Bölüm 219: Qiao Baishi İle Müstakbel Kaynanasının Anlaşmazlığı

avatar
3326 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 219: Qiao Baishi İle Müstakbel Kaynanasının Anlaşmazlığı


Aradan üç gün geçtikten sonra bütün Gök Ağacı Krallığı’nı sarsacak bir olay yaşandı.

 

Dördüncü prens Ye Rong gerçekten de veliaht prens ilan edilmişti, Gök Ağacı Krallığı’nın yeni mirasçısıydı.

 

Bu zamana kadar yapılmış bütün taht oyunları artık geçmişte kalmıştı. Ye Dai’nin anne tarafının ailesi her ne kadar güçlü olsalar da bu saatten sonra yapabilecekleri bir şey yoktu.

 

Ye Dai Labirent Âleminde ölmüştü, dolayısıyla artık onun lehine bir hamle yapılamayacaktı.

 

Veliaht prensi korumak adına, hanedan üyeleri artık desteklerini yavaş yavaş Ye Dai’nin anne tarafından çekiyorlar ve Ye Rong’a yöneliyorlardı. Ye Dai’nin ve Ye Qiao’nun arkasındaki güçler yavaşça başkenti terk etmeye başlamışlardı.

 

Bu durum veliaht prensin önündeki minik engelleri de kaldırıp, ona kral olma yolunu açmak demekti.

 

Artık mademki veliaht prensin kim olduğu belirlenmişti, zıt güçleri karşı karşıya getirmenin bir anlamı yoktu. Elbette bu minik engeller yavaş yavaş yok olacaktı.

 

Jiang Chen Ye Rong adına içten içe seviniyordu. Ye Rong’un da zamanında dediği gibi, Jiang Chen ve Ye Rong kumda gömülü altındı.

 

Şimdi Ye Rong veliaht prens olduğuna göre, artık üzerindeki kahverengi kumdan kurtulmuş ve altın rengi ile parıldıyordu.

 

Ye Rong’un veliaht prens olarak ilk hamlesi, yoldaşlarını ve takipçilerini ödüllendirmek oldu.

 

Tabii ki buralara gelmesinde çok büyük emekleri olan Jiang Chen’i unutmamıştı, Jiang Chen’e ikinci kademeden soyluluk unvanı vermişti.

 

Jiang Hanedanı için bu harika bir şeydi, her ne kadar kendi Doğu Krallıklarında en üstün aile olsalar da, henüz yarım yıl kadar önce geldikleri bir krallıkta böyle üstün bir statü kazanmak çok iyiydi.

 

Halka açık bir takdim töreninden sonra, Jiang Chen ve Jiang ailesi Gök Ağacı Krallığı’ndaki bütün soylu aileler tarafından iyice tanınmıştı.

 

Jiang Chen’in yaptıkları ve Ye Rong ile ilişkisini öğrenen halk, artık Jiang Chen’e bir tanrı gözüyle bakıyordu.

 

Fakat yine de, hem başarılarının konuşulduğu dedikodular hem de Gök Ağacı Krallığı’nın madalyonu bir arada olsa da, yine de Jiang Chen’i sevmeyen kişiler mevcuttu.

 

Krallıktaki herkes sanki olayı birinci şahıs olarak görmüş gibi, Jiang Chen’in Ye Rong’a yaptığı başarılı yardımları anlatıyordu, dedikoduların ardı arkası kesilmiyordu.

 

Tabii ki, bu anlatılan masal bozması dedikoduların hiçbiri gerçeği yansıtmıyordu.

 

Jiang Chen doğal olarak dış dünyadaki dedikodulara kulak asmıyordu. İster ikinci, isterse dördüncü kademeden soyluluk unvanı olsun, sonunda Jiang ailesi için barınacak bir yer bulmuştu ya, gerisi önemli değildi.

 

Jiang Chen dünyevi mal varlığına pek önem vermiyordu.

 

Jiang Chen bir gün dışarıdaki bir gezisinden evine döndüğünde kapıdaki koruma rapor verdi: “Genç ustam, bir Ejder Dişi Muhafızı sizinle görüşmek için geldi.”

 

“Bir Ejder Dişi Muhafızı mı? Gönder içeri bakalım.”

 

Ejder Dişi Muhafızları genellikle tek başlarına hareket etmezlerdi. Acaba bu gelen kişi Tian Shao muydu? Fakat Tian Shao zaten Jiang Chen’in malikânesini çok sık ziyaret ediyordu, eğer Tian Shao gelmiş olsaydı korumalar onu tanırlardı.

 

Kapıdaki misafir içeri geldiğinde, Jiang Chen onun kim olduğunu anladı, bu gelen Tang Long’du.

 

“Genç usta Chen.” Tang Long kapıdan girdiğinde biraz mutsuz görünmüştü. Ellerini nerede tutacağından emin olamamış gibiydi, dizlerini ovuşturarak bu garip durumu savuşturmak istedi.

 

Yaklaşık iki aydır Ejder Dişi Muhafızı olarak görev yapıyordu ve artık işine alışmıştı. İş arkadaşları ile konuşurken sıkça Jiang Chen’in ismini duyuyordu.

 

Fakat iş arkadaşları ona Jiang Chen’i sorduklarında, sadece gülümsüyordu ve cevap vermiyordu. İş arkadaşlarının gözünde, Tang Long’un kesinlikle Jiang Chen ile bir bağlantısı vardı. Yoksa Ejder Dişi Muhafızlarına girer girmez nasıl altıncı seviyeden rütbe alabilirdi ki?

 

Tang Long biliyordu ki bu yaşadığı şanslı olaylar Jiang Chen’in sayesindeydi. Her ne kadar Jiang Chen ile sadece bir kez karşılaşmış olsa da, kendisi bizzat olayların yaşandığı yerde olmasa da her daim yardım elini uzatmıştı.

 

Jiang Chen’in bu yardımları sayesinde ise, Tang Long’un bütün hayatı değişmişti.

 

Bundan dolayı Tang Long Jiang Chen’e karşı çok büyük bir minnettarlık hissediyordu. Olayların başından beri hep bir fırsatını yakalayıp Jiang Chen’i ziyaret etmek ve ona teşekkürlerini iletmek için beklemişti.

 

Fakat kendine olan güveninin az olması sebebiyle, Jiang Chen’in korumalarının kendisini dışlayacağını düşünerek bu ziyaret fikrini hayata geçirememişti.

 

İki ay boyunca kararsız şekilde düşüncelere dalmıştı fakat sonunda bir hediye satın alarak cesaretini toparlayabilmişti.

 

“İyi adam, üzerinde Ejder Dişi Muhafızı üniforması varken tamamen farklı görünüyorsun.” Jiang Chen gülerek konuşuyordu: “Küçük kardeşin nasıl?”

 

“Küçük kardeşim… Küçük kardeşim şu anda normal şekilde yürüyebilmeye başladı. Sadece vücudu yorulduğu zamanlarda tekerlekli sandalyesini kullanıyor, henüz gücünün tamamını toparlayamadı. Vücudunun tamamen normale dönmesi için elbette biraz zaman gerekecek.”

 

“Hmm, elbette toparlaması için biraz zamana ihtiyacı vardır.” Jiang Chen kafasını salladı, Tang Long’un yanında getirdiği şeye baktı ve gülümsedi: “Bir sonraki ziyaretinde hediye ile gelme, yoksa adamlarıma söylerim ve seni kapıdan dışarı atarlar. Sen kendi dediğine göre az para kazanıyormuşsun, o halde paranı bana değil de kadınına harca. Kadının iyi bir insan ve sen onu mutlu etmek zorundasın.”

 

“Evet, evet.” Tang Long hızlı şekilde kafasını salladı.

 

“Hmm, bu seferlik hediyeni kabul edeceğim fakat bunun tekrar yaşanmasını istemiyorum. Pekâlâ, Ejder Dişi Muhafızlığı nasıl gidiyor?”

 

“Her şey çok normal. İş arkadaşlarım bana çok nazik davranıyorlar.” Tang Long konuşmaya başlayınca saf bir ifadeyle gülümsemeye başlamıştı, kafasını kaşıyarak devam etti: “Herkes genç usta Chen ile iyi arkadaş olduğumu düşünüyor ve bu yüzden bana nazik davranıyorlar.”

 

Jiang Chen kahkaha ile güldü: “Ben seninle birçok defa muhatap oldum, seni arkadaşım olarak düşünmek hoşuma gider. Sen Tian Shao’nun bizzat işe aldığı birisin. Tian Shao’nun potansiyeli sınırsız. Belki de ileride Ejder Dişi Muhafızı kurumunun büyük müdürü pozisyonuna gelebilir. Onu yakından takip etmeli ve sözünden çıkmamalısın.”

 

“Evet, işimi elimden geldiğince iyi yapacağım, böylece Tian Shao’yu utandırmam.”

 

Tang Long aniden bir şey hatırladı, cesaretini toparlayarak konuştu: “Genç usta Chen, sanırım size söylemem gereken bir mesele var.”

 

“Nedir?”

 

“En son sefer, görev için dışarıdayken dört büyük bölgenin müritlerinin aralarında bir şeyler konuştuğunu duydum. Güney Sarayında, yakında ortaya çıkacak olan bir göksel bir hazine ile alakalı. Duyduğuma göre Kıymetli Ağaç Topluluğu bu durumdan haberdarmış ve hamle yapmak için hazırlanıyorlarmış.”

 

“Göksel bir hazine mi?” Jiang Chen gülümsüyordu: “Fani bir dünyada nasıl bir göksel hazine ortaya çıkabilir ki?”

 

Tang Long saf bir şekilde gülümsedi: “Ben de bilmiyorum, sadece onların konuştuğunu duydum. Ama düşünceme göre, eğer topluluğun müritleri bu konu ile ilgileniyorsa sahte bir bilgi olmamalı.”

 

Tang Long’un niyeti temizdi. Genç ustası Chen için bu bilgilerin faydalı olabileceğini düşünmüştü. Jiang Chen’e duyduğu minnettarlık yüzünden bu bilgiyi ona vermek zorunda hissetmişti kendisini.

 

Bu esnada kapının dışından ayak sesleri duyuldu, Xue Tong içeri girdi.

 

“Genç ustam, Qiao Baishi sizi görmek istiyor.”

 

Xue Tong da Tang Long’u gördüğüne şaşırmıştı: “Sen de mi buradasın?”

 

Tang Long da Xue Tong’u görünce şaşırmıştı: “Sen… Ben seni en son gördüğümde sadece gerçek qi ustasıydın, şimdi ise gerçek qi’nin en üst seviyesindesin.”

 

Sonuçta bu ikisinin en son karşılaşmasından bu yana çok kısa bir süre geçmişti, Tang Long şaşırmakta haklıydı.

 

Xue Tong gülümsedi ve Tang Long’un üniformasına baktı: “Belli ki sen de kendini geliştirmişsin. Ejder Dişi Muhafızı olmuşsun.”

 

Jiang Chen konuştu: “Tang Long, madem buraya kadar geldin, hadi bizimle beraber bir şeyler iç. Xue Tong, Baishi’ye söyle arka tarafa geçip beklesin.”

 

Tang Long’un aklı karışmıştı, zaten bir nebze de utanç hissediyordu, bu durum onun için kolay değildi. Jiang Chen’in kendisini bir şeyler içmeye davet etmesinin üzerine ayrılmak için bir bahane aramaya çalıştı.

 

Fakat Xue Tong ona bu fırsatı vermedi ve kolundan tuttu: “Yaşlı Tong, sen şu anda törende falan değilsin, öyle dikilip durmana gerek yok. Açıkçası, eğer biz Gök Ağacı Krallığı’na girerken senin tavsiyelerini almasaydık, çoktan Kuzey Gök Kubbe Sarayı’nın eline düşmüştük.”

 

Tang Long biraz daha utanmıştı: “O olay sadece küçük bir şeydi. Ayrıca, genç usta Chen bana o olaydan sonra çok değerli bir ilaç verdi.”

 

“Bu kadar resmi olma.” Xue Tong Tang Long’un omzunu sıvazladı: “Gel hadi, bütün kardeşlerim burada, sen zaten onlarla tanışmıştın.”

 

Tang Long kendisini her ne kadar rahat hissetmiyor olsa da, Qiao Shan ve Qiao Chuan gibi kendisine yapı olarak benzeyen kişileri görünce artık rahatlamıştı.

 

Fakat Qiao Baishi mutlu görünmüyordu.

 

“Baishi, sorun nedir? Pek mutlu görünmüyorsun. Yoksa aşık olan herkes böyle suskun mu oluyor?” Jiang Chen şaka ile karışık şekilde sormuştu.

 

Qiao Baishi garip bir ifadeyle gülümsedi: “Genç usta Chen, açıkçası siz bana Kadim Ning’in yanına gitmemi söylediğinizde benim aklımda böyle bir aşk yaşayacağım fikri yoktu. Kadim Ning de aynı benim gibi küçük bir yerden geliyormuş. Fakat Güney Gök Kubbe Sarayı’nın başkanı geçtiğimiz günlerde Kadim Ning’e benimle ilişkisini kesmesi için bir bildiri göndermiş.”

 

“Neden peki?”

 

“Muhtemelen ben küçük bir krallıktan geldiğim için beni küçümsüyorlar. Benim geleceğimin parlak olmadığını ve Kadim Ning’e layık olmadığımı düşünüyorlar.”

 

“Saçmalık bu!” Jiang Chen oldukça sinirlenmişti. Sonuçta Qiao Baishi Jiang Chen’in takipçisiydi. Güney Gök Kubbe Sarayı kim oluyordu da Jiang Chen’in takipçilerini küçümseyebiliyordu?

 

“Bu bahsettiğin başkan kadın mı erkek mi?”

 

“Kadın, Kadim Ning’in öz annesi. Dış dünyadan çok az insan bunu biliyor, Kadim Ning bana bunu bir sır olarak söyledi.”

 

“Bu…” Jiang Chen ne diyeceğini bilemez haldeydi. Eğer sadece Güney Sarayının başkanı unvanında olsa, bu durumda sadece bir üst kişi olurdu. Bu durumda Kadim Ning aşkı için saraydan ayrılabilirdi.

 

Fakat madem bu kişi Kadim Ning’in annesiydi, durum olduğundan daha farklı hale gelmişti.

 

Damat ile kaynana arasındaki anlaşmazlıklar gökle yer arasındaki en zorlu işlerden birisiydi.

 

“Bu duruma Kadim Ning ne diyor peki?”

 

“Annesi ile tartışıyor olmasına rağmen oldukça iradeli ve pes etmez şekilde.”

 

“O halde problem yok. Kadim Ning vaz geçmediği müddetçe her şey çok güzel olacak demektir. Sonuçta bu bahsettiğin kadın sadece kayın validen. Baishi, sen görmüş geçirmiş birisin, yaşlı bir cadalozu idare edemiyor musun?”

 

Qiao Baishi kederli şekilde gülümsedi, daha önce elbette birçok konu hakkında tecrübe edinmişti fakat böyle bir mesele ile ilk defa karşılaşıyordu ve ne yapacağını bilemiyordu.

 

“Genç ustam, ben ne yapacağımı bilemediğim için size geldim.”

 

“Sana verecek tavsiyem yok. Git ve müstakbel kayın validene şartlarının ne olduğunu sor. Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacını kullansana!”

 

Qiao Baishi’nin gözleri parıldadı: “Doğru ya! Ben bunu nasıl düşünemedim?”

 

Yaşlı bir kadına koz olarak elbette Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacı kullanılırdı!

 

“Tabii ki, ilaç tek başına yeterli olmayabilir. Kadınla konuş ve şartlarının neler olduğunu öğren. Sonuçta Güney Sarayı Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun alt kümesi sayılır. Baishi, aşağılık kompleksine kapılma! Unutma, konu askeri Dao olduğu zaman sen onlardan üstünsün. Eğer bunu unutursan, beni de unut!”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr