Bölüm 245: Rekabet Kızışıyor

avatar
3102 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 245: Rekabet Kızışıyor


Liu Chengfeng Kadim Demir ile olan bağlantılarını kullanarak yanında beş adet topluluk müridi getirmişti.

 

Bu beş kişi arasında orta yaşlı bombeli burunlu bir adam liderleriydi. Üzerindeki kıyafetlere bakılırsa toplulukta önemli bir statüdeydi.

 

Diğer dört kişi daha gençti, fakat hepsi de topluluk müridi olarak giyinip gelmişlerdi.

 

Topluluk müritleri farklı seviyelere ayrılmışlardı.

 

Teknik olarak dört büyük bölgenin müritleri aslında topluluğun müridi sayılırdı. Fakat onlar ‘dış mürit’ sayılıyordu.

 

Bu dört büyük bölgeden topluluğa giriş yapanlar ilk olarak ‘iç mürit’ olarak anılıyordu.

 

İç müritler kendilerini ispatladıktan sonra ‘çekirdek mürit’ rütbesine yükseliyordu.

 

Bu çekirdek müritler arasından kendini ispatlayanlar ise kıdemli yöneticilerin ‘şahsi müritleri’ olarak terfi alıyorlardı. Kıdemli yöneticiler çekirdek müritler arasından potansiyelini beğendikleri müritleri şahsi mürit olarak yanlarına alabiliyorlardı.

 

Kıdemli yöneticiler birden fazla şahsi mürit seçebiliyordu. Bu şahsi müritler arasından başarı gösterenler de terfi alarak ‘gerçek mürit’ oluyorlardı.

 

Yani genel olarak konuşulursa ‘dış müritler’ hariç, toplamda dört mürit seviyesi vardı.

 

Her seviye bir yıldızdan dokuz yıldıza kadar aşamaya sahipti ve her mürit bu sınıflandırma sistemine tabi tutuluyordu.

 

Her rütbenin kendine has ayrıcalıkları ve zevkli yönleri vardı.

 

Bundan dolayı, Kuzey Sarayı her ne kadar kendi müritlerine dâhi diye sesleniyor olsa da, sonuçta bunlar sadece ‘dış mürit’ olan kişilerdi.

 

Bu kişiler sadece topluluğun mürit seçmelerinden başarı ile geçebilirlerse ‘iç mürit’ olacaklardı.

 

Bir iç müridin sahip olduğu yıldız sayısı onun haklarının, ayrıcalıklarının ve fırsatlarının belirlenmesinde etkendi.

 

Ortamdaki dört mürit çekirdek müritti, dolayısıyla onların pozisyonu farklıydı. Sıradan bir iç mürit onlarla boy ölçüşemezdi.

 

Bombeli buruna sahip orta yaşlı adamın kıyafeti bu müritlerden farklı ve daha havalıydı, demekki bu adam orta kıdemli bir idari kişi olmalıydı.

 

Liu Chengfeng’in gücü düşünülürse, bu adamı tek başına uğraşarak buraya davet edip getirmesi mümkün değildi.

 

Belli ki Demir Can’a yalvarmıştı ve bu kişiler Demir Can’ın emriyle buraya gelmişlerdi.

 

Bu kıdemli yönetici, topluluğun idari yönetiminde önemli bir yere sahip olan birisiydi. Topluluktaki müritler bu adamı görünce durup selam vermek ve saygılarını sunmak zorundaydılar.

 

Eğer bizzat Demir Can’ın emri olmasaydı böylesine önemli bir şahsiyet fani dünyaya gelmezdi, üstelik de evlilik kafilesi için hiç gelmezdi.

 

Sadece Demir Can’ın emri olduğu için gelmişti, Demir Can bu şekilde Güney ve Kuzey Sarayları arasında bağ oluşturmak istemişti.

 

Sonuçta aslında Demir Can’ın Gök Ağacı Krallığındaki nüfuzunun çoğu Kuzey Gök Kubbe Sarayındaydı. Eğer Kuzey Sarayı güçlü ittifaklar kuramayıp batışa geçerse, Demir Can’ın fani dünya hakkındaki planları da suya düşerdi.

 

Demir Can’ın adamlarından birisi olarak, bombeli burunlu bu adam elbette öyle sessizce oturup bu yaşananları izlemekle yetinemezdi.

 

Bu adam Liu Chengfeng’in stresli halini görünce yanındaki çekirdek müritlere bir işaret yaptı, ilk olarak onların hamle yapmasını istemişti.

 

Bu işareti gören çekirdek müritlerden birisi gururlu bir havayla önce Jiang Chen’in grubuna baktı, daha sonra bakışlarını saray başkişisine çevirdi: “Saray başkişisi Ning, neden tereddüt ettiğinizi anlamış değilim. Xiao Yu’nun önünde çok parlak bir gelecek var ve topluluğa girdiğinde başaracağı şeyler sınırsız. Fani dünyadan birsi İlaç Dao’sunda ondan daha yetenekliyse ne olmuş yani, bu fani kişi Kıymetli Ağaç Topluluğunun bir müridiyle kıyaslanabilir mi hiç? Siz de topluluğun üyesisiniz, daha fazla neyi düşünüyorsunuz anlamadım?”

 

Bir başka topluluk müridi konuşmaya başladı: “Saray başkişisi Ning, acaba siz fani dünyada çok fazla zaman geçirdiğiniz için buranın havasına suyuna mı alıştınız? Sınırı olmayan askeri Dao’dan daha üstün ne olabilir ki bu dünyada? Fani dünyada İlaç Dao’su ile uğraşan birisi sadece bir karınca kadar değerlidir.”

 

Topluluktan başka bir mürit daha konuştu: “Fani bir adamın uyumsuz bir evlilik teklifinde bulunması sizin de kalbinizi sarsmıyor mu? Saray başkişisi Ning, belki de siz askeri Dao’nun kıymetini anlayamamışsınızdır!”

 

Saray başkişisi Ning müritlerden gelen bu eleştiriler sonunda ne söyleyeceğini bilemedi. Qiao Baishi’ye garip bir gülümseme ile baktı.

 

Başkişi Ning her ne kadar güçlü bir yapılanmanın başkişisi olsa da, sonuç itibariyle aslında topluluğun üyesiydi. Hatta buradaki müritler kadar güçlü bile sayılmazdı.

 

Sonuç olarak, bu adamları karşısına almak istemezdi.

 

Bu adamlar genç, yüksek potansiyele sahip ve güçlülerdi.

 

Bu karşısındaki kişilerin başkişi Ning’i etkilemesi normal bir şeydi.

 

Başkişi Ning ne diyeceğini bilemiyordu, bu adamlara vereceği cevabın onları gücendireceğinden korkuyordu.

 

Dan Fei bu müritlerin ses tonundan hoşlanmamıştı, kaşlarını çatmıştı ‘fani bir adamın uyumsuz bir evlilik teklifinde bulunması’ sözleri Dan Fei’nin sinirlenmesine sebep olmuştu.

 

Fakat Eğitmen Ye’den aldığı eğitim sayesinde öfkesini bastırmayı başardı. Sinirini kontrol edip aceleci hamle yapmaktan kaçındı.

 

Bu esnada soğuk bir ifadeyle gülen Jiang Chen konuştu: “Uyumsuz bir evlilik teklifi mi? Bu sözleri asıl size söylemek lazım. Siz fani dünyayı sürekli olarak kötülüyorsunuz fakat görüyorum ki sizler de fani dünyadan bir türlü kopabilmiş değilsiniz. Topluluğun bütün müritleri sizin gibi burunları havada ahmaklardan oluşuyorsa yandınız siz!”

 

Bu müritler, topluluk müridi olmanın verdiği kendini beğenmişlikle hayatlarını geçirmişlerdi. Hayatları boyunca karşısında durmaya çalışan kişileri ezmiş ve onlara hep yukarıdan bakmışlardı.

 

Onların fikrine göre, kendilerinden zayıf olan kişileri karınca olarak görüp ezmek normal bir şeydi.

 

Hayatları boyunca onlara hiç kimse ‘burnu havada ahmak’ dememişti.

 

“Sen kim oluyorsun da bir topluluk müridiyle böyle konuşabiliyorsun?”

 

“Belli ki sen aptal cesaretine sahip birisin çocuk! Sen topluluktan bir müridin fani dünyada ne kadar güçlü olduğunu bilmiyor musun? Seni öldürmek bizim için bir karıncayı öldürmekten farksızdır!”

 

Jiang Chen bu sözler karşısında güldü: “Ben sanırım bu sözleri daha önce de duymuştum. Sanırım aynı sözleri Kadim Demir denen bir adam daha önce de söylemişti bana! Fakat gördüğünüz gibi, beni öldüremedi ve kanlı canlı karşınızdayım! Size bir daha söylüyorum, siz neden toplulukta eğitiminize dönmek yerine buraya gelip hava atma peşindesiniz? Neden burada kendinizi aptal yerine koyuyorsunuz? Kadim Demir bile birine destek olmak için geldiğinde başarısız oldu, bence siz de pes edip ayrılabilirsiniz buradan!”

 

Liu Chengfeng Jiang Chen’in bu sözlerini duyunca sinirlenmişti, sesini yükselterek konuştu: “Jiang Chen, söylediklerine dikkat et! Sen önceki meselede sadece Onurlu Usta’nın desteği arkanda olduğu için şanslıydın ve canlı çıkabildin. Sen şimdi yine gelmiş topluluk hakkında ileri geri konuşuyorsun ve onların otoritesini sorguluyorsun! Sen resmen ölümle oynuyorsun!”

 

Yaşlı Fei bu sözlerin üzerine kahkaha ile gülerek konuştu: “Liu Chengfeng, sen bizi korkutmak için başkalarının ismini kullanıyorsun! Senin bu sinirli halinle yaptığın konuşmalar hiçbirimizi korkutmuyor!”

 

“Kes sesini yaşlı herif! Senin yerinde olsam, uzun zaman önce sesimi keser ve bir köşede oturmaya başlardım! Sen gençliğinde Kadim Demir’i gücendirdin ve topluluktan sürgün edildin. Bugün Kadim Demir’in otoritesini tekrar sorgulamaya mı cesaret ediyorsun?”

 

Jiang Chen bu sözlere şaşırmıştı, yaşlı Fei’nin daha önce topluluktan kıdemli birinin oğlunu gücendirdiğini ve sürgün edildiğini biliyordu.

 

Bu olayın üzerinden onlarca yıl geçmişti, bu durumda şu anki Kadim Demir’in babası olan Demir Long bu bahsedilen kişi olmalıydı. Demekki Demir Long her daim saygın bir kıdemli yönetici değildi. Şu anda herkes onu ‘saygın Kadim Demir Long’ olarak anıyordu fakat demekki gençliğinde yalnızca ‘Kadim’ kişiydi.

 

Yaşlı Fei bu esnada kendini geliştirememişti fakat Demir Can babasının gücünü de arkasına alarak kendisine ‘Kadim’ rütbesini kazandırmıştı.

 

Söylemek gerekirdi ki, Liu Chengfeng’in sözleri yaşlı Fei’nin eski yaralarını deşmiş ve acısını ortaya çıkarmıştı. Kalbindeki öfkeyi tutuşturmuştu.

 

Yaşlı Fei’nin gözlerinden dehşet ve öfke dolu bakışlar yayılıyordu. Liu Chengfeng’i buracıkta yakarak öldürmek istiyordu.

 

“Liu Chengfeng, ben gençliğimde Demir Can’ı gücendirmiştim doğrudur, fakat emin ol konu adamlık konusu olunca ben senden çok daha iyiyim. Sen Demir Can’ın köpeği olmak için hevesli birisin. Ben Demir Can’ın köpeği olmayı seçmediğim için senden daha kaliteli bir erkeğim. Sana soruyorum, Demir Can gibi işe yaramaz bir çöp parçasının köpeği olmak zevkli bir şey mi ha?”

 

Yaşlı Fei misilleme yapmıştı, suratında kaba ve umursamaz bir tavır vardı.

 

Sarf ettiği sözler sadece Liu Chengfeng’i değil, aynı zamanda Kadim Demir’i de kötülüyordu.

 

Shi Xiaoyao bile bu sözleri duyduğuna şaşırmıştı. Yaşlı Fei daha önce sinirlendiğinde işi şakaya vurarak cevaplar verirdi, fakat şimdi sinirli bir ifadeyle konuşuyordu. Bu adam her daim Demir Can’ı gücendirmekten çekinmişti, Demir Can’ın adı geçtiği zaman sözlerini yumuşatarak konuyu değiştirirdi.

 

Saray başkişisi Ning en çok şaşıranlardan biriydi. Yaşlı Fei’nin sözlerini böylesine cesurca ve açık şekilde dile getirmesine şaşırmıştı, açık şekilde Demir Can’a hakaret ediyordu. Bu durum acaba Güney Sarayına da dokunur muydu?

 

Yaşlı Fei’nin sözleri üzerine çekirdek müritlerin yüz ifadeleri değişmişti.

 

Özellikle de bombeli burunlu adam, kendisi şu anda bulunduğu pozisyona Demir Can sayesinde gelmişti. Kendisi şu anda başlangıç seviyesinde bir kıdemli yöneticiydi ve geniş bir nüfuza sahipti.

 

Bu yüzden kendisi Kadim Demir’in dalkavukluğunu yapan birisiydi. Kadim Demir hakkında böylesine hakaret dolu konuşulmasına sinirlenmişti.

 

Yüzündeki ifade çelik gibi soğuk ve hareketsizdi. Birdenbire ayağa kalktı ve yüksek sesle konuştu: “Fei Xuan! Görünüşe göre Qingyang Vadisinde yıllardır sürünmene rağmen hala dersini öğrenememişsin. Kadim Demir neredeyse seninle olan problemini unutmuş durumda, fakat sen şu anda bu konuyu gündeme getirip üzerinde yorum yapacak kadar ileri gidiyorsun! Böyle küstahça konuşmak demek ölüme meydan okumak demektir!”

 

“İyi de sen kim oluyorsun be?” Yaşlı Fei gözlerini yuvarlayarak sordu.

 

Saray başkişisi bu esnada olayların daha fazla kızışmasını engellemek için ortamı yumuşatmak istedi: “Lütfen herkes sakin olsun. Böyle küçük meseleler yüzünden sinirlerimiz gerilmesin.”

 

Bombeli burunlu adamın kaşları yükseldi: “Saray başkişisi Ning, siz lütfen bu konuya karışmayın. Bu yaşlı adam Kadim Demir’i aşağılamaya cüret etti. Bu konuya karışan her kim olursa, Kadim Demir’e bulaşmış demektir.”

 

Bu kişinin pozisyonu oldukça yüksek olmalıydı, bir sözüyle Güney Gök Kubbe Sarayının başkişisini susturmuştu.

 

Fakat yaşlı Fei bu sözlere de gülerek cevap verdi: “Vah vah… Şu havalara bak! Merak ediyorum da, neden bu kadar havalı sözler sarf etme peşindesin? Beni korkutmak için mi?”

 

Bum!

 

Bombeli burunlu adam yumruğunu masaya vurmuştu, bağırarak konuştu: “Fei Xuan! Gözlerini aç ve neden havalı şekilde konuştuğuma bak!”

 

Bu sözleri söyledikten sonra Kıymetli Ağaç Topluluğu madalyonunu çıkardı. Madalyonun üzerinde ‘Başlangıç Seviyesinde Yönetici Wang You’ yazıyordu.

 

Saray başkişisi ve ortamdaki birkaç kişinin yüz ifadesi madalyonu görünce çirkin bir ifadeye büründü.

 

Yine bir topluluk mensubu kişi topluluğun ismini kullanarak hava atıyordu.

 

Fakat bu madalyonun otoritesi oldukça fazlaydı, topluluğun önde gelen kişilerine verilen bir madalyondu.

 

Bu madalyonun karşısında durmak topluluğun karşısında durmak demekti.

 

Bu madalyon, karşısında duran kişileri öldürebilecek bir madalyondu!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr