Bölüm 158: İçeni Çıldırtan Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı

avatar
3454 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 158: İçeni Çıldırtan Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı


Söylemek gerekirdi ki Jiang Chen’in hazırladığı liste oldukça uzundu.

 

Eğer karşısındakilerin zayıflığından yararlanmazsa eline geçirdiği bu fırsata yazık olurdu.

 

Jiang Chen’in açgözlü olmasından değildi, ama bir sonraki fırsat eline ne zaman geçerdi bilmiyordu.

 

Nihayet üç bölgenin gücünü arkasına alabilmişti. Eğer bu gücü bütün potansiyeliyle kullanamazsa yaptığı planlar boşa gidecekti.

 

Lu Wuji denen basit karaktere gelince, onu öldürmek Jiang Chen’in öfkesinin biraz azalmasına yol açabilirdi fakat onu öldürmek aynı zamanda bir karıncayı öldürmek gibi bir şeydi.

 

İşin aslında, Lu Wuji yerine Yang Zhao’yu öldürmek çok daha değerliydi.

 

Yang Zhao evine döndüğünde, listeye her bakışında kalbi patlayacak gibi atıyordu. Listedeki her malzeme çok nadir bulunan kıymetli ruh malzemeleriydi.

 

Eğer bu malzemeleri toplamak istiyorsa, istemeden de olsa büyük bir bedel ödemek zorundaydı. Kısa bir hesaplama yaptı. Eğer bu listedekileri bütün malzemeleri alırsa elindeki tüm malvarlığının üçte birini harcamak zorundaydı.

 

Yılar boyunca zengin insanlardan kopardığı mallar ve büyük çabalarla istiflediği çalıntı malların üçte biri bu şekilde bir çırpıda yok olacaktı.

 

“Peki ya Ejder Dişi kurumuna ödetsem bunları? Sonuçta bu meselenin çözülmesi Ejder Dişi kurumunun da işine yarayacak.” Yang Zhao böyle bir çözüm düşünmüştü.

 

Fakat genel müdürün katı tavrını hatırlayınca bu düşünceyi aklından çıkarmaya çalıştı. Eğer böyle bir istekte bulunursa genel müdür muhtemelen kabul etmeyecek ve sinirlenip onun rütbesini elinden alacaktı.

 

Elindeki rütbesi olmadan, yardımcı müdür olmadan kendisinin değeri neydi ki? Bir dışkı parçasından bile daha değersiz olurdu.

 

Eğer elindeki bu yardımcı müdür rütbesini kaybederse düşmanları kapısını çalar ve öldürmek onu öldürmek için ellerinden geleni yaparlardı.

 

“Lu Wuji! Seni işe yaramaz çöp torbası!” Yang Zhao oldukça stresli bir ruh hâlindeydi. Bu mesele artık sadece yeğenini kurtarmakla ilgili değildi, aynı zamanda üç bölgeyle aralarındaki uyuşmazlığı çözmekle de ilgiliydi.

 

Eğer Yang Zhao bu işten çekilip yeğenini yalnız bıraksa bile, olay çözüme kavuşamayacaktı ve üç bölgeyle ortaklıkları bittiğinde bu işin sorumluluğu yine onun üzerine düşecekti.

 

Bu durumda yardımcı müdür rütbesini elinde tutabilmek yine oldukça zor olacaktı.

 

“Ah! Boş ver! Boş ver!” Yang Zhao acı gerçeği anlamıştı. “Bu mesele nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, her türlü ben bu parayı ödemek zorun kalacağım. Jiang Chen’in bu şekilde üstün gelmesine şimdilik izin vereceğim. Mesele sonuçlandıktan sonra yaptıklarını ona ödeteceğim!”

 

Sonuçta kararlı ve hırslı birisiydi. Bunları düşündükten sonra listedeki malzemeleri toplamak için bağlantılarını kullanmaya başladı.

 

Gök Ağacı Krallığı’nın kaynakları oldukça genişti ve Jiang Chen’in listesindeki malzemeler burada bulunabilecek cinstendi.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar beş gün geçmişti.

 

Jiang Chen havadaki nemin ve buharın kıvrılarak yükselişini izliyordu.

 

İlah’ın Gözü ve Zephyr’in Kulağı maksimum kapasitede işliyordu ve bütün detayları yakalıyordu.

 

Bu aşama şarabın damıtılması için son aşamaydı. Alevler gereken sıcaklığa yükseldiğinde, sıvıyı süzebilecek duruma getirmiş olacaktı ve Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı tamamlanmış olacaktı.

 

“Hmm, eğer dikkatlice incelenirse havadaki bu kokunun içinde dokuz farklı çiçek özünün kokusu fark edilebilir, fakat aynı zamanda bu dokuz farklı koku birleşip tek olmalı. Bu süre ve sıcaklık yeterli olmalı.”

 

“Ateşi söndürün.”

 

Alevler yeterli sıcaklığa ulaşmıştı ve tıkacın açılması gerekti. Meyve özü kıvamında bir sıvı muhteşem bir koku yayarak akmaya başladı.

 

Ruh kademeli bir Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı üretilmişti!

 

Jiang Chen’in Dokuz Muhteşem Çiy Şarabını üretmesinden hemen sonra Qiao Baishi de birçok denemeden sonra Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacını üretebilmeyi başarmıştı.

 

Dokuz Muhteşem Çiy Şarabı önceden hazırlanmış olan ahşap şişelere yerleştirildi. Bu şişelerin türü şarabın cinsine göre seçilmek zorundaydı. Eğer uyumsuz bir şişe seçilirse şarabın kalitesini olumsuz etkileyebilirdi.

 

Jiang Chen böyle bir hata yapmayı göze alamazdı.

 

Dokuz Muhteşem Çiy Şarabını üretebilmek oldukça çok uğraş gerektiriyordu. İşlem tamamlandığında ortaya çıkan şarap en başta koyulan malzemelere nazaran oldukça azdı, şarabın üretimi çok az miktarlarda yapılabiliyordu. Dolayısıyla Jiang Chen ilk başta hazırladığı malzemelerin toplamının çok çok azını şarap olarak elde edebilmişti ve sadece dokuz adet şişe doldurabilecek kadar şarap üretebilmişti.

 

Fakat yine de, bu miktar bile oldukça etkileyiciydi.

 

O sırada Qiao Baishi’nin alnı terle kaplanmıştı. İlaç üretme işini daha önce de yapmıştı fakat bu Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacının üretimi alışılmışın dışındaydı ve çok fazla iş gücü ve enerji gerektiriyordu.

 

“Onurlu ustam, müridiniz kendisine verilen görevi yerine getirdi.”

 

Qiao Baishi, ürettiği Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacının haricinde dört tane de üstün kademeli ilaç üretmişti.

 

Bu haplar arasında düşük kademeli olan yoktu.

 

“Baishi, İlaç Üretimi Dao’n ve sanatkârlığın oldukça ilerledi.”

 

Qiao Baishi sakince cevapladı: “Bunların hepsi onurlu ustamın rehberliği sayesinde.”

 

Qiao Baishi’nin bu sözleri mütevazılıktan değildi, Jiang Chen ilaç üretiminde gerçekten de ona çok önemli ve kullanışlı yöntemler öğretmiş, ona yol göstermişti. Geçmiş yaşamından tecrübe ettiği teknikleri Baishi’ye aktarmıştı ve Baishi’nin kullandığı tekniklerin ne kadar üstünkörü ve gülünç olduğunu göstermişti.

 

Jiang Chen Baishi’ye ne zaman baksa her seferinde daha da ilerlediğini görüyordu, Baishi kesinlikle hızlı öğrenen birisiydi.

 

“Baishi, bu ilaçları seninle bölüşeceğim. Madem Güney Sarayı’na gidiyorsun, neden Kadim Ning’i sevindirecek üstün kademeli Dört Mevsimli Sonsuz Bahar İlacını hediye olarak götürmüyorsun?”

 

“Onurlu ustam, bu Dört Mevsimli Sonsuz Bahar ilacının etkisi nedir?” Qiao Baishi bu ilacın çok nadir bulunduğunu bilse de ne işe yaradığını tam olarak kavrayamamıştı.

 

“Baishi, içerik malzemelerini sen de gördün. Sana sadece şunu söyleyeyim, bu kalitedeki bir ilaç etkisini anında gösterebilir, en kötü ihtimalle içildikten sonra altı ila on saat arasında etkisini gösterir. Şimdi bu ilacın kıymetini anlıyor musun?”

 

“Demek bu kadar etkili ha?” Baishi genç gözükme sanatı hakkında pek bilgili değildi.

 

Jiang Chen Baishi’yi gıcıklandırmak için şaka yollu: “Sen sadece Kadim Ning kendisini sana sunana kadar bekle.”

 

İşin aslına bakılırsa, Jiang Chen pek de abartmış sayılmazdı. Bu bahsedilen ilaç sadece sivilceleri ve kırışıklıkları yok etmekte etkili değildi.

 

Bu ilaç bir kadının vücudundaki fonksiyonların işleyişini arttırabilir ve hatta vücut hatlarını düzenleyebilirdi. Kan dolaşımını ve qi gücünü arttırabilir, meridyenlere canlılık verebilirdi ve tabii ki en önemlisi, kutsal bir genç görünüm kazandırırdı.

 

Eğer yüzü kırışıklıklarla dolu yaşlı bir kadın bu ilacı kullanırsa otuzlu ya da kırklı yaşlarına geri döndürüyor dense bile abartılmış olmazdı.

 

Üstelik bu ilacı kullanacak olan kadının temelleri sağlamdı, vücuduna zenginliği sayesinde çok iyi bakmıştı, dolayısıyla bu kadın bu ilacı kullanırsa belki ilacın etkisi çok daha fazla artabilirdi.

 

Qiao Baishi’nin yüzünün kızardığını gören Jiang Chen istemsizce güldü: “Baishi, sen yetişkin birisin neden utanıyorsun?”

 

Qiao Baishi Şifa Salonu’nda çalışırken zamanını sürekli iş yaparak ve ruh ilaçları üzerinde uğraşarak geçirmişti.

 

Kadın erkek ilişkileri hakkında da çalışmıştı fakat özel bir tecrübe yaşamamıştı.

 

“Pekâlâ, çok zaman geçti, tahmin ediyorum ki endişelenmişlerdir. Eğer söz verdiğimiz kişilere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmezsek bizim sahtekâr olduğumuzu düşünürler.”

 

Feng Yan’ın ruh hâli geçtiğimiz birkaç gün her ne kadar rahat olsa da, son zamanlarda endişelenmeye başlamıştı. Şimdi başkan yardımcısı Shi’nin neden bu konuya bu kadar fazla önem verdiğini anlayabiliyordu.

 

Fakat yine de, Jiang Chen başkan yardımcısı Shi’nin dileğini yerine getirebilecek miydi? Feng Yan içten içe bunu düşünüyor ve emin olamıyordu. Eğer Jiang Chen bir yanlış yaparsa, olayın sonucu kendisine de dokunabilirdi.

 

Sonuçta bu iki kişinin arasında köprü olan kişi kendisiydi.

 

Bundan dolayı her sabah ve her gece aralıksız olarak geliyordu. Bu durum onun endişesinin dışa vurmuş hâliydi.

 

“Hehe! Kardeş Feng, seni beklettiğimiz için üzgünüz.”

 

“Ah! Genç kardeş Jiang, nihayet kapalı kapı yetişiminden çıkabildin! Bizim başkan yardımcımız her gün seni sordu. Bu durum beni gerçekten de çok endişelendirdi.”

 

Jiang Chen Feng Yan’a bakarak gülümsedi: “Görünüşe göre kardeş Feng hızlı şekilde yükselmiş.”

 

“Evet, o meseleye gelince, bunun gerçekleşmesindeki sebep sensin genç kardeş Jiang. Ben iyi işler başardım ve bunların hepsini sana borçluyum.”

 

“Pekâlâ, senin son zamanlarda endişeli günler geçirdiğini kabul ediyorum. Aynı zamanda sizin başkan yardımcınız da Ejder Dişi Kurumu adına benimle çok ilgilendi, ona teşekkür etmek için ziyaret etmeliyim ve minnettarlığımı göstermeliyim.”

 

“Ah!” Feng Yan şaşırmış ve sevinmişti: “Genç kardeş Jiang… Sen…”

 

“Hadi gidelim.” Jiang Chen Feng Yan’ın omzuna dostça dokundu.

 

Feng Yan oldukça sevinmişti. Bir şey söylemek için ağzını açtı fakat Jiang Chen’in sakin ifadesini görünce utandı.

 

“Evet, genç kardeş Jiang çok büyük işler yapan ve bunlarla övünmeyi sevmeyen birisi. Senin yaptığın işler karşısında heyecanımı koruyamıyorum.” Feng Yan aynı zamanda Jiang Chen’in yaptığı işler karşısında böyle mütevazı kalmasına da şaşırıyordu.

 

“Bu benim şansım, genç kardeş Jiang ufku geniş birisi. Eğer genç kardeş Jiang’ın yolundan gidersem ileride beni daha büyük fırsatlar karşılayabilir. Görünüşe göre daha çok çabalamalıyım ve bu sayede geri planda kalmam. Eğer onun yolundan gitmezsem ileride onun gibi büyük birisi olamam.”

 

Feng Yan her ne kadar sakin görünse de özünde çok çevik birisiydi. Biliyordu ki sıradan bir mürit statüsünden orta seviyeli bir yönetici statüsüne ulaşmasında sadece ve sadece Jiang Chen’in etkisi vardı.

 

Söylemek gerekirdi ki böyle birisi ile karşılaştığında onu takip etmeyen kişi aptal olmalıydı.

 

“İleride, durum her ne olursa olsun, ben, Feng Yan, her daim Jiang Chen’in tarafında yer alacağım. Gerekirse bir köpek edasıyla onun emirlerini dinlemek için kulaklarımı diker ve hiçbir zaman sözünden çıkmam.”

 

Feng Yan yürürken bunları düşünmüştü.

 

 

Shi Xiaoyao gözlerini kısarak Jiang Chen’i süzüyordu. Kendisine uykusuz geceler yaşatan bu genci süzüyordu.

 

“Jiang Chen… Doğu Krallığı…” Shi Xiaoyao ayağa kalktı ve gözlerini iyice açtı: “Pekâlâ küçük meseleleri göz ardı edelim. Umurumda olan tek şey şarap! Şarabım nerede?”

 

Jiang Chen gülümsedi ve Shi Xiaoyao’nun önündeki şarap kadehlerine bir bakış attı: “Derler ki iyi bir şarap iyi bir kadehte içilmelidir. Kaliteli şarap kaliteli fıçılarda saklanmalıdır. Öncelikle masadaki şu çöpleri atabilir misiniz? Bunlar göze batan şeyler. Eski asma filizinden yapılmış kadehiniz var mı? Yoksa yeni asma filizi de olur.”

 

Jiang Chen ağzı kapalıyken çok iyiydi. Fakat konuşmaya başladıktan sonra korku verici bir hâl alıyordu. Feng Yan neredeyse altına edecekti, karşılarındaki kişi Devasa Hazine Sarayı’nın başkan yardımcısıydı!

 

Shi Xiaoyao ilk başta şaşırdı ve sonra genişçe sırıttı. Ellerini iki yana ayırarak: “Feng Yan, sen dışarı çık, böyle kaliteli bir şarap seninle israf edilmemeli.”

 

Feng Yan odadan ayrılırken Shi Xiaoyao tarafından aşağılanmanın bile tatlı olduğunu düşündü ve gülümseyerek odadan çıktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr