Sovereign of the Three Realms - Bölüm 317: Birinci Kademe Seçmelerin Galibi Belli

---

Üç ceset, üç kafa…

 

Daha saniyeler önce gururlu şekilde hava atan üç adam, Jiang Chen’in bütün kazancını bırakıp gitmesini isteyen üç adam…

 

Şimdi bu üç adamın kafaları vücutlarından ayrık vaziyetteydi. Yaptıkları kışkırtmalardan pişman olacak kadar bile vakit bulamamışlardı.

 

Vücutları buz kesmiş gibi hareketsizdi.

 

Diğer katılımcıların gözünde korku vardı. Maskeleri olsa bile bu korku okunabiliyordu.

 

Sayıca üstün olmak bile böylesine bir güçle savaşmaya yetmezdi.

 

Açık konuşmak gerekirse, eğer kaya kalpli adam bu katılımcıları da öldürmek isteseydi, on beş dakika içinde hepsini öldürebilirdi. Bir kişi bile hayatta kalmazdı.

 

Kaya kalpli adamın hamlesi çok hızlıydı, ışık hızında gibiydi!

 

Gruplarındaki en güçlü üç kişi aynı anda ölmüştü.

 

Hayatta kalanlar on katı kalabalıkla gelseler bile bu güce karşı koyamazlardı.

 

Kaya kalpli adamla aralarındaki fark tıpkı yetişkin bir adamla yeni doğmuş bir bebeğin arasındaki fark gibiydi.

 

Korku dolu gözler cesetleri izliyordu, Jiang Chen’e bakmaya cesaret bile edemiyorlardı. Kalplerindeki tek şey korkuydu.

 

Jiang Chen tek bir hamleyle üç kişiyi öldürmüştü.

 

Tek bir hamleyle kayalığın üzerinden kaybolmuştu.

 

Geriye kalan sıradan ve heyecanlarına yenik düşmüş uygulayıcılara önem vermemişti.

 

Jiang Chen böylesine çöp insanlarla uğraşmak istemiyordu.

 

“Kuşlar yemek için, insanlar mal varlığı için aptal şekilde ölüyor. Bu insanlar yetenekleri zayıf olmasına rağmen beni öldürmeye kalkıştılar. Gerçekten de ölüm istiyorlardı.”

 

Jiang Chen kafasını sallayarak birkaç hamlede, hızlı şekilde ortadan kaybolmuştu.

 

Geriye kalan yüz kişilik katılımcı grubu Jiang Chen’in gittiğini anlayınca rahat bir nefes aldılar.

 

Ölümden dönmüşlerdi, bu durum onları rahatlatmıştı.

 

Trajik şekilde, kaya kalpli adamın aslında kendilerini öldürme niyetinde olmadığını anlamışlardı.

 

Bu gerçekten de bir trajediydi.

 

Bu olay aynı zamanda kendileri ile gerçek bir dâhi kişinin arasındaki farkı anlamalarına sebep olmuştu.

 

Şimdi anlıyorlardı bu adamın kendilerini öldürmeye neden tenezzül bile etmediğini.

 

Grupta fısıldaşmalar başladı.

 

“Korkunç! Bu gerçekten korkunç.”

 

“Bu adamın hamle yaptığını görmedim bile! Ruh âlemi uygulayıcılarını tek hamlede öldürdü!”

 

“Biz hayal mi görüyoruz yoksa?”

 

“Bizim gibi karıncaların ona zarar verme niyetinde olması gerçekten de gülünç!”

 

Jiang Chen uzaklarda, bir ormanın içine gelmişti. Daha önceden kendisini izleyen siluet hala Jiang Chen’i takipteydi.

 

“Yangın okyanusundan kurtulmak kolay değil. Az önceki palyaço grubunun kendilerine fazla güvenip bu adamla savaşmaya çalışması gerçekten komikti.”

 

Bu kişi Jiang Chen’i hep takip ediyordu, şimdi ise bu yangın okyanusundan kurtulan kişinin Jiang Chen olduğuna kesin emindi.

 

Jiang Chen sonraki birkaç gün düşük bir profil sergiledi.

 

Olayların büyümesini istemiyordu, Alevli Kuzgunlar insanlardan rahatsız olup yüz li mesafelik alanı yangın yerine çevirmişlerdi. Bunun tekrar yaşanmasını istemiyordu.

 

Jiang Chen artık bu Yıkım Vadisinin basit bir yer olmadığına kesinlikle emindi. Aziz dereceli bir Kızıl Kabuklu Alevli Kertenkelenin burada yaşamını sürdürmüş olması, daha güçlü varlıkların da burada olabileceğini gösteriyordu.

 

Jiang Chen hayatının sonlarını yaşayan bir aziz dereceli varlıkla karşılaştığı için kendini şanslı hissediyordu.

 

Eğer böyle bir yaratıkla normal koşullarda karşılaşmış olsaydı, olağanüstü yeteneklerini sergilese bile hayatta kalamazdı.

 

Sonuçta aziz dereceli bir hayvan demek, orijin âlemindeki bir insanla denkti.

 

Jiang Chen sonraki birkaç gün düşük profil sergiledi, tehlikeden uzak durmayı önceliği haline getirdi.

 

Sadece küçük sorunlarla karşılaşmıştı ve hepsinde de başarılı olup kârlı çıkmıştı.

 

Yıkım Vadisi kesinlikle her türlü hazineyi barındıran bir yerdi.

 

Beklenmedik bir sürü olaydan sonra, on günlük süre artık geçmişti.

 

Bütün katılımcılar Yıkım Vadisinin dışına alınmıştı.

 

Jiang Chen etrafına baktı ve içeri giren sekiz bin kişinin yarısından bile az kişinin geri dışarı çıktığını gördü.

 

Topluluklar bile bu sonuçlara şaşırmıştı.

 

Sayım yapıldıktan sonra görüldü ki sadece üç bin beş yüz katılımcı kalmıştı. Bu demek oluyordu ki dört bin beş yüz katılımcı bu mücadelede hayatını kaybetmişti.

 

Yüzde elliden daha fazlası başarısız olmuştu!

 

Jiang Chen biliyordu ki eğer Alevli Kuzgunlar o yangını başlatmasalar, ölüm oranı çok daha düşük olacaktı.

 

Dürüst konuşmak gerekirse, sağ kalanlar içeride ölenler için pişman değildi, aksine kendilerini şanslı hissediyorlardı.

 

Çok kişinin ölmesi demek rakip sayısının azalması demekti. Bu durumda topluluklara girme şansları da artıyor demekti.

 

Topluluklar üç bin kişi alacaktı, bu durumda sadece beş yüz kişilik bir fazlalık vardı.

 

Organizatör konuştu: “Buradakileri tebrik etmeliyim, içeriden sağ kurtuldunuz! Buradakilerin çoğu topluluklara girmeye hak kazanacak. Birinci kademe seçmeler tamamlandı. Katılımcı belgelerinizdeki bilgilere göre şimdi sıralamanız yapılacak. Buradaki başarılarınız elbette ikinci kademe seçmelerde de hatırlanacak. Fakat unutmayın, ikinci kademe seçmelerde topluluk müritleri ile yarışacaksınız. Buradaki başarılarınız topluluk müritlerinin karşısındayken çok şey ifade etmeyecek. Pekâlâ, biraz dinlenin ve katılımcı belgelerinizi verin. Sıralamayı yarın açıklayacağız. Unutmayın, ilk kademedeki katılımcı numaranız ile ikinci kademedeki katılımcı numaranız aynı olacak.”

 

Şüphe yok ki birinci kademe seçmelerin galibi olan kişi Jiang Chen olacaktı.

 

Sonuçta Jiang Chen kendi şahsi kârı için burada değildi, ne yapıyorsa askeri Dao için yapıyordu.

 

Jiang Chen’in şu anda on altı krallıkta sıradan uygulayıcılar arasında kendine layık bir rakibi yoktu. Bu saatten sonra topluluğun müritleri ile rekabet edip tecrübe kazanmalıydı.

 

Jiang Chen’in yükselişi için bu topluluk müritleri harika bir fırsat olabilirdi.

 

Bütün gece boyunca hiç konuşmadan, bağdaş kurmuş şekilde oturdu.

 

Sonraki gün herkes heyecanlıydı, sıralama açıklanacaktı.

 

Jiang Chen gözlerini açtı, ortamın atmosferi içini ısıtmıştı.

 

Birinci kademe seçmelerin sonucu hakkında çok heyecanlanmıyordu, Jiang Chen’in asıl hedefi ikinci kademe seçmelerde başarılı olmaktı. Son on altı kişi arasına girmekti!

 

“Herkes sessiz olsun! Sıralama belli oldu! Şimdi sizin katılımcı belgelerinizdeki bilgilere göre ikinci kademe seçmelere gidip gidemeyeceğinizi söyleyeceğiz.”

 

Her katılımcı belgesi kendisine has katılımcı numarasına ve sonuçlara sahipti.

 

Fakat gerçekçi olmak gerekirse, herkes zaten birincinin kim olduğunu biliyordu. Birinci kişi kesinlikle kaya kalpli adam olmalıydı.

 

Asıl akıllardaki merak konusu olan soru kaya kalpli adamın kim olduğuydu. Bu maskenin ardındaki kişi kimdi? Asıl merak edilen buydu!

 

Organizatörlerden birisi Jiang Chen’e katılımcı belgesini uzatırken nazik şekilde gülümsedi: “Genç adam, sen birinci kademe seçmelerin yenilmez galibisin. Bu bir numaralı belge senindir, bunu bir onur olmalı. Umarım bu belgenin ne anlama geldiğini, beraberinde getireceği yükleri de anlıyorsundur.”

 

Organizatör samimi konuşmuştu. Cesaretlendirici bir konuşmadan sonra iki numaralı belgeye geçti.

 

İkinci belge ince yapılı bir katılımcıya verilmişti. Bu kişinin kim olduğu hakkında da dedikodular vardı.

 

Fakat bu kişi de düşük bir profil sergilemiş ve kimliğini gizli tutmak için çaba sarf etmişti.

 

Daha sonra bütün belgeler katılımcılara birer birer verildi.

 

İlk sıralarda yer alanlar sevinmişti, gururlu ve mutluydular. Son sıralarda yer alanlar ise içlerine kapanmış gibiydiler.

 

Sonuçta buradakilerin arasından beş yüz kişi elenecekti.

 

Jiang Chen bir numaralı belgeyi elinde tutarken etraftan kendisine gelen bakışları önemsemiyordu.

 

“Pekâlâ, herkes belgesini aldı. Belgelerinizin üzerindeki numaralar birinci kademe seçmelerde kaçıncı sırada olduğunuzu gösteriyor. İkinci kademe seçmelerde daha büyük bir rekabet sizi bekliyor olacak. Unutmayın, ikinci kademede elenecek olanların sayısı daha az olacak ve buradaki başarınız sizi sonraki seçmelerde etkileyecek. Skorunuz ne kadar yüksek olursa kârınız da o kadar büyük olur. Bundan dolayı şunu söylemeliyim, eğer birinci kademe seçmelerden bir şeyler kazandıysanız, bunu ikinci kademede harcamaktan çekinmeyin!”

 

Ortamdakiler heyecanlıydı.

 

Topluluklar! Sonunda kapılarını açmış ve eleman alımı yapıyorlardı!