Bölüm 331: Mor Güneş Topluluğu, İlgilenmiyorum

avatar
2244 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 331: Mor Güneş Topluluğu, İlgilenmiyorum


Liu Wencai kenarda dikilirken hiçbir şey söylemiyordu. Kayıtsız bir ifadeyle Jiang Chen’e bakıyordu: “Acaba bu fani uygulayıcı nasıl bir seçim yapacak?”

 

Jiang Chen gülerek Dan Fei’ye döndü: “Kardeş Xiao Fei, birisi seni bünyesine katmak için böyle bir tavır içinde teklif verse sen ne yapardın?”

 

Dan Fei yapmacık şekilde gülümsedi, Jiang Chen’in hikayesini biliyordu, doğal olarak onun Long Juxue ile olan düşmanlığından da haberi vardı. Jiang Chen ve Mor Güneş Topluluğunun aynı ortamda bulunmaması isteğini herkesten iyi anlıyordu.

 

“Ben bilmediğimden dolayı soruyorum, fakat böylesine bir ses tonu ve tavırla birini bünyeye katma teklifi yapmak çok kötü bir teklif değil mi? On altı krallık bütün dünyaya kıyasla sadece küçücük bir yer. Bazı insanlar üstünlükleri ile bu bölgede hava atmaya çalışabilir, bu durum aslında bu insanların dünyanın geri kalanına oranla neden bu kadar az gelişmiş olmalarının da sebebidir. Yerlerin ve göklerin ne kadar geniş ve büyük olduğunun farkında değiller.”

 

Dan Fei’nin sözleri ateşi körükleme niyetindeydi, pazarlık payını ortadan kaldırmak istiyor gibiydi.

 

Jiang Chen bu sözleri duyunca Dan Fei’ye bir bakış attı: “Bu eleman çok hazır cevap birisi, düşünceleri benimle paralel.”

 

Liu Wencai de bu sözlere şaşırtmıştı, bu sözlerden önce sadece Jiang Chen’i önemsiyordu, fakat bu iki numaralı fani uygulayıcının da üstün bir dünya görüşünün olduğunu gördü.

 

Bu durum ilginçti.

 

Bu sözler resmen Guo Ren’in suratını tokatlamak gibiydi. Guo Ren her daim gizemli çeyreğin en üstün kişisi olarak görmüştü kendisini.

 

Şimdi ise bu fani uygulayıcılar sayesinde kendisinin üstünlüğünü kabul etmeyen kişilerle karşılaşmıştı. Liu Wencai durumdan memnun görünüyordu.

 

Jiang Chen hafif bir ses tonuyla konuştu: “Kardeş Guo, Xiao Fei kardeşimin düşünceleri ile benim düşüncelerim uyuşuyor. Fikirlerin ayrılığı konusunun tartışılmayacağını söyler atalarımız, iyi günler!”

 

Jiang Chen Mor Güneş Topluluğuna karşı hiçbir olumlu düşünce beslemiyordu, bu adamlara karşı kibar davranmıştı, aslında küfür etse ve onları terlese bile Jiang Chen’in hakkıydı bu.

 

Guo Ren bu fani uygulayıcının üstün yeteneklere sahip olduğunu, dolayısıyla böylesine kibirli davranabileceğini öngörmüştü. Fakat kendisi gibi, birinci kademeden birisi karşısına geldiğinde bile böylesine bir tepki ile karşılaşacağını tahmin edememişti, tersleme ile karşılaştığı gibi, aynı zamanda kendisi ile hafiften dalga bile geçilmişti.

 

“Kardeşim, benim Mor Güneş Topluluğuma karşı senin tavırların bunlar mı?”

 

“İlk olarak, sen Mor Güneş Topluluğunu temsil eden birisi değilsin. Kardeş Xiao Fei haklı, sen de kuyunun dibindeki bir kurbağadan başka bir şey değilsin. Göklerin altında sadece Mor Güneş Topluluğunun var olduğunu sanıyorsun, fakat evrenin limitlerinin olmadığının farkında değilsin. Son olarak ise, ben zaten Mor Güneş Topluluğu ile ilgilenmiyorum.”

 

Jiang Chen gülümseyerek uzaklaştı, Guo Ren’in yüzü kızarmıştı.

 

Liu Wencai’nin görmek istediği manzara buydu işte. Guo Ren’in kendisinden daha büyük bir reddedilme yaşaması hoşuna gitmişti.

 

Ayrılırken Liu Wencai de gülüyordu.

 

Bu esnada ise Guo Ren’in gözlerinden alev fışkıracaktı neredeyse, Jiang Chen’in uzaklaşan siluetini izlerken sinirinden dişleri gıcırdıyordu. Eğer bakışların şiddeti öldürme yeteneğine sahip olsaydı, Jiang Chen şu anda çok kötü bir durumda kalmış olacaktı.

 

“Kıdemli Kardeş Guo, bu çocuk kendisine yapılan iyiliğin kıymetini bilmiyor. Potansiyeli yüksek olsa da, bu çocuk ölüme mahkum!”

 

“Kesinlikle Kıdemli Kardeş Guo, bu çocuk sadece kibirli bir fani uygulayıcıdan ibaret. Onu kafamıza takmamalıyız. Ne olmuş yani üst üste yirmi beş galibiyet almışsa? İlk on kişi içerisinden bir mücadeleciye denk gelmediği için şanslıydı. Eğer senin eşleşseydi, bu elemanın sonu şimdiye ölüm olmuştu.”

 

Guo Ren etrafındakilerin sözleri ile sakinleşmiş, daha iyi hissetmeye başlamıştı. Fakat gerçeklik anlayışını da kaybetmemişti.

 

Biliyorduki bu elemanla arenada karşılaşsa kazanma olasılığı çok yüksek değildi.

 

Bu elemanın gücü çok üst düzeydeydi, zaten böyle olmasa, Guo Ren bizzat gelip bu elemanı bünyesine katmak için teklifte bulunmazdı.

 

Jiang Chen’i yenecek kadar özgüveni olsa zaten Mor Güneş Topluluğunu temsilen buraya gelip ona topluluğuna katılmasını teklifini yapmazdı.

 

Bilmediği şey ise bünyesine katmak istediği bu kişinin Mor Güneş Topluluğundan ölümüne nefret ediyor olmasıydı.

 

“Hah! Fani uygulayıcıların buraya gelmesi tıpkı fakir birinin hazine bulup sonradan görme zengin kişiler olması gibi! Anlık zaferinin tadını çıkarabilir, fakat bu çok uzun sürmeyecek. Yeryüzü ruh çeyreğine geçebilse bile, orada kesinlikle dâhi müritlerden birisi bu elemanı yenecek ve ona işkence edecektir. Fani bir karınca nasıl olur da benim topluluğumu aşağılar? Bu adam ölüme mahkum birisi!”

 

Guo Ren son sözlerini söyledi ve elini sallayarak grubuyla beraber uzaklaştı. Bu kibirli çocuğun üzerinde planlar kurmaya başlamıştı bile.

 

Elbette gizemli ruh çeyreğindeki birinci kademede olan birisi, pozisyonunu tehdit edecek bir fani uygulayıcı istemezdi.

 

Dan Fei apartmanlarına doğru giderken gülümsedi: “Kardeş Kaya, benim orada söylediklerim çok mu ağır oldu?”

 

“Ağır mı? Bence yetersiz bile kaldı.”

 

“Hadi ya, yeterince ağır değil miydi yani? O halde eğer o eleman bizi bir daha rahatsız ederse daha sert davranacağım!”

 

“Sen Mor Güneş Topluluğunu gücendirmekten korkmuyor musun?”

 

“Senin davranışların benim dünya görüşümü ilerletti. Eğer sen onlardan korkmuyorsan ben de korkmam. Ayrıca Mor Güneş Topluluğu benim birinci hedefim değil.”

 

“Nedir birinci hedefin?”

 

“Birinci hedefim ne mi?”

 

Dan Fei bu soru karşısında duraksamıştı.

 

Bu soruya uzun zamandır kendisi de cevap arıyordu, buraya topluluklardan herhangi birine katılmak için gelmemişti, kendisi sonsuza kadar Ye Chonglou’nun öğrencisi olmayı istiyordu.

 

Burada olmasının sebebi aslında Jiang Chen’in yükselişine şahitlik etmekti.

 

Fakat elbette, bu düşüncelerini kesinlikle belli edemezdi.

 

Bir süre düşündükten sonra güldü: “Zamanı geldiğinde her şey yerine oturur. Benim asıl merak ettiğim şey senin hangi topluluğu hedef aldığındır.”

 

“Eğer birinci sıraya bir topluluk koymam gerekirse, Kıymetli Ağaç Topluluğunu koyarım. Fakat bu konuda daha önce kimseyle konuşmadım. Sanırım bu hedefimi gerçekleştireceğim, o yüzden bunun hakkında konuşabilirim diye düşünüyorum.”

 

Dan Fei de böyle düşünmüştü, cevabın Kıymetli Ağaç Topluluğu olacağını tahmin etmişti.

 

Apartmanlarına girdiklerinde diğer müritlerin henüz geri dönmediğini fark ettiler. Görünüşe göre bilinçli şekilde Jiang Chen’den uzak durma niyetindeydiler.

 

Jiang Chen mutluydu, bugün hiç yenilmemiş olmanın verdiği huzurla anın keyfini çıkarıyordu. Zaten huzurunu bozacak müritler de gelmemişti daha.

 

Özellikle de Cheng Lan, büyük kuzeninin dövülmüş, yere serilmiş durumundan sonra Jiang Chen’i görmek bile istemezdi.

 

Ayrıca, apartmana gelse ne olacaktı ki? Büyük kuzeni bile Jiang Chen’i yenmek için yetersiz kalmıştı, kendisi nasıl yenerdi?

 

Dan Fei gülümsedi: “Görünüşe göre bu elemanlar korkmuş. Geri dönmemeleri onların iyiliğine olur. Ayrıca biz de huzurlu şekilde konaklarız burada.”

 

Jiang Chen müritlerin geri gelip gelmemesini umursamıyordu. Boulder’in Kalbi sayesinde etrafta ne olup bittiğini anlayabiliyordu. Müritler tarafından rahatsız edilme gibi bir korkusu yoktu.

 

Jiang Chen odasının kapısını açtı ve içeri girerken Dan Fei’nin kararsız kaldığını gördü: “Neden ikilemde kalmış gibi duruyorsun? Seni döveceğimden mi korkuyorsun?”

 

Dan Fei gülümsedi: “Dün odandan çıkmam için bana ters şekilde konuşmuştun, bundan korktum.”

 

Jiang Chen bunu duyunca güldü, dün iki numaralı katılımcı odasına girerken Jiang Chen ona ‘burası senin odan değil’ demişti.

 

Şimdi düşününce garip bir konuşma yapmış olduğunu fark etti. Bir günlük süre boyunca birbirleri ile muhabbet halinde olduktan sonra Jiang Chen iki numaralı katılımcıya karşı daha ılımlı hissetmeye başlamıştı. Sanki daha önceden bu kişiyle tanışıyormuş gibi hissetmişti.

 

“Belki de bu iki numaralı katılımcı benim iyi anlaşacağım birisi olmak için biçilmiş kaftandır.”

 

Durum hakkında düşününce, kesinlikle bu kişi ile samimi bir arkadaşlık ilişkisi kurabileceğini anladı. Arenaya ilk geldiklerin Cheng Zhen’in kışkırtmasına karşı, iki numaralı katılımcı geri adım atmamıştı, Jiang Chen’in yanında durmuştu.

 

Jiang Chen halkada mücadeleyi kazandıktan sonra bu eleman üzerine çektiği dikkatleri umursamadan alkış tutmuş ve tezahürat yapmıştı.

 

Guo Ren geldiğinde ise aynı tutumu sergilemişti.

 

Bu davranışlar Jiang Chen’in birisini arkadaş olarak kabul etmesi için yeterliydi.

 

Dan Fei Jiang Chen’in tekrar kendisini odadan kovmadığını görünce, büründüğü bu yeni karakterin Jiang Chen’in onayını aldığını anlamıştı. Bu durumdan memnundu.

 

Bu esnada normal şartlar altında Jiang Chen’le konuşamayacağı şeyleri burada konuşabileceğini düşündü.

 

“Kardeş Kaya, dürüst olmak gerekirse, Mor Güneş Topluluğu askeri Dao konusunda gerçekten de diğerlerinden daha önde. Kıymetli Ağaç Topluluğu da elbette kaliteli bir topluluk fakat Mor Güneş Topluluğu kadar değil elbette.”

 

“Sırf bir günlük kazanç-kayıp meselesi değil bu, benim Kıymetli Ağaç Topluluğunu istememin sebebi var elbette.”

 

“Ne sebebi var? Duyduğuma göre Mor Güneş Topluluğu yakın zamanda genç ve çok güzel bir dâhi kişiyi bünyesine katmış, adı Long Juxue miymiş ne? Duyduğuma göre bu kadının doğuştan gelen bir potansiyeli varmış, yaratılışı çok üstünmüş. Diğer bütün topluluklarda hiçbir mürit bu kadının yükseliş hızına erişemiyormuş. Eğer sen Mor Güneş Topluluğuna katılsaydın sen de en az bu kadın kadar ilgi odağı olurdun.”

 

Dan Fei bilerek bu konuyu açmıştı, konuşurken gülüyordu.

 

Jiang Chen bıçak gibi keskin bir bakış attı: “Acaba bu eleman benim kim olduğumu bildiği için mi Long Juxue konusunu açtı?”

 

Fakat Jiang Chen’in bu düşüncesi sadece bir tahmindi, kesinliğe kavuşturamayacağı bir tahmin…

 

“Kardeş Kaya, sinirlendin mi?”

 

“Kardeş Xiao Fei, eğer Long Juxue konusunda ilgiliysen az evvel Guo Ren’le iyi geçinmeliydin. Şimdi Guo Ren’i gücendirdiğine göre, Mor Güneş Topluluğuna girişini kendi ellerinle kapattın demektir.”

 

“Benim de kendi hedeflerim var ve niyetim Mor Güneş Topluluğu değil. Ayrıca Long Juxue’nin kendi etrafında zaten hayran kitlesi var. Onunla aynı ortamda bulunmak çok da mantıklı bir hareket olmayabilir, öyle değil mi Kardeş Kaya?”

 

Jiang Chen kayıtsız bakıyordu, Long Juxue konusuna gerçekten de ilgili değildi.

 

“Kardeş Kaya sana bir soru sorabilir miyim?”

 

“Nedir?” Jiang Chen Xiao Fei’nin garip birisi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu kişinin çok olgun birisi olmadığı kesindi.

 

Fakat Jiang Chen’in mental gücü sinirlenmesini engelliyordu.

 

“Sormak istediğim şey, mademki Kardeş Kay bu kadar büyük bir potansiyele sahip… Acaba sen yetişime başladığından bu yana ilgilendiğin birisi oldu mu?” Dan Fei bu soruyu sormuştu ama yüzü kızarmıştı aynı zamanda.

 

Eğer maske olmasaydı şimdi suratının bir domates gibi kıpkırmızı olduğu görülecekti.

 

Cesaretini toplamış ve sorusunu sormuştu, sorusunu bitirince ise sanki bütün enerjisini harcamış gibi yorulmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44325 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr