Bölüm 332: Dan Fei ve Derin İlgisi

avatar
2189 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 332: Dan Fei ve Derin İlgisi


Jiang Chen Xiao Fei isimli bu kişinin bu kadar meraklı birisi olduğunu bilmiyordu, fakat sorduğu sorulardan onun kim olduğuna dair içinde şüphe uyanmamıştı aynı zamanda. Sonuçta bu Xiao Fei isimli kişi genç birisiydi ve gençliğin verdiği duygularla konuşması normaldi. Bu gencin içinde bulunduğu yaş grubu erkek-kadın ilişkilerini tanıma arzusunun en yoğun olduğu yaşlardı.

 

Xiao Fei’ye baktığında, kendisine dikkatli ve hevesli şekilde baktığını gördü.

 

Jiang Chen’in hem önceki hayatında hem de bu hayatında karşısına güzel kadınlar çıkmasına rağmen kalbinde hiçbiri yer edinmemişti.

 

İç çekerek cevapladı: “Hayır.”

 

Bu cevap Dan Fei’nin parlak bakışlarını biraz karartmıştı. Önceki konuştuğu bütün konulara değinmesinin sebebi konuyu buraya getirerek Jiang Chen’e bu soruyu sorabilmekti.

 

Jiang Chen’in kendisine karşı herhangi bir duygu besleyip beslemediğini öğrenmek istiyordu. Ufacık bir duygu izine rastlasa bile sevinecekti.

 

Fakat Jiang Chen Dan Fei’nin istediği cevabı vermemişti.

 

Dan Fei bir anda ümitsizliğe kapılmıştı, acaba gerekli cazibeye ve çekiciliğe sahip değil miyim diye düşünmeye başlamıştı.

 

“Mademki herhangi bir romantik ilgi içerisinde değilsin, en azından romantik duygular beslediğin bir arkadaşın da mı yok?” Dan Fei bu konunun peşini bırakmaya niyetli değil gibiydi.

 

“Kardeş Xiao Fei, sen bugün biraz garip davranıyorsun. Neden sürekli kadın-erkek ilişkileri hakkında bana sorular sorup duruyorsun? Elbette benim çevremde birkaç güzel kadın oldu, fakat hiçbirine romantik duygular beslemedim. Belki de aşkın gerçekleşmesi için kaderin müdahalesi gerekiyordur.”

 

“Kardeş Kaya’nın etrafındaki güzel kadınlar kesinlikle sıradan kişiler olmamalı. Fakat görüyorum ki yine de Kardeş Kaya ile romantik bir ilişki içerisine girmeye yine de layık değiller ha?”

 

Jiang Chen’in aklında hayatına girmiş olan kadınlar geliyordu.

 

Doğulu Zhiruo, o masum kız. Bu kızla ilişkisi bir kişinin bir başkasına acıma duygusu ile yaklaşmasından kaynaklanmıştı.

 

Doğulu Gouyu, kavgadan doğan bir arkadaşlık. Jiang Chen bu kadının karakterine hayrandı, fakat bundan daha ötede duygulara sahip değildi.

 

Wen Ziqi, tatlı ve sakin bir kız, sanki komşu kızı gibi. Fakat bu kız sadece Jiang Chen’in takipçilerinden birisiydi. Bundan daha ileri gidemezlerdi.

 

Gök Ağacı Krallığına geldikten sonra ise Dan Fei ile tanışmıştı. Jiang Chen bu haylaz kadına hayranlık duymuştu, fakat bu kadına karşı romantik bir duygu beslemiyordu.

 

Kadının hisleri vardı, fakat erkekten karşılık alamıyordu.

 

Jiang Chen bunları düşününce gülümsedi: “Mesele onların bana layık olup olmamaları değil. Kader ve alınyazısı ilişkilerde büyük rol oynar. Kader kapıyı çaldığında iki kişinin evlenmesine engel kalmamış demektir. Fakat bizim gibi yetişimcilerin bu tarz konular üzerinde durması saçma. Kardeş Xiao Fei, yarın zorlu savaşlar bizi bekliyor olacak, hadi dinlenelim.”

 

Jiang Chen bu uzun süren soru maratonunu daha fazla kaldıramayacaktı, misafirini bir kez daha odasından çıkarmak zorunda kaldı fakat bu sefer elbette daha kibardı.

 

Dan Fei dışarı yürürken ne diyeceğini bilemez haldeydi, kapıdan çıkan silueti stresliydi.

 

Jiang Chen ise iki numaralı katılımcının çıkışını izlerken garip hissetti: “Kardeş Xiao Fei bu sıralar biraz garip. Acaba konuşmakta zorlandığı bir şeyler mi var?”

 

Jiang Chen bunları düşündü fakat meseleyi daha fazla irdelemek istemiyordu.

 

Ardışık yirmi beş galibiyet alması Jiang Chen’in pek fazla işine yaramamıştı, bu kısım Jiang Chen için sadece bir ısınma sayılırdı.

 

Hiç kazanç elde etmemiş değildi elbette, en azından kendisini topluluk müritlerinin yöntemlerine biraz daha alıştırmıştı.

 

Gizemli ruh çeyreğindeki müritlerin seviyesi düşük olsa da, Jiang Chen en azından buradaki kişilerden yola çıkarak sonraki zorluk seviyelerindeki müritlerin ne kadar zorlayıcı olacağına dair tahminde bulunabiliyordu.

 

“Topluluk müritleri aslında o kadar da boş kişiler değilmiş. Eğer ilk kademe seçmelerdeki olayları yaşamamış olsam burada bu kadar rahat şekilde galibiyet alamazdım.”

 

Jiang Chen’in yirmi beş galibiyet almasının ardında önceki seçmelerde biriktirdiği tecrübe, bilgi ve kaynakların da yardımı vardı elbette.

 

Birinci kademe seçmelerden elde ettiği kazançlar gerçekten gelişimine çok katkıda bulunmuştu.

 

Birinci mücadele olan kalp mücadelesi mental kuvvetini geliştirmişti.

 

İkinci mücadele olan yetenek mücadelesinde ise iki çeşit ruh enerjisini absorbe etmişti ve yeryüzü seviyesine geçişine temel hazırlamıştı.

 

Üçüncü mücadelede ise manyetik dağı elde etmişti.

 

Dördüncü mücadele esnasında yeryüzü seviyesine geçmişti.

 

Beşinci mücadelede ise hepsinin toplamından daha fazla kazanç elde etmişti.

 

Söylemek gerekirdi ki Jiang Chen birinci seçmelerdeki kazançları olmadan da burada galibiyet alabilirdi, fakat seçmelerin kendisine kazandırdıkları ile aldığı galibiyetler kadar kolay olmazdı bu iş. Kozlarını kullanmak zorunda kalırdı, Da Yu yayı, İsimsiz Kılıç ve Süzülen Dolunay Hançeri gibi, belki de Nilüferi kullanmak zorunda bile kalabilirdi.

 

Eğer bu yetenek ve teknikleri aktif etseydi, baştan beri gizlemeye çalıştığı her şey açığa çıkardı.

 

Şimdi yetişim seviyesi yükseldiğine göre yeni öğrendiği mühür tekniği ile gizemli ruh çeyreğindeki herkesi idare edebilirdi.

 

Güvendiği şey birinci kademe seçmelerdeki kazançlarıydı.

 

Jiang Chen bugünün mücadelelerinin ardından daha da özgüven dolu hissediyordu.

 

Müritlerle sıradan uygulayıcılar arasında fark olduğunu kendisi de biliyordu, fakat gizemli ruh çeyreğinin müritleri ile fani dünyanın gerçek dâhileri arasında fark yoktu.

 

Eğer fani dünyanın uygulayıcıları topluluklarda doğmamış olma şanssızlığında olmasalardı, topluluk müritlerinden çok daha üstün seviyede olurlardı.

 

Jiang Chen gecenin devamında Şeytan ve Tanrının Dokuz Dönüşümü tekniğini ilerletmeye devam etti. Bu yetenek elbette bir gecede geliştirilecek bir şey değildi.

 

Jiang Chen manyetik dağa sahip olmasına hala şükür ediyordu. Bu dağın manyetik kuvveti sınırsızdı ve bu yüzden Jiang Chen için kaynak sorunu neredeyse ortadan kalkmıştı.

 

Jiang Chen gece boyunca bu yeteneği geliştirmeye çalıştıktan sonra artık kaslarının daha da sert bir halde olduğunu fark etmişti.

 

“Böylesine güçlü bir kaynak aracılığı ile Dokuz Dönüşüm tekniğinin birinci seviyesini üç aylık döngü içerisinde geçebilirim.”

 

Dokuz Dönüşüm tekniğine çalışırken iki ana zorluk vardı.

 

Birincisi bu tekniğin çok büyük, neredeyse sınırsız bir manyetik kuvvet ihtiyacında olmasıydı.

 

İkincisi ise bu geliştirme sürecinin acı dolu bir süreç olmasıydı, büyük bir dayanıklılık gerekiyordu.

 

Eğer bu iki koşul sağlanırsa, o halde Dokuz Dönüşüm tekniğini geliştirmek için bir engel kalmıyordu. Elbette kavrama yeteneği de oldukça önemliydi.

 

Jiang Chen’in önceki hayatından hatıraları vardı, kavrama konusunda eksiği yoktu.

 

Jiang Chen pencereyi açtığında sabah havası yüzünü yıkamıştı, huzurlu ve mutlu hissediyordu. Bu Sonsuz Ruh Dağı kesinlikle yetişim yapmak için harika bir yerdi.

 

Gizemli ruh çeyreğindeki ruh enerjisi bile çok yüksek seviyelerdeydi. Bu durum Jiang Chen’in hafifçe iç çekmesine sebep oldu.

 

Yeryüzü ve göksel ruh çeyreklerinde olmayı istiyordu.

 

“Hmm, zaman geldi, artık gitme zamanı.”

 

Jiang Chen pencereleri kapattı ve dışarı çıktı.

 

Kapısını kapattığında kolonlardan birine yaslanmış ve bir elinde bir ağaç dalı tutan Xiao Fei’yi gördü. Elindeki ağaç dalının yapraklarını dalgın dalgın koparıyor ve ön kapının önünde duran hendek gibi bir yapıya atıyordu. Hendekten akan sudaki yapraklar ahenk içinde ilerliyordu.

 

“Kardeş Xiao Fei, neden bu kadar dalgınsın?”

 

“Günaydın Kardeş Kaya.”

 

“Vaktimiz geldi sayılır, hadi gidelim.”

 

“Hmm.”

 

Dan Fei Jiang Chen’in sözleri üzerine düşünmekten geceyi uykusuz geçirmişti. Jiang Chen’in bahsettiği kadın arkadaşlar kısmını düşünmüş ve bunu aklına takıp gece boyunca uykusuz kalmıştı.

 

Jiang Chen’in diğer sözlerini de hatırlıyordu, kader kapıyı çaldığında, kişilerin evliliği ile ilgili bir engel kalmazdı.

 

“Acaba benim kaderimde gerçekten de Jiang Chen ile beraber olmak yazmıyor mu?”

 

Dan Fei’nin kalbi düzensiz duygular içerisindeydi. Dalgın şekilde kapının önünde dikiliyordu, Jiang Chen’in sesini duyunca kendine gelebilmişti.

 

Dan Fei’nin yaşı Jiang Chen’den birkaç yaş büyük olsa da, sonuçta kendisi tecrübesiz bir kadındı. Ye Chonglou’nun öğrencisi olduğundan dolayı standartları yüksek bir kadındı. Daha önce tanıştığı her adam kendisi ile flört etmeye kalkmıştı.

 

Fakat Dan Fei bu adamların hiçbirine yüz vermemişti.

 

Hangi genç kızın hayalleri olmazdı ki? Dan Fei her ne kadar sıra dışı ve haylaz birisi olsa da, fani duygulara kendisi de kapılmıştı.

 

Jiang Chen’i görene kadar kalbinin kapıları hep kapalı kalmıştı.

 

Kalbinin kapılarını savunmak için vakit bile bulamamıştı.

 

Onurlu ustanın doğum günü etkinliğinde Jiang Chen her taraftan baskı gelmesine rağmen dördüncü prens Ye Rong’u korumak için elinden geleni yapmıştı.

 

Olayların sonunda onurlu usta bile bu adama hayran kalmıştı.

 

Sözleri ve davranışlarıyla ilgi odağı olmuştu.

 

O zamanlar Dan Fei Jiang Chen’i tam anlamıyla kabul etmemişti. Fakat zaman geçtikçe Jiang Chen’in çeşitli mucizeleri gerçekleştirdiğini görmüştü.

 

Sanki bu adamın sınırsız sırrı varmış gibiydi.

 

Labirent Âlemindeki Ay Işıklı Canavar Maymunla olan savaşlarında ise her şey çok daha değişik bir hal almıştı. Jiang Chen Dan Fei’nin hayatını kurtarmıştı.

 

Sonrasında ise Dan Fei’ye yalnız başına plan yapıp hamle yaptığı için sinirlenmiş, yaralarını sarmış ve bir kadının özel noktalarını bile görmüştü.

 

O andan itibaren Dan Fei, sonsuza kadar Jiang Chen’in ağına kapılmış hissediyordu.

 

Fakat bir kadın olmanın verdiği dengeli tavır ile, bu duygularını açık edemiyordu.

 

Tıpkı genç kızlar gibi, hayalinde hep Jiang Chen’in elinde çiçeklerle kapısına dikilmesi vardı.

 

Fakat gerçekler başkaydı, Dan Fei’yi sevip ona hayranlık duyanların aksine, Jiang Chen bu kadına karşı bir duygu beslemiyordu.

 

Dan Fei bunu anladığında ise seçmeler başlamıştı.

 

Jiang Chen sonunda fani dünyaya elveda diyecek ve bir topluluğa girecekti.

 

Dan Fei ise o esnada kalbi kırıktı. Fakat onurlu ustanın sözleri Dan Fei’nin aklına bir fikir getirdi.

 

Onurlu usta ‘bu dünyada sadece savaşanlar istediği şeyi elde edebilir’ demişti.

 

Her başarı önce ekip, sonra biçmekle elde edilirdi.

 

Dan Fei bu sözlerden sonra onurlu ustanın kapalı alan yetişimine girişinden faydalanarak gelip seçmelere kayıt yaptırmıştı.

 

Sonsuza kadar Jiang Chen’i takip etmek istiyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr