Bölüm 156: Yardımcı Müdür Yang’ın Ağlamak İçin Gözyaşı Kalmadı

avatar
3523 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 156: Yardımcı Müdür Yang’ın Ağlamak İçin Gözyaşı Kalmadı


Jiang Chen Ejder Dişi Muhafızlarının iç meselelerine karışmayacağını ve bu mesele hakkında daha fazla kafa yormayacağını söylemiş olsa da bu sözler Lu Wuji’nin kulağına üstünkörü söylenmiş sözler olarak gelmişti.

 

Lu Wuji’nin düşüncesine göre Jiang Chen’in üste çıkmak için fırsatı vardı fakat bu toprakların yabancısı bir soytarı olduğu için cesaret edememişti.

 

“O kesinlikle küçük bir bölgeden gelen köylü bir soytarı. Cesaret denen şeye sahip değil benden korkuyor. Boş versene! Zhou benden ne kadar nefret ederse etsin, arkamda beni koruyan dayım* olduğu sürece bana yapabileceği hiçbir şey yok!”

 

Lu Wuji böyle düşününce daha da rahatlamıştı. Eğer Zhou Kai elindeki rozetle gelmemiş olsaydı Lu Wuji durumun kontrolünü sağlayıp üstün gelecekti.

 

Ayrıca Jiang Chen’in bu meselenin peşini bırakmasına da biraz şaşırmıştı.

 

Lu Wuji’yi daha çok şaşırtan şey ise Zhou Kai’nin de bu mesele üzerine çok fazla yüklenmemesiydi, Zhou Kai ellerini sallayarak: “Dua et bu mesele senin iyiliğine sonuçlansın.” demişti.

 

Zhou Kai rozetle beraber ortamdan ayrılınca Lu Wuji öfkeyle ayağa dikilmişti. Dizlerinde biriken tozları çırparak: “Genel müdürü böylesine basit bir mesele için rahatsız etmek ne kadar da kötü! Olayın böyle gelişmiş olması Zhou’ya kendisinin bile olmayan, emanet bir güçle hava atma ve üstünlük kurma şansını verdi. Kötü şans!”

 

“General Lu.” Lu’nun adamları korkudan tedirgin şekilde onun yanına geldiler.

 

“Şu halinize bakın, hepinizin başı öne eğilmiş! Anneniz veya babanız öldü de onun yasını mı tutuyorsunuz yoksa? Olay bittiği hâlde neden hâlâ yüzlerinizi ekşitiyorsunuz?” Lu Wuji sert bir şekilde askerlerini azarladı.

 

“General Lu, burada yanlış giden bir şeyler var.”

 

“Neymiş yanlış olan? Yaşlı Zhou’nun niyetinden başka yanlış bir şey mi var? Arkamızda dayımın koruması varken yaşlı herif Zhou bize hiçbir şey yapamaz.” Lu Wuji kibirli şekilde konuşuyordu.

 

Lu Wuji iyice sinirlenmişti, dişlerini gıcırdatarak: “Jiang Chen’e gelince, o köylü hayvan herif beni nasıl ortalık yerde aşağılayabilir? Gök Ağacı Krallığı’nda olduğu sürece onun korkunç bir şekilde öleceğine eminim!”

 

Lu Wuji gerçek anlamda bir yenilgi tatmamış olsa da meselenin en başında bütün kontrolü elinde tutuyor olmasına rağmen şu anda elindeki her fırsatı kaybetmiş olduğu için kendini yenilmiş gibi hissediyordu.

 

Ölüm cezasına çarptırdığı bir adamın serbestçe uzaklaşıp gitmesi ona dokunmuştu.

 

Daha önce söylediği cesur ve kahramanca sözleri bir anda etkisini yitirmişti.

 

Başkentte istediği gibi davranmaya, diğer insanların ölümünü ve yaşamını kontrol etmeye alışmış olan Lu Wuji, bu olayı oldukça utanç verici bulmuştu.

 

“Evet, bu kadar belaya bulaşmasına rağmen bu Jiang Chen denen adam öylece çekip gitti, hiçbir şey yaşanmamış gibi uzaklaştı. Kuzey Sarayı’na bir açıklamada bulunmak zorundayım.”

 

Lu Wuji evine kadar bu rahatsız edici düşünceyle yürüdü.

 

Tam evine varacakken bir anda bu meseleyi dayısına anlatması gerektiğini hatırladı, yardımcı müdür Zhao Kai’nin evine doğru yola koyuldu.

 

“Ne? Lu Wuji benimle görüşmek mi istiyor?” Bu zaman aralığında Yang Zhao zaten çevresinden çok baskı görmüş, keskin uyarılar almıştı. Lu Wuji’nin kendisine geldiğini öğrenince elindeki çay bardağını fırlatıp: “Bu aptalda bir domuzun beyni var herhalde! Beni görmeye gelmeye nasıl cüret edebilir?”

 

Her ne kadar böyle hakaretler ediyor olsa da sonuçta Lu Wuji onun yeğeniydi. Yang Zhao’ya küçüklüğünden beri ablası göz kulak oluyordu ve ablasının tek çocuğu Lu Wuji olduğundan, Yang Zhao Lu Wuji’ye kendi oğlu gibi muamele göstermişti.

 

“Sayın büyüğüm, dayım, benim tarafımda yer almalısın, hiç olmazsa annemin hatırını düşün.” Lu Wuji dayısını uzun zamandır tanıyordu ve onun her ne kadar taş kalpli birisi olduğunu bilse de biraz yalvarınca yumuşadığını da biliyordu.

 

Bu taktiği uzunca süredir çok defa kullanmıştı ve her defasında işe yaramıştı.

 

Elbette Yang Zhao’nun kalbi taş gibi sert ve öfke doluydu fakat biricik yeğeni Lu Wuji’yi böyle görünce yumuşamaktan başka çare göremiyordu.

 

Yeğenine baktıkça sürekli ablasını hatırlıyordu.

 

“Ah Wuji, bu sefer gerçekten bana gelmemeliydin.”

 

“Neden?” Lu Wuji şaşırmıştı. Her daim sert ve öfkeli konuşan dayısının ses tonu bu sefer kederli ve cılızdı.

 

“Bir davaya bakarken yanlış yaptın. Seni sadece görevi ihmal etmekle suçlasalar bile Ejder Dişi Karargâhını terk etmemeli ve soruşturma bitene kadar orada kalmalıydın. Ama sen kibrine yenik düşüp buraya geldin. Söyle bana, dışarıdan bu durumu görenler ne düşünür? Sen benim yeğenimsin bunu kabul ediyorum fakat yanlış yaptığın her defasında seni öylece affettiremem.”

 

Lu Wuji ahmak birisi değildi, kafası iyi çalışıyordu, dayısının anlatmaya çalıştığı şeyi yavaş yavaş kavrıyordu.

 

Görevi ihmal etmek çok büyük bir suç olmasa da protokolü takip etmek zorundaydı. Suç işledikten sonra böyle elini kolunu sallayarak gezmek dışarıdan bakan insanlarda farklı düşünceler doğurabilirdi, sırf dayısının yeğeni olduğu için işlediği hiçbir suçun cezasını çekmeyeceği düşüncesi…

 

Dışarıdan bakanların gözünde böyle görünecek olmak onun için dezavantajdı.

 

“Zhou Kai denen haysiyetsiz herif! Ben de onun neden benim böyle kolayca uzaklaşmama izin verdiğini düşünüyordum, meğer bana tuzak kuruyormuş!”

 

Lu Wuji olayları böyle düşününce mantık çerçevesine oturtabilmişti.

 

Yang Zhao Lu Wuji’yi görünce hem üzgün hem de sinirli hissetmişti: “İyi bari aklın biraz da olsa çalışıyor.”

 

“Peki, şimdi ne olacak?” Lu Wuji Zhou Kai tarafından oyuna getirildiğini anlayınca biraz dargın hissetmişti.

 

“Ne olacağını bilmek zor. İkimiz de bu olay yaşandığı için çok çok üzülmüşüz gibi yapacağız.” Yang Zhao kalın bir ip ve iki parça dikenli dal çıkardı: “Kıyafetlerini çıkar ve ellerini bağla. Seni bizzat ben genel müdürün yanına götüreceğim. Genel müdür geleneklerine bağlı birisidir, umarım bu hamlemizle onun sinirini biraz yumuşatırız.”

 

Suçu kabul etmek ve verilecek cezaya razı olmak en eski numaralardan biriydi fakat şu anda kullanılabilecek en etkili numaraydı aynı zamanda.

 

“Dayı, bu Jiang Chen denen adamın arkasındaki güç nedir? Sana bunun haber geldi mi? Genel müdür neden böyle basit adamın arkasını kolluyor?” Lu Wuji olayların bu hâle gelmesini hâlâ kabullenememişti. Yaşananları parça parça anlayabiliyor fakat olayın tamamını bir türlü mantığına oturtamıyordu.

 

“Olayın ayrıntılarını ben de bilmiyorum. Duyduğuma göre bir tek genel müdür değil, aynı zamanda yaşlı Zhou Kai ve Qi de bu işin içindeymiş.”

 

“Senin pozisyonunu sarsmak için böyle yapıyor olabilirler mi?” Lu Wuji ortaya bir komplo teorisi attı.

 

“Bu imkânsız.” Yang Zhao katı şekilde inkâr etti: “Yaşlı Zhou’nun benimle arası çok iyi değil fakat Qi için durum farklı. Qi kasıtlı olarak kimseyi hedef almaz. Çok soru sorma, oyalanmadan halledelim şu işi. Seni genel müdürün huzuruna götürmem gerek.”

 

Yang Zhao hırslı bir kişiliğe sahipti. Rakiplerini psikolojik akıl oyunlarıyla devirerek şu an bulunduğu konuma gelebilmişti. İkinci yardımcı müdür… Ejder Dişi ordusunun en güçlü üçüncü kişisi… Elinde göreve atama ve görevden alma yetkisini bulunduran kişi…

 

Yang Zhao elleri bağlanmış vaziyetteki Lu Wuji’yi Ejder Dişi karargâhının önüne itip kakarak getirdiğinde çevreden insanların dikkatini çekmişti.

 

“Bu gelen kişi yardımcı müdür Yang. Hata yapan kişi kendi öz yeğeni bile olsa tahammül göstermiyor ve onu bağlayıp yetkili kişilere teslim ediyor. Adaleti sağlamak uğruna kendi akrabalarını bile cezalandırıyor olması çok iyi bir şey.”

 

“Suç işleyen kişi prens bile olsa cezasını çekmeli, elleri bağlı şekilde getirildiğine göre görünen o ki Lu Wuji ağır bir suç işlemiş. Dayısı bile onu kurtaramayabilir.”

 

“Evet, kesinlikle. Yang Zhao tarafsız ve adil birisidir. Bir davaya bakarken kesinlikle taraf tutmaz.”

 

Çevreden gelen bu yorumlar Yang Zhao’nun içten içe sevinmesine yol açtı, doğru hamleyi yaptığını düşünüyordu.

 

“Sayın genel müdürüm, ben, Yang Zhao, bu hayvanı sizin adaletinize teslim etmek için ellerini bağlayıp huzurunuza getirdim.” Yang Zhao genel müdür Shangguan Yi’yi görünce Lu Wuji’nin kıçına tekmeyi basmıştı, aynı zamanda kükrer gibi bağırarak: “Seni aptal hayvan! Neden diz çöküp genel müdürün seni affetmesi için yalvarmıyorsun?”

 

Lu Wuji her ne kadar aptal olsa da genel müdürün huzurundayken maskaralık yapamayacağının farkındaydı. Saygılı ve korkulu şekilde konuştu: “Sayın genel müdürüm, ben cahillik ettim. Davaya nasıl bakacağım konusunda tecrübesizdim. Bu durum benim yanlış ve önyargılı davranmama neden oldu. Genel müdürün bana vereceği cezaya razı olacağım.”

 

Bu sözler oldukça kurnaz şekilde tasarlanmıştı. Jiang Chen üzerinde bilerek baskı kurmaya çalıştığı gerçeğini gizleyerek ‘cahillik ve tecrübesizlik’ bahanesinin arkasına sığınmak, gerçekten yaşananları gizlemek niyetindeydi.

 

Daha sonra genel müdürün vereceği eczaya razı olacağını söylemişti ki bu daha da kaypak bir hamleydi. Olayın daha başında Ejder Dişi ordusunun disiplin şubesinin soruşturmasını kabul etmesi gerektiğini biliyordu.

 

Fakat eğer genel müdürün vereceği cezaya razı olursa, askeri bir mahkeme tarafından verilecek cezaya katlanmasına gerek kalmayacaktı.

 

Yang Zhao stresli şekilde: “Sayın genel müdürüm, ben çok meşgul olduğum için bazen bu çocuğa gerekli eğitimi ve terbiyeyi veremiyorum. Bu seferki hatası için onu görevden almayı ve hatta cezalandırmayı düşünebilirsiniz, beni, Yang Zhao, onun yararına, onu savunacak tek kelime dahi etmeyeceğim.”

 

Eğer başka bir zaman olsa Shangguan Yi elini sallayıp gülümsemekle yetinirdi.

 

Fakat Yang Zhao durumun bu defa farklı olduğunu gözlemlemişti. Shangguan Yi’nin bakışları duygusuzdu. Hiçbir yorumda bulunmamıştı ve herhangi bir cezadan bahsetmemişti. Lu Wuji’nin yüzüne bile bakmamıştı.

 

Bu garip durum Yang Zhao’nun kalbinin hızlı atmasına sebep oldu. İçinde kötü bir şey olacağına dair bir his yayılmaya başlamıştı.

 

O sırada içeriye iki kişi daha girdi, Qi Tiannan ve Zhou Kai.

 

Zhou Kai Yang Zhao’ya bakarken öfke dolu bir bakış atmıştı ve Lu Wuji’nin yanından geçerken bıyık altından gülmüştü.

 

Qi Tiannan’a gelince, ortama girdiğinde kafasını iki yana sallamıştı ve Yang Zhao ile göz göze gelmekten kaçınmıştı, belli ki onunla pek muhatap olmak istemiyordu.

 

Bu durum Yang Zhao’yu daha da tedirgin hâle getirmişti.

 

Zhou Kai’nin kendisine bu şekilde bakmasını anlayabiliyordu, sonuçta eskiden beri birbirlerinin rakipleriydiler. Fakat Qi Tiannan’ın bu kaçamak hareketlerinin altında başka bir anlam vardı.

 

Acaba bu durumun altında başka şeyler mi yatıyordu?

 

Shangguan Yi yavaşça iç çekti: “Yardımcı müdür Yang, şu anki asıl meselemiz yeğeninle alakalı yargılama değil, tarafları nasıl sakinleştirecek oluşumuz.”

 

“Ne demek istiyorsunuz?” Yang Zhao gözlerini kırpıştırdı. Ejder Dişi muhafızları bir davaya yanlış baktılarsa, bu durum iç mesele sayılırdı, tarafları sakinleştirmek de ne demekti?

 

“Görünüşe göre yeğenin sana her şeyi anlatmamış!” Zhou Kai soğuk bir ifadeyle gülümsedi.

 

“Seni domuz! Benden gizlediğin şeyler mi var?” Yang Zhao sinirlenip Lu Wuji’ye bir tekme daha attı. Bu sefer gerçekten sinirlenmişti ve önceki gibi sahte değil, gerçek bir tekme atmıştı. Lu Wuji acı içinde yerde yuvarlandı.

 

Shangguan Yi somurtarak: “Madem bilmiyorsun, yardımcı müdür Qi, yardımcı müdür Yang’a olayı anlat. Olayın başında kim varsa sonunda da o kişi olmalı.”

 

Qi Tiannan kafasını salladı: “Evet durum şöyle…”

 

Qi Tiannan meselenin üzerinden bir kez daha geçti. Özellikle de Kadim Ning ve Shi Xiaoyao’yu ilgilendiren kısımları özenle anlattı.

 

Kadim Fei’nin işin içine girdiği kısmı anlatırken çok fazla detay vermedi çünkü genel müdürü incitmek istemiyordu.

 

Yang Zhao’nun yüz ifadesi bu konuşulanları duydukça değişmişti, bağışlanma için yalvarmayı istemişti fakat utancından bunu yapabilecek gibi değildi, ağlamak istemişti fakat ağlamak için gözyaşı kalmamıştı. Yeğeninin bela yaratan birisi olduğunu iyi biliyordu fakat bu kadar fazla soruna neden olacağını tahmin edememişti.

 

Bu seferki durum bir tek kendisini ve yeğenini ilgilendirmiyordu, bütün Ejder Dişi Muhafızlarını etkiliyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr