Bölüm 260: Dan Fei’den Gelen Haberler

avatar
2850 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 260: Dan Fei’den Gelen Haberler


Wen Ziqi’nin yüzünde Ay Işıklı Maymunların vahşi şekilde dövüştüğünü görünce acı dolu bir ifade oluşmuştu.

 

Bu maymunlarla ilgilendiği süre içerisinde onlarla yakın bir ilişki kurmuştu.

 

Maymunların dövüştüğünü gören Wen Ziqi sanki kendi çocukları dövüşüyormuş gibi hissetmişti.

 

Jiang Chen hafifçe iç çekti. Wen Ziqi gibi yumuşak kalpli bir karakterin neden askeri Dao yolunu seçtiğini merak ediyordu.

 

Dövüşmek, kan, kemiklerin kırılması gibi şeyler askeri Dao’da oldukça normal sayılan şeylerdi.

 

Daha maymunların dövüşünü bile kaldıramayan Wen Ziqi için askeri Dao yolu zorlu olacaktı.

 

“Genç ustam, gerçekten aralarından biri ölmek zorunda mı?” Wen Ziqi bunu sorarken hafifçe dudağını ısırmıştı.

 

“Bu durum hayvanların doğasında var, en güçlü olan canlı kalır. Ölen hayvan ise yaşayanın yemeği olur. Kendi kan soylarından hayvanları yemek aynı zamanda Ay Işıklı Maymunların gelişiminin önünü açan bir durumdur.”

 

“Fakat… Ben gerçekten bunu kaldırabilecek gibi değilim. Genç ustam, lütfen izin verin de onları ayrı ayrı şekilde büyüteyim.”

 

Wen Ziqi’nin sesi titrek çıkıyordu: “Genç ustam, ben gerekirse normalde harcadığım zamanın iki katını… Hayır, dört katını harcamaya razıyım.”

 

“Ziqi, senin karakterin eğitim için uygun değil. Şuna ne dersin? Ben sana bir Ay Işıklı Maymun hediye edeyim ve diğerini kendim büyüteyim?”

 

“Genç ustam, ben ikisini de ayrı şekilde büyütebilirim.”

 

“Endişelenme, seni suçlamıyorum. Hatta bir tanesini ayrı olarak benim büyütmem daha mantıklı. Sen de diğerini büyütürsün. Belki de ileride o hayvan sana bağlanır ve senin koruman olur.”

 

Jiang Chen bunları söylerken şaka yapmıyordu. Wen Ziqi’nin karakterini düşündüğünde, ileride çok fazla sorunla karşılaşacağını tahmin edebiliyordu. Bir Ay Işıklı Maymunun onu koruması iyi bir şey olabilirdi.

 

Wen Ziqi Jiang Chen’in kendisini suçlamadığını öğrenince endişelerinden kurtulmuş gibiydi.

 

Jiang Chen tam bir şey söyleyecekti ki kapıdan gelen ayak seslerini duydu.

 

“Genç ustam, Bayan Dan Fei ziyaretinize geldi.” Xue Tong ile beraber Dan Fei de içeri girmişti.

 

Gelen kişi Dan Fei’den başkası olsa Xue Tong kesinlikle onu direkt içeri almazdı, fakat Dan Fei farklıydı.

 

Dan Fei içeri girdiğinde Wen Ziqi’nin yüzündeki utangaç ifadeyi görmüştü.

 

“Hehe! Görünüşe göre vakitsiz geldim.” Dan Fei’nin yüzünde biraz alaycı bir gülümseme vardı.

 

Dan Fei bu durumu gördüğünde aslında Jiang Chen’in karşısındaki bu kadınla flört ettiğini ve kadının da utandığını düşünmüştü.

 

“Kız kardeş Dan Fei, böyle sözler senin her zamanki hal ve tutumundan farklı.” Jiang Chen gülümsedi ve Dan Fei’nin alaycı sözlerini pek umursamadı.

 

Jiang Chen biliyordu ki bu kadın oldukça ilginç birisiydi, onun sözlerini ciddiye almak demek sadece kişinin kendisine işkence etmesi demekti.

 

Dan Fei gülerek konuştu: “Küçük kız kardeşim, bu Jiang Chen denen adam sana zorbalık mı ediyor yoksa? Eğer öyle yapıyorsa bana söyle ve ben onun cezasını vereyim!”

 

Wen Ziqi zaten utanmıştı, bu sözlerin üzerine utancı daha da arttı. Ellerini sallayarak konuştu: “Hayır… Hayır, hiç de bile. Kız kardeş Dan Fei, lütfen benim ustamı yanlış anlamayın. O… O asla bana zorbalık etmez.”

 

“Vah vah… Jiang Chen, söylemem gerekir ki seni biraz kıskanıyorum, senin kadın takipçilerinin hepsi de birbirinden güzel ve sana oldukça sadık kişiler. Sen onlara zorbalık etsen bile seni koruyorlar. Söyle bana nasıl bir tehdit savurdun ki seni koruyorlar hala?”

 

Dan Fei konuşurken Ay Işıklı Maymunlara bakıyordu.

 

Birdenbire gözleri fal taşı gibi açıldı. Şaşkınlıktan elleri ile ağzını kapattı.

 

“Jiang Chen, senin Ay Işıklı Maymunların kendilerine gelmeye mi başladı? Nasıl yaptın bunu?” Dan Fei maymunları görünce artık alay etmekle daha fazla zaman harcayamayacağını anlamıştı.

 

“Bana değil, maymunlara sormalısın.” Jiang Chen parmağı ile maymunları işaret ederek konuştu.

 

Dan Fei ruh hayvanları ile çok ilgili birisiydi. Aniden kollarını sıvadı ve maymunlardan birini incelemek için eline almak için hamle yaptı.

 

“Sakın dokunma onlara! Onlar hala neyin ne olduğuna dair fikir sahibi değiller. Senin bir tehdit mi yoksa zararsız mı olduğunu anlayamayabilir ve sana saldırabilirler.”

 

Jiang Chen henüz sözlerini bitirememişken maymunlardan biri zaten pençesini savurmuştu ve bunun sonucunda Dan Fei hafif bir çığlık atmıştı.

 

Fakat Dan Fei’nin eğitim seviyesi yüksekti, bu hamleyi hızlıca savuşturmuştu.

 

“Neden daha erken söylemedin bunu Jiang Chen?” Dan Fei şikâyete başlamıştı.

 

“Ben olabildiğince erken konuştum. Onların benim konuşmamdan daha hızlı davranabileceğini nereden bilebilirdim ki? Zaten senin elinde de iki adet Ay Işıklı Maymun yok mu? Neden benimkileri incelemek istiyorsun ki?”

 

“Ben aslında senin maymunlarına müdahale etmek istemiyordum ama seninkilerin benimkilerden çok daha iyi şekilde geliştiğini görünce biraz imrendim. Onların benim olması çok iyi olurdu.”

 

“Unut bunu, bu hayvanların bir ustaya alışmaları çok zahmetli bir işlem ve eğer hayvanlarımızı takas edersek iki tarafın da bu zamana kadar sarf ettiği çaba boşa gidecek demektir. İleride onlarla sağlam bir ilişki kurmak çok daha zor olacaktır.”

 

Jiang Chen’in sesi oldukça katı çıkmıştı, biliyordu ki ruh hayvanlarının usta değiştirmesi çok zor bir şeydi.

 

Dan Fei biraz gücenmiş bir ses tonuyla cevapladı: “Jiang Chen, ben senin gözünde gerçekten de bu kadar açgözlü birisi olarak mı görünüyorum? Kim demiş benim hayvanları takas etmek istediğimi? Ruh hayvanlarının ustalarını değiştirmemeleri gerektiğini ben de biliyorum. Ben sadece bu hayvanları yetiştirirken herhangi bir gizem kullandın mı diye soracaktım.”

 

“Hehe! Pekâlâ o halde, bu konuda konuşabiliriz işte. Ben bu hayvanları yetiştirirken biraz fazla ruh malzemesi kullandım ve çok masraf yaptım. Senin ustan Ye Chonglou’nun maddi durumu oldukça iyi, acaba diyorum…”

 

“Pekâlâ, Jiang Chen! Sen oyunlarına onurlu ustamı bile alet ediyorsun! Hem de ustam senin hakkında hep iyi şeyler düşünmesine rağmen! Seni hayvan!”

 

Dan Fei bunları söylerken hem gülüyor hem de sinirli bir ifade takınıyordu, sinirli taklidi yaptığı belliydi.

 

Jiang Chen kahkaha ile gülerek cevapladı: “Onurlu usta genç kişilerle oldukça iyi ilgileniyor, eminim benim gibi para sıkıntısı çeken birini desteklemek için heveslidir.”

 

“Hmm, bakıyorum da yine sözlerinle insanları ikna etmekte üstüne yok! Pekâlâ, Jiang Chen, emin ol onurlu usta senin istediğin ruh malzemelerini karşılayacaktır. Fakat biliyorsun ki Kıymetli Ağaç Topluluğunun elinde her türlü malzemeden çok daha fazla var. Söylemek gerekir ki on altı krallıktaki ruh malzemelerinin neredeyse yarısı Kıymetli Ağaç Topluluğunda. Bu topluluk doğal bir ruh malzemesi kaynağıdır. Eğer daha fazla ruh malzemesi istiyorsan topluluğa gitmelisin.”

 

Dan Fei bir anda ciddi konuşmaya başlamıştı.

 

“Ne? Ne yani, sen buraya benim Kıymetli Ağaç Topluluğuna katılmamı söylemek için mi geldin? Acaba benden rahatsız oldun da, topluluktaki Kadim Demir’in bana işkence etmesini mi istiyorsun?”

 

“Jiang Chen, şaka yapmayı bırak, ben ciddiyim. Buraya onurlu ustamın isteklerini söylemeye geldim.”

 

“Acaba bu istekler yakında yapılacak olan büyük seçmelerle mi alakalı kardeş Dan Fei?”

 

“Hmm, demek sen de duydun. Nereden duydun bunu?” Dan Fei’nin yüzünde sinsi bir gülümseme vardı, bu tip bilgiler sadece çekirdek müritlerin bilebileceği şeylerdi.

 

“Hehe! Kuşlar söyledi!” Jiang Chen bir anda bilgisini çok çabuk şekilde açık ettiğini düşündü. Elbette Luo Huang ve Zhou Yi’den duyduğunu söyleyemezdi.

 

Dan Fei bu konunun üzerine çok düşmedi: “Bu seferki seçmeler eşsiz olacak. Normalde onurlu ustam bu seçmelere pek önem vermez, fakat bu seferki başka. Dört bölge de zengin kaynaklarını kullanıyorlar. Hatta bazılarının söylediğine göre orijin âlemi seviyesinde birkaç uygulayıcı da gelecekmiş.”

 

Dan Fei bu sözleri söylerken saygı dolu konuşmuştu.

 

Kendisi her ne kadar kolay etkilenmeyen birisi olsa da, gerekten de orijin âlemine saygı duyuyordu.

 

Kendi onurlu ustası bile orijin âleminden bir adım uzaktaydı.

 

Fakat Jiang Chen pek ilgili görünmüyordu.

 

Onun asıl ilgilendiği şey dört bölgenin getireceği hediyelerdi.

 

Jiang Chen’in eksiği olan şeyler şu anda kaynaklardı, bunu dört bölgenin seçmelerde başarılı olan kişilere dağıtacağı hediyelerden sağlayabilirdi.

 

“Görünüşe göre bu seçmeleri kaçıramam. Bu fırsatı kullanmalıyım.”

 

Jiang Chen her ne kadar topluluklardan nefret etse de, bu fırsatı elindeki kaynak eksikliğini doldurmak için kullanabilirdi.

 

Bu seçmelerde kendini ispatlamalı ve topluluğa girip onun kaynaklarını kullanmalıydı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr