Bölüm 155: Lu Wuji Dizlerinin Üzerine Çöktü

avatar
3517 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 155: Lu Wuji Dizlerinin Üzerine Çöktü


Lu Wuji Zhou Kai’yi görünce biraz şaşırmıştı: “Yardımcı müdür Zhou, sizi buraya getiren şey nedir?”

 

Zhou Kai’nin içinde bu herifi tokatlamak için bir arzu vardı. Bağırarak emirlerini verirken onun yüzüne bakmadı bile: “Hepiniz silahlarınızı bırakın ve diz çökün. Aksi takdirde birer hain gibi muamele göreceksiniz!”

 

Dört müdür arasında Zhou Kai birinci yardımcı müdürdü. Genellikle finansal meselelerle ilgilenirdi ve muhafızların arasına pek girmezdi. Bu sebeple Ejder Dişi Muhafızları arasında sözü pek saygın sayılmazdı.

 

Bu sebeple Lu Wuji’nin yanındakiler ne yapacağını bilemez şekilde birbirlerine baktılar.

 

Zhou Kai Ejder Dişi ordusunun ikinci güçlü kişisiydi fakat onun emri duyulduğunda kimse hareket etmemişti.

 

Görünen o ki Zhou Kai içindeki kaplanı uzun süre uyutmuştu ve bu karşısındaki grup bu kaplana sanki kediymiş gibi bakıyordu.

 

Lu Wuji yardımcı müdürün geldiğini görünce şaşırmıştı: “Sayın yardımcı müdürüm ne için böyle silahlı ve acele şekilde geldiniz?”

 

Lu Wuji bütün gün burada, kara zindanlarda vaktini harcamıştı, şehir tarafına hiç gitmemişti ve orada neler döndüğünü bilmiyordu.

 

Ayrıca Devasa Hazine Sarayı, Güney Gök Kubbe Sarayı ve Qingyang Vadisi gizli bağlantılar kullanarak bu duruma el atmıştı. Hamlelerini halka açık etmemişlerdi. Bu sebeple Lu Wuji bunların hiçbirini duymamıştı.

 

Lu Wuji konuşmasa daha iyiydi aslında, bu sözleri Zhou Kai’nin daha fazla sinirlenmesine yol açtı.

 

“Ejder Dişi rozeti burada! Diz çökmeyenler yargısız şekilde idam edilecekler!”

 

Zhou Kai yanında elit askerleri getirmişti. Bu askerler Lu Wuji’nin askerlerinden daha güçlü ve önemliydiler.

 

Ejder Dişi rozetini gören herkes şaşırmıştı, Lu Wuji bile kaskatı kesilmişti. Lu Wuji’nin ekibindekiler silahlarını yere bırakıp dizlerinin üzerine çömelirken çınlama sesleri yankılanmıştı.

 

Ejder Dişi rozetini görmek ile genel müdürü görmek aynı şey gibiydi.

 

Ejder Dişi ordusunda genel müdür en üstün kişiydi!

 

Ejder Dişi rozeti muhafızlar arasında bir put niteliğindeydi. Bir ölümlünün tanrıyı veya Buda’yı görmesi gibiydi. Akıllara gelen ilk düşünce teslimiyetti.

 

“Lu Wuji! Rozeti gördüğün hâlde nasıl diz çökmezsin? Yoksa isyan mı ediyorsun?” Zhou Kai bu sözleri bağırarak söylediği anda kılıcını da çekmişti.

 

Lu Wuji ilk başta şaşkınlıktan donakalmıştı fakat biraz da olsa mantıklı şekilde düşünebildikten sonra dizlerinin üzerine çöktü.

 

Ejder Dişi rozetine teslimiyet, her muhafızın öğrenmesi gereken ilk şeydi.

 

“Tian Shao hanginiz?” Zhao Kai sertçe sordu.

 

Tian Shao arka taraftan ayağa kalktı: “Ast rütbeliniz Tian Shao yardımcı müdür Zhao Kai’yi selamlar.”

 

Zhou Kai memnun kalmış bir ifadeyle kafasını salladı: “Tian Shao, genel müdür buradaki durum hakkında bilgiye sahip. Bu iyi… Bu çok iyi… Adaletten şaşmamış olman ve zalime karşı ayakta durup ona direnmen çok iyi bir şey.”

 

Tian Shao oldukça şaşırmıştı ve neler olduğunu kavrayamıyordu. Zhao Kai’nin sözlerini duyunca ve bu meselenin genel müdürün huzuruna kadar gittiğini duyunca rahatladı.

 

Yardımcı müdür Zhao Kai buraya Jiang Chen’e destek olmak ve Lu Wuji’nin kanunsuz eylemlerini durdurmak için gelmişti.

 

Tian Shao yardımcı müdürün sözlerini duyunca sevinmişti, az önce maruz kaldığı aşağılanma ve alay edilme sonunda yaşananlara değmişti.

 

“Yardımcı müdür Zhao, astınız beceriksiz davrandı. Ben sadece görevimi yapmaya çalışıyordum. Eğer siz vaktinde yetişemeseydiniz olaylar çok daha kötü bir hâl alacaktı.”

 

Zhou Kai kafasını salladı: “Hadi şu kapıyı aç, küçük kardeş Jiang Chen’den bizzat özür dilemek istiyorum.

 

Lu Wuji ve yandaşlarının kalbi bu sözleri duyunca patlayacak gibi olmuştu. Zhou Kai Jiang Chen’e küçük kardeş diye hitap etmişti, bu da ne demek oluyordu şimdi?

 

Bu demek oluyordu ki rüzgârın yönü artık değişmişti, Zhou Kai Jiang Chen’i korumak istiyordu.

 

Lu Wuji’nin arkasındaki güç ne kadar güçlü olursa olsundu, genel müdürün gücüne erişemezdi.

 

“Jiang Chen, senin acı çekmene yol açtık, ne kadar özür dilesek boş. Fakat sana sözüm olsun, Ejder Dişi ordumuz sana tatmin edici bir açıklama yapacaktır.”

 

İşin aslı Jiang Chen hiç de acı çekmemişti.

 

“Yardımcı müdür Zhao, Ejder Dişi ordusu oldukça kalabalık, içlerinde pürüzlerin olması gayet normal. Kumandan Tian Shao elinden gelenin en iyisini yaptığı için ben zaten acı çekmedim.”

 

Zhou Kai şaşırmıştı, buraya gelmeden önce bu genç adamın yaşadığı haksızlık yüzünden bağırıp çağıracağını, haklı olarak olay çıkartacağını düşünmüştü. Kim düşünürdü ki Jiang Chen yüzünde sadece bir gülümseme ile bu olaylara tepki verecekti?

 

Zhou Kai’nin Jiang Chen hakkındaki düşünceleri o anda tamamen iyiye yönelmişti.

 

“Haklısın, Tian Shao görevi neyse onu yapıyordu. Ona hayranlıkla bakıyorum. Küçük kardeşim Jiang Chen, eğer sorun olmazsa seninle birkaç şey konuşmak istiyorum.”

 

Jiang Chen ellerini salladı: “Büyüğüm, müsaadenizle öncelikle General Lu’ya ben birkaç soru sormak istiyorum.”

 

Zhou Kai kafasını onaylar şekilde salladı. Zaten Lu’nun arkasındaki güç olan kişiyle ilişkisi vasat hâldeydi. Eğer Jiang Chen ona kötü davranmak istese bile karşı koymazdı.

 

Eğer Jiang Chen bu meseleyi kullanarak yardımcı müdür Yang’ın itibarını lekeler ise bu durum Zhou’nun hoşuna giderdi.

 

“General Lu, senin pozisyonunun ne kadar yüksek olduğunu ya da elinde barındırdığın gücün ne kadar korkutucu olduğunu bilmiyorum fakat sana sadece bir soru soracağım. Benimle ne sıkıntın vardı ki nefsi müdafaa favamı cinayet davasına dönüştürdün?”

 

Lu Wuji kaya gibi sessizdi. Tarih kaybedenleri yazmazdı. Şu anda diz çökmüş olan kendisiydi ve ne söylerse söylesin boşa gideceğinin farkındaydı.

 

Öfkeden dişlerini gıcırdatıyordu, kalbine ve beynine kaos hâkimdi. Kendisi de neler olduğunu kavrayamıyordu. Bu Jiang Chen bir yabancı değil miydi? Doğu Krallığı’nda az da olsa şöhreti vardı. Fakat burada bu şöhretin bir anlamı olmamalıydı.

 

Böyle küçük ve basit bir mesele neden genel müdürü ilgilendiriyordu?

 

Jiang Chen Doğu Krallığı’ndan gelen bir karıncaydı sadece. Gök Ağacı Krallığı’nda kraldan başka kim genel müdürün ilgisini bu kadar çekebilirdi?

 

“Dördüncü prens?” Lu Wuji’nin kafasında bir anda bu isim belirdi ama anında bunu kendi kendine inkâr etti. “Dördüncü prens bütün veliahtlar arasında üçüncü ya da dördüncü sırada ünlü. Birinci prensin ayakkabılarını silmeye bile layık değil. Dördüncü prens genel müdürün bile dalkavukluğunu yapsa yeridir. Nasıl olurda genel müdürün kararlarını etkileyebilir?”

 

Lu Wuji’nin aklından binlerce senaryo geçiyordu fakat bir türlü cevap bulamıyordu.

 

“Beni öldürmek istiyorsun anlıyorum, Kuzey Sarayı’nın tehditlerinden korkmuş ya da onlara yaranmak için bunu istemiş olabilirsin, ama söyle bana, benim grubumdaki astlarımdan ne istedin? Onların sana karşı ne suçu vardı? Sen bir Ejder Dişi Muhafızı mısın yoksa bir haydut mu?”

 

“Burada duran dürüst adam, Tian Shao senin meslektaşın fakat sen durmadan onun karısına ve kızına hakaret ettin. Sana soruyorum sen bir insan mısın yoksa insan kılığında bir canavar mı?”

 

Tian Shao bu sözleri duyunca siniri tazelendi ve yumruklarını kaya gibi sertçe sıktı.

 

“Demiştin ki bir kere kara zindanlara girince göklerden gelecek bir yardım bile beni buradan canlı çıkarmaya yetmez. Ben şu anda buradan istediğim gibi ayrılabilirim fakat sen köpekler gibi diz çökmeye mahkûmsun. Demiştin ki gökler iki numara, dünya üç numara ve sen de bir numarasın. Şimdi sana soruyorum sen kaç numarasın ha?”

 

Lu Wuji’nin durumu bir anda tersine dönmüştü. Az önce mahkûm ettiği adam şimdi onunla dalga geçiyordu. Kalbindeki aşağılanma duygusu bir anda patlak verdi.

 

“Jiang Chen! Seni alçak herif! Seni köylü soytarı seni! Bu kadar gururlanma! Bu mesele burada bitmedi!”

 

Zhou Kai gürledi: “Lu Wuji! Senin kanunlara saygın yok ve gücünü kötüye kullandın! Asıl seni şimdi kimse kurtaramaz! Arkandaki güç ne kadar büyük olursa olsun hem de!”

 

Lu Wuji kahkaha atarak: “Zhou Kai, beni korkutmaya çalışma! Bu davanın nasıl sonuçlanacağına dair hâlâ iki ihtimal var.”

 

“İki ihtimal mi var? Ne kadar da safsın! Bu davanın görgü tanığı genel müdürün adamları tarafından korunuyor. Görgü tanığını da hesaba katarsak davanın sonucu çoktan belli oldu!”

 

“Ne olmuş yani? En kötü ihtimalle davayı yanlışlıkla hatalı yönettiğim için ceza alırım. Bu suçun adı görevi ihmal etmek. Bu türden bir suçun hafif de olabilir ağır da. En iyi ihtimalle rütbem düşürülür, en kötü ihtimalle ise beni ateşe verirler.”

 

Zhou Kai sinirlenmişti. Bu adamın yaptıklarını bir başka general yapsaydı anında ölüme mahkûm edilirdi.

 

Lu Wuji yine ceza alırdı fakat arkasındaki güç sayesinde alacağı cezanın ağırlığı çok az olurdu.

 

Yardımcı müdür Yang’ın desteği ile büyük ihtimalle görev ihmalinden suçlu bulunur ve hafif bir ceza alırdı.

 

Aradan kısa bir süre geçtikten sonra yardımcı müdürlüğe bile yükselirdi.

Nihayetinde amcası rütbe atama ve rütbe düşürme konusunda yetkili kişiydi. Bu güç birinci yardımcı müdür Zhao Kai’nin bile sahip olmadığı bir güçtü.

 

Jiang Chen ise Ejder Dişi muhafızlarının bu durumla nasıl ilgileneceğinden çok bu durumdan en fazla nasıl fayda sağlayabileceğini düşünüyordu.

 

Açık konuşmak gerekirse zaten Lu Wuji sadece bir piyondu. Onun ölmesi ile Ejder Dişi ordusu güç kaybetmezdi. Onun yerini doldurabilecek bir sürü ihtimal vardı.

 

Jiang Chen’in eline bu adam gibi yüzlercesini öldürmek için her gün bir fırsat geçiyordu.

 

Zhou Kai’nin sessiz kaldığını görünce Jiang Chen anladı ki Zhou’nun statüsü ne kadar yüksek olursa olsun karar verebilecek düzeyde değildi.

 

Jiang Chen ellerini iki yana ayırarak: “Sayın büyüğüm Zhou, sizin Ejder Dişi muhafızlarınızın şahsi meselelerine karışmak istemiyorum. Fakat yine de bu olaylardan sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi davranamam.”

 

Zhou Kai kederli şekilde gülümsedi. Karşısındaki bu genç oldukça havalı bir karakterdi fakat isteyerek hiçbir zaman hava atmıyordu. Bilerek kendisine zor anlar yaşatmamaya çalışıyordu.

 

Fakat yine de bu mesele kendi kendine çözülecek değildi.

 

“Tian Shao, küçük kardeş Jiang Chen’in güvenliği geçici bir süreliğine senden sorulacak. Unutma, bizim Ejder Dişi kurumumuz hatalı davrandı, Jiang Chen’e iyi muamele yapmayı ihmal etmeyin.”

 

“Anlaşıldı.”

 

Zhou Kai’nin bundan başka seçeneği yoktu. Jiang Chen’e herhangi bir söz de veremiyordu çünkü sonuç olarak davanın sonucuna karar verecek olan kişi kendisi değildi.

 

Şu an yapabileceği tek şey Jiang Chen’e kendisini sevdirmek olacaktı.

 

Lu Wuji Jiang Chen’in böylece ayrılmasına şaşırmıştı. Kendisinin ağır bir ceza alması için şikâyet etmemişti ve bağırıp çağırmamıştı.

 

Neredeyse gözlerine inanamayacaktı, Jiang Chen öylece çekip gidiyor muydu?

 

Lu Wuji hâlâ yerde çömelmiş vaziyette olsa da kalbine bir ferahlama gelmişti. Jiang Chen bu davanın takipçisi olmak için herhangi bir hamle yapmamışsa madem, kendisinin de bu olayın peşine düşmesi için çok sebebi yoktu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr