Bölüm 324: Yüz Mücadele Arenası

avatar
2381 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 324: Yüz Mücadele Arenası


Aradan bir gece geçti, Jiang Chen gözlerini yeni güne açtığında huzurluydu.

 

Sabah güneşi ve dağ havası ortamdaki kişilere huzur dolu bir ambiyans veriyordu. Fakat aynı zamanda bütün katılımcılar biliyordu ki mücadele vakti gelmişti.

 

Jiang Chen gece boyunca Dokuz Dönüşüm tekniğinde başarılı olmuştu. Bu teknik sayesinde ortaya çıkarttığı metal gücünü ilk defa derisine uyguladığında derisinde hafif bir iğne batma hissi oluşmuştu.

 

Bu acı hissi ilk başlarda çok belirgin değildi, fakat tekniği derince çalışmaya başladığında binlerce iğnenin derisine batması gibi bir acıya dönüşmüştü.

 

Bu acı her ne kadar kişiyi bıktıracak derecede olmasa da oldukça rahatsız edici bir hal almıştı.

 

Jiang Chen acıya dayanıklı birisiydi, derisini sertleştirmeyi istiyordu, bu acılı süreç boyunca kaşlarını bile çatmamıştı.

 

Süre geçtikçe metal özü derisine iyice işlemişti ve artık acının şiddeti de azalıyordu.

 

Biliyordu ki hiçbir yetenek kolay geliştirilmiyordu, yetişim olayı bazen acı dolu olabiliyordu.

 

Mesele vücut sertleştirme meselesi olduğunda ise, askeri Dao’da kabullenilmiş bazı şeyler vardı elbette.

 

Kararlı olmayan kişiler elbette vücut sertleştirmeyi beceremezlerdi. Vücut sertleştirmek demek aslında bir bakıma kişinin kendisine işkence etmesi demekti, sabır ve dayanıklılık gerektiren bir olaydı.

 

Sonuçta kişi askeri Dao’da yükselmek istiyorsa elbette vücudunu sertleştirmek zorundaydı.

 

Söylemek gerekirdi ki normal düzeyde potansiyele sahip olan kişileri askeri Dao yolunda en tepeye tırmanmalarının yolu vücut sertleştirmekti.

 

Fakat bu yol normal yetişimden çok daha zorluydu.

 

Vücut sertleştirmenin en tepesine çıkabilenler Anka kuşunun tüyleri ve ejder kemikleri kadar nadir bulunan kişilerdi.

 

Fakat bu seviyeye ulaşan yetişimciler elbette kendi seviyesindekilerden çok daha üstün oluyorlardı.

 

Korkutucu bir savunma, patlayıcı niteliğindeki güç ve göksel derecede savaş kabiliyeti bu kişilerin özellikleriydi.

 

Jiang Chen’in Tanrı ve Şeytanın Dokuz Dönüşümünün birinci seviyesi sadece deriyi sertleştirmeydi. Bu tekniği çalışırken hissettiği acı sadece devede kulaktı.

 

Seviyesi arttıkça acının şiddeti de artacaktı.

 

Jiang Chen biliyordu ki madem bu vücut sertleştirme yolunu seçmişti, o halde acıya katlanmak zorundaydı.

 

Fakat elbette Jiang Chen sıradan bir vücut sertleştiricisi değildi, elbette aklında acının şiddetini azaltacak olan bir sürü yöntem vardı.

 

Bu esnada kapıdan tıklama sesi gelmişti, gelen ayak seslerinden anlamıştı ki bu gelen kişi yan komşusu Xiao Fei’ydi.

 

Jiang Chen ikinci katılımcıyı karşılamak için kapıyı açtı.

 

“Kardeş Kaya, toplanma zamanımız yaklaşıyor, yola çıkmalıyız.”

 

Jiang Chen kuralları bildiğinden düşünmeden onayladı.

 

Üç aylık süreçte her katılımcı her sabah yüz mücadele arenasına giderek rapor vermeliydi.

 

Bu arena gizemli ruh çeyreğinin çekirdek kısmında kurluydu ve toplamda yüz adet halkadan oluşuyordu. Her katılımcı buraya gelerek yerini almalıydı.

 

On altı saatlik mücadelelerin başlangıç saati olarak sabah vakti seçilmişti. Bütün katılımcılar arenada olmak zorundaydı ve buradan ayrılamazlardı.

 

Bunun sebebi her katılımcının illaki mücadele isteyen kişi olmayacak olmasıydı, yani katılımcılar kendilerine meydan okuyan kişilerle de mücadele etmek zorundaydı.

 

Bu kural bir katılımcının üç defa üst üste meydan okunulması sonucu bitiyordu, yani eğer bir katılımcıya üç kişi ardı ardına meydan okuduysa artık o katılımcı arenadan ayrılabiliyordu.

 

Üç defa meydan okuma alan katılımcılara artık kimse meydan okuyamıyordu.

 

Bu kurallar elbette katılımcıları korumak için koyulmuş kurallardı.

 

Eğer bu kurallar olmasaydı şansı yaver gitmeyen bir katılımcı gün içerisinde birçok defa meydan okumaya maruz kalabilir ve yorgun düşerek gerçek potansiyelini ortaya koyamayabilirdi.

 

Aynı zamanda bütün katılımcılar günde en az bir defa bir mücadele tamamlamak zorundaydılar.

 

Bu kural ise katılımcıların üç aylık süreçte yüz adet mücadeleyi tamamlamalarına yardımcı olmak içindi.

 

Jiang Chen odasından çıktı, çıkarken etrafa işaretler bırakmıştı, her ne kadar odasında değerli bir şey bırakmamış olsa da, kendisinden sonra birilerinin gelip karıştırmasını istemiyordu. Eğer birileri gelirse bıraktığı işaretler sayesinde anlayacaktı bunu.

 

“Kardeş Kaya, mücadelelere hazırlığın ne durumda?”

 

“Fena sayılmaz, ya sen?”

 

“Benim gücüm seninkinden çok daha az, ama elimden geleni yapacağım.”

 

Bu adamın tavırları oldukça mütevazıydı, Jiang Chen bu adamın aslında gerçek potansiyelini ortaya koymadığını düşünüyordu.

 

Jiang Chen ve Xiao Fei dışarı çıktıklarında diğer altı adet müridin çoktan çıktıklarını gördüler.

 

Görünüşe göre vaktinden önce çıkmışlardı, böylece garip bir durumla karşılaşmaktan sakınmayı hedeflemişlerdi. Sonuçta Jiang Chen’le karşılaşmaktan ölümüne korkuyorlardı.

 

Bu kişiler topluluk müridiydi, gururlarına yedirememişlerdi bu olayları.

 

Xiao Fei gülümsedi: “Görünüşe göre bu elemanlar oldukça korkmuşlar. Erkenden çıkmışlar, belli ki kardeş Kaya ile karşılaşmak istemiyorlar.”

 

Jiang Chen hafifçe gülümsedi, bu elemanların korkmuş olması olası bir durumdu evet, ama bu durum bu adamların bir şeyler planlamadıkları anlamına da gelmiyordu.

 

Fakat Jiang Chen’in de daha önce kendilerine söylediği gibi, isterlerse direnebilirlerdi, fakat direnmenin sonuçları köle olmanın sonuçlarından çok daha ağır olacaktı.

 

Yüz mücadele arenasına gelmeleri on beş dakika sürdü.

 

Arenada yüz adet halka vardı, dışarından bakanların gözlerini kamaştırıyordu.

 

Farklı seviyelerden katılımcılar arenanın etrafında bağdaş kurmuş vaziyette oturmuşlardı.

 

Jiang Chen ve Xiao Fei vücutlarında üniforma ve yüzlerinde maske ile arenaya yöneldiler. Xiao Fei etrafına baktığında sıradan katılımcıların halkaların dış tarafında konuşlandığını, müritler tarafından dışlandıklarını gördü.

 

Jiang Chen ve Xiao Fei’nin geldiğini gören müritlerin bakışları soğuktu. Bu ikisinin alt edilmesini istiyorlardı.

 

Jiang Chen bu adamların gözünden anlıyordu nefret dolu olduklarını.

 

“Ne kadar acınası insanlar. Bu sıradan katılımcılar mademki topluluk müritlerinin her dediğine boyun eğeceklerdi, neden seçmelere katıldılar ki? Sırf kendileri boyun eğdiler diye bizim de boyun eğmemiz gerektiğini düşünüyorlar ve bize kıskançlıkla bakıyorlar. İnsanlığın düşebileceği en dip noktaya düşmüş kişiler bunlar. Bu sıradan katılımcılar böyle ayaklar altında olmayı hak ediyorlar.”

 

Jiang Chen normalde sıradan katılımcılara karşı bir sempati duyardı fakat karşılaştığı manzara ile bu sempati duygusu da yok olmuştu.

 

Xiao Fei de sıradan uygulayıcıların kendilerine kıskançlıkla baktığını görmüştü.

 

Topluluk müritlerinin bakışları da hiç arkadaş canlısı sayılmazdı. Görünüşe göre avluda yaşanan küçük olay dedikodu şeklinde yayılmıştı.

 

“Kardeş Kaya, görünüşe göre belaya batacağız.”

 

“Eğer beladan korkuyorsan sen düşük profil sergileyip geri planda kalabilirsin. Hatta istersen topluluk müritlerinin ayaklarının altlarını bile öpebilirsin, seni durdurmak benim vazifem değil.”

 

“Ben de senin gibi inatçı bir karaktere sahibim. Beni ne kadar bastırmaya çalışırlarsa ben de o kadar yükselmeye çalışırım. Onların başarılı olmasına asla izin vermem. Kardeş Kaya, beni başından savmaya çalışıyorsan başaramazsın, hehe!”

 

Eğer normal bir zaman olsa Jiang Chen bu adamın ne düşündüğünü umursamazdı. Fakat sıradan katılımcıların bu kabullenişlerine rağmen Xiao Fei’nin inatçı şekilde boyun eğmemesi Jiang Chen’in hoşuna gitmişti.

 

Bundan dolayı Jiang Chen bu adamdan hoşlanmaya başlamıştı.

 

“Hey çocuk! Buraya gel!” Kaba bir ses sol taraftan gelmişti.

 

Jiang Chen sanki bu sesi hiç duymamış gibi adımlarını hiç duraksatmadan devam ettirdi.

 

“Hey! İkinize diyorum! Maske takmış olan ikili! Duyduğuma göre sizler bir önceki kademe seçmelerde bir ve iki numaralı katılımcılarmışsınız! Demek bu kadar ukalasınız ha?”

 

Jiang Chen bu adama cevap vererek vakit israf etmek istemiyordu, eğer kendisine yapılan her sözlü kışkırtmaya cevap verecek olsa işin içinden çıkamazdı.

 

Fakat Jiang Chen bu adamı görmezden geldikçe adamın siniri de artmıştı. Jiang Chen’in yoluna engel olmak için harekete geçti adam, kibirli ve baskı kurmaya çalışan tavırlar içindeydi.

 

“Çocuk! Sen ukala birisin! Eğer bir topluluk müridi sana sesleniyorsa bundan onur duymalısın! Sen kim oluyorsun da böyle kaba bir tavır sergiliyorsun?”

 

“Çekil be!”

 

“Ne? Bana çekilmemi mi söyledin sen?”

 

Jiang Chen başka bir şey söylemeden hızlı şekilde bir hamle yaptı ve karşısındaki adamın omuzundan tutarak savurdu, adam havalanmış ve yirmi metre kadar uzağa fırlamıştı.

 

Jiang Chen bunu yaparken oldukça rahattı, sanki ölü bir tavşanı fırlatmış gibiydi.

 

Bu adam ise bu hamleye tepki verecek zamanı bile bulamamıştı.

 

Eğer kurallar olmasaydı Jiang Chen bu adamı çoktan tek tokatla öldürmüştü bile.

 

Adam her ne kadar zor bir durumda kalmış olsa da, yaralanmamıştı. Yüzü biraz kızarmıştı ama bunun sebebi aldığı darbenin fiziki etkisi değil, darbenin verdiği utançtı. Ortamdaki herkesin gözü önünde aşağılanmıştı!

 

Bu aşağılamaya ek olarak bir de Xiao Fei’nin alkış sesleri duyulmaya başladı.

 

“Bravo, bravo! Harika bir yavru köpek numarası yapıyorsun!” Xiao Fei yere yuvarlanan adama bakarak söylemişti bunu.

 

Topluluk müridi bu sözleri duyunca utancın yerini sinir aldı.

 

“Çocuk! Sen kime köpek diyorsun ha?” Mürit herkesin gözü önünde yere serilmişti fakat utandığı halde hamle yapmaktan çekinmişti yine de.

 

Xiao Fei kahkaha ile cevapladı: “İnsanların yolunu kesenlere köpek denir! Bunu da mı ben öğreteyim sana?”

 

Yerdeki mürit homurdanırken bir başka mürit ileri çıktı. İfadesi kıdemli kardeş Cheng’e benzeyen birisiydi.

 

“Kendimi tanıtmama izin verin, benim adım Cheng Zhen. Duyduğuma dün avluda yaşananlar esnasında kuzenime karşı kibirli şekilde davranmışsınız. Sizin gibi sıradan kişilerin kibirlenmesi için ne hakkı var anlamıyorum! Eğer benim kuzenime bir daha yaklaşmaya çalışırsanız sizi doğduğunuza pişman ederim!”

 

Tehdit üstüne tehdit! Yüz mücadele arenası gibi bir yerde böyle tehditler savurduklarına göre bu müritler gerçekten de dizginsiz kişiler olmalıydı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr