Bölüm 270: Jiang Chen’in Kararlı Öldürme İsteği

avatar
2511 1

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 270: Jiang Chen’in Kararlı Öldürme İsteği


Zhou Yi’nin kalbi şok içerisindeydi. Eğer durum bu şekilde devam ederse savunma hatlarının en fazla on beş dakika dayanabileceğinin farkındaydı.

 

Biliyordu ki ne kadar fazla kan çıkarsa Kılıç Kuşlarının içgüdüleri de o kadar fazla dürtülecekti. Bu kuşlar rakiplerine bir kere yara verince daha da gaza geleceklerdi.

 

“Kıdemli kardeş Demir! Bana yardım et!”

 

Zhou Yi panik olmuştu. Daha fazla bu şekilde dayanamayacağının farkındaydı. Eğer savunma stratejisini değiştirmezse kısa süre içinde kuşlara yem olacağını biliyordu.

 

Demir Dazhi bu yardım çığlığını duyunca kendisi de şaşırmıştı.

 

Zaten topluluğa döndükten sonra kanun uygulayıcı müritlerin ölümünü açıklamakta oldukça zor anlar yaşayacaktı. Eğer Zhou Yi gibi yeryüzü seviyeli bir uygulayıcı da fani dünyada hayatını kaybederse işte o zaman işler çok daha zorlaşacaktı.

 

Demir Dazhi’nin amcası olan Demir Can’ın en çok kıymet verdiği mürit Zhou Yi’ydi. Bu yüzden eğer Zhou Yi ölürse kesinlikle amcası kendisine ceza verirdi.

 

Şu an Zhou Yi’yi kurtarmak için yapabileceği tek şey Jiang Chen’le olan savaşından vaz geçip formasyonun üzerine saldırmak olabilirdi.

 

Elindeki Kara Ejder Kargısını en yakınında bulunan üç adet Kılıç Kuşuna doğru savurdu.

 

Eğer Jiang Chen bu hamleye müdahale etmezse durum Demir Dazhi ve Zhou Yi’nin lehine dönebilirdi.

 

Sonuçta Kılıç Kuşları ruh âlemine henüz yeni geçiş yapmışlardı ve böylesine bir savaşa çok alışık değillerdi.

 

Bu yüzden Jiang Chen, Demir Dazhi’nin bu hamlesini önlemek zorundaydı.

 

Elindeki isimsiz kılıcı rakibine doğrulttu. Kılıcın aurası tıpkı bir yıldırım gibi Demir Dazhi’ye doğru yönelmişti.

 

Demir Dazhi üzerinde müthiş bir baskı hissetti, elindeki kargıyı kuşlara değil de kendisini korumak için yöneltmekten başka çaresi kalmamıştı.

 

Çınnn!

 

Bu saldırıyı bloklamayı başarmıştı.

 

Fakat bu saldırıya çok hazırlıksız yakalanmıştı, bu yüzden dezavantajlı duruma düşmüştü.

 

“Jiang Chen… Seni gidi…!”

 

Jiang Chen’in bu esnada yüz ifadesi soğuk bir dağı andırıyordu, yüzünde buz gibi öldürme arzusu vardı.

 

Demir Dazhi’nin konuşması Jiang Chen’in umurunda değildi, olaylar bu noktaya ilerlediği halde bir de bu adamın konuşmasını mı dinleyecekti?

 

Şu an Jiang Chen’in kalbinde bir tek duygu hâkimdi: Öldürme Arzusu!

 

Öldürmekten başka hiçbir şey düşünmüyordu!

 

Ne olmuş yani karşısındaki kişiler topluluk müridiyse? Ne olmuş Demir Ailesinin dâhi kişileriyse?

 

Eğer Jiang Chen’i öldürmek istiyorlarsa, hepsi Jiang Chen tarafından öldürülmeliydi!

 

Demir Dazhi ile geçmişte karşılaşılan Long Yinye aynı karakterlere sahipti, Jiang Chen’i öldürmek istemişlerdi. Bu tarz kişilere sunulacak olan çözüm basitti: Öldürmek!

 

Fakat sonuç olarak Demir Dazhi beşinci seviyeli bir ruh âlemi uygulayıcısıydı. Her ne kadar Jiang Chen’in saldırısına hazırlıksız yakalanmış olsa da, dengesini kaybetmemişti, kargısı ile Jiang Chen’i kendisinden uzaklaştırmayı bile başarmıştı.

 

Fakat Demir Dazhi’nin bu hamleyi Kılıç Kuşlarına yakın noktada yapması, kuşların bu adamı formasyonun içerisine doğru yaklaştırabilmesine sebep olmuştu.

 

“Kıdemli kardeş Dazhi! Burada ne yapıyorsun?” Zhou Yi bu adamı gördüğüne hem şaşırmış hem de sevinmişti.

 

Sevinmesinin sebebi üzerindeki baskının bir nebze hafifleyeceğini düşünmesiydi. Eğer ikisi güçlerini birleştirirse, belki de bu formasyondan çıkabilirlerdi.

 

Şaşkınlığının sebebi ise Demir Dazhi’nin de içeri girmesiyle beraber formasyon dışında kimsenin kalmamış olmasıydı.

 

Zhou Yi’nin gözlemlerine göre, eğer formasyon dışından birinin yardımı olursa buradan çıkmak daha kolay olacaktı.

 

Fakat şu anda bunları konuşmak için yeterli zaman yoktu. Zhou yüksek sesle konuşmaya başladı: “Kıdemli kardeş Dazhi, bu aptal hayvanlar oldukça garip hareket ediyorlar. Bu formasyon inanılmaz derecede güçlü. Güçlerimizi birleştirmeden buradan çıkmamız imkânsız. Buradan kaçıp intikam için başka bir gün geri gelmeliyiz.”

 

Demir Dazhi’nin yüzünde utanç izleri vardı fakat bir yandan da Zhou Yi’nin haklı olduğunu biliyordu.

 

Eğer buradan canlı çıkabilirlerse şanslı sayılırlardı.

 

Jiang Chen sürdüğü Kılıç Kuşunu uyardı ve göğe yükselmeye başladı. Elindeki isimsiz kılıcı bir kenara çekip tekrar Da Yu yayını çıkardı.

 

Altında savaşmakta olan Demir Dazhi ve Zhou Yi’yi görünce Jiang Chen’in içindeki öldürme arzusu bir kez daha şahlanmıştı.

 

Demir Dazhi’nin formasyon içine girmesiyle beraber, Kılıç Kuşlarının artık dışarıdan gelecek olan bir saldırı için endişelenmelerine gerek kalmamıştı, bütün odak noktalarını formasyonun içine toplamışlardı.

 

Eğer Demir Dazhi ve Zhou Yi birlikte hareket etmezlerse kaplanın karınca avlaması gibi olacaktı. Yenilgiye mahkum olacaklardı.

 

Demir Dazhi defalarca formasyonu yarmak için kargısını savurmuştu fakat her defasında çok az etki bırakabilmişti rakiplerinin üzerinde.

 

Zhou Yi ise formasyon tarafından çok daha erken ele geçirilmişti ve enerjisinin büyük kısmını harcamıştı bile. Demir Dazhi’nin kargısı ile yaptığı hamlelerin zaman doğurması ile beraber Zhou Yi birkaç tane qi tazeleyici ilaç yutmayı başarmıştı.

 

Fakat yine de Demir Dazhi’nin saldırılarının bile nafile sonuçlar verdiğini gördükçe içindeki çaresizlik daha da büyüyordu.

 

Eğer durum böyle giderse büyük bir bela içinde kalacaklardı!

 

Gökyüzüne baktı ve yüz kasları sinirden ve endişeden titremeye başladı.

 

Gökyüzünde Jiang Chen, Da Yu yayını germiş ve hazır bekliyordu. Yayına yerleştirdiği okun hedefinde Demir Dazhi ve Zhou Yi vardı. Zhou Yi’nin kafa derisi bu manzara karşısında uyuşmuştu.

 

Eğer tam gücünde olsaydı, elbette bu yaydan korkmazdı.

 

Fakat formasyon içinde çok fazla zaman harcamıştı, bu yaydan gelecek olan bir saldırı ile hayatını kaybedebilirdi.

 

“Kıdemli kardeş Dazhi, dikkat et!”

 

Zhou Yi bunu söyler söylemez gökten fırlatılan bir ok meteor gibi yere düşmeye başladı.

 

Zhou Yi’nin uyarısı sadece küçücük bir etki yaratabilmişti.

 

Demir Dazhi neredeyse bilinçsiz şekilde kenara çekilerek bu saldırıyı savuşturabilmişti.

 

Hayati önem taşıyan bölgelerini kaçırabilmişti fakat bu korkutucu ok uyluk kemiğini vurmuştu.

 

Demir Dazhi’nin uyluk kemiğinde bir kan çeşmesi oluşmuştu.

 

Kanı sanki bir gayzerden fırlayan sıcak su buharı gibi saçılıyordu etrafa.

 

“Ah!” Demir Dazhi vahşi bir çığlık attı: “Jiang Chen! Seni gidi domuz! Beni yaralamaya nasıl cüret edersin!”

 

Demir Dazhi sinirlenince kargısı da daha hızlı hareket etmeye başlamıştı, Kılıç Kuşlarından gelen saldırıları daha hızlı şekilde savuşturmaya başlamıştı.

 

Zhou Yi ise Demir Dazhi’nin yaralandığını görünce içindeki korkunun büyümesine bir türlü engel olamamıştı.

 

Daha önce hiç hissetmediği büyüklükte bir korku, bütün kalbini sarıp sarmalamıştı.

 

Hayatında ilk defa ölüme bu kadar yaklaşmıştı.

 

Jiang Chen’in şu anki saldırılarının tamamen öldürme amacı güttüğünü fark etti.

 

Başlangıçta, Jiang Chen’in sadece kendilerini kuşatma altında tutmak istediği için böyle bir savaş stratejisi izlediğini, Kıymetli Ağaç Topluluğu müritlerini öldürmekten çekindiğini düşünmüştü.

 

Fakat şu anda gerçekler ortaya çıkmıştı, Jiang Chen ne topluluk müritlerini ne de Demir Ailesinin dâhi kişilerinden birini öldürmekten korkmuyordu.

 

Zhou Yi korku dolu bir ses tonuyla bağırarak konuştu: “Jiang Chen! Sen yanlış yapıyorsun! Derhal yaptığın bu işten vaz geçmelisin! Kıdemli kardeş Dazhi, saygın büyüklerimizden Demir Long’un öz torunudur! Eğer Demir Dazhi’yi gücendirirsen ya da ona zarar verirsen kendi üzerine çok büyük felaketleri çekeceksin demektir! Saygın büyüklerimizin gazabı senin üzerine yığıldığında ne yapacaksın? Onurlu Usta bile seni kurtaramaz!”

 

Tehdit mi?

 

Jiang Chen soğuk bir ifadeyle gülümsedi. Böyle sözlü tehditlerden gerçekten de nefret ediyordu.

 

Bu can sıkıcı tehditler tıpkı dövülmekte olan bir köpeğin son istekleri gibiydi.

 

Aslında Jiang Chen aciz durumda kalan insanları ezmekten hoşlanan birisi değildi fakat bu adamlar kendisini daha önce defalarca kışkırtmıştı.

 

Eğer acımasız yöntemlerle bu adamları şimdi ezmezse, ileride yine kendisini kışkırtacaklarının farkındaydı.

 

“Büyük felaketleri üzerime mi çekeceğim?”

 

Jiang Chen soğuk bir ifadeyle gülerek konuşuyordu: “Defalarca yanlış hamleler yapan kişi ben miyim? Sizler bir sonraki hayatınızda umarım şunu hatırlarsınız, eğer birini öldürmeye gidiyorsanız, o kişinin de sizin için aynı şeyi yapabileceğini sakın unutmayın!”

 

“Jiang Chen, eğer bizi öldürürsen, Kıymetli Ağaç Topluluğu ile düşman olursun!” Zhou Yi panik içinde bağırıyordu.

 

“Karşımdaki kişi fark etmez, Kıymetli ağa Topluluğu da olsa fark etmez! Eğer birisi beni öldürmek istiyorsa, göklerle bile savaşmak zorunda kalsam bile ben de aynı şekilde karşımdakini öldürmek isterim!”

 

Jiang Chen’in ses tonu oldukça kararlıydı, Da Yu yayını tekrar gerdi.

 

Yayda bu sefer üç adet ok vardı, hedefi ıskalaması bu sefer imkânsızdı.

 

Zhou Yi’nin gözbebekleri bu manzara karşısında kocaman olmuştu, boğazından garip bir hırıldama sesi geliyordu. Panikle bağırdı: “Kıdemli kardeş Dazhi, birlikte saldıralım ve topluluğun gizli yeteneklerini kullanarak bu formasyonu yaralım!”

 

Topluluğun gizli yeteneği, bir kişinin savaş esnasında çaresiz kalınca kullandığı, ortamdan kaçıp uzaklaşmaya yarayan bir yetenekti.

 

Bu yetenek kullanıldığında, kullanan kişide yaralar oluşurdu, fakat ölmekten iyiydi tabii ki.

 

Fakat bu yeteneği kullanan kişi kaçmayı başarabilse bile gücünü toparlamakta çok zorlanırdı ve ileride askeri Dao konusunda ilerlemekten aciz kalırdı.

 

Fakat bu durum bile ölmekten daha iyiydi!

 

Demir Dazhi’nin uyluk kemiğindeki yara hareketlerini kısıtlıyordu. Zhou Yi’nin sözlerini duyunca sanki zehirli bir yılan tarafından ısırılmış gibi bir ifade oluşmuştu yüzünde.

 

“Zhou Yi, sen gizli yeteneğimizi kullan ve ikimizi buradan çıkar, ben ömrünün sonuna kadar sana bakacağım! Ne toplulukta ne de dışarıda acı çekmene izin vermeyeceğim.”

 

“Ne?” Zhou Yi’nin yüzünde sinir ifadesi oluştu: “Kıdemli kardeş, sen her şeyi benim üstlenmem gerektiğini mi söylüyorsun?”

 

“Zhou Yi, ben bunu nasıl kabul edebilirim? Ben beşinci seviyeli ruh âlemi uygulayıcısıyım. Ailemin dâhi kişilerinden birisiyim. Eğer bana bir şey olursa ve sen buradan canlı çıkarsan neler olur biliyor musun? Eninde sonunda sen de ölürsün! Eğer benim buradan çıkışım için topluluğun gizli yeteneğini kullanırsan benim büyük babam ve amcam senin bu iyiliğini hiçbir zaman unutmazlar. Seni hayatının sonuna kadar korurlar.” Demir Dazhi Zhou Yi’ye ısrar ediyordu.

 

Demir Dazhi Zhou Yi’den farklıydı. Kendisi Demir Ailesinin bir mensubuydu, göklerin favori çocuğuydu. Gizli yeteneği uygulama riskini göze alamazdı.

 

Sonuçta bu gizli yeteneği bir kez uygulayınca, artık işe yaramaz birisi haline dönüşecekti. Askeri Dao eğitiminde kendisini ispatlamaya hiçbir zaman fırsatı olmayacaktı.

 

Eğitim yapma yeteneğini kaybettikten sonra güçlü bir ailenin oğlu olmanın ne anlamı vardı ki?

 

Eğitim yapma yeteneğini kaybetmesi gereken kişi kendisi değildi.

 

Eğitim yeteneğini kaybetmekle ölmek Demir Dazhi için aynı şey sayılabilirdi.

 

Bu yüzden kendisi bu gizli kaçış yeteneğini uygulamak istemiyor, Zhou Yi’nin uygulaması için ısrar ediyordu.

 

Bu gizli yetenek uygulandığında, uygulayan kişinin eğitim seviyesi ve gücü katlanarak artıyordu. Bu güçle formasyon üzerine saldırıp savunmayı yarabilirlerse ikisi de buradan kaçma fırsatını yakalayabilirdi.

 

Buradan kaçtıktan sonra ise Jiang Chen’den intikam alabilmek için önlerinde bir sürü fırsat daha olacaktı.

 

Jiang Chen ne kadar büyük bir potansiyele sahip olursa olsun, bütün Demir Ailesiyle savaşamazdı.

 

Zhou Yi Demir Dazhi’nin kendisine kaba bakışlarını görünce, eğer gizli yeteneği uygulayıp onu buradan çıkarmazsa, ileride kendisinden intikam alacağını görmüştü. Zaten gizli yeteneği uygulamazsa burada bu hayvanların elinde ölecekti.

 

“Kıdemli kardeş Dazhi, eğer sadece ben gizli yeteneği uygularsam buradan ikimizin de canlı çıkması mümkün olmayabilir.”

 

Demir Dazhi sinirli şekilde bağırdı: “Denemeden nasıl bileceksin be adam? Durum böyleyken zaten öleceğiz. En azından denememiz lazım. Eğer burada ölürsen ailen ve klan üyelerine kim bakacak düşünsene!”

 

Zhou Yi’nin yüzündeki tereddüt ifadesi ortadan kalkıyordu. Dişlerini sıkarak bağırdı: “Pekâlâ kıdemli kardeş Dazhi, umarım sözünden dönüp beni yalnız bırakmazsın.”

 

Bu gizli yeteneği uyguladıktan kısa süre sonra savaşma kabiliyetini tamamen kaybedecekti. Eğer Demir Dazhi o zaman kendisini yalnız bırakırsa kesinlikle ölecek demekti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr