Bölüm 230: Yang Zhao Misilleme Yapıyor! Durum Yine Değişiyor!

avatar
3183 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 230: Yang Zhao Misilleme Yapıyor! Durum Yine Değişiyor!


Jiang Chen’i hayal kırıklığına uğratan şey Yang Zhao’nun o gece kimseyi göndermemiş olmasıydı.

 

Ertesi gün uyandığında, günün sakin geçmeyeceğini biliyordu.

 

Yang Zhao’nun yenilip yenilmeyeceği Jiang Chen ile aralarındaki rekabette belli olacaktı.

 

Eğer mesele sadece Ye Rong’u ilgilendiriyor olsa, Jiang Chen bir nebze geri planda kalabilirdi fakat Jiang Chen Lu Wuji’yi öldürmüştü. Dolayısıyla Yang Zhao eğer bir hamle yapacaksa, bu hamlenin hedefler içerisinde elbette Jiang Chen de bulunacaktı.

 

Zaten Yang Zhao ile aralarındaki olaylar böylesine vahim durumdayken Jiang Chen de Yang Zhao’nun bu işten sıyrılmasına elbette izin vermeyecekti.

 

“Genç ustam, General Tian geldi.”

 

Tian Shao sabahın erken saatlerinde gelmişti. Jiang Chen şaşırdı: “İçeri alın.”

 

Tian Shao stresli görünüyordu, yüzünde keder ifadesi vardı.

 

“Kardeş Tian, yüzün neden böyle solgun? Her şey zamanla düzelir, rahat olmalısın.” Jiang Chen rahatlatıcı bir gülümseme takındı.

 

Tian Shao’nun aldığı risk onu büyük bir baskı altına sokmuştu.

 

Sonuç olarak Ejder Dişi Muhafızlarının bir generali olarak, Yang Zhao’nun astıydı. Üstü ile böylesine kafa kafaya çatışmak Tian Shao için büyük bir risk doğurmuştu.

 

Eğer Tian Shao’nun aldığı bu risk elinde patlarsa, hem ailesi hem de kendisi ölürdü.

 

“Genç usta Chen, mesele ile alakalı bir engel çıktı. Veliaht prens dün akşam kralla konuşmaya gitti ve görünen o ki kral bile bu konuda ne yapacağına dair kararsız.”

 

“Ne yani, Yang Zhao’ya bir şey yapmayacak mı?”

 

Tian Shao iç çekti: “Aldığımız bilgiye göre Yang Zhao’nun kız kardeşi Kadim Demir ile evliymiş. Bunu kim düşünebilirdi ki? Sonuçta hanedan bile, konu Kıymetli Ağaç Topluluğu olunca çekimser davranabiliyor. Veliaht prens her ne kadar elinde güç bulunduruyor olsa da, veliaht prens ilan edilmesinin ardından çok zaman geçmedi ve bağlantıları Yang Zhao kadar güçlü değil. Bu meseleyi tek başına çözebilecek durumda değil.”

 

Tian Shao oldukça stresliydi. Ellerinde kanıtlar vardı fakat yine de bir şey yapamıyorlardı. Bu durum birini strese sokmak için iyi bir sebepti.

 

Jiang Chen Tian Shao’nun bu halini görünce omuzlarından tutup sıvazladı: “Kardeş Tian, biz birlikte çok şey atlattık ve gerçek kardeşliğin ne olduğunu beraber gördük. Sana şunu söyleyeyim, meselenin gidişatı nasıl değişirse değişsin, sana bir şey olmasına kesinlikle izin vermeyeceğim.”

 

Tian Shao aslında içine kapanık birisiydi, dertlerini kolayca dile getirmezdi fakat Jiang Chen’i gerçekten de kendisine bir kardeş olarak gördüğü için gelip derdini ona açmıştı.

 

Jiang Chen’in böylesine sıcakkanlı ve samimi şekilde konuştuğunu, rahatlatıcı sözler söylediğini görünce kalbi ısınmıştı.

 

Jiang Chen’in sözleri Tian Shao’nun kendine güvenini yerine getirmişti. Sonuç olarak Tian Shao Jiang Chen ile tanıştığından bu yana bir sürü inanılmaz olaylar yaşamış, çok sayıda badire atlatmıştı.

 

Geçmişte yaşadıkları onca olayın hiçbirinde Jiang Chen Tian Shao’yu hayal kırıklığına uğratmamıştı.

 

Budan dolayı Tian Shao Jiang Chen’in sözlerine güvenmişti ve ona inanmıştı.

 

“Oh doğru ya, kardeş Tian, az önce Kadim Demir’den bahsettin değil mi. Bu bahsettiğin kişi geçen gün beni tehdit eden eleman değil mi?”

 

“Evet, veliaht prens bana bu konudan bahsetti. Aynı Kadim kişiden bahsediyoruz.” Tian Shao konuşurken kafasını sallıyordu: “Bu adam ‘Kadim’ rütbesini yeni elde etti ve tek başına düşünüldüğünde aslında bir tehdit değil. İşin kötü yanı aslında bu adamın Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun dört büyük kişisinden birisi olan bir büyükle yakın samimiyetinin bulunması. Bu bahsettiğim kişi Kadim Demir’in babası ve bu kişinin gücü neredeyse Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun başkanı ile yarışabilecek kuvvette.”

 

Jiang Chen bir süre duraksayıp bir kahkaha patlattı: “Şimdi anlaşıldı bu Kadim Demir denen adamın neden bu kadar kibirli ve kendine güvenen birisi olduğu! Demek babasından dolayı arkası sağlammış. Eğitmen Ye’nin huzurundayken bile öyle kibirli laflar etmesinin sebebi demek buymuş.”

 

Tian Shao Jiang Chen’in bu bilgileri öğrendiğinde gülüp geçmesine şaşırmıştı, bir yandan da soğukkanlılığını takdir ediyordu.

 

Gök Ağacı Krallığı’nda henüz yarım yıl kadar vakit geçirmiş, arkasında çok güçlü bağlantıları olmayan birisinin Kıymetli Ağaç Topluluğu’ndan kıdemli bir düşman edinmesi ve buna sadece gülüp geçiyor olması gerçekten cesaret isteyen bir hareketti.

 

Eğer Jiang Chen’in durumunda bir başkası olsaydı, anında korkuya kapılırdı.

 

“Genç usta Chen, veliaht prens Eğitmen Ye ile görüşmeye gitti bile. Eğitmen Ye ve Bayan Dan Fei size çok değer veriyor. Gerçekten sizin Eğitmen Ye’nin müridi olmanızı isterim, bu size avantaj sağlayacaktır. Eğer Eğitmen Ye’nin müridi olursanız Kadim Demir bile size dokunmaya cesaret edemez.”

 

Jiang Chen gülümsedi, Tian Shao’nun iyi bir niyetle bunu istediğini biliyordu.

 

Başkalarının açısından düşünüldüğünde Eğitmen Ye’nin müridi olmak mantıklıydı.

 

Fakat Jiang Chen’in açısından düşünülürse, Ye Chonglou her ne kadar güçlü olsa da, Jiang Chen’in eğitmeni olacak kadar üstün birisi değildi.

 

Elbette Jiang Chen bu düşüncesini sesli şekilde dile getiremiyordu.

 

“Kardeş Tian, ben bu işi çözmek için mürit olmanın mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Umarım veliaht prens onurlu ustayı ziyaret ettiğinde onun desteğini ve tavsiyelerini alabilir.”

 

Bu esnada dışarıdan acele ayak sesleri geldi.

 

İçeriye acele ile giren Guo Jin’in yanında bir Ejder Dişi Muhafızı vardı. Muhafız Tian Shao’yu görünce heyecanlanmıştı: “Onurlu Generalim, sizin altıncı bölüğünüzden birçok kumandan Ejder Dişi Karargâhının kararı ile tutuklandı. Üçüncü ve yedinci bölük de Jiang Malikânesini kuşatıp Jiang Chen’i tutuklama emri aldılar.”

 

“Ne?” Tian Shao çok şaşırdı.

 

Meseledeki bu değişim oldukça kökten ve ani gerçekleşmişti.

 

Yang Zhao’nun köşeye çekilip suçlamaları üzerinden def etmeye çalışacağı düşünülürken, bu adam tam tersi şekilde hareket etmişti! Karşı saldırı ile misilleme yapmaya karar vermişti!

 

Yang Zhao üçüncü ve yedinci bölükleri avcunun içinde tutuyordu. Özellikle üçüncü bölük, generalleri Xin Wudao ve yardımcı generalleri Lu Wuji’ydi.

 

Üçüncü bölüğün Jiang Chen’e olan nefretleri Lu Wuji’nin ölümü ile beraber katlanarak artmıştı.

 

Şimdi üstlerinden gelen Jiang Chen’i tutuklama emri ellerinde olunca, hepsi de acele ile görevlerini yerine getirmek için çabalamaya başlamışlardı.

 

“Onurlu Generalim, bence siz bir süre düşük profil sergilemelisiniz. Muhafızlar kendi aralarında sizinle alakalı da planları olduğunu konuşuyorlardı. Sizin…”

 

“Ne konuşuyorlardı benim hakkımda?”

 

“Diyorlardı ki siz bizim aramızda bir casusmuşsunuz. Dışarıdan gelen düşmanlarla işbirliği yaparak Ejder Dişi Muhafızlarına zarar vermek için uğraşıyormuşsunuz.” Muhafız bir an duraksadı: “Size iftira atıyorlar, biliyoruz ki asıl bu suçları işleyen kişi Lu Wuji’ydi. Ama üçüncü ve yedinci bölük tamamen Yang Zhao’ya bağlı askerlerden oluşuyor. Hepsi de gerçeği görmekten aciz kişiler.”

 

Tian Shao’nun yüzü sinirden yemyeşil olmuştu: “Demek gerçekleri tam tersi şekilde konuşuyorlar. Demek bana iftira atıyorlar! Ejder Dişi kurumunun böyle insanların elinde olması acınası bir durum!”

 

“Genç usta Chen, durum bu hale geldiğine göre, ölsem bile rahat edemem. Beni idam etmek için mahkemeye çıkaracak olsalar da, direkt öldürecek olsalar da ben bunu kabullenemem. Gök Ağacı Krallığı’nda adalet diye bir şey kalmamış! Düşmanla işbirliği yapan asıl Lu Wuji’ydi fakat onun ölümü bile bu iğrenç meselenin kapanmasını sağlamadı. Beni öldürseler de, bana işkence etseler de onun suçlu olduğunu her zaman bağıracağım!”

 

Jiang Chen yine kendine güvenen bir şekilde gülümsüyordu, sanki bu olayları önceden tahmin etmiş gibiydi.

 

Tian Shao’nun omzunu tutarak: “Kardeş Tian, sakinleşmelisin. Gök Ağacı Krallığı’nın sonu gelmiş değil ya.”

 

Tian Shao Jiang Chen’in bu tepkisine de şaşırmıştı: “Genç usta Chen, Ejder Dişi muhafızlarının iki bölüğü toplu şekilde harekete geçtiği zaman onları durdurmak hiç de kolay olmaz. Korumalarınız sizi korumak için yetersiz kalacaktır. Neden yoldaşlarınızı da alıp Eğitmen Ye’nin malikânesinde bu işin çözümünü devam ettirmiyorsunuz, belki de orada bir süre saklanırsınız?”

 

“Bir süre saklanmak mı?”

 

“Evet, evet… Zaten veliaht prens de şu anda Eğitmen Ye’nin malikânesinde. Eğer Yang Zhao oraya bile saldırmayı göze alırsa en azından yanınızda Eğitmen Ye olur.”

 

Tian Shao oldukça endişeliydi. Eğitmen Ye’nin şu anda tek şansları olduğunu düşünüyordu.

 

“Saklanacak bir durum yok. Ben hamlemi yapmak için bekliyordum, çünkü bu işi hanedanın çözmesinin daha uygun olacağını düşünmüştüm. Böylece halkın tepkisini üzerime çekmemiş olacaktım. Görünüşe göre artık hamle yapmamın vakti gelmiş.”

 

“Genç usta, şey mi demek istiyorsunuz…” Tian Shao’nun Jiang Chen’in ses tonundan anladığı kadarıyla bir savaşın peşinde olduğunu düşünüyordu.

 

Fakat Tian Shao’nun düşüncesine göre, karşılarında Ejder Dişi muhafızları varken isterse veliaht prensle güçlerini birleştirsin, kesinlikle karşı koyamazlardı.

 

“Kardeş Tian, daha fazla konuşup vakit kaybetmeyelim. Hadi, Ejder Dişi Karargâhına bir yolculuk yapalım.”

 

Jiang Chen ayağa kalktı ve ıslık çaldı. Bir Altın Kanatlı Kılıç Kuşu Jiang Chen’in önüne kondu.

 

“Genç usta, umarım ciddi değilsinizdir, şaka yapıyorsunuzdur. Bilerek bu tuzağa düşmeyi mi planlıyorsunuz?”

 

“Tuzağa düşmek mi?” Jiang Chen’in ses tonu değişmişti: “Kardeş Tian, sence ben bu kadar mantıksız bir adam mıyım? Ayrıca, onlardan kaçarak bu meseleyi çözebileceğimizi mi sanıyorsun?”

 

“Anlıyorum fakat onlarla direkt kafa kafaya girmek de bence uygun olmaz.”

 

“Kafa kafaya mı?” Jiang Chen gülümsedi: “Kardeş Tian, sonuç olarak Ejder Dişi Muhafızlarının Genel Müdürü Shangguan Yi, Yang Zhao değil. Sence bu suçları üzerimize atan kişi Shangguan Yi mi? Sence bu bölükleri üzerimize gönderen kişi o Shangguan Yi olabilir mi?”

 

“Yani bu işin arkasında da mı Yang Zhao var diyorsun?”

 

“Kesinlikle, bu işin arkasında Yang Zhao var. Kendi kişisel gücünü kullanarak bize saldırmaya çalışıyor. İkimiz öldükten sonra veliaht prens tek başına kalır ve onu alt edemez. Görünüşe göre Yang Zhao’nun gücünü hafife almışız ve ne derece vahşileşeceğini kestirememişiz. Hatta görünüşe göre onun arkasındaki güçler daha da dizginsiz.”

 

Tian Shao Jiang Chen’in mantıklı konuştuğunu düşünüyordu. Gerçekten de Shangguan Yi’yi bulup neler olduğunu sormak iyi bir fikirdi.

 

Fakat yine de içten içe bu plandan memnun kalmış değildi.

 

“Kardeş Tian, neden korkuyorsun bu kadar?” Jiang Chen Tian Shao’nun tereddüt ettiğini fark etmişti: “Benim bildiğim Tian Shao böyle korkak hareket etmezdi.”

 

Bu sözler Tian Shao’nun cesaretini yerine getirdi. Jiang Chen ile beraberken hiçbir şeyden korkmaması gerektiğini biliyordu.

 

Artık olan olmuştu, saklanmanın anlamı yoktu.

 

Eğer gerçekten erkek gibi davranacaklarsa zorluklardan kaçmadan, yüzleşmek zorundaydılar.

 

“Pekâlâ usta Chen, seni tanımak bana onur verdi. Belki en cesur general ben değilim ama kesinlikle en cesurlardan birisiyim.”

 

Tian Shao’nun mücadele isteği kabarmıştı.

 

“Güzel… İşte benim tanıdığım Tian Shao!”

 

Jiang Chen gülümseyerek yoldaşlarına döndü: “Herkes beni dinlesin, kapıları ve pencereleri kapatın, hiçbir kışkırtma çabasından etkilenmeyin. Benim geri dönmemi bekleyin. Düşmana saldırmayın, zaten onlar malikâneye girmeye çalıştıkları anda ölecekler!”

 

Jiang Chen emirlerini verdikten sonra birkaç tane Altın Kanatlı Kılıç Kuşunu çağırdı. Tian Shao ile beraber kuşlara bindiler ve Ejder Dişi Muhafızlarının Karargâhına doğru yola çıktılar.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr