Bölüm 320: Nefret Patlaması

avatar
2458 1

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 320: Nefret Patlaması


Usta Fang’ın sesi bir kez daha duyuldu: “Hepimiz burada toplandık, hepinize kurallar açıklandı, benim daha fazla konuşmama gerek yok. Şimdi, sadece birkaç detayın üzerinden geçmem lazım. Birincisi, her üç aylık döngüde yüz adet mücadele tamamlamanız gerektiği detayı. Ne sebeple olursa olsun bu sayıya ulaşamazsanız kaçırdığınız her mücadele sizin kaybınız olacaktır. Yani şöyle, eğer döngüde seksen adet mücadele tamamladıysanız ve kırk adet mücadele kazandıysanız, o halde tamamlamayı başaramadığınız yirmi adet mücadeleyi de kaybetmiş sayılacaksınız. Bu durumda kazandığınız mücadele sayısı yirmiye, kaybettiğiniz mücadele sayısı ise atmışa dönüşecek. Bunun üzerine de başarı sıralamanız yapılacak. İkinci detay ise, eğer karşınızdaki rakibinizin sizden çok daha güçlü olduğunu düşünüyorsanız geri çekilebilir ve mağlup sayılmak isteyebilirsiniz, böylece ağır yaralanmalardan korunabilirsiniz. Rakibiniz bu durumda kazanmış sayılacak ve siz de kaybetmiş sayılacaksınız, ayrıca bu durumda sizin galibiyet sayınızdan da bir sayı düşülecek. Üçüncü detay ise, bizim sadece daha güçlü olanın kim olduğunu bilmek istediğimizdir, yani savaşların illaki ölümcül sonuçlar doğurmasını talep etmiyoruz. Elbette kayıplar söz konusu olacaktır, bu kaçınılmaz bir şeydir. Bu yüzden herkes kendi hayatından sorumlu tutulacaktır. Dördüncü detay ise, bu mücadelelerde şahsi intikamlar ve kişisel çıkarlar yasaklıdır. Eğer şahsi meselelerinizi burada çözerken yakalanırsanız ağır şekilde cezalandırılırsınız. Beşinci detay ise…”

 

Usta Fang sabırsız şekilde konuşuyor ve ardı ardına detayları sıralıyordu.

 

Jiang Chen dikkatli şekilde dinliyordu, sonuçta zafer detaylarda gizlenmiş bir şeydi.

 

“Pekâlâ, detayların da üzerinden geçtik. Hala aklınızda takılmış sorular varsa önümüzdeki iki saat içerisinde sorabilirsiniz. Bundan sonra ben sizlere karışmayacağım.”

 

Bunu duyan müritler akıllarındaki soruları sormaya başlamışlardı. Herkesin aklında farklı konularda sorular vardı.

 

Jiang Chen’in aklında merak ettiği bir soru olmasa da, diğerlerinin sorduğu soruların cevaplarını dikkatli şekilde dinlemişti.

 

“Usta Fang, ben yeryüzü ruh çeyreğinde toplam kaç kişi olduğunu merak ediyorum.”

 

“Şu anda göksel ruh çeyreğinde yüz kişi var, yeryüzü ruh çeyreğinde beş yüz kişi, gizemli ruh çeyreğinde beş yüz kişi ve sarı ruh çeyreğinde ise üç bin beş yüz kişi var.” Usta Fang işini iyi biliyordu, her soruya detaylı şekilde cevap veriyordu.

 

“Herkes üç aylık döngü içerisinde aynı testlerden mi geçecek?”

 

“Sarı ve gizemli ruh çeyreklerinin içerikleri neredeyse aynıdır. Testlerin çeşitleri elbette yeryüzü ve göksel ruh çeyreklerinde değişim gösterecektir, daha karmaşık bir hal alacaktır. Testlerin hepsi aynı olmak zorunda değil. Eğer içinizden yeryüzü ya da göksel ruh çeyreklerine geçebilenler olursa, o kısımların detayları size açıklanacaktır. Fakat siz şimdilik bu konular hakkında kafa yormayın.”

 

“Usta Fang, en sona kalan atmış dört kişi sadece göksel ruh çeyreğinden mi seçilecek?”

 

“Elbette, en sona kalan atmış dört kişi göksel ruh çeyreğinden seçilecek. Bundan dolayı size daha önce de söylediğim gibi, olduğunuz yerden memnunsanız bile rehavete düşerek kendinizi boşlamayın, askeri Dao yolunda yürümek her daim ilerlemeyi gerektirir. Her ne kadar bu seçmelere katılanların çoğu elenecek olsa da, sonuçta içinizden yükselenlerin olduğunu görmek bizi mutlu edecektir. Eğer içinizden biri son atmış dört kişi arasına girerse işte o zaman bizi gururlandırırsınız.”

 

Göksel ruh çeyreği en seçkin topluluk müritleri ile doluydu.

 

Diğer yandan, gizemli ruh çeyreği ise buna kıyasla daha az güçlü ve daha düşük potansiyele sahip müritlerle doluydu.

 

Bu müritler arasındaki sınıflandırma elbette topluluklarda sergiledikleri başarıya göre yapılmıştı. Genel konuşulacak olursa, gizemli ruh çeyreğindeki birinin göksel ruh çeyreğine yükselebilmesi olası bir durumdu.

 

Fakat yine de bu ihtimal oldukça düşüktü.

 

Gizemli ruh çeyreğindeki birinin bırakın göksel ruh çeyreğine yükselmesini, son atmış dört kişi arasına girmesi daha da düşük bir ihtimale sahipti.

 

Usta Fang uzun parmaklı ellerini savurdu: “Pekâlâ, şimdi sizleri sınıflandıracağım. Birinci kademeli müritlerin kendi yaşam alanları olacak. İkinci kademeli kişiler ikişerli olarak kalacaklar. Üçüncü kademeli kişiler dörderli olarak ve dördüncü kademeli kişiler sekizer kişi olarak kalacaklar.”

 

Katılımcıların elbette bu yoğun süreçte dinlenmeleri için gerekli bir ortama ihtiyaçları vardı.

 

Kademelerin arasındaki fark konaklama yerlerine de yansımıştı.

 

Birinci kademedeki müritler elbette kendilerine ait bir konaklama mekânına sahiptiler.

 

İkinci kademeliler her ne kadar yalnız başlarına yaşayacakları bir yere sahip olmasalar da, sonuçta diğerlerinden daha sessiz ve sakin bir mekâna sahiptiler. Sonuçta yetişim yaparkenki en önemli hususlardan biri huzurlu bir ortam yakalayabilmekti.

 

Etrafta daha az insan olması demek elbette yetişim yapacak olan kişinin dikkatini dağıtacak unsurların da azalması demekti.

 

Üçüncü kademeli kişilere gelince, kendileri her ne kadar ikinci kademedeki kişilerin elde ettiği sakin ortamı elde edememiş olsalar da, yine de dördüncü kademeli kişilerin elde ettiği ortamdan daha iyisine sahiptiler.

 

Bir odada sekiz kişi kalmak demek elbette bu ortamın kalabalık olacağı anlamına geliyordu. Bu durumda elbette etraftaki sesler ve gürültü dikkat dağıtıcı olacaktı.

 

“Demekki dördüncü kademeli kişiler ayrımcılığa maruz kalacaklar.” Jiang Chen içinden düşünüyordu. Fakat aynı zamanda biliyordu ki kurallar bu şekildeydi ve değiştirilemezdi.

 

Şu anda tek yapması gereken şey ‘dördüncü kademeli’ kimliğini üzerinden atmaktı.

 

Aradan iki saat geçtikten sonra bütün katılımcılar dairelerine yerleşmişlerdi. Dördüncü kademeli birisi olarak Jiang Chen’in dairesi arka taraflardaydı.

 

Dairesinin numarası dokuz yüzlü bir şeydi.

 

Jiang Chen bu durumu kafasına takamdı. Mademki içinde bulunduğu bu durumu değiştiremeyecekti, o halde bu konu hakkında fazla düşünmeyecekti.

 

Elindeki daire numarasına baktı ve dairesini aramaya başladı. Yirmi-otuz li mesafe yol aldıktan sonra sonunda dairesini bulmuştu.

 

Gizemli ruh çeyreğinin daireleri dağlık alanın yamacında kurulmuştu.

 

Burada belli bir düzen vardı, birinci kademe daireler en yukarıda, sonrakiler ise sırayla onun altındaydı.

 

“Hehe, belli ki dördüncü kademe katılımcılar gerçekten de herkesten daha aşağıda görülüyor. Hem sekiz kişilik odalarda yaşıyorlar, hem de hiyerarşik olarak en düşük yükseklikteki noktada dairede oturuyorlar. Askeri Dao dünyasında gerçekten de birinin eğitim seviyesi düşükse gittiği her yerde eziliyor.” Jiang Chen içinden düşünüyordu.

 

Her ne kadar bu durum yazılı bir kural olmasa da açık şekilde kendisini belli ediyordu, düşük seviyeliler alt tarafta, yüksek seviyeliler üst tarafta konaklıyorlardı.

 

Jiang Chen sonunda dairesinin nerede olduğunu görmüştü, dairesine doğru yürüyordu.

 

Jiang Chen’in kalacağı evin dışında birisi aylak şekilde dolaşıyordu. Bu kişi Jiang Chen’i karşılamak için ayağa kalktı ve ona yürüdü.

 

“Sen de mi burada kalıyorsun?” Bu kişi bir üniforma ve maske takıyordu, topluluk müridiydi.

 

“Evet, sen de önceki seçmelerde ikinci olan kişi olmalısın.”

 

“Senin beni hatırlayacağını düşünmemiştim, katılımcı belgelerindeki skorlar açıklanırken etrafına pek dikkat etmediğini görmüştüm. Beni nasıl hatırladın?”

 

Jiang Chen elbette diğerlerinin sırlamasına önem vermemişti, fakat bu durum diğerlerini hatırlamayacağı anlamına gelmiyordu.

 

Jiang Chen’in hafızası oldukça güçlüydü, dikkatini ufacık bir şey çekse bile bunu hatırlayabilirdi.

 

Fakat Jiang Chen hafızası hakkında yorum yapmadı ve sadece gülümsedi: “Sen de mi burada kalacaksın? Bütün dış katılımcılar burada mı kalacak demek oluyor bu?”

 

Jiang Chen aslında bu sorunun cevabını merak etmiyordu, sonuçta maskenin altındaki kişileri dışarıdan tanımak mümkün değildi.

 

Ayrıca Jiang Chen zaten topluluk müritleri ile aynı ortamda kalmaktansa dışarıdan gelen katılımcılarla aynı yerde kalmayı tercih ederdi.

 

Zayıf görünüşlü olan bu katılımcı cevapladı: “Ben de ilk başta öyle düşünmüştüm, fakat aslında beş gruba ayrıldığımızı öğrendim, yani ikişer kişilik gruplar halindeyiz. Her iki kişilik dış katılımcı başka bir sekiz kişilik mürit grubuyla eşleşerek konaklama yerlerine gönderilmiş. Yani bu evdeki dış katılımcılar sadece ikimiziz.”

 

Jiang Chen bütün dış katılımcıların tek bir yerde toplanmamış olmasına şaşırmıştı.

 

Görünüşe göre topluluk müritleri ile aynı yaşam alanını paylaşmak kaçınılmaz olacaktı.

 

Jiang Chen bu durumdan memnun değildi fakat itirazı da yoktu. Sonuçta aynı evde olsalar da, herkesin farklı odası olacaktı.

 

Jiang Chen gülümseyerek konuştu: “Hadi, mademki buraya kadar geldik, keyfimize bakalım. Dışarıda aylak gibi dolaşmak yerine evimize girelim.”

 

Diğer katılımcı bu esnada bir soru sordu: “Belliki bizim gibi dış katılımcıların sayısı burada oldukça az olacak ve nerede olursak olalım ayrımcılığa maruz kalacağız, sana nasıl hitap etmemi istersin? Kardeşim diyeyim mi? Mademki aynı çatı altında yaşayacağız, birlikte takılmamız lazım, sence de öyle değil mi?”

 

Jiang Chen gülümsedi: “Mademki beni herkes birinci seçmelerden ‘kaya kalpli adam’ olarak hatırlıyor, sen de bana ‘kaya’ diye hitap edebilirsin.”

 

Katılımcı göz kırparak cevapladı: “Pekâlâ kaya kardeş, sen bana Xiao Fei diye hitap edebilirsin.”

 

Jiang Chen kafasını salladı ve içeri girerlerken içeriden kaba bir sesin bir şeyler hakkında şikayet ettiğini duydular.

 

“Bu ne boktan iş böyle? Duyduğuma göre dış katılımcılardan ikisi bizim evimizde kalacakmış! Bu ne şanssızlık be! Bizler, yani soylu müritler! Sıradan uygulayıcılarla aynı çatı altında kalmak mecburiyetinde miyiz? Bu kişiler çöp! Bunu kim ayarladı be? Bu resmen bizim için aşağılamadır!”

 

Bu adam tam bir iri yapılı zalimin sesine sahipti.

 

Bu esnada bir başka sinsi ses daha duyuldu: “Kardeş Kaplan, biz senin kimlere değer verdiğini biliyoruz. Bence sen daha onlar gelir gelmez onlara günlerini göstermelisin. Onların kimin üstün olduğunu iyice anlamalarını sağlamalısın! Sıradan uygulayıcılar sadece birer köylü çöptür ve bizim gibi Anka kuşlarıyla aynı ortamda kalmaları mümkün değildir.”

 

“Evet, kardeş Kaplan, onlara kimin patron olduğunu öğretmelisin. Onların her daim bize saygı duymaları gerektiğini onlara bildirmelisin.”

 

İlk başta şikayeti duyulan ses tekrar konuştu: “Endişelenmeyin, o iki köylü şarlatana hadlerini bildireceğim. Burada bizim sözümüzün geçtiğini gelir gelmez öğrenecekler!”

 

“Kardeş Kaplan, sen bir tanesin! Bizler bu işe karışmayacağız ve sana bırakacağız! Sonuçta iki köle kazanmak senin işine yarar!”

 

Jiang Chen ve Xiao Fei isimli katılımcı birbirlerine baktılar, ikisinin de yüzünde garip bir ifade vardı.

 

Daha yaşayacakları eve yerleşmeden nefret gösterisi ile karşılaşmışlardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr