Bölüm 186: Labirent Âlemi Güz Avı’ndaki Yerler

avatar
3968 3

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 186: Labirent Âlemi Güz Avı’ndaki Yerler


Tian Shao Jiang Chen’in anlamadığını fark etti. Jiang Chen’in Gök Ağacı Krallığı’nda çok uzun süredir barınmadığını hatırladı ve Labirent Âlemi Güz Avını açıkladı: “Labirent Âlemi Güz Avı, Gök Ağacı Krallığı’nın uygulayıcıları için düzenlenen bir etkinliktir. Her beş senede bir düzenlenir ve gerçek qi ustası ve üzerindeki seviyelerdeki her uygulayıcı buna katılabilir.”

 

“Peki, bu etkinliği bu kadar özel kılan şey nedir?”

 

“Bu Labirent Âlemi çok özel bir yerdir. Sadece Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun buraya erişim hakkı vardır. Fakat Kıymetli Ağaç Topluluğu bile bu âleme girişi öyle kafalarına göre açıp kapatamaz. Labirent Âlemi düzenli bir şekilde beş senede bir açılır. Eğer Labirent Âlemini bir aydan kısa sürede terk etmezsen sonsuza kadar orada kapalı kalırsın.”

 

“Sonsuza kadar mı?”

 

“Evet.” Tian Shao kafasını salladı: “Sonsuza kadar.”

 

“Madem beş senede bir açılıyorsa oradan canlı olarak çıkmanın bir yolu var olmalı?”

 

Tian Shao gülümsedi: “Kesinlikle yok. Bunun sebebi Labirent Âleminin iç yapısının her seferinde değişiyor olması. Labirent Âlemi yüz yıllardır Gök Ağacı Krallığı’nda ve iç yapısı hiçbir zaman önceki seferlerle aynı olmadı. Bu demek oluyor ki her seferinde ortaya çıkan Labirent Âlemi bir öncekinden hep farklı oluyor.”

 

“Oh?” Jiang Chen bunları duyunca meraklanmıştı. Gök Ağacı Krallığı gibi küçük bir yerde böyle bağımsız bir alanın olacağını düşünmemişti.

 

Jiang Chen bu Labirent Âleminin iki farklı boyut arasındaki bir âlem olduğunu biliyordu. Bu durumun oluşma sebebi, bu âlemin boyutlar arasında sıkışmış olması veya bir boyutun bozularak başka ara boyutu oluşturması biliyordu.

 

Genellikle böyle âlemlerin belirli bir hareket düzeni olurdu.

 

“Bu Labirentli Güz Avı ilginç bir şeye benziyor. Benim bir sürü teorim var fakat hiçbiri deneyime dayalı değil. Bu Labirentli Güz Avı etkinliği benim teorilerimi test etmek için iyi bir şans olabilir.”

 

Jiang Chen bunları düşündükten sonra sordu: “Büyük kardeş Tian, bu Labirentli Güz Avına nasıl katılabilirim?”

 

Tian Shao bu sözleri duyunca çok heyecanlandı: “Katılmak mı istiyorsun? Eğer katılmak istiyorsan bunu dert etme, dördüncü prens senin için gerekli işlemleri halleder.”

 

“Oh, sıradan insanlar kendileri katılamıyor mu?”

 

Tian Shao kederli şekilde gülümsedi: “Sadece ikinci kademe ve üzerindekiler katılabilir. Katılanlar aynı zamanda yanlarında takipçiler getirebilir. Aynı Eğitmen Ye’nin doğum günü etkinliği gibi, fakat bu Labirentli Güz Avı daha geniş. Her seferinde en az binlerce insan izlemeye gelir.”

 

“O kadar çok mu?”

 

Tian Shao kafasını salladı: “Düşünsene, bir sürü ülkenin soylu oğulları ve kızları, bir sürü prens ve prenses, düklerin soylu oğulları ve kızları ve farklı farklı yapılanmaların müritleri… Gerçekten de çok yer var!”

 

“Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun müritleri de orada olacak mı?”

 

“Topluluğun içindeki müritler katılmaz, fakat dört büyük bölgenin müritleri orada olacaktır.”

 

Jiang Chen olayı anlamıştı, dört büyük bölge Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun yardakçıları gibiydi. Sadece toplulukta eğitim gören müritler asıl öz mürit sayılıyordu.

 

Bu asıl müritler Labirentli Güz Avına katılmayacaktı.

 

“Sence de Kıymetli Ağaç Topluluğu bu etkinliğin başında sayılıyor olmasına rağmen katılmıyor olmaları garip değil mi?” Tian Shao gülümseyerek sormuştu.

 

“Elbette garip.” Jiang Chen kafasını sallayarak onayladı.

 

“Aslında sebep basit. Kıymetli Ağaç Topluluğunun elinde iki adet Labirent Âlemi var. Diğerinin adı Akvaryum Labirent Âlemi. Bu Labirent Âleminin zorluğu üç-dört kat daha fazladır. Topluluğun içindeki müritler için asıl önemli olan labirent bu yüzden Akvaryum Labirent Âlemidir.”

 

Jiang Chen olayı anlamıştı. Topluluğun müritleri katılmıyor değildi, sadece Güz Avını kendilerine layık görmüyorlardı.

 

Fakat Jiang Chen bu Labirentli Güz Avını küçümsemiyordu, böyle bir fırsatı kaçıramazdı.

 

“Büyüğüm Tian, o halde dördüncü prensten benim için bir yer ayırtmasını iste, hatta eğer yeterli yer varsa benim için iki yer ayırtmasını iste.”

 

Tian Shao kafasını sallayıp onayladı ve sordu: “Ben sanırım az önce birinci prensi gördüm öyle değil mi?”

 

“Aman! Böyle akılsız insanlardan bahsetmeyelim.” Jiang Chen ellerini birleştirdi, birinci prens konusuna ilgisiz görünüyordu.

 

Tian Shao kahkaha attı. Gök Ağacı Krallığı’nda birinci prensi aptal olarak nitelendirecek çok az insan vardı. Jiang Chen bu insanların arasındaki en genç ve eşsiz olanıydı.

 

Tian Shao’yu yolcu ettikten sonra, Jiang Chen biraz düşündü ve bu Labirentli Güz Avının eğitimi için iyi bir fırsat olduğu kanısına vardı. Eğer etkinlik sırasında birkaç zorlu mücadeleyle karşılaşırsa, askeri Dao yolunda daha da fazla yol kat edebilirdi.

 

Madem Labirentli Güz Avına katılacaktı, birkaç hazırlık yapması gerekiyordu.

 

Jiang Chen hazırlıklı olmadığı hiçbir savaşa girmezdi.

 

Devasa Hazine Sarayı’na uğradı ve birkaç hazırlık yaptı. Aynı zamanda Jiang Yu’yu da kontrol etmişti. Jiang Yu bir aylık sürede hem Devasa Hazine Sarayı’na alışmış, hem de bulunduğu pozisyonu örnek teşkil edecek şekilde temsil etmişti. Hatta yaşlı Shi Xiaoyao’nun bile övgülerini kazanmıştı.

 

Jiang Chen cesaretlendirici birkaç söz de söylemişti. Aynı zamanda Güney Gök Kubbe Sarayı’na da bir ziyarette bulunmayı planlamıştı. Güney Sarayının başkentteki mekânına geldikten sonra, Qiao Baishi ve Kadim Ning’in yaklaşık on beş gün önce Güney Sarayı’nın karargâhına yola çıktıklarını öğrendi.

 

Jiang Chen oradan ayrılmadan önce birkaç malzeme satın aldı. Qiao Baishi’nin orada olmadığını öğrenince oyalanmak istememişti.

 

Tam kapıdan çıkacaktı ki bir ses duydu: “Halk muayenesi bitti dedim ya! Ruh simyacıları çoktan ayrıldılar. Her ne kadar sana yardım etmek istesek de, burada bayılana kadar beklesen bile elimizden bir şey gelmez. Biz sadece muhasebe işlerine bakarız ve hastalarla nasıl ilgilenileceğini bilmeyiz.”

 

“Büyük efendim, bakın, biz muayene ve teşhis ücretini hazırladık bile. Lütfen, bizim için bir istisna yapamaz mısınız?”

 

“Of! Siz ikiniz mantıktan anlamaz mısınız? Madem ücreti hazırladınız neden Güney Sarayı halk muayenesi yaparken gelmediniz?”

 

“Oh, biz buraya gelirken birkaç talihsiz olay yaşadık ve muayene ücretine el konuldu. Bu talihsiz olayları atlattık fakat bu sefer de halk muayenesi saati geçmişti. Bu sadece kötü şanstan ibaret bir durum değil mi?” Konuşan adam oldukça kederliydi.

 

Jiang Chen bu konuşan adamın sesini duyunca elinde olmadan seslendi: “Tang Long?”

 

Bu adam Jiang Chen’in başkente girmeden önce tanıştığı ilk Gök Ağacı Krallığı vatandaşıydı. Bu adam sınırda devriye gezen Ejderli Süvariydi.

 

Adam Jiang Chen’in sesini duyup ona baktığında bir anlık duraksadıktan sonra: “Bu sensin!”

 

Tang Long’un yüzünde garip bir ifade vardı, utanmış görünüyordu: “Duydum ki bizimkiler Kara Ruh Odunu’nu buraya yardım almak için getirmiş fakat odunu onun elinden almışlar. Ona yardım eli uzatan kişi senmişsin fakat bu olay için seni suçlu bulmuşlar.”

 

Tang Long minnettarlık hissediyor gibiydi. Aslında belli ki olayın tamamını duymamıştı, sonuçta kendisi sadece bir sınır devriyecisiydi ve Ejder Dişi muhafızlarının içinden bilgi sızdıramazdı.

 

Sadece olayın bu kadarını biliyordu. Aslında olayın içeriğini öğrenmek istemişti ama Tang Long bu olayı sorgulamaya başladığında zaten Jiang Chen serbest bırakılmıştı ve olay kapanmıştı, bu yüzden kimse onu ciddiye alıp ona bilgi vermemişti.

 

Tang Long zaten çok sözü geçen birisi değildi, bir süre sonra olayı sorgulamayı bırakmıştı.

 

Şimdi Jiang Chen’i karşısında görünce biraz utanmıştı ve ona borçlu olduğunu hissediyordu.

 

Jiang Chen gülümserken Tang Long’un böyle düşündüğünün farkında değildi: “Sen bu vakitte başkente gelme fırsatını nasıl buldun?”

 

Tang Long’un yüzü kararmıştı: “Ben… Ben evimde birkaç olayın yaşandığını duydum ve görev yerimi bırakıp başkente geldim, daha sonra beni işimden attılar. Ah doğru ya, sen iyi misin? Senin bir Kuzey Gök Kubbe Sarayı müridini gücendirdiğini duydum. İyi misin?”

 

Tang Long başkentin en alt statüsündeki insanlardan birisiydi. Jiang Chen’in başından geçenleri tam olarak bilmiyordu.

 

“Bende hiçbir sıkıntı yok. Ejder Dişi muhafızları Kara Ruh Odununu sana geri verdi değil mi? Şimdi ne yapıyorsun?”

 

Tang Long Jiang Chen’in iyi olduğunu duyunca rahatlamıştı: “Kara Ruh Odunu senin başkente, aileme getirmeni rica ettiğim eşyaydı. Bu sayede Güney Sarayı’nın halk muayenesine giriş izni oluşacaktı. Bu sefer vaktinde geldiğimi sanıyordum fakat yine bir aksilik çıktı. Kadınım dedi ki, eğer sen yardım etmeseymişsin Kuzey Gök Kubbe Sarayı’nın müridi tarafından ölesiye dövülecekmiş.”

 

“Siz neden halk muayenesine ihtiyaç duyuyorsunuz? İkiniz de sağlıklı görünüyorsunuz.”

 

Tang Long iç çekti: “Sağlığı yerinde olmayan kişi benim küçük kardeşim. Gençken felç geçirdi ve tekerlekli sandalyede mahkûm kaldı. Ben de buraya bir ruh simyacısının yardımını aramaya gelmiştim, böylelikle belki de kardeşim tekrar yürüyebilir.”

 

Bunları söyledikten sonra Güney Sarayı’nın az önce konuşan elemanına tepkili bir bakış attı.

 

Bu eleman tabii ki Jiang Chen’i ve arkasındaki gücü biliyordu, bir anda paniklemeye başladı: “Siz genç usta Jiang Chen’siniz! Genç usta, bu durum gerçekten bizim suçumuz değil. Halk muayenesi uzun süre önce bitti ve bizler hastaları muayene ya da tedavi edebilecek yeterlilikte değiliz.”

 

Jiang Chen ellerini iki yana açtı: “Pekâlâ, sakin ol. Madem senin yapabileceğin bir şey yok panik yapmana da gerek yok.”

 

Elemanın sırtından tonlarca yük kalkmış gibiydi: “Genç usta Chen, gelip içeride oturmak ister misiniz?”

 

“Boş ver, sen ayrılabilirsin.”

 

Genç eleman kafasını hızlıca salladı: “Evet, evet efendim, hemen ayrılıyorum.”

 

Jiang Chen nasıl birisiydi? Bu genç eleman onu kendi gözleriyle görmüştü. Etkinlik zamanı Zhang Meng Efendi Bei tarafından öldürülmüştü.

 

Jiang Chen etkinlik alanını terk edince de, bir başka Kuzey Sarayı müridini öldürmüştü.

 

Güney Sarayı’nın elemanları böyle korkutucu bir adamı nasıl tanımazdı?

 

Tang Long elemanın Jiang Chen’den böyle korkmasına şaşırmıştı: “Sen… Sen başkente daha yeni gelmedin mi? Neden bu eleman senden böyle korkuyor? Hâlbuki çok da kibar ve korkak birine benzemiyordu.”

 

Tang Long şaşkındı.

 

Jiang Chen gülümsedi: “Gel, seni bir yere götüreceğim. Belki de orada senin küçük kardeşine yardım edebilecek düzeyde bir ruh simyacısı bulabiliriz.”

 

Tang Long oldukça şaşırmıştı: “Gerçekten mi?”

 

“Sana neden yalan söyleyeyim?” Jiang Chen gülümsemişti. Tang Long’un sıcakkanlı, cana yakın birisi olduğunu biliyordu. Zaten Qingyang Vadisi’ne gidip yaşlı adam Fei ile bir konu hakkında konuşması gerekiyordu.

 

Tang Long’a şans eseri rastlamıştı. Ona yardım etmesiyle, başkenti kendisine tanıtmasının ve yararlı ipuçları vermesinin karşılığını ödeyecekti.

 

“Öncelikle şunu söylemeliyim. Bende sadece teşhis için gerekli olan ücretin karşılığı olan bir adet Kara Ruh Odunu var. Daha yüksek bir fiyat için elimden bir şey gelmez. Aslında evimi satabilirim, ailemin biraz uzakta olan, samandan bir kulübesi var.” Tang Long pratik birisiydi. Fakat düşünceleri oldukça basitti.

 

Jiang Chen böyle pratik insanlarla etkileşimde olmayı seviyordu, gülümseyerek: “Neden böyle endişelisin? Senin başkente gelme sebebin ben olduğuma göre senden para isteyecek değilim ya? Gerçi zaten onlar benden para isteyecek kişiler değiller de!”

 

Tang Long yarı şüpheli, yarı inançlıydı. Jiang Chen’in başkente yeni geldiğini biliyordu, nasıl böyle kendinden emin konuşabiliyordu? Aynı zamanda içinde bir merak da uyanmıştı, Kuzey Sarayı’nın bir müridini öldürdüğü halde nasıl böyle serbestçe dolaşabiliyordu?






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr