Bölüm 175: Beş Kanatlı Anka Ejderi

avatar
3363 4

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 175: Beş Kanatlı Anka Ejderi


Onurlu ustanın iyilik borcu sözünü duyan herkes heyecanlanmıştı.

 

Tabii ki heyecanlanan kişiler arasında Ye Dai ve Ye Rong da vardı.

 

Herkes biliyordu ki bu iyilik, ustanın verdiği rehberlikten daha değerliydi. Bu iyilik borcu eşsiz ve yarışılamaz derecede üstün değere sahipti.

 

Dan Fei ortamdakilerin yüz ifadelerinden herkesin oldukça heyecanlı ve harekete geçmek için sabırsız olduğunu görebiliyordu, biliyordu ki bu insanlar ustanın iyilik borcunu kazanmak için varlarını yoklarını ortaya koyarak yarışacaklardı.

 

Arkasına dönüp uzaklaşırken gülümsüyordu, geri döndüğünde ise yanında egzotik bir hayvanla beraber yavaşça yürüyordu.

 

Bu hayvanın tüyleri yeşim taşı gibi yeşil renkliydi. Kafası bir ejderin kafasıydı, sırtında iki kanadı vardı fakat kuyruğu tıpkı bir Anka kuşununki gibi üç kanatlıydı.

 

Bu hayvanın ortaya çıkması ile ortamda kuşku, korku ve baskı hissi oluşmuştu. Jiang Chen meditasyon hâlindeyken bile bu baskıyı üzerinde hissetmişti. Bu baskı hissi bilincine bir ok gibi saplanmıştı.

 

Jiang Chen gözlerini yavaşça açarak bu egzotik hayvana baktı. İçten içe şaşkınlık yaşıyordu: “Bu kadim bir kan soyu. Bir ejderin ve Anka kuşunun melezi olan bir hayvan. Beş Kanatlı Anka Ejderi! Bu dünyada gerçekten de kadim kan soyu mu varmış?”

 

Jiang Chen şaşkınlığını bastıramıyordu. Fakat derin bir düşünceye dalarak aslında kadim kan soyunun nadir bulunmasına rağmen nesillerin melez şekilde üreyebildiklerini aklına getirdi. Aslında dünya üzerinde gezinen bir sürü kan soyu vardı ve hepsi de birbirleriyle uzaktan da olsa bağlantılıydı.

 

Yani aslında kadim bir kan soyunun bu dünyada görülmesi çok da şaşırılması gereken bir durum değildi.

 

Fakat yine de Jiang Chen böyle bir kadim kan soyunun Gök Ağacı Krallığı gibi küçük bir yerde bulunmasına şaşırmıştı. Bu hayvana dikkatlice bakarak incelediğinde gördü ki aslında damarlarında dolaşan soylu kan oldukça seyrek ve zayıftı.

 

Jiang Chen’in ilk görüşlerine göre, bu hayvan en fazla üst ruh seviyesindeydi. Eğer düzgün şekilde ilgilenilirse bu hayvanın seviyesi üst aziz seviyesine gelebilirdi.

 

Eğer bu hayvan daha da yüksek seviyeye getirilmek isteniyorsa, bu ya şans yardımıyla olurdu ya da çok nadir ve üstün bir yetişim tekniği kullanmak gerekirdi. Eğer bunlar olmazsa bu hayvan maksimum aziz dereceli bir Beş Kanatlı Anka Ejderi olurdu.

 

“Krallığın Koruyucu Ruh Kralı ve ruh âleminin en üst seviyelerindeki bir uygulayıcı olarak Baş Usta elbette hayatında çok üstün eşyalara ve hayvanlara sahip olmuştur, ancak bu çok başka. Belli ki Baş Usta aslında sadece basit bir Koruyucu Ruh Kralı değil.” Jiang Chen’in aklından bunlar geçiyordu.

 

Düşünceleri bu noktaya geldiğinde, elinde olmadan Beş Kanatlı Anka Ejderine İlah’ın Gözüyle baktı.

 

“Her ne kadar bu Beş Kanatlı Anka Ejderi ürkünç bir görünüşe sahip olsa da, biraz hâlsiz gibi bir duruşu var. Sanırım Baş Usta da bu konu hakkında endişeleniyor olmalı.”

 

Jiang Chen içinden düşünürken gülümsemekten kendini alamadı: “Yaşlı Usta Ye bu sorunu çözmek için yanlış kişilere başvuruyor. Buradaki züppelerin hiçbiri bu hayvandan anlamaz ki! Eğer gerçekten de bu hayvanın sorunu tahmin ettiğim gibiyse, bu cahil kişilerin elinden ne gelir ki?”

 

Jiang Chen’in buradaki insanları hor gördüğünden değildi bu düşünceleri, Gök Ağacı Krallığı’nın soylu müritleri gerçekten de bu olay hakkında fikir yürütebilmek için yeterli vasıflara sahip değildi. Buradakilerin hiçbiri belki de kadim kan soyunun ne olduğunu bile daha önce duymamışlardı.

 

Daha önce duymadıkları bir şey hakkında nasıl fikir yürütebilirlerdi ki?

 

Tabii ki bu mesele direkt olarak Jiang Chen’i ilgilendirmediği için herhangi bir adım atmayacaktı. Şu yapmak istediği tek şey Xin Wudao ile olan müsabakasına strateji üretmekti.

 

Bu müsabaka için elinden gelenin en iyisini yapmalıydı.

 

Kendisini meditasyona alıp tekrardan gözlerini kapattı.

 

O sırada Dan Fei’nin güzel sesi yine duyuldu: “Bu hayvan bir Anka-Ejder ve Baş Ustamız onu binek olarak kullanıyor. Eminim ki dinleyenler arasında bunu daha önce duymuş olan vardır. Üç ay önce bazı endişe verici aksilikler ortaya çıktı. Kendisine sunduğumuz ruh yemlerinden hiçbirini yemiyor. Hayvan aylar önce yemeye ve içmeye olan tutkusunu kaybetti ve sadece keyifsizce dolaşmakla kalmayıp aynı zamanda güç de kaybetti. Böyle bir eziyete bir ruh hayvanı bile dayanamaz. Baş Usta bir sürü ruh hayvanı uzmanıyla konuştu fakat yine de problemin sebebini ve çözümünü bulamadı.”

 

Jiang Chen içten içe gülüyordu: “Siz bu hayvanın nereden geldiğini bile bulamıyorken, yemek yememesinin arkasındaki sebebi bulamaya mı çalışıyorsunuz? Bu hayvanın sıkıntısının teşhisini koymak ve bu rahatsızlığını yok etmek için onun hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.”

 

Dan Fei konuşmasına devam ediyordu: “Herkes dinlesin! Açıkça konuşmak gerekirse, Baş Usta bu hayvana en az kendi hayatı kadar önem veriyor. Bu hayvan böyle eziyet gördükçe, Baş Usta da acı çekiyor. Eğer aranızdan birisi bu durumun sebebini biliyorsa, bu kişi tedaviyi bilmiyorsa bile onurlu usta o kişiye bir iyilik borçlanacak. Eğer durumun sebebini biliyorsanız ve bunun yanında tedavi için gerekli bilgiye de sahipseniz, onurlu usta size sadece bir iyilik borcunda olmakla kalmayıp aynı zamanda çok değerli bir hediye de verecek.”

 

Ye Dai bu sözleri duyduğunda gözleri parlamıştı, daha önce kendi kaynaklarından zaten bu olay hakkında biraz da olsa bilgi almıştı.

 

Bu nedenle kendisini desteklemesi için Kıymetli Ağaç Topluluğu müritlerinden, Dört Mevsimli İlaç Salonu’nun gelmiş geçmiş en başarılı beş ilaç ustasından birisi sayılan bir müridi yanında getirmek için neredeyse bir servet harcamıştı.

 

“Kardeş Xianke, bu sefer yeteneklerini gösterme sırası sende.” Ye Dai yanında oturan kara cübbeli ve kepli bu gizemli adama dönüp konuşmuştu.

 

Bu kişi Jiang Chen’in en çok tedbirli olduğu kişiydi. Bu kişinin eğitim seviyesi Liu Can’dan ve Xin Wudao’dan çok daha üstündü.

 

Bu kara cübbeli ve kepli adam Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bir müridiydi. İlaç Dao’sunda bir dâhiydi.

 

“Birinci prens, boş yere övünmek istemem ama Dört Mevsimli İlaç Salonu’ndaki ilaç ustaları arasında ilaç Dao’su benden daha güçlü olan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Benim yaşıtlarım arasında ise, yani genç nesil arasında ise ilaç Dao’su benden daha güçlü olan hiç kimse yoktur.”

 

Bu kepli adamın adı Han Xianke’ydi ve gururu ve kendine olan güveni oldukça fazlaydı.

 

“Hmm. Ben, Ye Dai, kardeş Xianke’yi buraya davet ettim çünkü bu özelliklerini duymuştum. Eğer kardeş Xianke’nin şöhreti böyle yaygın olmasa ben de zaten onu çağırmazdım.”

 

Ye Dai böyle bir hazırlık yapmıştı.

 

Aynı zamanda Ye Qiao da hazırlıklı gelmişti. Yanında Qingyang Vadisi’nden kıdemli bir yetkili getirmişti.

 

Ye Zheng’e gelince, o da yanında birisini getirmişti fakat onun getirdiği kişinin şöhreti diğerleri kadar değildi. Kendisi bir veterinerdi ve ruh hayvanları ile alakalı oldukça fazla araştırma yapmıştı.

 

Ye Rong bunları görünce nerede eksik yaptığını anlamıştı.

 

Belli ki bu prensler Eğitmen Ye’nin probleminin ne olduğu hakkında daha önceden bilgi almışlardı. Ye Rong, kız kardeşi Dan Fei’nin kendisini kapıda karşıladığında bu konu hakkında bir şey bilmediğini örenince neden üzüldüğünü şimdi anlamıştı.

 

Demek durum buydu.

 

“Demek Ye Dai ve diğerleri böyle etkili ve yayılmış bir bilgi ağına sahipler. Görünüşe göre veliaht prens olma yolunda daha çok çalışmam lazım. Daha çok bağlantı kurmalıyım ve daha etkili bir istihbarat ağına sahip olmalıyım.”

 

Ye Rong streslenmişti. Bu durumda diğerleri belli ki üstün gelecekti.

 

Eğitmen Ye’nin iyilik borcuna sahip olmak ve ondan bir hediye almak çok değerli bir şeydi.

 

Ye Rong istemsizce Jiang Chen’e dönüp ona bir bakış attı. Jiang Chen’in gözlerini kapatıp meditasyon yaptığını görünce hayal kırıklığına uğradı.

 

Jiang Chen’in bu hâlini de gördükten sonra Ye Rong’un içinde bir mucize yaşanmasına dair bir istek oluştu.

 

Fakat hemen ardından kederli şekilde gülümsedi, sonuçta Jiang Chen her şeye gücü yeten birisi değildi. Ayrıca kendisi bir prens olmasına rağmen bu konu hakkında hiçbir bilgiye sahip değildi, Jiang Chen nasıl bu konuda bilgili olabilirdi ki?

 

“Gerçi doğru ya, Jiang Chen zaten az önce benim için harika bir iş başardı, ondan daha fazlasını isteyemem ki!” Ye Rong kederli şekilde bunları düşünmüştü.

 

Bu sırada Ye Dai ileri doğru bir adım attı ve yumruklarını sıkarak: “Kız kardeşim Dan Fei, bugün benim takipçilerim arasında Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun Dört Mevsimli İlaç Salonu’ndan bir dahi var. Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun genç müritleri arasında, ilaç üretiminde ve ruh hayvanı yetiştirme konusunda bu kişiden daha üstün birisi yok.”

 

“Oh? Peki, bu dahi kişinin ismi nedir?”

 

“Yetenekli Han Xianke, Bayan Dan Fei’yi selamlar.” Han Xianke diğerlerinden farklıydı, Ye Dai’nin diğer takipçileri gibi mütevazı değildi çünkü kendisini Ye Dai’ye sevdirmeye çalışmıyordu.

 

“Han bey, merhaba.” Dan Fei gülümsemişti: “Umarım Han bey bir mucize gerçekleştirip Baş Usta’nın bu problemini çözebilir.”

 

“Ben bütün gücümle bu meselenin çözümü için uğraşacağım.”

 

“Kız kardeşim Dan Fei, ben de aynı zamanda Qingyang Vadisi’nden kıdemli birisini davet ettim. Bu kişi ruh hayvanları konusunda oldukça fazla bilgiye sahip. Dört büyük bölgenin neresinde ruh hayvanlarıyla alakalı bir problem çıkarsa çıksın, biz ve Ejder Dişi muhafızları bu kişiyi görmeye gideriz.”

 

En son konuşan bu kişi ikinci prens Ye Qiao’ydu. Yanında oturan kişi ise orta yaşlı, varlıklı görünümlü birisiydi. Hafiften şişkince bir göbeği vardı. Dış görünüşüne bakılırsa Han Xianke kadar etkileyici görünmüyordu.

 

“Qingyang Vadisi mi?” Han Xianke soğuk bir ifadeyle güldü: “Qingyang Vadisi de neymiş? Benimle, Han Xianke ile aynı cümlede kullanılmak için dahi yetersiz.”

 

Qingyang Vadisi’nden gelen orta yaşlı adamın yüz ifadesi ekşimişti: “Han bey, siz kendi alanınızda iş yapıyorsunuz, biz ise kendi alanımızda. Herkes kendi yeteneklerini sergiliyor öyle değil mi? Bu kadar agresif olup baskı kurmaya çalışmak için bir sebep yok, öyle değil mi?”

 

Han Xianke inatçı şekilde kibirliydi: “Baskı kurmak mı? Sen benim baskıma maruz kalmaya değer bile değilsin ki. Ben sadece bir gerçeği belirttim hepsi bu. Sizin yaşlı Kadim Fei’niz bile burada olsa benimle boy ölçüşecek seviyede olamazdı.”

 

Gök Ağacı Krallığı’ndaki dört büyük bölge oldukça etkileyiciydi, fakat sadece krallıkta etkiliydiler. Kıymetli Ağaç Topluluğu’na göre ise bu dört büyük bölge çöple aynı değerdeydi.

 

Sadece Kıymetli Ağaç Topluluğu’nda kendisine bir gelecek göremeyen kişiler, fani dünyada zenginlik içinde yaşamak için dört büyük bölge için çalışırlardı.

 

Bu yüzden Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bir dâhisi olan Han Xianke’nin dört büyük bölgenin elemanlarını böyle hor görmesi gayet normaldi.

 

Qingyang Vadisi’nin orta yaşlı kişisi aşağılandığını hissediyordu fakat öfkesini içine atmaktan başka şansı yoktu. Aynı zamanda Han Xianke’nin Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bir dâhisi olduğunu biliyordu, dolayısıyla Han Xianke’nin dört büyük bölgeden herhangi birini sanki bir karıncayı eziyormuş gibi ezebileceğini de biliyordu.

 

Ye Zheng’in yanında getirdiği veteriner ise korkmuştu, nefes bile almaktan çekiniyordu.

 

Ye Dai, Han Xianke’nin duruşunun böyle gururlu ve üstün olduğunu görünce neşelenmişti. Ye Qiao’ya bir bakış atarak içinden geçirdi: “Sen, ikinci prens Ye Qiao, senin gibi bir çocuğun benimle yarışabileceğini mi düşündün gerçekten? Benimle yarışmak sadece senin kendini rezil etmene yarar!”

 

Ye Qiao’nun yüz ifadesi oldukça siniliydi fakat kendisi de biliyordu ki, Qingyang Vadisi’nin bir müridi Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bir müridiyle yarışamazdı bile. Rakibinin gücü daha üstündü.

 

“Pekâlâ, madem hepiniz buradasınız, yeteneklerinizi gösterin. Baş Usta’ya göre asıl kim Anka-Ejderi tedavi edebilirse, o kişi dâhi sayılır.” Dan Fei laf atışmalarından bıkmış gibiydi.

 

Herkes Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun müritlerine saygı göstermek zorundaydı fakat Eğitmen Ye’nin böyle bir zorunluluğu yoktu, hatta bu topluluğun kıdemli kişilerine karşı bile böyle bir sorumluluğu yoktu.

 

Jiang Chen bu durumu komik bulmuştu. Han Xianke sanki her konuda en üstün kişiymiş gibi hava atıyordu, Jiang Chen onun ne kadar yetenekli olduğunu görmek istiyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr