Bölüm 267: Yeryüzü Ruh Âlemi İle Savaş

avatar
2675 1

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 267: Yeryüzü Ruh Âlemi İle Savaş


Jiang Chen doğal olarak rakiplerinin açgözlülüklerini ve hırslarını bir fırsat olarak kullanmayı amaçladı.

 

“Mademki bu aptallar ölmek istiyor, o halde onların bu isteğini yerine getireceğim. Onların arkasındaki büyük gücün kim olduğunu kim umursar ki? Bundan sonra ne olacağını değil, şu anda ne yapmam gerektiğini düşünmeliyim.”

 

Jiang Chen’in vicdanı da rahattı, sonuçta karşısındaki bu adamlar kendisini daha önce de defalarca kışkırtmıştı. Jiang Chen her ne kadar sabırlı birisi olsa da, onun da sabrının bir sınırı vardı elbette.

 

Zaten sınırdaki vaka da Kıymetli Ağaç Topluluğunun ve Kuzey Gök Kubbe Sarayının, Kılıç Kuşları konusundaki açgözlülüğü sonucunda yaşanmış bir vakaydı. Suç işleyen ilk taraf kesinlikle Jiang Chen değildi.

 

Demir Dazhi hareketlendi ve eline ucunda balta bulunan bir kargı aldı. Baltalı kargı simsiyah bir renge sahipti. Sadece köşeleri korkutucu bir beyaz renge boyanmıştı. Bu baltalı kargı üzerindeki ruh gücünü ve demir dövme işlemlerini gözlemleyen birisi, bu baltalı kargının birçok işlemden geçerek bu hale gelmiş, kaliteli bir silah olduğunu hemen anlayabilirdi.

 

Jiang Chen’in Da Yu yayı dört kez güçlendirilmiş bir silahtı.

 

Jiang Chen rakibinin silahını gözlemledi, bu silah Da Yu yayından daha güçlü bir silahtı.

 

“Bu silah en az dört defa güçlendirilmiş olmalı.”

 

Silahın ve Demir Dazhi’nin kombine olmuş aurası birlikte hareket etmeye başlamıştı ve rahatsız edici bir güç ortaya çıkmıştı. Silahın etrafında oluşan ruh aurası havayı bile titretecek seviyedeydi, silahın kınından çıkarken çıkardığı çınlama sesleri de kulak zarlarını yırtacaktı neredeyse.

 

Bu güçlü ruh aurası formunu almaya devam ediyordu.

 

Demir Dazhi elindeki baltalı kargıyı sallamaya başladı, beyaz renkli köşeler havada hareket ettikçe minik kar tanelerine benzeyen figürler oluşturuyordu.

 

“Kanun Uygulayıcı Müritler, emirlerimi dinleyin! Ruh hayvanlarına karşı saldıracaksınız! Unutmayın, eğer mümkünse onları canlı olarak ele geçirin. Zhou Yi, sen Tian Shao’yu ve o kadını yakalamakla görevlisin! Eğer bir direnişle karşılaşırsan anında öldür onları!”

 

Demir Dazhi baltalı kargısını Jiang Chen’e doğrulttu ve savurmaya başladı.

 

Kargının yarattığı hava akımı elektrikli bir yılan gibi kıvrılarak ileri atılmıştı.

 

Jiang Chen sinirlenmişti, kolları titremeye başladı, ensesinden kalçasına kadar titremeye başlamıştı ve bu esnada agresif şekilde bağırmaya başladı.

 

Bağırırken sırtından dışarı doğru garip bir oluşum gözlendi, ir tür kılıca benziyordu.

 

Bu bağırma sesi öyle bir şeydi ki sanki kadim bir canavar içinde bulunduğu kafesten dışarı çıkmak istiyor gibiydi.

 

Çok güçlü bir kurt sürüsünün aynı anda ulumaya başlaması gibi, hem şiddetli hem de uyum ve ahenk içinde bir sesti.

 

Bu uluma sesi Demir Dazhi’nin ruh aurasını hedef almıştı, herhangi bir forma bürünmeden direkt olarak saldırıya geçmişti.

 

İki aura havada çarpıştığında, Jiang Chen’in sırtından dışarı doğru çıkan oluşum sanki havada donmuş gibi kalmıştı.

 

Bu esnada, bütün kılıç sanki uykusundan uyanan bir ejder edasıyla hareketlenmeye başladı. Etrafına dairesel şekilde güç dalgaları yayıyordu.

 

İki rakibin ortasında vücut bulan bu oluşum harika bir ışık huzmesi yayıyordu, yaydığı bu ışık sayesinde Demir Dazhi’nin aurasını çürütmeye başlamıştı.

 

Olay sanki aç bir alfa kurt avına doğru koşuyor ve onun boynunu eğmesine sebep oluyor gibiydi.

 

Bırakın Demir Dazhi’yi, Jiang Chen bile bu kadar güçlü bir saldırı yapabileceğini tahmin edememişti.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?”  Jiang Chen’in aurasının, kendisinin çok kıymetli Kara Ejder Kargısının aurasını def etmeye başladığını gören Demir Dazhi şaşırmıştı.

 

Biliyordu ki elindeki bu Kara Ejder Kargısı, çok ünlü bir silah ustası tarafından beş defa güçlendirilmişti.

 

Kalite söz konusu olduğunda, Demir Dazhi’nin silahı genç dâhiler arasında kesinlikle ilk beşe girmeliydi.

 

Elbette bunların hepsi bu adamın büyük babasının sayesindeydi.

 

Demir Long topluluğun başkanından sonra gelen ilk kişiydi.

 

Torunları için böyle avantajlı durumlar oluşturmak Demir Long için kolay bir şeydi.

 

Bu yaşananları gören Zhou Yi de oldukça şaşkındı.

 

“Kıdemli kardeş Dazhi, bu çocuğun kılıcı oldukça garip.”

 

Demir Dazhi soğuk bir ifadeyle gülümsedi: “Evet, bu silah kesinlikle eşsiz bir kutsal silah. Fakat yine de, böylesine kaliteli bir silahın böylesine bir çocukta bulunması bile suç olmalı! Jiang Chen, sen benim Kara Ejder Kargımla öleceğin için onurlanmalısın!”

 

Demir Dazhi’nin ses tonu soğuktu. Konuşmasını bitirince vücudu aniden havaya sıçradı. Uzun süredir toparlamaya çalıştığı ruh aurası saldırıya hazır hale gelmek üzereydi.

 

Bu esnada korkutucu dalgalar ve girdaplar haline ruh gücünü Jiang Malikânesine yöneltti.

 

“Gökleri parçalayan Kara Ejder! Öl Jiang Chen öl!”

 

Jiang Chen rakibinin gönderdiği ruh gücünün çok kuvvetli olduğunu görmüştü. Üzerine bir de Kara Ejder Kargısının ruh gücü ile birleşmişti.

 

“Genç usta Chen, dikkat edin!”

 

Tian Shao kapının kenarındaydı, göklerden tepelerine inen ruh gücünü görünce paniklemişti.

 

Eğer Tian Shao’ya şu anda Zhou Yi saldırıyor olmasaydı, bu endişeli haliyle direkt Jiang Chen’in yardımına koşardı.

 

Fakat kendisi de biliyordu ki, Zhou Yi ile savaşıyor olmasa bile, bu Kara Ejder Kargısının gücü ile zaten başa çıkamazdı.

 

Kargı tekrar savruldu ve titreyen bir dalgayı Jiang Chen’in üzerine gönderdi.

 

Jiang Chen’in vücudu hala durgun vaziyetteydi, kalbi sakindi ve nabzı düzgün atıyordu.

 

Az önce oluşturduğu kılıcı kavradı ve vücudundaki ruh enerjisini bu kılıca aktarmaya başladı.

 

Engin Okyanus Dalgalarının dördüncü formu – Süzülen Ejder!

 

Jiang Chen bir ejder gibiydi, kılıcı ise tıpkı bir kaplan gibi!

 

Ejder vücudu ve kaplan kılıcı öylesine entegre çalışıyordu ki, havayı yarıp geçen bir akım oluşturduğunda manzara tıpkı kuyruğunu sallayan bir dağ ejderi gibiydi.

 

Çınnn!

 

Jiang Chen’in kılıcı ve Demir Dazhi’nin kargısı havada çarpıştı.

 

Kıvılcımlar ve ruh gücü taneleri her yöne saçıldı.

 

Bu çarpışma sonucu Jiang Chen’in vücudu birkaç adım geriledi ve tökezledi, fakat bu esnada üzerine uçmakta olan bir Kılıç Kuşu Jiang Chen’in bedenini nazikçe yakaladı. Jiang Chen bu durumu fırsat olarak kullandı ve ayağı ile Kılıç Kuşunu iterek ondan büyük bir momentum kazandı.

 

Derin bir nefes alıp tekrar kılıcını savurarak ruh gücünü ile birlikte ileri atıldı, bağırarak konuşuyordu: “Demek yeryüzü seviyeli bir uygulayıcı sadece bu kadarcık ha? Demir Dazhi, bir de bunu ye bakalım!”

 

Tekrar uyarılmış olan kılıç vahşi bir canavarın avına atılır gibi ileri atıldı.

 

Jiang Chen’in içerisinde çok büyük bir öldürme arzusu oluşmuştu. İçindeki bu arzuyu kılıcına da yansıtmıştı.

 

Bu harika olayda, Jiang Chen neredeyse kılıcın nefesini hissedecekti. Bu hissettiği şey öylesine güçlüydü ki, neredeyse kılıcın canlı bir varlık olduğunu düşünecekti.

 

Sanki Jiang Chen’in vücudu ve kılıç tamamen entegre olmuş, aynı ciğerden nefes alıyor ve aynı kalpten kan pompalıyordu!

 

Jiang Chen’in öldürme arzusu artık kılıcın da öldürme arzusu haline gelmişti.

 

Bu manzarada görülen kesinlikle bir birleşmeydi, Jiang Chen ve kılıcı tek bir varlık haline bürünmüştü.

 

Jiang Chen daha önce görülmemiş bir âleme geçmiş gibiydi, bir kılıç ve bir insanın birleştiği bir âlem!

 

Kılıcın momentumu hayallerin ötesindeydi!

Kılıçtan şimşek çakar gibi ışıklar saçılmaya başladı!

 

Vınnn! Vınnn! Vınnn! …

 

Jiang Chen bir nefeslik sürede on sekiz defa saldırmıştı!

 

Her saldırı bir öncekinden sonra ve anında gerçekleşmişti, arada hiç zaman yoktu!

 

Bu on sekiz adet saldırı, aralarında hiç zaman kaybı olmadığından dolayı sanki tek bir saldırıymış gibi gerçekleşmişti.

 

“Yarıcı ve bölücü dalga!”

 

Jiang Chen bağırarak konuşuyordu, en mükemmel saldırısını Demir Dazhi’nin kafasına doğru yapmıştı.

 

Demir Dazhi Jiang Chen’in böylesine beklenmedik bir saldırı yapabileceğini tahmin edememişti.

 

Kendisi yeryüzü seviyeli bir uygulayıcıydı. Beşinci seviyeli bir ruh âlemi uygulayıcısı ve üzerine Kara Ejder Kargısı… Elindeki bu güçle Jiang Chen’i ezmeyi istemişti.

 

Elindeki silahın aurası karşısında Jiang Chen’in tamamen çaresiz kalacağını düşünmüştü. Eğer Jiang Chen’le birebir dövüşürse, kesinlikle onun kemiklerini ezeceğini, meridyenlerini dağıtacağını düşünmüştü.

 

Eğer Jiang Chen kaçmaya başlarsa, işte o zaman Kara Ejder Kargısının gücü ile onu takip edecek ve yine onu ezecekti.

 

Gururla kullandığı bu güçlerin Jiang Chen tarafından dağıtılacağını düşünememişti.

 

Kendisine gelen bilgiye göre, bu Jiang Chen denen adam en fazla birinci seviyeli ruh âlemi uygulayıcısıydı.

 

Demir Dazhi’nin beşinci seviyeli ruh âlemi uygulayıcısı olmasının verdiği güçle beraber, aralarında katlarca fark olmalıydı. Bu öyle bir farktı ki, hiçbir numara, oyun ya da teknik bu farkı karşılayacak durumda olmamalıydı.

 

Fakat görünen köy kılavuz istemezdi, Demir Dazhi belli ki yanlış hesaplama yapmıştı!

 

En can sıkıcı şey ise, Demir Dazhi’nin sinirlenmek için bile vakit bulamıyor olmasıydı, Jiang Chen ise durum tersiydi, saldırılarını devam ettiriyordu ve bunu yapmakta hiç zorlanmıyordu.

 

Kılıcın aurası dalga gibi hareket diyordu, tamamen zarif bir stil içerisinde, varlığı ile bile korku salan, kılıçların en kalitelisi unvanını hak eden bir kılıçtı!

 

Elbette bu tarz bir kılıç saldırısı Jiang Chen’in icat ettiği bir şey değildi, ama Demir Dazhi bunu ilk defa görüyordu.

 

Demir Dazhi bile bu kılıcın aurasını küçümsemeye cesaret edemiyordu.

 

Sanki havayı dilimliyor gibiydi, eğer bu saldırıları iyi idare edip bloklayamaz veya savuşturamazsa, işte o zaman durum daha da kötüye gidecekti.

 

Bu düşünce ile beraber, elindeki kargıyı tekrar savurdu.

 

Çınnn!

 

İki silah tekrar çarpıştı.

 

Demir Dazhi bir anda göğsünün ağırlaştığını hissetti, istemsiz şekilde geri çekilmeye başlamıştı, sanki göğsünün orta yerine bir tuğla parçası çarpmıştı.

 

Jiang Chen’in ise bu saldırıdan sonra bir başkasını yapacak mecali kalmamıştı artık.

 

Demir Dazhi alnındaki garip hissiyatın ne olduğunu anlamak için eli ile yokladığında kafasından akan kanı keşfetti.

 

NE?

 

Yüz ifadesi bir anda garip bir hal aldı.

 

Gelen saldırıyı bloklamayı başarmıştı, fakat etrafa sıçrayan ruh aurası onu yaralamıştı.

 

Bu yara her e kadar küçük ve önemsiz gibi görünse de, aslında bu yaranın anlattığı şey farklıydı: ‘zayıf olan Demir Dazhi!’

 

Rakibini küçümsemişti. Jiang Chen gibi düşük seviyeli birinin böylesine üstün askeri Dao tekniklerine sahip olabileceğini nasıl bilebilirdi ki?

 

Şu anda yaşananlara bakılırsa Jiang Chen’in mutlak fiziki gücü en azından dördüncü seviye ruh âlemi uygulayıcı ile aynı seviyedeydi.

 

Bir de bunun üzerine Jiang Chen’in kılıç kullanma hünerlerini ekleyince, elindeki isimsiz kılıcın kabiliyetlerini ekleyince, elbette Jiang Chen çok daha üstündü!

 

Jiang Chen her ne kadar bu elindeki isimsiz kılıcın gerçek potansiyelinin sadece onda birini kullanabiliyor olsa da, rakibini susturmak için oldukça yeterliydi.

 

Jiang Chen’in kılıç becerileri sayesinde, kılıçla entegre şekilde hareket edebilmesi sayesinde, beşinci seviyeli bir ruh âlemi uygulayıcısını yenmesi de mümkün kılınmıştı.

 

Demir Dazhi bu sürpriz karşısında şaşırmıştı.

 

“Jiang Chen! Seni gidi hayvan herif! Sen gücünü saklayan birisin! Güzel… Çok güzel… Görünüşe göre ben gerçek gücümü göstermezsem sana haddini bildirmekte zorlanacağım!”

 

Demir Dazhi Jiang Chen tarafından kışkırtılmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr