Birinin ağzından kan kusması tam bir trajediydi, Jiang Chen bu durumu gülünç bulmuştu.

Demir Can şu anda kendisini çok kötü hissediyordu fakat oyalanacak vakti olmadığını biliyordu.

Eğer kalan altı saati de oyalanarak harcarsa esirlerin ölümü başlayacaktı. Söylemek gerekirdi ki Demir Ailesinin kaynakları elbette zengindi, Jiang Chen’in listesindeki fiyatlar yüksekti, ama Demir Can kendisine verilen süre içerisinde bunları toparlayabilecek birisiydi.

Nitekim Demir Can kendisine söylendiği gibi, listedeki eşyaların hepsini toparlayıp getirmişti.

Eşyalar neredeyse üç oda kaplayacak kadar büyük yer tutmuştu.

Jiang Chen gülümseyerek eşyalara bakıyordu: “Belli ki Kadim Demir gerçekten de sözünün eri birisi. Umarım böyle dostane takasları ileride de yaparız.”

İleride de mi?

Demir Can’ın kalbinde öldürme arzusu yoğunlaşmıştı, ileride demek ne demekti?

“Sen istediğini aldın, neden esirleri bırakmıyorsun?”

Jiang Chen kahkaha ile bağırdı: “Bırakın esirleri!”

Jiang Chen’in emirlerini duyan korumalar Demir Dazhi ve Zhou Yi’yi bıraktılar. Hem Demir Dazhi’nin hem de Zhou Yi’nin yüzünde yorgunluk ifadesi vardı.

Jiang Chen malikânesinin kapılarına yaslanmış ve yine alaycı şekilde gülümserken konuştu: “Efendi Demir Dazhi, eğer ileride de yapacak bir şey bulamazsanız lütfen tekrar uğrayın.”

Demir Dazhi sinirlenmişti.

Jiang Chen’in aldığı eşyalar yetmemişti belliki, daha fazlasını istiyordu.

Demir Can esirlerin serbest bırakıldığını görünce kibarlığı elden bıraktı: “Jiang Chen, bu meselenin burada bittiğini düşünme.”

Demir Can babasından her ne kadar kesin talimatlar almış olsa da hala intikam için geri geleceğinin mesajlarını vermekten çekinmiyordu.

“Jiang Chen! Eğer büyük seçmelere katılma cesaretini gösterirsen, benim Demir Ailem senin bir köpek gibi ölmenden emin olana kadar peşini bırakmayacak. Senin korkunç bir şekilde ölmeni sağlayacağız!”

…

Demir Ailesinin toplantı odasında üç nesilden insan toplanmıştı.

Gizli odada sadece dört kişi vardı.

Demir Long, Demir Can ve Demir Dazhi toplantıdaydı, Zhou Yi ise onların yardımcılığını yapıyordu.

Demir Long’un yüzü Demir Dazhi ve Zhou Yi’nin anlattıklarını duydukça şaşkınlıkla kaplanıyordu. Dinledikten sonra kısa bir süre iç çekti.

“Ruh dereceli ruh hayvanları topluluğun uzman kişilerinin bile eğitmekte zorlandığı hayvanlardır. Jiang Chen onları savaşmaları için eğitmiş, ama bunun yanında onların formasyon oluşturmalarını bile sağlayabilmiş. Böyle fani bir krallıktan gelen birinin bunları yapabildiğini düşünmek bile şaşırtıcı! İnanılmaz bir şey bu!” Demir Long’un ses tonunda şaşkınlık vardı.

“Baba, bu yaşlı Ye Chonglou denen adam yıllarını ruh hayvanlarını eğitmek için harcamış birisi değil mi? Büyük ihtimalle Jiang Chen’e yöntemleri öğreten kişi de kendisidir. Bu Jiang Chen denen hayvan bence Ye Chonglou’nun kuklalarından birisi olmalı, sence de öyle değil mi?”

“İmkânsız! Ben Ye Chonglou’nun yeteneklerini iyi bilirim. Bu adam her ne kadar ruh hayvanlarını yetiştirmekte uzman sayılsa da, onlara formasyon oluşturmalarını öğretebilecek kadar yetenekli birisi değil. Bence Jiang Chen başka bir kaynaktan rastlantı sonucu bilgi alıyor olmalı.”

“Rastlantı sonucu bilgi almak mı? Jiang Chen fani krallıktan gelen önemsiz bir karakter, Doğu Krallığı’nda nasıl bir rastlantı sonucu kaynak elde etmiş olabilir ki?”

Bu esnada Demir Dazhi konuştu: “Doğu Krallığı üçüncü dünya ülkesi sayılabilecek küçük bir krallık. On altı krallık ittifakında sadece küçük bir yer kaplayan bir krallık. Jiang Chen böyle küçük bir krallıkta nasıl bir fırsat yakalamış olabilir ki? Büyükbaba, benim görüşüme göre, Jiang Chen Ye Chonglou’nun gizli kuklalarından birisi olmalı.”

Demir Long iç çekti: “Fakat… Dazhi, senin elinde barındırdığın potansiyel çok yüksek, fakat senin mental gücünün de kuvvetlenmesi ve gelişmesi lazım. Büyük seçmeler senin için çok büyük bir fırsat.”

“Fırsat mı?” Demir Can bu sözleri duyduğuna şaşırmıştı: “Baba, bu seferki büyük seçmelerin arkasında farklı bir olay mı var yoksa?”

Demir Dazhi de meraklı gözlerle Demir Long’a bakıyordu.

“Of! Sizler başkentte sorun yaratmakla meşgulken biz toplantıdaydık. Xie Tianshu, ben ve Ye Chonglou topluluğun atası sayılan Bin Akbaşlı isimli kişi tarafından çağırıldık. Bu seferki seçmeleri dört büyük topluluk ortak olarak uygulayacak. Bu yıl yapılacak olan seçmeler daha önce görülmemiş bir öneme sahip olacak. Her topluluk kendisine ait dört elit uygulayıcıyı gönderecek ve toplamda on altı kişilik bir grup oluşturulacak.”

“En güçlü on altı uygulayıcı mı? O kişilerin özelliği ne olacak peki?”

“Bu on altı kişi topluluğun atası olan kişiden özel eğitim alma şansını yakalayacak. Onlar topluluğun çekirdeklerini oluşturan kaynaklardan ve çok özel bilgilerden yararlanabilecekler.”

“Ne?” Demir Dazhi çok şaşırmıştı: “Ata’nın özel eğitimi fırsatı mı?”

“Evet, doğru duydunuz. Öyle boş bir eğitimden de bahsetmiyorum, teorik bir eğitim falan değil, tamamen uygulamaya dayalı ve kaliteli bir eğitim. Açıkçası bu eğitimi alacak kişileri Ata’nın gerçek müridi olacağını söylesem yanlış olmaz. Bunu yapmaktaki amaç ise bu on altı elit müridin orijin âlemine geçişlerini hızlandırmak.”

Demir Long bunları söylerken saygı dolu konuşuyordu.

Orijin âlemi!

Demir Long çok uzun süre boyunca yaşamıştı fakat kendisi hala orijin âlemine geçebilmiş değildi. Bundan sonra da bu âleme geçme niyetinde değildi.

Demir Long’un bu hayattaki en büyük pişmanlığı gençken orijin âlemine geçmemiş olmasıydı.

Bu yüzden umutlarını torunu için yeşertmişti.

“Dahi, sen Kıymetli Ağaç Topluluğunun ilk on müridi arasına rahatça girersin, fakat ilk dört kişi arasına girmek zorlayıcı olacaktır. Bundan dolayı sana bundan sonraki birkaç gün boyunca ben eğitim vereceğim. Senin ilk dört kişi arasına girmen için elimden geleni yapacağım.”

“Büyükbaba, toplulukta çok fazla mürit ve uygulayıcı olsa da, ben ilk dört kişi arasına girebileceğimden neredeyse eminim. Eğer yakın zamanda yeryüzü seviyesinin son kademesi olan altıncı seviye ruh âlemine geçebilirsem bunu başarabilirim.”

“Doğru söylüyorsun. Topluluğun genç müritleri arasında sadece üç adet altıncı seviyeli ruh âlemi uygulayıcısı var. Eğer sen de altıncı seviyeye yükselebilirsen ve bizim gibi soylu bir aileden gelmiş olduğun kozunu da ortaya koyarsan ilk dörde girmen için bir problem kalmaz demektir.”

Demir Long artık planını açıklamaya başlıyordu: “Sana vereceğim özel eğitim tamamen altıncı seviye ruh âlemine geçişle ilgili olacak. Bir de bunların üzerine klanımızın gizli yeteneklerini ve atalarımızdan miras kalan yadigâr hazineleri ekleyince, eğer ilk dört kişi arasına girmezsen beni hayal kırıklığına uğratırsın Dazhi.”

Klanın gizli yetenekleri ve atalardan miras kalan yadigâr hazineler! Bu sözler Demir Can’ı bir nebze kıskandırmıştı.

Babasının bahsettiği bu şeyleri Demir Can küçüklüğünden beri istiyordu fakat şimdi babası bu fırsatları kendi oğluna değil, torununa verecekti.

Küçük çocuk olarak, Demir Can’ın potansiyeli ve mental kuvveti abisine göre daha azdı.

Abisine gelince, Demir Yong’a gelince, geçmişte bir kaza sonucu hayatını kaybetmişti. Demir Can aslında abisinin ölümüne ufak da olsa sevinmişti, sonuçta ailenin mirası kendisine kalacaktı.

Fakat bugün yine anlamıştı ki, geçmişteki bu düşüncesi oldukça saftı.

Babası kendi oğlunun eğitimine yönelmek yerine torununun eğitimine yönelmişti.

Demir Can’ın kalbi sanki zehirli bir yılan tarafından ısırılmış gibi acıyordu, kıskanmamak elde değildi!

Fakat babasını sürekli hayal kırıklığına uğrattığından dolayı kıskanmak için hakkı olmadığının da farkındaydı aynı zamanda.

Bu esnada Demir Long bakışlarını Demir Can’a çevirmişti.

Demir Can babasının bakışlarını üzerinde hissedince kalbini sakinleştirmek istedi.

Demir Long kayıtsız bir ses tonuyla konuştu: “Demir Can, benim fikirlerim hakkında ne düşünüyorsun?”

Demir Can derin bir nefes alıp dürüst şekilde cevapladı: “Baba, senin fikirlerini destekliyorum. Ben gençken elime geçen fırsatların değerini bilemedim ve yanlış kararlar aldım. Dazhi ise genç bir dahi ve onun eğitimine vakit ve kaynak ayırmak mantıklı bir hamle. Ben biraz saf birisi olabilirim ama en azından bu kararının arkasındaki mantığı kavrayabiliyorum.”

“Hmm, bunu anlayabilmiş olman iyi bir şey. Sen de gençliğinde eline büyük fırsatlar geçirdin. Sen göksel ruh âleminde sıkışıp kaldın, fakat Dazhi farklı. O henüz otuz yaşına bile gelmedi fakat bir sürü başarı elde etti. Bu durum onun potansiyelinin ne kadar yükseklerde olduğunun kanıtıdır. Eğer göksel ruh âlemine geçiş yapabilirse, ileride eline çok daha büyük fırsatlar geçecek. Dazhi bizim Demir Ailemiz için öncelikli mirasçı olmalı.”

Demir Dazhi bu sözleri duyunca gururlanmıştı, ilk defa büyükbabasından övgü dolu sözleri direkt olarak duyuyordu.

Bu demek oluyordu ki ileride Demir Ailesinin lideri olacağı artık kesinleşmişti.

Demir Can her ne kadar kıskanmış olsa da, şu anda yapabileceği tek şey durumu kabullenmek olabilirdi. Biliyordu ki Demir Dazhi ile kıyaslandığında kendisi oldukça zayıf birisiydi.

Konu yaş meselesi olunca da, Demir Can yine dezavantajlı kişiydi.

“Dazhi, sen de bu sözleri duyunca hemen gururlanıp rehavete düşme. Sen bir topluluk müridi olarak, fani dünyada girdiğin bir savaşı kaybetmiş birisin. Bu senin hayatında artık bir kara leke ve ileride senin kafanı meşgul etmesi kaçınılmaz bir olay. Umarım bu uğradığın aşağılanmayı da bir fırsat olarak değerlendirirsin ve hırs sahibi birisi olursun. Umarım bu olay senin fani dünyadan kopmanı ve tamamen eğitimine odaklanmanı sağlar. Bu Jiang Chen denen adam her ne kadar şans eseri ve rastlantı sonucu bazı bilgiler ve kaynaklar elde etmiş olsa da, mutlak güç ve potansiyel açısından senin yanına bile yaklaşamaz. Seninle kıyaslandığında o adamın hiçbir avantajı yok. Senin askeri Dao yolunda, bu adamın patikadaki bir kaya olmasına izin vermemelisin, beni anlayabiliyor musun?”

“Anlıyorum büyükbaba. Jiang Chen beni aşağıladı, fakat bu durumun sebebi benim sakin bir kafayla hamle yapmamış olmamdı. Eğer iyice düşünüp mantıklı bir hamle yapsaydım şimdi bu durumda olmazdım. Bu yaşananları kendime bir hatırlatıcı olarak göreceğim ve bu olaylardan ders çıkaracağım. Büyük seçmeler sırasında Jiang Chen’i bizzat ben öldüreceğim ve askeri Dao yolumda bana engel olmasını önleyeceğim.”

“Güzel, benim de senden beklentim bu. Pekâlâ, Dazhi, sen topluluğun dâhi müritlerindensin, dolayısıyla ilk raunda katılmak zorunda değilsin. Biz bu vakit boşluğunu senin eğitimin için kullanmalıyız ve bu şekilde ikinci raunt zamanı geldiğinde çok daha güçlü olman için çabalayabiliriz.”

Demir Long’un ses tonu özgüven ve umutla doluydu.

Bilerek Demir Ailesinin fidye öderken ne kadar büyük bir servet kaybettiğinden bahsetmemişti, bu şekilde Demir Dazhi’nin moralini yüksek tutmayı amaçlamıştı.

Dâhi bir kişinin yenilgiye uğraması ve fidye ödemesi onun moralini bozabilirdi.