“Feng Yan benim kartımı al ve Ejder Dişi Muhafızlarının en yetkili ikinci kişisi olan yardımcı müdür Zhou’yu ziyaret et. Ona de ki bizim Devasa Hazine Sarayımızla Ejder Dişi Muhafızlarının arasındaki ticaret üç yıl boyunca duracak. Bizimle yapacakları her işi geri çevireceğiz.”

Ejder Dişi ordusunu beslemek için gereken lojistik oldukça genişti. Krallıktan gelen yardımla Ejder Dişi ordusu oldukça güçlenmişti fakat yine de bu ordunun üyeleri şahsi olarak çok fazla para kazanamıyorlardı.

Bu nedenle Ejder Dişi ordusu üyelerinin para kazanmak için kendi yöntemleri vardı. Davalardan gelen eşyaların hepsi krallık hazinesine verilmek zorunda değildi. Krallığa verilmeyen eşyalar Devasa Hazine Sarayı’na veriliyor ve burada ya direkt satılıyor ya da açık arttırmada satılıyordu.

Krallıktan gelen para yardımı ve üzerine de davalardan kalan eşyaların satılması ile beraber Ejder Dişi ordusu böyle gelişebilmişti. Bu açık artırmalar onlar için altın madeni gibiydi.

Eğer bu ayrıcalık ellerinden alınırsa Ejder Dişi ordusu sadece krallıktan gelecek olan parayla idare etmek zorunda kalırdı ve bu da onların bu altın madenini bir daha hiç kullanamayacağı anlamına gelirdi.

Bu altın madeni diye bahsedilen olay Ejder Dişi Muhafızları arasında yazılı olmayan bir kural gibiydi. Eğer bu maden çökerse Ejder Dişi ordusu da mutlaka çökerdi.

Söylemek gerekirdi ki Shi Xiaoyao’nun hamleleri Kadim Ning’in hamlelerinden daha acımasız ve katıydı.

Kadim Ning’in yöntemi sadece kibarca işlerini halletmekti fakat Shi Xiaoyao’nun yöntemleri ancak bir canavarın aklı tarafından üretilebilecek fikirlerdi.

Ayrıca belirtmek gerekirdi ki Shi Xiaoyao bu aklındakileri yapabilmek için hem güce hem de yetkiye sahipti. Devasa Hazine Sarayı’nın başkanı Zhuge Yan bile onun bu kararına ses çıkarmazdı.

Sonuç olarak başkan yardımcısının itibarı aynı zamanda Devasa Hazine Sarayı’nın itibarıydı. Başkan yardımcısını gücendirmek ile Devasa Hazine Sarayı’nı gücendirmek aynı şey sayılırdı.

…

Ejder Dişi ordusu başkentteki en varlıklı ve güçlü orduydu.

Başkentte seçkin bir otoriteleri ve belirli rolleri vardı. Kraliyet ailesini koruma, başkenti koruma ve kraliyet ailesinin otoritesini el üstünde tutma gibi görevleri vardı. Ayrıca soruşturmalarda, gümrükte ve şehrin genel güvenliğinde de görevliydiler.

Söylemek gerekirdi ki Gök Ağacı Krallığı’nda güçlü olanın sözü geçerdi. Dolayısıyla Ejder Dişi Muhafızlarının izni olmadan bir hamle yapmak neredeyse imkânsızdı.

Açıkçası Ejder Dişi birliği hiçbir şekilde yargılanamazdı. Sadece ve sadece bizzat krala karşı sorumluydular. Ejder Dişi Muhafızlarının genel müdürüne emir verebilecek tek kişi kralın kendisiydi.

Kraldan başka hiç kimse, kralın oğulları bile bu yetkiye sahip değildi.

Sadece bu durumdan bile Ejder Dişi Muhafızlarının ne kadar büyük bir otoriteye sahip olduğu anlaşılabiliyordu.

Fakat bu kadar gücü ellerinde bulundurmalarına rağmen krallıktaki çeşitli çevrelerce bazen umursanmıyorlardı. Çünkü bu her ne kadar çok büyük bir gücü ellerinde bulunduruyor olsalar da yine de kendi kafalarına göre hareket edemezlerdi ve bazı konularda elbette başka oluşumların yardımına ihtiyaç duyuyorlardı.

Mesela dört büyük bölge için konuşmak gerekirse, Ejder Dişi Muhafızları bu bölgeleri gücendirmekten çekiniyordu.

Dört büyük bölge, Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun bölgeleriydi ve direkt olarak bu topluluğa karşı sorumluydu. Bırakın Ejder Dişi Muhafızlarını, bazen kralın bizzat kendisi bile dört büyük bölgeye karşı çekimser davranabiliyordu.

Dört büyük bölgeden birini gücendirmek demek krallığın mal varlığında olumsuz etki yaratmak demekti.

Ejder Dişi Muhafızlarının genel müdürü kralın bizzat güvendiği bir sırdaşıydı, Shangguan Yi isimli bu kişi kralın yakın arkadaşı sayılırdı.

Shangguan Yi çok ön plana çıkan birisi değildi. Otoritesi her ne kadar göklere kadar yükselmiş olsa da kendisini pek fazla göstermezdi. Elindeki neredeyse bütün işi altında çalışan üç adet yardımcı müdüre yaptırırdı.

İşte bu anda, dört generalden üçü ve yardımcı müdürler bir araya gelmişti.

“Sayın genel müdürüm, inanın elimden gelenin en iyisini denedim fakat Güney Sarayı’na ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Sipariş ettiğimiz ekipmanların on beş gün önce ulaşması gerekiyordu fakat şimdi bize bu teslimatı yapabilmek için yeterli vakitlerinin olmadığını söylüyorlar. Ayrıca onlara olan borcumuzu yarın öğleden önce ödememiz gerektiğini söylüyorlar.”

Konuşan kişi şişman, orta yaşlı birisiydi. Ejder Dişi Muhafızlarının dört yardımcı müdüründen birisiydi. Qi Tiannan isimli bu kişi yardımcı müdürler arasında üçüncüydü. Bu da demek oluyordu ki Ejder Dişi ordusu içerisinde en yetkili dördüncü kişiydi.

Genel müdür Shangguan Yi kederli şekilde gülümseyerek elindeki çay bardağını bıraktı: “Yaşlı Qi, Güney Sarayı ile aramızdaki iletişimde bir sıkıntı mı var? Bizim elimizdeki ekipmanların Devasa Hazine Sarayı’ndaki açık artırmada satıldığında onlara borcumuzu ödeyeceğimizi söylemedik mi?”

Ejder Dişi ordusu ekipmanların imalat kısmıyla ilgilenmiyordu, zaten bunu yapmaya yetkileri de yoktu. Bundan dolayı gelirlerinin Devasa Hazine Sarayı ile büyük bir ilgisi vardı.

Suçlulardan elde ettikleri bütün değerli eşyalar Devasa Hazine Sarayı’na gönderiliyor ve orada satıldıktan sonra parasını alıyorlardı.

Bu olay Ejder Dişi Muhafızlarının en büyük gelir kaynağıydı.

Qi Tiannan kederlice gülümsedi: “Sayın genel müdürüm, siz de biliyorsunuz ki Güney Sarayı daha önceki yaptığımız işlerde her zaman kibar ve anlayışlı oldu. Üzerinde çok kafa yordum fakat bir türlü fikirlerini neden değiştirdiklerini çözemedim, acaba onları gücendirecek bir hamle mi yaptık?”

“Hmm, bildiğim kadarıyla Güney Sarayı ortada hiçbir sebep yokken böyle davranmaz. Yaşlı Qi, Güney Sarayı’ndan Kadim Ning’i bul ve konu hakkında konuş. Eğer onları gerçekten gücendirdiysek özür dileyip hediye göndermeliyiz. Kişisel çekişmeler yüzünden iki kurumun arasının açılmasına izin veremeyiz.”

“Anlaşıldı. Ben, Yaşlı Qi, genel müdürün emirlerini yerine getireceğim.”

Genel müdür Shangguan Yi’nin yüzündeki kederli ifade hiç değişmiyordu, bakışlarını ortamdaki başka bir yaşlı adama çevirdi: “Yardımcı müdür Zhou, pek keyifli görünmüyorsun, yoksa senin işlerde de mi problem var?”

Bu yaşlı adam Qi Tiannan’dan bile daha üstün seviyedeydi. Zhou Kai isimli bu kişi Ejder Dişi ordusunun en yetkili ikinci kişisiydi. Shangguan Yi’den sonra en güçlü ve yetkili kişiydi.

Zhou Kai eski bir Ejder Dişi Muhafızıydı, temelden yetişmiş bir isimdi. Bu nedenle Shangguan Yi bile ona her daim saygılı davranıyordu.

“Evet, sayın genel müdürüm. Dürüst olmak gerekirse ben, yaşlı Zhou, birkaç sıkıntılı konuya değineceğim. Bu mesele gerçekten beklenmedik ve ciddi bir mesele. Sizinle bu konuyu görüşmek için fırsat bekliyordum.” Zhou Kai ağzını açar açmaz konuya girmişti.

“Oh? Acaba nedir bu mesele?” Shangguan Yi şaşırmıştı.

“Az evvel Devasa Hazine Sarayı’ndan bir mesaj aldım. Yardımcı başkan Shi’nin bir müridi geldi ve bizimle üç yıl boyunca iş yapmayacaklarını söyledi. Onlara yapacağımız her türlü iş teklifini geri çevireceklerini söyledi. Bu durum çok tuhaf, gerçekten de çok tuhaf. Devasa Hazine Sarayı her daim para için iş yapmış bir kurum. Biz çok uzunca bir süredir onlarla iş yapıyoruz ve onlar yüzde on kâr alıyorlar. Acaba bu yüzde onluk oranın az olduğunu mu düşünüyorlar?”

“Bu mesele para meselesi değil bence.” Genel müdür olması sebebiyle Shangguan Yi’nin aklı oldukça çevik çalışıyordu. Kaşları çatıldı: “Burada başka bir mesele var belli ki. Hem Güney Sarayı hem de Devasa Hazine Sarayı bizimle uzun zamandır dostluk içinde iş yapıyordu. Neden bu iki kurum da aynı gün içerisinde böylesine sert bir karar aldı anlamıyorum. Yaşlı Zhou, bu bahsettiğin Devasa Hazine Sarayı’nın müridi başka bir şey söylemedi mi?”

“Hiçbir şey efendim, sadece ortaklığımızın askıya alındığını ve bundan sonraki teklif edeceğimiz işleri geri çevireceklerini söyledi. Ben daha fazla konuşturmak istedim, sorular sordum fakat bana hiçbir şey söylemedi.”

Üç müdürün de yüzünde cenazeleri varmış gibi bir ifade vardı, yas tutuyor gibiydiler. Bu durumun öylece tesadüfen oluşmadığının farkındaydılar. Belli ki Ejder Dişi Kurumu bu iki sarayı gücendirecek bir hareket yapmıştı.

“Yaşlı Zhou, eğer bir işin başındaysak o işin gerektirdiği bütün sorumlulukları da yerine getirmeliyiz. Benim huyumu bilirsin, her işi kitabına uygun yapmak benim için şarttır. Ben bu yardımcı başkan Shi’yi az da olsa tanırım, onun istediği bir şey olmazsa eğer daha da inatçı hâle gelir ve işleri iyice zorlaştırmaya kalkışır. Onun ziyaretine git ve meselenin neden böyle zor bir hâle geldiğini sor. Onu bu kadar sinirlendirecek ve gücendirecek ne yaptığımızı öğrenmeye çalış.”

Eğer başka bir kurum ya da topluluk olsa Ejder Dişi ordusu hiç düşünmeden harekete geçerdi. Fakat konu Kıymetli Ağaç Topluluğu’nun büyük otoritelerinden olan Devasa Hazine Sarayı ve Güney Gök Kubbe Sarayı olunca durum elbette çok farklı oluyordu. Ejder Dişi ordusunun onları gücendirmeye cesareti de hakkı da yoktu.

Aslında güç ve mal varlığı olarak eşit sayılabilirlerdi.

Fakat yine de Devasa Hazine Sarayı ve Güney Sarayı Ejder Dişi ordusunu görmezden gelip işlerine devam edebilirlerdi. Ama Ejder Dişi ordusu için aynı şey geçerli değildi. Ejder Dişi ordusu bu iki kurumun desteği olmadan hiçbir şekilde faaliyet gösteremezdi.

Bu durumun farkında oldukları için bir an evvel bu meseleyi çözmeliydiler.

Herkes biliyordu ki eğer Devasa Hazine Sarayı ile olan ilişkileri zedelenirse ellerindeki kıymetli eşyaları uzun yıllar boyunca satamazlardı.

Ejder Dişi ordusu bu maddi çöküntüden nasıl kurtulurdu? Zaten Güney Sarayı kendisine olan borçlarını ödemeleri için kapılarına dayanmıştı bile, hem de hiçbir şey söylemeden!

“Sayın genel müdürüm, durumlar çok kötü! Qingyang Vadisi’nden Kadim Fei acele şekilde geldi. Ben, kapıdaki astınız, onu durdurup sizin toplantıda olduğunuzu ve biraz beklemesini söyledim. Fakat Kadim Fei bana karşı çok soğuk davrandı ve sizin ondan üretmesini istediğiniz Dolunay İlacını başka bir yerden istemenizi söyledi ve ayrıca Qingyang Vadisi ile yaptığımız bütün ilaç anlaşmalarımızın askıya alındığını söyledi ve bundan sonra Ejder Dişi muhafızları bir dava için onların sınırından geçerse ömür boyu köle yapılacağını söyledi.”

“Ne dedin sen?” O anda sakin kalması ve mantıklı düşünebilmesiyle şöhret kazanmış Shangguan Yi bile şaşkınlıktan kendine gelememişti.

“Kadim Fei burada mıydı? Şimdi nerede?”

“O… O ayrıldı efendim.” Ast rütbeli asker de şaşırmıştı.

“İşe yaramaz herif! Direkt olarak bana gelip rapor vermen gerektiğini bilmiyor musun?” Shangguan Yi astlarına genellikle sakin davranırdı fakat bu sefer çok sinirlenmişti.

“Efendim… Ben, astınız, Kadim Fei’ye size rapor vermem gerektiğini de söyledim fakat bana şans tanımadı. Birkaç aşağılayıcı söz söyledi, bizim Ejder Dişi kurumumuzun açgözlü kurtlardan oluştuğunu, minnettarlığın ne olduğunu bilmediğimizi ve daha birkaç söz daha…”

“Tamam sus!” Shangguan Yi delici bir bakış attı: “Çıkabilirsin.”

Düşük rütbeli bu asker içerideki atmosferin cehennem gibi olduğunu görünce oyalanmaya cesaret edemeden hızlıca dışarı çıktı.

Bütün talihsiz ve kötü olaylar üst üste geliyordu.

Shangguan Yi’nin kurnaz gözleri bu kez şaşkınlıkla bakıyordu. “Siz ikiniz! Neler olduğunu anlayan var mı?”

Dört büyük bölgeden üçü kaşla göz arasında Ejder Dişi ordusu ile ters düşmüştü. Bu ne anlama geliyordu? Belli ki Ejder Dişi ordusu onları gücendirecek çok büyük bir hata yapmıştı.

Diğer iki yardımcı müdür de şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilmiyorlardı. O kadar şaşırmışlardı ki sesleri çıkmaz olmuştu. Hepsi de oldukça zeki ve kurnaz insanlardı fakat yaşanan bunca şeyin sebebini bir türlü göremiyorlardı.

Dört büyük bölgeden sadece birisi ile ters düşmüş olsalar, tesadüf olduğuna inanırlardı ve üstesinden gelemeyecekleri bir durum olmadığını bilirlerdi.

Fakat gerçekten de dört bölgeden üçünü birden gücendirecek bir hamle yapmışlarsa bu durum onlar için bir felaket anlamına gelirdi.

Eğer bu üç bölge güçlerini birleştirip Ejder Dişi Muhafızlarına yüklenirse kesinlikle durum çok vahim bir hâl alırdı.