Bölüm 265: Topluluğun Kanun Uygulayıcıları

avatar
2751 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 265: Topluluğun Kanun Uygulayıcıları


“Genç usta Chen, bu büyük bir fırsat. Veliaht prens sizin büyük seçmelerde karşılaşacağınız zorlukları kendisine söylemenizi, size yardımcı olacağını söyledi.” Tian Shao büyük seçmeler hakkında konuşurken Jiang Chen’i destekleyici şekilde konuşuyordu.

 

“Veliaht prens iyi niyetli birisi, mademki durum böyle, eğer ki ihtiyacım olan bir şey olursa çekinmeden söyleyeceğim.”

 

Tian Shao Jiang Chen’in bu sözlerini duyunca daha da mutlu oldu. Jiang Chen’in yardım isteğinde bulunmayabileceğini düşünmüştü.

 

“Genç usta Chen, ben inanıyorum ki siz bu seçmelerde çok büyük başarı elde edeceksiniz ve on altı krallıktaki bütün uygulayıcılardan daha yüksek potansiyelde olduğunuzu kanıtlayacaksınız. Herkesin gözü sizin üzerinizde olacak.” Tian Shao aynı zamanda Jiang Chen’e büyük bir güven duyuyordu.

 

Jiang Chen hafifçe gülümsedi: “Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Mademki katılmayı kabul ettim, katılmışken en iyi şekilde mücadele edeceğim.”

 

“Genç usta Chen, siz katılmıyor olsaydınız ben de büyük seçmelere katılacaktım, fakat sizin katılımınızdan dolayı benim ışığım sönecek. Siz varken bizler kendimizi ispatlayamayız. Bu yüzden katılmaya zahmet bile etmedim, haha!”

 

Tian Shao yarı şakalı şekilde konuşuyordu. Dürüst olmak gerekirse, kendisi aslında bu seferki büyük seçmelere katılmayı çok istiyordu.

 

Fakat biliyordu ki kendisi bir askerdi ve öyle her istediği etkinliğe katılamazdı. Onun hamleleri beraberinde birçok sonuç doğurabilirdi.

 

Jiang Chen’in katılmasını gerçekten de çok istiyordu. Jiang Chen’e her daim iyi bir arkadaş gözüyle bakmıştı ve onun yükselmesini istiyordu.

 

Eğer Jiang Chen bu seçmelerde başarı gösterebilir ve rakiplerini alt edebilirse topluluğun kıdemli yöneticilerinin gözüne girebilirdi.

 

İşte o vakitten sonra Kadim Demir Jiang Chen’i ne kadar bastırmak isterse istesin, işi çok zorlaşacaktı.

 

Ayrıca Jiang Chen’in duyduğuna göre büyük seçmelere orijin âleminden kişiler de gelecekti.

 

Onların da katılımı ile beraber Kadim Demir ve yandaşları elbette geri planda kalacaktı.

 

Eğer orijin âlemi uygulayıcısına karşı hamlede bulunmaya kalkışırsa, Kadim Demir kesinlikle bir yumrukta hayatını kaybederdi, kendisinin kadim olması ya da babasının saygın bir kadim kişi olması fark etmezdi.

 

Bunların yanında Ye Rong Jiang Chen’in topluluğa girmesini, hatta seçkin bir mürit olarak girmesini istiyordu.

 

Bu durumda Ye Rong’un krallıktaki ağırlığı da artacaktı elbette.

 

Ye Rong’a karşı hamle yapma peşinde olan herkes öncesinde Jiang Chen’in varlığını bilerek geri plana çekilmeye karar verecekti. Zaten Jiang Chen’i Gök Ağacı Krallığına davet eden kişinin Ye Rong olduğunu herkes öğrenmişti.

 

Elbette potansiyeli fark edip kendi krallığına davet eden kişi Ye Rong’du, zaten bu sayede veliaht prens olmayı hak etmişti.

 

Tian Shao da Jiang Chen’in büyük seçmeler katılacağını duyduğunda ve seçmelerde elinden gelenin en iyisini yapacağını duyduğunda çok sevinmişti.

 

“Genç usta Chen, durum mademki böyle, ben veliaht prensin yanına dönüp onu bilgilendireyim. Lütfen, herhangi bir isteğiniz varsa çekinmeden söyleyin.”

 

Jiang Chen Tian Shao’nun yapması gereken görevleri olduğunu biliyordu, bu yüzden onu daha fazla oyalamamayı seçti, onu uğurladı.

 

Tian Shao kapıdan çıkmak üzereyken Jiang Chen kaşlarını çattı ve seslendi: “Yoldaş Tian, geri gel, içeri gel!”

 

Tian Shao şaşırmıştı.

 

Bu esnada gökleri kara bulutlar kaplamıştı, Jiang Malikânesinin tepesinde toplanıyordu bu kara bulutlar.

 

On beş adet uçan hayvan vardı havada.

 

Her hayvanın üzerinde bir adam vardı.

 

“Tian Shao! İşte buradasın!”

 

Tian Shao gelen kişilere bakarken kaşlarını oynatıyordu. Bu gelen kişileri tanıyamamıştı, ayrıca giydikleri üniformalar da Gök Ağacı Krallığından herhangi bir organizasyonun üniforması değildi, daha önce görmediği bir üniformaydı.

 

“Siz kimsiniz? Gök Ağacı Krallığının sınırlarında böyle hareket etme gücünü nereden buluyorsunuz? Bu hayvanlarınız için uçuş lisansınız var mı? Burası başkent, bu hayvanlar için lisans almanız gerekir!” Tian Shao Ejder Dişi Muhafızlarının generaliydi, doğal olarak elinde güçlü bir otorite barındırıyordu.

 

“Uçuş lisansı mı? Ne saçmalık ama! Topluluğun Kanun Uygulayıcıları uçuş lisansı mı almak zorunda yani?”

 

“Tian Shao, biz birkaç gün önce gerçekleşen bir suikast organizasyonunda senin de bulunduğuna dair bir ihbar aldık. Suikastın kurbanları Kuzey Gök Kubbe Sarayının başkişisi Liu Chengfeng ve onun müritlerinden birisi olan Xiao Yu!”

 

“Bizler Kanun Uygulayıcısı bir kadim kişinin yoldaşlarıyız, buraya şüpheli kişi olan Tian Shao’yu tutuklamaya geldik. Konu diğer kişilere kapalıdır, alanı boşaltın.”

 

Kıymetli Ağaç Topluluğunun Kanun Uygulayıcıları mı?

 

Jiang Chen’in alnı kırıştı. Biliyordu ki Kadim Demir denen adam Liu Chengfeng ve onun müridinin ölümünün peşini kolayca bırakmayacaktı. Sonunda eline geçen bu fırsatı kullanmaya karar vermişti.

 

Fakat böylesine kritik bir zamanda, büyük seçmelerin başlayacağı zamanda Kadim Demir’in böyle bir hamle yapmış olması Jiang Chen’i şaşırtmıştı.

 

Tian Shao sinirli şekilde konuştu: “Bu bir iftira, tamamen saçmalık! Beni böylesine bir şeyle suçlamakla ne yapmak istiyorsunuz? Benim birini öldürdüğüme dair bir kanıtınız var mı? Ayrıca Kuzey Gök Kubbe Sarayının başkişisi yeryüzü seviyesinde bir uygulayıcıydı, ben onu nasıl öldürmüş olabilirim ki?”

 

Mürit grubuna liderlik eden kişi rütbeli birisine benziyordu. Homurdanarak konuşmaya başladı: “Bizler kanun uygulayıcısıyız, kanıt bulmamıza gerek yok, şüphelendiğimiz kişileri tutuklama yetkimiz var. Sesini kes ve bizimle gel, bu senin iyiliğin için. Bizimle gelip savunma ifadeni oluşturman lazım. Bizler sadece verilen emirleri uyguluyoruz ve senin saçmalıklarını dinlemek zorunda değiliz.”

 

“Emirleri mi uyguluyorsunuz? Elinizde yazılı bir emir belgesi var mı? Kadim bir kanun uygulayıcısından alınmış bir tutuklama kağıdı var mı? Eğer varsa gösterin.” Tian Shao böyle meselelerin resmiyetine hakim birisiydi.

 

Böyle ufak bir meselenin kadim bir kanun uygulayıcısını ilgilendirmeyeceğini de iyi biliyordu.

 

Demir ailesi her ne kadar güçlü bir aile olsa da, kanun uygulama dairesinden direkt emir kağıdı yazdıracak kadar güçlü değillerdi.

 

Grubun kaptanı kaşlarını çattı: “Ne? Tian Shao, sen kanunlara karşı mı gelmeye çalışıyorsun? Sen kimsin be? Ejder Dişi Muhafızlarının ezik bir generali topluluğun kanun uygulayıcılarını sorgulamaya mı kalkışıyor yani?”

 

Tian Shao biliyordu ki eğer bu adamların dediğini yapıp onlarla beraber ‘savunma ifadesi vermeye’ giderse geri dönemeyebilirdi.

 

Bir kere onların eline düşerse eğer, onu itiraf ettirmek için bir sürü işkence yöntemlerinin olduğunu da biliyordu.

 

Tian Shao bu yöntemlere yabancı değildi, Ejder Dişi Muhafızlarının da kanun uygulayıcısı kişileri vardı ve tutukladıkları kişileri konuşturmak için bu yöntemleri bazen kullanıyorlardı.

 

Tian Shao karşısındaki kişilerin elinde bir yazılı emir kağıdı olmadığını görünce kendine güven kazanmıştı.

 

Ellerinde yazılı emir kağıdı olmaması demek bu adamların burada kendi başlarına bulunması demekti, kanun uygulama dairesinden bir emir almadıkları anlamına geliyordu.

 

Zaten bu fani dünyada kanun uygulama görevinde olsalar bile ilk önce olayı soruşturmak zorundaydılar, kanıt bulmak zorundaydılar, daha sonra görevlerini icra etmeye başlayabilirlerdi.

 

Aksi takdirde, böyle kafalarına göre hareket edip fani dünyadaki kişileri rahatsız ederlerse oldukça fazla tepkiyle karşılaşırlardı.

 

Kanun uygulama dairesi böyle çalışmak zorundaydı.

 

Eğer kanun uygulama görevlerini rastgele şekilde yapmaya kalkışırlarsa halk onları kabul etmezdi. Topluluğun saygınlığı düşerdi.

 

Bir kanun adamı olarak Tian Shao bunların hepsini biliyordu.

 

Eğer emir kağıdı ortaya çıktıktan sonra da karşı koyarsa sonuçların daha kötü olacağının da farkındaydı.

 

Fakat mademki bu karşısındaki kişiler hile ile kendisini alıkoymaya çalışıyorlardı, onlarla beraber gitmesine gerek yoktu.

 

“Efendim, mademki sizler kanun uygulayıcısısınız, o halde arkanızda kanun olmalı. Siz arkanızda kanunen bir hak olduğunu söylüyorsunuz fakat emir kağıdınızı göstermiyorsunuz. O halde ben sormak istiyorum, sizler böylesine profesyonel olmayan bir tavırla iş yaparken ben nasıl sizin topluluğun kanun uygulayıcıları olduğunuza inanabilirim? Sizin sahtekar kişiler olmadığınıza nasıl emin olabilirim?” Tian Shao mantıklı ve sakin şekilde konuşuyordu.

 

Jiang Chen ise gardını almış ve hazır bekliyordu, bu karşısındaki kişilerin iyi bir niyetle burada olmadıklarının farkındaydı. Bu adamlar buraya Tian Shao için geldiklerini söylüyordu fakat aslında olayın arkasında başka sebep olduğunu biliyordu, aslında Jiang Chen’i kızdırmak için gelmişlerdi.

 

Kaptan gülümseyerek elini havaya kaldırdı, elinde kanun uygulayıcısı madalyonu vardı: “Tian Shao, köpeğe benzeyen gözlerini aç ve bak! Madalyon burada işte, şimdi de bizim sahtekar olduğumuzu mu düşünüyorsun?”

 

Tian Shao madalyonu gördüğünde yaşananlara anlam vermekte daha da zorlanmaya başlamıştı.

 

Karşısındaki bu adamların elinde hala emir kağıdı yoktu, burada resmi bir görevde oldukları kesin değildi.

 

Fakat yine de arkalarında bir başkasının gücünü almışlardı.

 

Kanunlara göre bu adamlar aslında şu anda kanun uygulama dairesini temsil etmiyor sayılmalıydılar, çünkü ellerinde buraya görev için geldiklerine dair bir belge yoktu.

 

Tian Shao gülümseyerek konuştu: “Kıymetli Ağaç Topluluğunun Kanun Uygulayıcısı Müritleri demek, fena değil. Fakat yine de, sizin gücünüz her ne kadar fazla olsa da, elinizde bir belge olmadığı sürece sadece amatör kişileri korkutabilirsiniz.”

 

Tian Shao’nun bu tavırlarının amacı belliydi: ‘bana yem atmayın, yemiyorum!’

 

“Hehe, Tian Shao, görünüşe göre sen hatanı kabul etmiyorsun ve Kanun Uygulama Dairesini tanımazlıktan geliyorsun.”

 

Grubun kaptanı bunları söylerken soğuk bir ifade takınmıştı.

 

“Öncelikle, ben Kıymetli Ağaç Topluluğunun Kanun Uygulama Dairesine çok büyük bir saygı duyuyorum fakat elinizde bir emir kağıdı olmadan sizler Kanun Uygulama Dairesini temsil etmiyorsunuz.”

 

“Ne kadar da sivri dilli bir maymun!” Göklerden bir ses yükseldi.

 

Bu gelen ses Jiang Malikânesini titretmişti.

 

Göklerden gelen kişiler kalabalıktı.

 

Gelenlerden birisi Zhou Yi’ydi, sınır vakasındaki adam.

 

“Kardeş Dazhi, işte bu adam Jiang Chen!” Zhou Yi yanındaki adama saygı dolu şekilde konuştu.

 

Bu kişinin görünüşü sıradandı fakat yüz hatları Kadim Demir’e benziyordu.

 

Jiang Chen’in aklına bir düşünce saplandı, acaba bu adam da mı Demir ailesindendi?

 

Bu adamın baskınlığına bakılırsa, topluluktaki pozisyonu Zhou Yi’den de yüksek olmalıydı. Zhou Yi’nin saygı dolu ses tonundan anlaşılıyordu bu.

 

Adamın kaba bakışları Jiang Chen’e kilitlendi: “Jiang Chen sen misin?”

 

Jiang Chen irrite olmuş şekilde gülümseyerek cevapladı: “Boş konuşmayı bırakalım. Gel hadi, söyle bakalım Demir Can senin neyin oluyor? Açık sözlü olalım ve ne için kavga edeceğimizi belirleyelim. Daha öncekiler gibi oyunlarla ve numaralarla işi uzatmayı bırakın. Sizin israf edecek zamanınız olabilir ama benim vaktim kıymetlidir.”

 

Jiang Chen yine Jiang Chen’lik yapıyordu işte! Tian Shao bile bu sözlerin baskınlığı karşısında etkilenmişti.

 

İşte bu, gücün vücut bulmuş haliydi.

 

Aceleci şekilde söz dalaşını bırakmalarını söylemişti ve düşmanın oyunlarını açık etmeye çalışmıştı.

 

“Uzun süredir fani krallıklarda dolaşan kibirli bir çocuğun varlığına dair dedikodular duyuyordum, demek bu dedikodular doğruymuş. Gözlem yeteneğinin bu kadar üstün olabileceğini tahmin edememiştim, doğru tahmin ettin… Ben Kıymetli Ağaç Topluluğunun Demir ailesinden Demir Dazhi! Benim büyük babam saygın kadim kişilerden Demir Long ve benim amcam Demir Can!”

 

Zhou Yi bu sözleri dinlerken içinde bir nebze kıskançlık oluştu. İşte bu topluluk müridinin gücüydü! Bu adamın aurası bambaşkaydı!

 

Fakat Jiang Chen’in bu sözlere hiç de garip bir tepki vermeyeceğini kim bilebilirdi ki?

 

Jiang Chen her zamanki kayıtsız tavrı ile konuştu: “Demir ailesinden bir çocuk mu? Ne yani? Bunun beni etkilemesi mi gerekiyordu? Pekâlâ, diyelim ki bu beni etkiledi, yine de ne olmuş yani? Benimle ne ilgisi var? Sabahın köründe buraya gelmiş ve sahip olduğun arkandaki güçle bize hava atmaya çalışıyorsun.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr