Bölüm 298: Bir Alışveriş ve Bir Anlaşma

avatar
2426 2

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 298: Bir Alışveriş ve Bir Anlaşma


Altın Mühür Lordu bir ruh oluşumuydu, insanlara göre daha az kurnazdı.

 

Jiang Chen gülümsedi: “Eğer bu dağdan ayrılmak istiyorsan senin gücün dağın gücünden daha üstün olmalı. Fakat biliyorsun ki senin vücudun ve enerjinin kaynağı da bu dağdır. Senin gücün ne kadar yüksek olursa olsun bu dağdan daha üstün olamaz. Bundan dolayı içinde bulunduğumuz durum bir tür paradokstur. Teorik olarak konuşursak senin dağdan ayrılman imkânsızdır, fakat…”

 

“Fakat ne?”

 

“Fakat dışarıdan veya dağın ustasından yardım alırsan durum değişir elbette. Dağın ustası dağı harmanlayarak senin tarafından absorbe edilmesine izin verirse işte o zaman işler değişir. Sen bu durumda dağın kendisi olursun!”

 

“Yani dağ ve ben birleşir miyiz? Bunu mu demek istiyorsun?”

 

“Evet buna benzer bir şey anlatmak istiyorum, fakat orijinal ustanın seni kontrol etmesi ile sen nasıl dağ ile entegre olabilirsin ki?”

 

“Yani ne demek istiyorsun, benim buradan çıkışım imkânsız mı? İstediğim özgürlüğe kavuşamayacak mıyım?”

 

“Ben öyle bir şey demedim.”

 

“O halde…?”

 

“Anlatman istediğim aslında oldukça basit bir şey. Senin önünde iki seçenek var. Birincisi dağın ustası seni kontrol etmeyecek ve sen dağ ile entegre olabileceksin, ya da dışarıdan yardım alacaksın.”

 

“Dağın ustasının iradesi beni kontrol etmeyecek mi? Âdemoğlu, eğer sen testi geçersen ben dağın manyetik kalbini sana veririm, sen dağın ustası olursun. O halde orijinal ustanın iradesi beni artık daha fazla kontrol edemez! O halde benim dağ ile entegre olmam için umur var demektir!”

 

“Teorik olarak evet, fakat şunu söylemeliyim ki ben dağın kalbini elime geçirdiğimde dağın sahibi sayılırım ve onu absorbe etmeni istemem.”

 

“İstemez misin? Ama neden?”

 

“Benim üçüncü seviyeli ruh âlemi uygulayıcısı olduğumu biliyorsun, ben zayıfım. Bu manyetik dağ benim hayatımı koruyucu nitelikte bir hazine haline bürünebilir. O halde ben enden bundan vaz geçeyim ki?”

 

“Sen benim seni bir hamlede öldürebileceğimden korkmuyor musun?”

 

“Beni öldüremezsin çünkü orijinal ustanın iradesi seni kontrol ediyor! Mademki verdiğim cevaptan tatmin oldun, sadece yüzde otuz kadar gücünü kullanabilirsin. Ben bu saldırıdan canlı olarak kurtulabileceğimi düşünüyorum. Bu saldırıdan kurtulunca da kurallar gereği manyetik kalbin sahibi olacağım ve onu kendime ait hale getiririm. Bu durumda senin yeni ustan ben olacağım. Bundan sonra ise benim düşüncelerim ile senin hayatını ve ölümünü kontrol edebilirim.”

 

Altın Mühür Lordu streslenmişti. Jiang Chen’in söyledikleri mantıklıydı.

 

Jiang Chen’in cevabı tatmin edici olduğundan onu öldüremezdi ve o kalbin sahibi, yani Lordun sahibi olacaktı.

 

“Âdemoğlu! Sen kalbi kendine ait hale getirirsen seni bin yıl boyunca koruyacağıma yemin ederim! Bin yıl boyunca senin hizmetkârın olmaya yemin ederim! Bu süre senin güçlenmen için yeterli olacaktır öyle değil mi?”

 

Lordun gözünde bu anlaşma gayet makuldü.

 

Jiang Chen hafifçe gülümseyerek konuştu: “Ben manyetik dağdan vaz geçemem. Üstelik ben bu anlaşmaya tamam desem bile sen zaten bu dağı absorbe etmek için en az bin yılını harcayacaksın. Bundan dolayı sen beni bu bin yıl boyunca koruyamayacaksın. Ben senin beni koruman için bin yıl sonrasına nasıl anlaşma yapabilirim?”

 

“Âdemoğlu, şansını zorluyorsun! Konuşmalarımızı anlaşmaya vardırmak istemiyor gibisin! Ben eğer sahibimin iradesinin isteğinin tersi yönünde hareket edersem dağılırım ve uyku haline girerim. Fakat mutlaka bir gün yine uyanırım. Fakat sen ölürsen bir daha geri dönemezsin!”

 

“Söylediklerinde biraz mantık var, kabul ediyorum. Fakat sana garanti veriyorum ki ileride on bin kez ölüp dirilsen bile benim gibi birisi ile karşılaşamayacaksın. Sadece ben senin isteklerine yardım edebilirim. Ben hariç kimse sana yardım edemez. Böylesine bir kumar oynamaya mı niyetlisin yani?”

 

Jiang Chen bu yaratığın psikolojik olarak zayıf noktasını bulmuştu.

 

Jiang Chen’in bu sözlerini duyan yaratık donakaldı.

 

Bronzdan gözleri Jiang Chen’e kilitlenmişti. Sadece bir hamlesi ile Jiang Chen’i öldürebilirdi.

 

Yaratık manyetik aynalarda bir akım göremiyordu, bu durumda bu insan yalan söylemiyor demekti.

 

Eğer insan yalan söylüyor olsa aynalarda akım oluşacaktı.

 

Bu Âdemoğlunu öldürmeli miydi?

 

Altın Mühür Lordu her daim vahşi bir varlık olmuştu. Sayısız insan öldürmüştü.

 

Fakat yaratık şu anda tereddütteydi.

 

Hayalleri gerçek olabilirdi! Daha önce Jiang Chen’de gördüğü umut ışığını başka hiçbir insanda görememişti.

 

Altın Mühür Lordu için bir insanı öldürmek kolay bir işti. Fakat orijinal ustanın koyduğu kurallara karşı gelip öfkesine yenik düşerek Jiang Chen’i öldürürse parçalarına ayrılırdı ve tekrar ne zaman eski haline dönüşeceği muammaydı.

 

Ayrıca ileride tekrar uyandığı zaman bilincinin ve gücünün ne kadarının geri gelebileceği de kesin değildi.

 

“Onu öldüremem, onu öldüremem! Bu Âdemoğlu benim özgürlüğümün tek anahtarı.”

 

“Altın Mühür Lordu! Benim bir önerim var, duymak ister misin?”

 

“Nedir? Ne önerin var söyle bakalım.”

 

“Hatırlarsan iki yöntem olduğunu söylemiştim. Sen dağın gücünden daha güçlü hale gelemiyorsun çünkü dağı absorbe edemiyorsun. Dışarıdan yardım almak senin güçlenmene kaynak olabilir.”

 

“Dışardan yardım mı?”

 

“Dışardan yardım alma yönteminde de umut vardır. Eğer bu dağın gücüne benzer güçte bir hazine ile karşılaşırsan onu bir koz olarak kullanabilir ve bu dağdan ayrılabilirsin. Fakat, bu dağın özelliklerine sahip bir hazine bulmak oldukça zordur.”

 

“Madem bulması zor, bunu neden konuşuyoruz ki? Böylesine küçük bir umut için seninle anlaşacağımı mı sanıyorsun?”

 

“Elbette hayır, benim tavsiye ettiğim yöntem benim kalbe sahip olup dağı ele geçirmemdir. Bu şekilde ileride senin de işine yarayacak bir hazineyi bulmak için elimden geleni yapacağım. Eğer böyle bir hazine bulamasam bile, gücümü artırdığım zaman, yani manyetik dağa ihtiyacımın kalmadığı zaman senin bu dağı absorbe etmene izin vereceğim. Bu şekilde sen özgürlüğünü kazanabilirsin, ne dersin?”

 

Jiang Chen’in son teklifi buydu.

 

“Altın Mühür Lordu, sen bunu istersen reddedebilirsin, fakat benim şartlarım bunlar!”

 

Altın Mühür Lordunun ifadesi değişmişti, endişeli ve düşünceli görünüyordu.

 

Bakışlarını Jiang Chen’e çevirdi: “Âdemoğlu, sen sadece üçüncü seviyeli bir ruh âlemi uygulayıcısısın. Senin gücünü artırabileceğin kesin mi? Eğer ki artırabileceksen bile, bu kaç yıl sürecek?”

 

“Tamam da, senin bilincini tekrar kazanabilmen kaç yıl sürecek, bunu da düşünmelisin!”

 

“Ben… Ben hiç saymadım ki… Bilmiyorum… Sanırım yüz bin yıl kadar sürecek olmalı.”

 

“Yüz bin yıl mı? Yüz bin yıl çok uzun bir zaman, emin ol ben bundan daha kısa sürede gücümü geliştiririm. Benim yeterli güce ulaşmam için sadece on bin yıla ihtiyacım var.”

 

“Sen bundan nasıl emin olabilirsin ki?”

 

“Nasıl mı? Şu halimize baksana, kendimden kat kat güçlü bir yaratıkla karşı karşıyayım ve sen beni öldüremiyorsun. Bu sebep senin için yeterli değil mi?”

 

Altın Mühür Lordu şaşırmıştı, buna verecek bir cevabı yoktu.

 

Sonuçta bu yaratık kadim zamanlardan beri buradaydı ve onuncu kata gelen kişiler çok nadirdi, üstelik de gelenler arasında Jiang Chen kadar üstün birisi yoktu, bu adam kesinlikle diğerlerinden çok farklıydı.

 

Yaratığın karşısındaki bu genç adam yirmili yaşlardan daha gençti fakat kendine güveni sanki binlerce yaşındaymış gibiydi. Kendisinden katlarca daha güçlü bir varlık karşısında bile duruşunu hiç bozmamıştı.

 

Sanki bu genç adamın gözünde yaşam ve ölümün hiçbir değeri yok gibiydi.

 

Böylesine bir zihin ve açıkgözlülük örneğini daha önce görmemişti Altın Mühür Lordu.

 

Bu durum Altın Mühür Lordunun Jiang Chen’e olan bakışını tekrar gözden geçirmesine sebep oldu.

 

Fakat bu yaratığı asıl cezbeden şey Jiang Chen’in karakteristik özellikleri değil, söylediği sözlerdi.

 

Altın Mühür Lordu karşısındaki adamın boş konuşmadığının, bilgi ve tecrübeye dayalı konuştuğunun farkındaydı. Bu adam manyetik dağ ve Altın Mühür Lordu arasındaki ilişkiyi gerçekten de iyi biliyordu.

 

Ayrıca Lordu nasıl serbest bırakıp özgürlüğüne kavuşturabileceğini de biliyordu.

 

Lort karşısındaki kararlı duruşlu adam baktı ve iç çekerek konuştu: “Pekâlâ, pekâlâ… Görünüşe göre başka seçeneğim yok. Fakat genç adam, senin ağzından yemin ettiğini duymak istiyorum.”

 

“Elbette, bunu yaparım. Ben! Jiang Chen! Göklere yemin ederim ki ileride Altın Mühür Lordunun manyetik dağın esaretinden kurtulup özgürlüğe kavuşması için elimden geleni yapacağım! Eğer bunu on bin yıl içerisinde başaramazsam, o halde Altın Mühür Lordunun manyetik dağı absorbe etmesine izin vereceğim. Eğer sözümü tutmazsam gökler beni parçalasın!”

 

Altın Mühür Lordu bu sözleri duyunca kafasını onaylar şekilde salladı, ellerini iki yana açarak manyetik aynaların kaybolmasını sağladı.

 

“Jiang Chen, kendini hazırla, kurallar gereği benim darbelerimden biri ile karşılaşacaksın. Ben elimden geldiğince darbenin gücünü azaltacağım ve yaklaşık yüzde on kadar gücümü kullanacağım. Zaten sen benim gücümün yüzde onuna bile karşı koyamazsan dağın manyetik kalbine layık değilsin demektir.”

 

Altın Mühür Lordu birkaç adım ilerledi, hareket ederken sanki deprem oluyor gibiydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr