Bölüm 333: Çılgın Galibiyet Serisine Tepkiler

avatar
2342 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 333: Çılgın Galibiyet Serisine Tepkiler


Jiang Chen doğal olarak yanında yürüyen Xiao Fei adlı kişinin asalında Dan Fei olduğunu bilmiyordu. Onun Dan Fei olduğunu anlasa bile böylesine duygusal bir aşamada olduğunun farkında olmazdı.

 

Jiang Chen kaderinin etkisiyle bu dünyaya geldiğinden beri kalbi meselelere ayıracak vakti yoktu.

 

Önceki hayatında Kutsal İmparatorun oğlu olarak elbette yakın arkadaşlara sahip olmuştu, fakat duygusal hayatı tamamen bir boşluktan ibaretti.

 

Yin yaratılışından dolayı, bütün ilgisini bu alana yoğunlaştırmıştı.

 

Bunun sebebi yin yaratılışa sahip olan birinin çocuk sahibi olamayışındandı. Bundan dolayı durumu kabullenememe ve kendini reddetme gibi sorunlar yaşamıştı.

 

Geçmiş hayatındaki bu şanssız olay yüzünden Jiang Chen’in romantik ilişki tecrübesi yoktu. Hem geçmiş hem de şimdiki hayatında bu olaylar hakkında bir ipucuna sahip değildi.

 

İkili yan yana yürüyordu, ikisi de derin düşüncelere dalmıştı.

 

“Kardeş Xiao Fei, sen bugün biraz dalgın gibisin. Bu şekilde mücadeleye girmen büyük bir dezavantaj olur.”

 

Dan Fei bu sözleri duyunca kendine geldi: “Doğru ya, birazdan mücadelelere gireceğiz. Eğer iyi bir performans sergileyip ilk on kişi arasına giremezsem Jiang Chen’i nasıl takip ederim?”

 

Dan Fei bunu düşünüp duygularını gizledi: “Hatırlatıcı konuşman için teşekkürler Kardeş Kaya, hayatımla ilgili birkaç düşünceye dalmıştım. Bu yüzden dikkatim dağıldı.”

 

“Bizim gibi yetişimcilerin böyle dünyevi konuları düşünmemesi lazım. Güçlü olanlar kendi kaderlerini belirler, o halde neden bu konuda kafa yoralım ki?”

 

Jiang Chen bu sözleri söylerken samimiydi.

 

Kendisi de bu dünyaya geldiği ilk zamanlar geçmiş hayatının izlerinden kurtulmak için bir süre çabalamıştı. Bu dünyadaki kimliğine adapte olmak için uzun bir zaman harcamıştı.

 

Dan Fei Jiang Chen’in açık görüşlü fikirlerini duyunca ılımlı şekilde gülümsedi: “Kardeş Kaya aslında çok yaşlı göstermiyor fakat sözleri oldukça olgun. Bu durum ne kadar da garip!”

 

Jiang Chen güldü, Xiao Fei’nin gözlem yeteneğinin üstün olduğunu düşünmüştü: “Benim sözlerim ve davranışlarımdan böyle bir sonuca varabilmesi ilginç.”

 

İki hayatlık ömür tecrübesi olan Jiang Chen elbette kendi yaşıtlarından daha olgun birisiydi.

 

İkili kendi arasında sohbet ederek arenanın yakınlarına geldiler.

 

Düne kıyasla, kibirli müritler bugün biraz daha sakin ve sessizdi.

 

Jiang Chen’in gelişini gördüklerinde hepsi de içlerinden mırıldandı, acaba bu eşsiz dâhi bugün kaç mücadele kazanacaktı?

 

Çoğunluk içlerinden bu elemanın günün sonlarına doğru eşleşmesini istiyordu, aksi halde mücadeleler yine birer işkence haline dönüşecekti.

 

Bu elemanın ismi ne kadar geç anons edilirse o kadar iyiydi. Bu şekilde ne kadar güçlü olursa olsun, kısıtlı zamanda mücadele edecek ve en fazla iki ya da üç mücadele kazanabilecekti. Bundan sonra ise gün sonu gelecek ve mücadeleler sona erecekti.

 

Bu durum bütün müritleri memnun edecek bir durumdu.

 

Dan Fei ilk seçilenler arasındaydı, kısa sürede üç galibiyette erişti, üçüncü galibiyeti birinci kademe zorluktaki bir müride karşıydı. Zorlu bir savaştan sonra bunu da kazanmıştı.

 

Dünkü skorlarının üzerine bir strateji izleyerek üç galibiyet aldıktan sonra mücadele etmekten vaz geçti. Bu şekilde toplamda altı galibiyeti ve bir mağlubiyeti olmuştu.

 

Jiang Chen Xiao Fei’nin mücadelelerini izlerken bir gariplik sezmişti, bu Xiao Fei kimdi? Tekniklerinden ve yeteneklerinden yola çıkılırsa sıradan bir uygulayıcı olmadığı aşikârdı.

 

Ayrıca ‘dış mürit’ olduğuna dair bir gösterge de yoktu, acaba gezgin bir uygulayıcı olabilir miydi?

 

Fakat, gezgin bir uygulayıcı nasıl olur da böylesine sofistike tekniklere sahip olurdu?

 

Jiang Chen bu durumu garip buluyordu, mantıklı düşünülürse sıradan uygulayıcıların yüksek potansiyele sahip olması normaldi. Fakat uyguladıkları tekniklerin seviyesi de düşük olurdu.

 

Fakat Xiao Fei isimli bu kişi topluluk müritlerinden de üstün seviyede tekniklere sahipti. Bu durum garipti.

 

Jiang Chen aklında bunları düşünmüştü fakat Xiao Fei’nin halkadan çıktığını gördüğü halde ona bir şey sormadı.

 

Sonuçta bir kişi bir konu hakkında konuşmak istemiyorsa, ona ısrarcı şekilde bu konuyu sormak o kişiyi rahatsız edebilirdi.

 

Görünüşe göre müritlerin duası kabul olmuştu, Jiang Chen’in ismi öğleden sonra, geç bir vakitte anons edilmişti.

 

Jiang Chen neredeyse gözetmenlerden şüphelenecekti, onların bilerek ismini geç anons ettirdiğini düşünecek gibi olmuştu.

 

Bunun sebebi isminin okunmasının bu kadar uzun zaman almasıydı.

 

Fakat gözetmenlerden şüphelenmek için somut bir şey yoktu ortada, üstelik Jiang Chen bu durumdan hoşnut olmasa da, ismi okunduğu anda savaşma arzusu yine patlama yapmıştı.

 

Ayrıca, gözetmenlerin Jiang Chen’in üzerindeki ilgiyi azaltmak adına ismini biraz geç okuması zaten anlaşılır bir durumdu.

 

Sonuçta Jiang Chen’in şu anki performansı devam ederse, yüz mücadeleyi üç-dört gün içerisinde tamamlayacaktı.

 

Bu durum elbette buradaki bütün katılımcıların psikolojik olarak kendilerini rahatsız hissetmelerine sebep olurdu.

 

Jiang Chen’in ismi neredeyse gün batarken anons edilmişti.

 

Mücadelelerin bitmesine neredeyse dört saat vardı.

 

Bütün gün beklemiş olmanın verdiği mental yorgunluk Jiang Chen’in dövüşme ruh haline pek iyi etki etmemişti. Bundan dolayı beş galibiyet daha aldıktan sonra mücadeleyi bırakmak istediğini söyledi ve galibiyet sayısını toplamda otuza çıkardı.

 

Mücadeleyi bırakmış olsa da, şu anki performansı yine de çok üstündü.

 

Jiang Chen’den sonraki en üstün skora sahip olan kişi birinci kademe zorluktaki Mor Güneş Topluluğu müridi olan Guo Ren’di.

 

Guo Ren toplamda on sekiz galibiyet almıştı ve hiç yenilmemişti.

 

Bunun haricinde iki kişi daha galibiyet serisini ona yükseltmişti.

 

Jiang Chen ve Guo Ren ile beraber, hiç yenilmeden on galibiyet alan kişi sayısı dörttü.

 

Dan Fei’nin altı galibiyet ve bir mağlubiyet içeren skoru başarılı olsa da, ilk on kişi arasında değildi hala.

 

Gecenin ilerleyen saatlerinde birkaç gözetmen baş gözetmenin odasında toplanmıştı.

 

“Usta Fang, bugün fani uygulayıcının isminin anonsuna müdahale mi edildi?”

 

“Evet, müdahale edilmiş olmalı, yoksa ismi nasıl bu kadar geç vakitte okunmuş olsun?”

 

“Bu eleman kesinlikle eşsiz birisi, geç saatlerde seçilmiş olmasına rağmen art arda beş galibiyet aldı. Gizemli ruh çeyreği bu adam için oldukça düşük seviyede.”

 

Gözetmenler heyecanlı şekilde konuşuyordu.

 

Usta Fang çevresindekilerin konuşmalarına sadece gülümseyerek tepki gösteriyordu. İşin aslı, gerçekten de isim listesinde oynama yapmıştı.

 

Bunun sebebi ise Jiang Chen’i bastırmak değil, onu korumaktı. Usta Fang’ın gözünde böylesine bir başarı yakalamış bir fani uygulayıcı tebrik edilmeliydi, bu adamın performansı şaşırtıcıydı.

 

Fakat bu genç adam sadece gücü ile hava atmayı biliyor ve kendini nerede frenlemesi gerektiğini bilmiyordu. Bu iyi bir şey değildi.

 

Toplulukların bu seçmelerinin ardında çok şey gizliydi. Bu seçmeler sadece üç aylık süreçten oluşmuyordu, yıllar boyunca sürecek olan dönemeçli ve meşakkatli yollardan oluşuyordu.

 

Henüz daha başlangıçta böylesine hızlı bir yükseliş ile hareket eden bu gibi dâhi kişilerin sonu iyi olmayabilirdi.

 

Usta Fang bilinçli olarak bu adamın yoluna taş koymuştu, böylelikle bu kadar hızlı gitmemesini hatırlatmak istemişti.

 

Bu şekilde çevreden bu adama gelecek olan tepkileri azaltmayı hedeflemişti. Bu adama tehlike oluşturacak birisi gizemli ruh çeyreğinde yoktu, fakat ya yeryüzü ruh çeyreği ve göksel ruh çeyreği?

 

Eğer bu adam yeteneklerinin büyük kısmını burada sergiler ve çok sayıda insanı gücendirirse müritler arasındaki karmaşık ilişkiler sayesinde ileri seviyedeki ruh çeyreklerine haber gidebilirdi. İşte o zaman ileri seviye müritlerin bu adamı hedef haline getirmeyeceğini kimse garanti edemezdi.

 

Bu eleman elbette gizemli ruh çeyreğinde üstün bir başarı sergiliyordu, fakat göksel ruh çeyreğinde böyle olacağının garantisi yoktu. Gücünü tamamen artırıp seviyesini ilerletmediği sürece düşük bir profil sergilemesi iyi olurdu.

 

Usta Fang bu hamlesini yaparken iyi niyetli davranmıştı.

 

Bu meseleler elbette el altından yapılması gereken işlerdi. Sırf diğer gözetmenler merak etti diye bu yaptıklarını açık etmeyecekti elbette.

 

Usta Fang buranın sorumlu kişisi ve baş gözetmeniydi, onun sözleri kanun yerine geçiyordu. Eğer kendisi bir şeyi kabul etmiyorsa diğerlerinin söz hakkı kalmazdı, aynı şekilde kendisi bir şey olmasını istiyorsa diğerleri o şeyi gerçekleştirmek zorundaydılar.

 

Zaten diğer gözetmenler Usta Fang’ın yaptığı bu hamleyi öğrenseler muhtemelen sevinirlerdi, herkes Usta Fang gibi adil ve tarafsız değildi. Diğer gözetmenler de toplulukların bünyesinden gelen kişilerdi ve fani bir uygulayıcının topluluk müritleri üzerinde baskı kuruyor olması durumunu kabullenmezlerdi. Bu yüzden uygun bir müdahalenin gerekliliği konusunda Usta Fang ile aynı görüşte olabilirlerdi.

 

Gizemli ruh çeyreğinin birinci apartmanında birçok Mor Güneş Topluluğu müridi toplanmıştı.

 

Birinci apartmanlar geniş, ferah ve harika yerlerdi.

 

“Kıdemli Kardeş Guo on sekiz galibiyet aldı. Bunlar harika haberler, tebrikler! Bizim Mor Güneş Topluluğumuz kesinlikle diğer topluluklardan daha önde olacak!”

 

“Hehe! Zaten Kıdemli Kardeş Guo Ren’i gizemli ruh çeyreğine yerleştirmek bir hataydı, Guo Ren çok daha üstün yerlere layık. Kendisi yeryüzü ya da göksel ruh çeyreklerinden birinde olmalıydı.”

 

Bu iltifatlar Guo Ren’in hoşuna gidiyordu, kendisi de göksel ruh çeyreğine ait olması gerektiğini düşünüyordu.

 

Fakat kendisine güveni ne kadar çok olursa olsun, göksel ruh çeyreğinin kendisine biraz fazla kaçacağını da düşünüyordu bir yandan. Göksel ruh çeyreği kesinlikle kendisinin ayak basmaya layık olduğu bir yer değildi.

 

Sadece en iyi müritler göksel ruh çeyreğinde olmalıydı.

 

Etrafındakilerin iltifatlarını durdurmak için ellerini iki yana açtı: “Cheng Lan, kuzeninin yaraları nasıl oldu?”

 

“Kıdemli Kardeş Guo’nun verdiği ilaç sayesinde çaresiz durumdan kurtulduk. Kuzenimin gücü yerine gelmeye başladı ve birkaç gün içerisinde kendini toparlar. Fakat savaş planları tamamıyla yok oldu!” Cheng Lan hafiften sinirlenmişti: “Hepsi o hayvan herifin suçu! O köylü şarlatan kesinlikle hastalıklı bir ruha sahip! Kıdemli Kardeş Guo, senin o herifi halkada ezip işkence etmeni sabırsızlıkla bekliyorum!”

 

Guo Ren kafasını salladı.

 

“Bu eleman her ne kadar kibirli olsa da gerçekten de üstün bir güce sahip. Benim gücümle bile onu yenebileceğimden yüzde yüz emin değilim. Fakat bu eleman etrafımızdaki herkesi gücendirme peşinde ve hareketleri kesinlikle kabul edilemez ve affedilemez!”

 

Guo Ren dün yaptığı topluluğa katılma teklifinin geri çevrilmesini hatırlamıştı ve bu yüzden yüzü ekşimişti.

 

“Kesinlikle Kıdemli Kardeş Guo, bu elemanın bu şekilde devam etmesine izin veremeyiz. Aksi halde Kıdemli Kardeş Guo’nun birincilik planları suya düşecek.”

 

Guo Ren bu sözleri duyunca sanki kalbi zehirli bir yılan tarafından ısırılmış gibi olmuştu.

 

Bu sözler acıydı, ama gerçekti. Bu eleman toplamda otuz galibiyet almıştı ve Guo Ren’i geride bırakmıştı.

 

Bu eleman burada olduğu sürece Guo Ren’in birincilik hayali boş bir hayaldi.

 

“Birinci ben olmalıyım! Hanginizin iyi bir planı var? Söyleyin! Düşünün hadi! Kimin aklına güzel bir plan gelirse onu ödüllendireceğim!”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr