli Adamın şöhreti de bir o kadar artmıştı.

 

Jiang Chen’in üst üste aldığı galibiyetler ve toplamda kırk beş galibiyete sahip olması gizemli ruh çeyreğinin her tarafında konuşulan bir olay olmuştu.

 

Jiang Chen’e insanlar artık kuşatılamaz, geçitsiz bir dağ gözüyle bakıyorlardı.

 

Birinci kademedeki müritlerin neredeyse hepsi artık şampiyonluk yarışını değil, ikincilik yarışını kovalamaya başlamışlardı.

 

Bu durumla Jiang Chen’in momentumu artık daha az dirençle karşılaşıyordu. Artık arenada Jiang Chen’in karşısına çıkanlar bilerek güçlerini gizliyor ve onunla savaşmaktan çekiniyorlardı, böylece halkadan çıkarken en azından aşağılanmamış, çok büyük bir yenilgi almamış şekilde çıkabiliyorlardı.

 

Aradan yarım ay geçtiğinde Jiang Chen artık yüz galibiyete erişmişti.

 

Bu skor elbette daha önce görülmemiş bir şeydi. Çılgın bir galibiyet serisiydi bu!

 

Üstelik de işler daha bitmemişti. Müritler artık bu Kaya Kalpli Adamın mücadelelerden men edilmesini istiyorlardı.

 

Jiang Chen’in rakibi olarak seçilmeyi bırakın, artık arenadayken onu seçmekten de çekiniyorlardı.

 

İster meydan okuyan kişi olsun, isterse meydan okunan kişi olsunlar, kesinlikle Kaya Kalpli Adamla eşleşmek istemiyorlardı.

 

Bu durum artık gözetmenlerin duruma farklı bir gözle bakmasına sebep olmuştu.

 

Bütün katılımcılara sorduklarında ve onlardan cevap aldıklarında sonuç…

 

Kaya Kalpli Adamın şampiyon olarak belirlenmesini herkes kabul ediyordu fakat buna şart olarak mücadeleci listesinden adının çıkartılmasını istiyorlardı.

 

Bu durum Jiang Chen’in öngöremediği bir şeydi.

 

Herkesin çekinerek bakacağı birisi haline geleceğini tahmin edememişti. Fakat, mademki herkes kendisinin şampiyon olması konusunda hemfikirdi, o halde Jiang Chen mücadelelere biraz ara vermekten mutlu olurdu elbette.

 

Zaten yüz adet mücadeleyi tamamlamıştı, üstelik bütün mücadeleleri galibiyetle sonuçlanmıştı, bu saatten sonra her gün arenaya gelip isminin anons edilmesini beklemek elbette sıkıcı bir durum olacaktı.

 

Sonunda herkesin ortak fikri ile Jiang Chen şampiyon olarak belirlendi ve ismi mücadeleciler listesinden kaldırıldı.

 

Bu durum açıklandığında bütün müritler rahat bir nefes aldı, özellikle de Mor Güneş Topluluğunun müritleri. Sanki ruhları tekrar canlanmış gibi hissediyorlardı.

 

Bu kıyamet tellalı adam mücadeleci listesinden çıktığında artık korkacakları bir şey kalmamıştı.

 

Jiang Chen için ise durum daha avantajlıydı, artık özgür birisiydi, her gün arenaya gelip isminin anons edilmesini bekleyerek vakit israf etmeyecekti.

 

Jiang Chen’in mücadelelerden çekilmesi ile beraber artık işler normale dönmüştü, herkesi şaşırtan mücadeleler kesilmişti ve herkes kendi işine gücüne bakıyordu.

 

Artık ardı ardına yirmi galibiyet haberleri gelmiyordu, bu şekilde herkes dikkatini kendi mücadelesine veriyordu.

 

Jiang Chen ise bu sürede arenaya giderek Xiao Fei’nin mücadelelerini izlemeye karar vermişti, fakat Xiao Fei’nin kendisinden bilinçli olarak kaçındığını fark etti.

 

Bir aylık sürenin sonunda Jiang Chen artık Xiao Fei’nin hareketlerinin daha az izi sürülebilir olduğunu fark etti. Jiang Chen ne zaman ortaya çıksa Xiao Fei ondan kaçınıyordu.

 

Üç aylık döngü nihayet sona ermişti.

 

Final skorlar açıklandığında elbette Jiang Chen yenilmez şampiyon olarak anons edilmişti. İlk on kişilik sıralamada elbette birinci kademedeki müritler vardı.

 

Yedinci sıra hariç.

 

Yedinci sıraya gelen kişi Jiang Chen’in kapı komşusu olan Xiao Fei olmuştu.

 

Bu durumda gizemli ruh çeyreğinin ilk on kişisi arasında iki adet fani uygulayıcı vardı. Topluluk müritleri bu sonuçlara şaşkındı. Bu sonuçları kabullenmekte zorlanmışlardı.

 

Buraya fani uygulayıcılar arasında gelen on kişiden geriye kalan sekiz fani uygulayıcının skorları pek iyi sayılmazdı, dört tanesi son on kişi arasında yer almıştı ve sarı ruh çeyreğine gönderilecekti.

 

Jiang Chen ve diğer dokuz katılımcı ise yeryüzü ruh çeyreğine gönderilecekti.

 

Jiang Chen sonuçlardan dolayı sevinmişti ve apartmanına döndüğünde Xiao Fei’yi kutlamak için odasına gitti, fakat odanın boş olduğunu, Xiao Fei’nin çoktan eşyalarını toparlayıp ayrıldığını gördü.

 

Xiao Fei ortalarda yoktu! Jiang Chen şaşkındı, yedinci sırada oluşunu kutlama zamanıydı, ama nereye gitmişti? Apartmanın her tarafına baktı, arenaya geri dönüp onu aradı fakat hiçbir yerde bulamadı.

 

Vakit geceye yaklaşırken Xiao Fei’nin hala ortalarda görünmemesiyle beraber Jiang Chen artık Mor Güneş Topluluğunun Xiao Fei’ye bir hamle yaptığını düşünmeye başlamıştı.

 

Jiang Chen’in zihninde alarmlar çalmaya başladı ve gözetmenlerin odasına doğru yol almaya başladı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr