Bölüm 153: Her Şey Jiang Chen İle Bağlantılı

avatar
3430 6

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 153: Her Şey Jiang Chen İle Bağlantılı


Ejder Dişi Muhafızları daha önce tecrübe etmedikleri bir tehlike hissediyorlardı.

 

Yardımcı müdür Zhou’nun ve yardımcı müdür Qi’nin böyle tereddüde düşmüş ve hiçbir şey söyleyemez hâlde olduğunu görünce genel müdür Shangguan Yi ellerini sallayarak: “Boş verin, şimdilik bir şey söylemek doğru olmaz. İşler bu hâle geldiyse mutlaka altında yatan bir sebep vardır. Şu anda yapabileceğimiz tek şey bu meselenin sebebini araştırıp bulmak.”

 

“Elbette, eğer ucunda ölüm bile varsa nedenini bilmek hakkımız.”

 

“Bu, ilerleme kaydetmek için tek yol, sebebi araştırmalıyız.”

 

Shangguan Yi kafasını salladı: “Kadim Fei ile bağlantım var, onun yanına gidip bizzat ziyaret edeceğim. Yaşlı Qi, sen Kadim Ning’i ziyaret et fakat unutma, kasıtlı olarak dalkavukluk yapma, çok kibirli de davranma. En azından olayın arkasındaki sebebi öğrenmemiz lazım. Eğer suç bizdeyse sorumluluğu üstlenir ve sonuçlarına katlanırız. Fakat eğer suç bizde değilse şahsi menfaatler için uzlaşma yapamayız. Anlaşıldı mı?”

 

Shangguan Yi bu sefer yardımcı müdür Zhou’ya döndü: “Kadim Zhou, biliyorsun ki benim ruh hâlim biraz uçuktur. Sorumluluğun birazını üstlenmek gerecek.”

 

Zhou Kai kafasını salladı: “Ben zaten yaşlı bir adamım, sözlü tartışmaya girmem. Eğer gerçekten biz hatalıysak sorumluluğu üstlenmemiz gerekir. Fakat eğer ortada sebep yokken bizim üzerimize geliyorlarsa bilinsin ki Ejder Dişi ordusu kolay lokma değil.”

 

Shangguan Yi son emrini verdi: “Pekâlâ, bu mesele halletmek istiyorsak oyalanmamalıyız. Hadi dağılalım ve işimizin başına dönelim.”

 

 

Qi Tiannan neredeyse yarım saattir Kadim Ning’in kapısının önünde bekliyordu.

 

“Yardımcı müdür Qi, sizi beklettiğimiz için özür dileriz. Kurumun Kadim kişisi güzellik uykusundaydı ve hiç kimse onu uykusunda rahatsız etmeye cesaret edemedi. Kendisi şimdi uyandı ve sizi beklettiğimizi öğrenince mahcup oldu, bize sizi beklettiğimiz için sinirlendi efendim. Lütfen içeri gelin, lütfen.”

 

Qiao Baishi henüz Kadim Ning’in dileğini yerine getirmemiş olsa da Kadim Ning ona en güvenilir asistanı olarak davranıyordu.

 

Qi Tiannan Qiao Baishi’ye bir bakış attı ve bu kişinin hiç de tanıdık gelmediğini düşündü. Bu kişiyi daha önce hiç görmemişti fakat şimdi bunları düşünecek zamanı yoktu.

 

“Yardımcı müdür Qi, çalışanlarım sizi beklettiği için üzgünüm.” Kadim Ning’in sesi uykudan yeni kalkmış olmanın verdiği mahmurlukla cılız çıkmıştı.

 

“Oh, lütfen çalışanlarınıza sinirlenmeyin. Ben, Yaşlı Qi bile sizi uykunuzda rahatsız etmek istemem. Birinin tatlı rüyasını bozmak ona saldırmakla aynı şeydir.”

 

“Hehe, yardımcı müdür Qi çok düşünceli.” Kadim Ning elindeki kadife yelpaze ile oynarken gülümseyerek konuşmuştu.

 

“Sayın Kadim Ning, biliyorsunuz ki size söyleyecek önemli bir şeyim olmasa sizi rahatsız etmezdim. Buraya, izninizle bir soru sormak için geldim. Acaba ben, Yaşlı Qi sizi gücendirecek bir hamle mi yaptım?”

 

“Gücendirmek mi? Neyden bahsediyorsun?” Kadim Ning’in çekici gözleri masum şekilde açılmıştı: “Yardımcı müdür Qi, seninle yıllar boyu süre gelen bir ilişkimiz var ve hareketlerin, olaylarla başa çıkış yöntemlerin benim için hep rol model olmuştur.”

 

“O hâlde…” Qi Tiannan birazcık stresli hissediyordu: “Fakat biz sipariş ettiğimiz bu teslimata gerçekten ihtiyaç duyuyoruz ve size olan borcumuzu da yarın ödeyeceğiz…”

 

Kadim Ning kafasını iki yana sallayarak: “Gerçekten yardımcı olmak isterim fakat elimden bir şey gelmiyor.”

 

Kadim Ning’in ifadesinin bir anda düşmanca bir hâl aldığını gören Qi o anda anladı ki gerçekten de bu kadını gücendirecek bir hamle yapılmıştı.

 

“Kadim Ning, benim nasıl birisi olduğumu iyi bilirsiniz, lütfen daha açık konuşun. Acaba sizi gücendirecek bir şey mi yaptım? Eğer yaptıysam bu yaptığım hareket için özür dilemeye hazırım. İleride yine de iş yapamayacak olsak da en azından adet yerini bulsun ve adaleti sağlayalım. Biliyorsunuz ben her daim size hayranlık duymuşumdur.”

 

“Gerçekten açık konuşmamı mı istiyorsun?” Kadim Ning farklı bir tavır takınmıştı.

 

“Evet, lütfen açık konuşun.”

 

“Yardımcı müdür Qi, az önce söylediklerinizde haklıydınız. Eğer ileride iş yapamayacak olsak da en azından geçmişin hatırına bazı şeyleri açığa ve adalete kavuşturmamız lazım. Fakat görüyorum ki sizin Ejder Dişi Muhafızlarınız hiç de adalet ve yanlısı değil. Benim bir arkadaşım sokakta hırsızlığa uğradığında yanlışlıkla ve nefsi müdafaa olarak hırsızı öldürdü. Ejder Dişi Muhafızları bu olayı hiç araştırmadan onu kara zindana attılar. Arkadaşımı savunmak adına bir not yazıp gönderdim fakat öğrendim ki gönderdiğim not parçalarına ayrılıp fırlatılmış ve beni küçük düşürecek sözler söylenmiş. Benim, Güney Sarayı’nın Kadim kişisinin Ejder Dişi Muhafızlarına hiçbir şekilde karışamayacağım söylenmiş.”

 

Kadim Ning konuştukça daha da sinirleniyordu fakat konuşmayı bırakmadı: “Şimdi size sormak istiyorum, siz, Ejder Dişi Muhafızları, bir davayı böyle adaletsiz şekilde mi yönetiyorsunuz? Kendini müdafaa eden birisini cinayetle suçlayıp, olayı hiç araştırmadan onu zindana mı atıyorsunuz? Madem sizin yaptığınız işlerde mantık aramak bu kadar zor, benim verdiğim bu kararda da mantık aramayın o hâlde. Madem ben sizin işinize karışamayacak kadar aşağılık birisiyim, ileride yollarımızı ayırır ve ortaklığımızı sonlandırırız.”

 

“Ne?” Qi Tiannan artık sakin kalamamıştı: “Böyle bir şey mi yaşandı?”

 

Qiao Baishi de ateşe barutla yaklaşıyordu: “Kadim Ning sizi boş yere suçlayacak değil ya! Şu Lu soyadlı eleman sadece Kadim Ning’in notunu parçalayıp fırlatmakla kalmadı aynı zamanda onu küçük düşürecek sözler de söyledi. Yardımcı müdür Qi, eğer bu hareketi bizim müritlerimizden birisi size yapsa siz de aynı Kadim Ning gibi düşünmez miydiniz?”

 

“Lu soyadlı mı? Lu Wuji mi?” Qi Tiannan’ın aklında taşlar yerine oturuyordu. İş bu Lu soyadlı herife gelince, bu adam kural tanımayan başına buyruk hareket eden birisiydi. Eğer başka birinin ismi geçseydi Qi Tiannan biraz şüpheci yaklaşabilirdi fakat Lu Wuji ismi geçince neredeyse yüzde yetmiş ya da seksen oranında emin olabiliyordu.

 

Lu Wuji, amcasının Ejder Dişi Muhafızlarının yardımcı müdürü olmasından dolayı muhafızlar üzerinde çok fazla baskı kurmaya çalışıyordu.

 

“O adamın adını bilmiyorum fakat yanındakiler onu Yardımcı General Lu olarak çağırdılar, yani soyadı Lu olsa gerek. Demek tam adı Lu Wuji’ymiş. Adından da belli zaten biraz deli birisi.” Qiao Baishi acımasız bir şekilde kınamıştı adamı.

 

Qi Tiannan durumu az çok anlamıştı. Eğer kendisine anlatılanlar gerçekten yaşandıysa Ejder Dişi Muhafızları gerçekten de Güney Sarayı’nı gücendirmiş demekti.

 

Kanunlara göre, nefsi müdafaa ile birini öldüren bir kişiye ceza verilmezdi.

 

Nefsi müdafaa yapan birisi cinayetle suçlanıyor ve zindana atılıyorsa burada çok büyük bir hata var demekti.

 

Üstelik bu Lu Wuji denen adam Kadim Ning’in gönderdiği notu parçalamakla kalmamış onu gücendirecek ve sinirlendirecek bir sürü söz de söylemişti.

 

Böyle asil bir Kadim kişinin aşağılanması sonucunda sinirlenmesi gayet normal bir durumdu.

 

“Kadim Ning, anında geri dönüp bu bahsedilen meseleyi araştıracağım. Eğer Lu Wuji gerçekten haksız yere birisini zindana attıysa genel müdürüm ondan bu durumu açıklamasını isteyecektir. Bana yarım gün kadar zaman tanır mısınız lütfen?”

 

Kadim Ning elini ağzına götürüp esnerken: “Aslında bir süredir uyuyorum fakat neden hâlâ yorgun hissediyorum?”

 

Qi Tiannan acele şekilde ayağa kalktı: “İzninizle şimdi ayrılıyorum, bir günlük süre içerisinde Kadim Ning’i tatmin edecek bir cevap bulacağım.”

 

 

Devasa Hazine Sarayı, Shi Xiaoyao’nun mekânı.

 

“Yaşlı Zhou, eğer yaşlı birisi olmasaydın senin bu şarabı içmene izin vermezdim.” Shi Xiaoyao öfkeyle doluydu ve dişlerini gıcırdatarak konuşuyordu.

 

Zhou Kai dalkavukça gülümsüyordu: “Büyük kardeşim Shi, bu kadar öfkeli olmanın sebebi nedir? İkimizin de çalıştığı kurumlar uzun süredir iyi bir ortaklık içindeler. Neden…”

 

“Neden mi?” Shi Xiaoyao soğuk bir ifadeyle kahkaha attı: “Yaşlı Zhou, sen de uzun süre boyunca yaşadın. Eğer benim müritlerimden biri seni tam da yüzünün orta yerinden tokatlasaydı ne hissederdin?”

 

“Yüzümü tokatlamak mı?” Zhou Kai afallamıştı.

 

“Bilmiyormuş gibi rol yapma! Ejder Dişi Muhafızların bayağı yetenekli ha? Askeri gücü elinizde tutmak, yasakları çiğneyerek etrafta dolaşmak, krala bile saygısızlık yapmak! Kimi isterseniz tutukluyor ve kimi isterseniz idam ediyorsunuz! Davaların sonucuna istediğiniz gibi karar veriyorsunuz! Krallıktaki en büyük güç sizsiniz ha?”

 

Zhou Kai dinledikçe soğuk soğuk terliyordu. Shi Xiaoyao’nun sözleri ironi ve hicivle doluydu. Bunlar ne anlama geliyordu? Belli ki çok sinirlenmişti.

 

“Büyük kardeşim Shi, lütfen böyle sinirlenme. Öldürmek çoğu davanın sonucudur, ben buraya içten ve samimi bir şekilde durumu anlamak amacıyla geldim. Adamlarımdan biri çocukça davranıp seni gücendirdi mi yoksa? Bana ne olduğunu söyle ve ben gereken cezayı o kişiye hemen vereyim.”

 

“Gereken ceza mı? Ben buna nasıl cüret ederim? Ejder Dişi Muhafızlarının işine karışmayı ben nasıl göze alırım? Eğer onların işine karışırsam beni de kara zindana atmazlar mı sonra ha?” Shi Xiaoyao ironiyi iyice abartmıştı artık.

 

Zhou Kai az da olsa durumu anlamaya başladığını hissediyordu. Görünüşe göre Ejder Dişi Muhafızlarından birisi Shi Xiaoyao’yu gücendirecek düşüncesiz bir hareket yapmıştı.

 

“Büyük kardeşim Shi, lütfen daha açık konuş. Hangi aptal seni gücendirdi? Onu senin gözlerinin önünde yargılayacağım ve eğer suçlu çıkarsa cezasına sen karar ver, istersen döv, istersen öldür.”

 

“Dövmek ya da öldürmek mi? Sen beni Ejder Dişi Muhafızlarından biri mi sandın yoksa? Bende o kadar güç ve prestij ne gezer? Benim gönderdiğim elçi bile senin Ejder Dişi Muhafızların tarafından ölene kadar dövülecekti neredeyse.”

 

Shi Xiaoyao her ne kadar abartıyor gibi görünse de, gönderdiği elçinin adı Feng yan idi.

 

Feng Yan sonuçta orada Shi Xiaoyao’yu temsilen bulunuyordu ve onu dövmek demek aynı zamanda Shi Xiaoyao’yu dövmek demekti.

 

“Yardımcı müdür Zhou, bir küçüğünüz olarak elbette konuşmaya hakkım yok fakat Ejder Dişi Muhafızlarınızdan bu Lu Wuji isimli kişi gerçekten çok acayip birisi. Kendisi davalara bakarken delilleri göz ardı ediyor ve nefsi müdafaa yapan birini cinayet işlemekle suçluyor. Ben görgü tanığı olarak şahit sayılırım. Fakat büyüğümün emriyle oraya gidip onunla konuşmak istediğimde beni neredeyse öldüresiye döveceklerdi.”

 

Feng yan alıngan ve dargın bir ifadeyle konuşmaya devam etti: “Beni dövmek ya da öldürmek istiyorsanız problem değil, ben sadece basit bir müridim. Fakat kendisi aynı zamanda Ejder Dişi Muhafızları bir davayla ilgilenirken kimsenin canı istedi diye gelip de müdahale edemeyeceğini de söyledi. Bu benim kurumumun başkanının gidip onlarla basit bir mesele hakkında konuşamayacağı anlamına mı geliyor? Bu kişi benim kurumumun başkanının bir arkadaşıyla alakalı bir davaya bakıyor ve başkanımız bu davayla ilgili bir şeyler soramaz mı?”

 

Zhou Kai en sonunda problemin kaynağını anlayabilmişti. Lu Wuji!

 

Zhou Kai bu sözleri duyunca ikna olmuştu. Önündeki kadehi kaldırarak: “Büyük kardeşim Shi, sana söz veriyorum bu işin peşini bırakmayacağım. Hemen geri dönüp bu meseleyi araştıracağım ve olaylar bu küçük kardeşimizin söylediği gibi yaşandıysa tepkisiz kalmayacağım. Eninde sonunda Ejder Dişi Muhafızlarım size tatmin edici bir açıklama yapacaklar.”

 

Bu konuşmalar sırasında Shi Xiaoyao hâlâ çelik gibi soğuk bir ifadeyle bakıyordu. Zhou Kai daha fazla oyalanamazdı, biliyordu ki bu bahsedilen Lu Wuji denen herif kanunlara çok da önem vermeyen başına buyruk hareket eden birisiydi. Eğer suçsuz olduğu iddia edilen bu mahkûmu bir de idam etmeye kalkışırsa bu sefer işler altından kalkılamaz zorlukta bir hâl alırdı. O saatten sonra Devasa Hazine Sarayı ile ne kadar çabalasalar da uzlaşamazlardı.

 

 

Qi Tiannan ve Zhou Kai şanslı sayılırlardı. Shangguan Yi onlara göre çok daha zorlu bir görevdeydi. Bu Kadim Fei denen adam Shi Xiaoyao’ya göre çok daha agresif birisiydi. Shangguan Yi Kadim Fei’nin odasından içeri bile girememişti. Kadim Fei astlarından biri ile mesaj göndermişti: “Eğer Jiang Chen’in kılına zarar gelirse Ejder Dişi Muhafızlarından on bin tanesinin kellesini alacağım!”

 

“Jiang Chen?” Shangguan Yi on bin tane adamıyla aynı değerde olan bu Jiang Chen’in kim olduğunu merak etmişti.

 

Sonuç olarak Jiang Chen’in şöhreti kendisininkine göre çok çok düşüktü. Genellikle böyle küçük kişilerin davalı ile hiç ilgilenmezdi.

 

“Jiang Chen? Aslında bu isim biraz da tanıdık geliyor. Kadim Fei’nin akrabası falan mı acaba? Aman tanrım! Acaba benim muhafızlarımdan biri bu Jiang Chen adlı kişiyi tutuklayıp…”

 

Shangguan Yi bunları düşününce biraz stresli hissetmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr