Bölüm 217: Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun Kadim Kişisinin Baskısı

avatar
3268 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 217: Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun Kadim Kişisinin Baskısı


Kadim Demir şu anda hüsrana uğramış durumdaydı. Jiang Chen’i tehdit ederek korkutmaya çalışmış ve ganimetinin yarısını teslim etmesini istemişti. Böylece Baş Usta karşısında avantajlı duruma geçerek onu suratından tokatlamak istemişti.

 

Fakat Jiang Chen gibi genç bir çocuğun kendisine böylesine sert bir tavırla karşı geleceğini tahmin edememişti. Jiang Chen ona Ye Chonglou’nun lafının üzerine laf söyleyemeyeceğini belirtmişti.

 

Jiang Chen’in bu söylediği her ne kadar doğru olsa da, bu durum Kadim Demir’in aşağılanmış hissetmesine sebep olmuştu.

 

“Sen… Senin adın ne? Sen hangi ailedensin? Benim kim olduğumu veya terbiyenin ne demek olduğunu biliyor musun?”

 

Jiang Chen bu sözleri duyunca şaşkın şekilde Kadim Demir’e baktı, içinden düşündü: ‘Bu adamın aklında bir sıkıntı mı var acaba? Sana hitap ederken zaten Kadim Demir diye hitap ettim, elbette kim olduğunu biliyorum.’

 

Jiang Chen tabii ki böylesine kalabalık bir ortamda Kadim Demir ile tartışmaya devam etmek istemiyordu. Garip bir ifadeyle gülümsedi ve ortamdan ayrıldı. Karşısındaki kişi her ne kadar sadece konuşuyor olsa da, somut bir zararı dokunmamış olsa da, onu dinlemek bile rahatsız ediciydi.

 

Jiang Chen’in bir şey söylemeden ayrılmaya çalışması Kadim Demir’i daha da sinirlendirdi.

 

Bu durum… Bu durum resmen Kıymetli Ağaç Topluluğu’nu önemsememek anlamına geliyordu.

 

“Dur orada!”

 

Jiang Chen onu görmezden geldi fakat Ye Rong Jiang Chen’in yanına gelerek onu kolundan tuttu: “Genç kardeşim, ortamı yumuşatıcı birkaç söz söyle de sıkıntı çıkmasın.”

 

Kadim Demir Ye Rong’u işaret ederek: “Küçük adam, sen karışma! Bu seni ilgilendirmez.”

 

Ye Rong garip bir ifadeyle gülümsedi: “Kadim Demir, bu arkadaş genç birisi ve sen saygıdeğer bir Kadim kişisin. Bu kadar sinirlenme lütfen.”

 

Kadim Demir’in siniri aslında Jiang Chen’in yaşıyla alakalı değildi. Sadece Jiang Chen’in uzlaşımcı olmayan, kibirli tavırları Kadim Demir’i sinirlendirmişti.

 

“Pekâlâ, pekâlâ… Gök Ağacı Krallığı’nın gençleri son günlerde iyice kibirli davranmaya başladılar. Bana bak çocuk, sen bana ismini söylemedin diye senin kim olduğunu bulamayacağımı sanma!”

 

Jiang Chen saygılı şekilde Ye Rong’un elini itti ve kaşlarını kaldırarak: “Kadim Demir, beni gizlice araştırmana gerek yok. Buralarda bana Jiang Chen derler. Unutma, Jiang’ın anlamı nehir, Chen’in anlamı toz.”

 

“Güzel… Güzel… Çocuk, senin cesaretin oldukça gelişmiş. Jiang Chen dedin değil mi? Sana garanti ediyorum, ileriki hayatında Kıymetli Ağaç Topluluğu’na adımını bile atamayacaksın.”

 

Kadim Demir bu tehdidin çok korkutucu olduğunu düşünüyordu.

 

Jiang Chen bugün başına bela almayı istemiyordu, bunu hak ettiğini düşünmüyordu. Sonuçta Kadim Demir Ye Chonglou’ya sinirlenmişti ve sinirini Jiang Chen’den çıkarmaya çalışıyordu.

 

Fakat yine de, Jiang Chen kum torbası değildi ya!

 

Zaten Jiang Chen karşısındaki kişinin Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bir Kadim kişisi olduğunu anlayınca olayın daha fazla büyümemesi için kayıtsız tavırlar sergilemişti.

 

Fakat Jiang Chen umarsız konuşmalar yaptıkça karşısındaki adam daha da sinirlenmişti. Ortalık yerde, insan içinde Jiang Chen’i Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun kara listesine almakla tehdit etmişti.

 

Jiang Chen bunca zamandır sinirini tutmuştu fakat artık sabrı taşıyordu. Jiang Chen her ne kadar mantık çerçevesinde düşünmeyi seven birisi olsa da, karşısına böylesine mantıksız hareketler yapan birisi geldiğinde sabrının sınırları zorlanıyordu.

 

“Senin ismin Kadim Demir değil mi? Ben zaten Kıymetli Ağaç Topluluğu’na girmek istemiyordum fakat sen madem bunu bir başarı olarak görüyor ve beni bununla tehdit ediyorsun, ben de sırf sana inat olsun diye topluluğa gireceğim. Sadece topluluğa girmekle kalmayacağım, aynı zamanda ben topluluğa girdiğimde büyük bir sevinçle karşılanacağım. Senin topluluğun benim size katılmam için bana yalvaracak! Söyleyeceklerim bu kadar, şimdi otur ve ileride olacakları izle!”

 

Jiang Chen karşısındaki adamı iyice sinirlendirmişti, fakat sözlerini bitirdikten sonra dönüp onun yüzüne bakmaya bile tenezzül etmedi. Sadece soğuk bir ifadeyle kahkaha attı ve uzaklaşmaya başladı.

 

Kadim Demir kendi nüfuzunu olduğundan fazla sanıyordu, aynı zamanda Jiang Chen’in nüfuzunu da küçümsemişti. Kadim Demir’in düşünce yapısına göre, sıradan krallıklardan gelen bütün genç kişiler Kıymetli Ağaç Topluluğu’na girmek için yalvarmalı ve hatta diz çökmeliydiler. Bir de bunun üzerine Kadim Demir’in ‘Kadim’ statüsünü ekleyince, karşısındaki herhangi bir genç kişinin üzerinde birazcık baskı kurduğunda başarılı olacağını düşünmüştü.

 

Gök Ağacı Krallığı’ndaki hangi genç kişi Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun kara listesine girmeyi göze alabilirdi ki?

 

Kadim Demir bu tehdidi yaptıktan sonra karşısındaki gencik gardını indirerek özür dileyeceğini düşünmüştü. Fakat bu gencin Kadim Demir’in tehdidine de boyun eğmeyeceğini kim düşünebilirdi ki?

 

Boyun eğip özür dilememesi bir yana, üstelik bir de tavırları daha da kibirli bir hal almıştı.

 

Kadim Demir bu yaşta bir gencin böylesine inatçı bir yapıda olacağını tahmin edememişti.

 

Öfkeden kudurmuş hale gelen Kadim Demir parmağını Jiang Chen’e doğrultarak: “Jiang Chen, senin arkanda nasıl bir güç olduğu umurumda değil. Eğer ileride herhangi bir vakitte, Kıymetli Ağaç Topluluğu’na girmeyi başarabilirsen, işte o zaman benim kellemi alıp sandalye niyetine kullanabilir ve üzerine oturabilirsin!”

 

Kadim Demir sonuçta Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun saygın bir kişisiydi ve genç bir çocuk tarafından utandırılmak ağırına gitmişti. Kalbinde öfkenin alevi yükseliyordu. Ye Chonglou bile Jiang Chen’in ismini Kıymetli Ağaç Topluluğu’na öneri olarak verse, onu bile reddedecekti.

 

Kendisi Kıymetli Ağaç Topluluğu’nda olduğu sürece Jiang Chen’in topluluğa girmesine asla izin vermeyecekti.

 

Sonuçta topluluğun Kadim kişilerinden birisi olarak oldukça fazla gücü vardı. Kendisi için sıradan bir mürit başvurusunu iptal etmek oldukça kolaydı.

 

Ye Chonglou ne kadar güçlü olursa olsun, sonuçta topluluğun başkanı değildi ya!

Ortamdaki atmosfer oldukça değişikti, çevredeki herkes bu tartışmanın tanığı olmuştu.

 

Çevredekiler şaşırmıştı.

 

Sıradan bir mürit Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun Kadim kişisine kafa mı tutuyordu? Acaba bu genç çocuğun kafasına bir şeyle mi vurmuşlardı? Topluluğun Kadim bir kişisi ile tartışmak aynı zamanda ölüm fermanı imzalamak değil miydi?

 

İşte, şimdi de Kadim kişi tarafından kara listeye alınmıştı.

 

Bir kişi her ne kadar yetenekli olursa olsun, her ne kadar büyük bir potansiyele sahip olursa olsun, topluluğa giremediği sürece sadece fani ve basit bir hayata sahip olabilirdi.

 

Ayrıca, topluluğun Kadim kişisini gücendirdikten sonra fani ve basit hayatta da huzur bulunamazdı ki!

 

İleride bir zamanda Kadim kişi ne zaman isterse bu fani ve basit kişiyi parmağının bir hareketiyle ortadan kaldırabilirdi.

 

“Bu Jiang Chen denen adam başkentte birkaç şanslı olay yaşadı diye şimdi de topluluğun Kadim kişisi ile tartışıyor.”

 

“Hah! Bunu hak ediyor. Umarım Jiang Chen’in bu hareketinden diğer kişiler de cesaret alır ve onun gibi davranırlar, böylece topluluğa mürit alımları açıldığında rekabet edeceğim kişi sayısı da azalır.”

 

“Bu çocuk kesinlikle cesur birisi. Onun yerinde ben olsam konuşmaya bile cesaret edemezdim.”

 

“Bu adam aslında şanssız birisi, baksanıza topluluğun Kadim kişilerinden birisi ile arası bozuldu. Eğer ganimetini verseydi Ye Chonglou ile arası bozulacaktı fakat şimdi de Kadim kişi ile arası bozuldu. İki seçeneği de kendi dezavantajlı olduğu bir durum.”

 

Ortamdaki müritlerin aklında bir sürü düşünce vardı. Bazıları Jiang Chen’e acıma duygusu ile bakarken bazıları onun cesaretini takdir etmişti ve bu durumun haksızlık olduğunu düşünmüştü.

 

Jiang Chen Kadim Demir’in bile laflarına kulak asmazken, neden ortamdaki seyircilerin laflarına kulak assındı ki? Hiçbir şey yaşanmamış gibi ortamı terk ediyordu.

 

Dan Fei’nin yanından geçerken Dan Fei’nin içinde özür dileme hissi vardı. Jiang Chen yanından geçerken güzel gözleri ile Jiang Chen’e bakmıştı. Fakat ne diyeceğini de bilemiyordu.

 

Bu tartışma zaten Baş Usta’nın sayesinde başlamıştı ve tartışma alevlendiğinde Baş Usta öne çıkıp ortamı yumuşatmak için bir şeyler de söylememişti.

 

Bu durum ise ortamdaki seyircilerin Jiang Chen için üzülmesini ve ona acımasını sağlamıştı. Ortamdaki herkes Jiang Chen’in Eğitmen Ye tarafından kullanıldığını düşünmüştü.

 

Zaten Dan Fei’nin kalbindeki suçluluk hissi de bu yüzdendi.

 

Jiang Chen’in ortamdan uzaklaşmasını izlerken Dan Fei’nin dudakları titredi ve Baş Usta’ya baktı.

 

Gördüğü şey ise Baş Usta’nın bıyık altından gülümsüyor olmasıydı.

 

“Küçük Dan, benim neden öne çıkıp Jiang Chen’e yardım etmediğimi mi düşünüyorsun?”

 

Dan Fei elbette bunu düşünüyordu fakat ustasına olan saygısı çok büyüktü, bundan dolayı onu sorgulayamazdı.

 

“Hehe! Bu küçük eleman oldukça ilginç birisi. Onun kendi savaşını verip zafer kazanmasını izlemek istiyorum. Genç kişiler kendi savaşlarını vermeli, ancak bu şekilde enerjik ve genç kalabilirler.”

 

“Baş Usta, ben sadece Jiang Chen’in bizim sadık kişiler olmadığımızı düşünmesinden korkuyorum.” Dan Fei Jiang Chen’in kendisine olan katkılarını düşündükçe gerçekten de suçluluk hissediyordu: “Jiang Chen şu anda oldukça terk edilmiş hissediyor olmalı.”

 

“Küçük Dan, eğer gerçekten böyle düşünüyorsan, bizim genç Jiang Chen’imizi tanımıyorsun demektir.” Baş Usta manalı şekilde gülümsüyordu: “Pekâlâ, hadi bu konuyu kapatalım artık.”

 

Dan Fei yolda sürekli aklından bir şeyler düşünüyordu.

 

Ye Rong bile Jiang Chen’in durumuna üzülmüştü. Sonuçta bu yaşananlar Jiang Chen’in suçu değildi fakat bu işin ceremesini çekecek olan kişi Jiang Chen’di.

 

Kadim Demir Baş Usta ile tartışamayacağını bildiği için Jiang Chen’e sataşmıştı. Bu durum onun ne kadar yüzsüz bir adam olduğunu gösteriyordu. Ye Rong böyle düşünmesine rağmen, elinden gelen bir şey yoktu.

 

Başkente döndüklerinde Ye Rong Xue Tong’a seslendi: “Xue Tong, git ve ustanla konuş, ileriki zamanlarda bu meselenin daha da büyümemesi adına planlar yapabileceğimizi söyle. Mutlaka bir yolunu buluruz.”

 

Xue Tong bu meselenin çok da büyük bir şey olmadığını düşünüyordu, gülümseyerek cevapladı: “Dördüncü prens, endişelenmeyin. Kadim Demir benim ustamın yeteneklerini hafife alıyor, ustam isterse anında onu pişman edebilir.”

 

Ye Rong ne diyeceğini bilemedi, içinden düşünmekle yetindi: ‘Jiang Chen’in takipçileri bile kibirli.’

 

Fakat yine de, düşününce aslında Xue Tong’un haklı olabileceğini anladı. Jiang Chen ile beraber atıldığı maceralarda onun ne kadar mucizevi hamleler yaptığını görmüştü. Ye Rong’un en başta söylediği gibi, Jiang Chen kumda gömülü olan bir altındı. Bir gün gelecekti ve bütün güzelliğiyle parıldayacaktı.

 

Jiang Chen’in şaşırtıcı bilgileri ve tecrübeleri ile, eğer Kıymetli Ağaç Topluluğu’na kabul edilmezse, bu durum Jiang Chen’in kaybı olmazdı. Jiang Chen gibi genç bir dâhinin yanında savaşmak isteyen bir sürü topluluk müridi olabilirdi.

 

Sonuçta Kıymetli Ağaç Topluluğu on altı krallıktaki tek güçlü topluluk değildi.

 

Jiang Chen evine döndüğünde her şeyin bıraktığı gibi huzur içinde durduğunu gördü. Kayda değer bir sıkıntı yaşanmamıştı. Jiang Chen’i şaşırtan şey, bir aylık kısa bir sürede Guo Jin’in eğitim seviyesiydi. Xue Tong’dan sonra Guo Jin de dokuz meridyenli gerçek qi âlemine geçiyordu. Gerçek qi ustası seviyesine gelmişti.

 

“Görünüşe göre Xue Tong’dan geriye kalan Nadir Yeşim Meyvesi Guo Jin’in olacak.”

 

Gouyu ise hala kapalı alan yetişimindeydi ve görünüşe göre Beş Ejderli Kutsal Gök İlacının etkisini tek seferde ruh okyanusuna entegre etmeye çalışıyordu.

 

Bu süreçte en iyi gelişim gösteren kişi Qiao Baishi’ydi. Zaman ilerledikçe, Güney Gök Kubbe Sarayı’nın Kadim Ning’i kendisini Qiao Baishi’ye daha yakın hissetmeye başlamıştı.

 

Bu ikisi beraber vakit geçirdikçe birbirlerine aşık olmuşlardı. Kadim Ning her ne kadar Qiao Baishi’den birkaç yaş büyük olsa da, bu durum problem değildi.

 

Bu durumun temeli düşünülürse, aslında Jiang Chen burada çöpçatanlık yapmış oluyordu.

 

Qiao Baishi farkındalığı yüksek birisiydi ve büyük resmi görmekte zorlanmıyordu. Her ne kadar Kadim Ning ile birliktelik yaşasalar da, Jiang ailesine hala sadıktı.

 

İki ya da üç günde bir Jiang Chen’in malikânesine gelerek bir şeylere yardım edip edemeyeceğini araştırıyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44299 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr