Bölüm 115: Memnuniyetin Altında Yatan Tehlike

avatar
6062 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 115: Memnuniyetin Altında Yatan Tehlike


Çeviri: Pervane

 

Büyük Ying yerine oturmuş ve gözlerini kapatmıştı. Daha fazla konuşmaya niyeti yoktu. Wang Li’nin laflarını duyunca öfkesi kabardı.

 

Ne demek gereksiz yere telaşa sürüklüyorsunuz? Herhangi bir şeyi abarttığımı düşünmüyorum ben.”

 

Wang Li sesini yükseltti. “Evet, Long ailesinin asker bulundurma hakkı var ve evet güçleri efendilerini tehdit eder hale gelmişti. Ancak bizim Salonumuz yalnızca iş ile ilgileniyor. Bizi yalnızca kazanç kapısı arıyoruz, güç değil. Bizim durumumuz nasıl olur da Long ailesiyle benzeştirilebilir?

 

Hahahaha…” Büyük Ying kahkaha attı. “Bu sözleri Doğu klanındakilere anlatmanız gerekiyor. Buradaki herkes niyetinizi bildiğinden bizi ikna edebilirsiniz ama kraliyet ailesini ikna etmeniz o kadar kolay olmayacaktır.”

 

Büyük Ying’in sözleri çok mantıklıydı. Long ailesiyle yaşananlardan sonra kraliyet ailesi ürkek bir kuş gibi en ufak bir sallantıda harekete geçerdi. Aynı olayın ikinci defa yaşanmasına izin vermezlerdi.

 

Salonumuz her zaman iyi bir izlenime sahip olmuştur. Kraliyet ailesi bunun farkında değil mi yani?” dedi Wang Li.

 

Doğru, Salonumuz her zaman iyi bilinmiştir. Çünkü biz hiçbir zaman genişleyip bütün düklüklere kök salma niyetinde olmadık. Biz nerede ne yapılması gerektiğinin bilincindeydik ve buna uygun davrandık. Düşünmede büyüme girişiminde bulunmadık. Olur da ilerde düşünmeden genişlemeye çalışırsak kim bilir iyi bilinen Salonumuz ne hallere düşer. Ayrıca yalnızca iş mi yapılacak yoksa başka şeyler de olacak mı, bunu belirleyecek kişi patrondur. Şifa Salonunu kontrol eden kişi ufacık bir hırsa sahipse ve el altından iş yapmaya çalışırsa… Long ailesinden bile daha büyük bir güç oluşturmaları işten bile olmaz.

 

Saçmalık. Boş varsayımlarda bulunuyorsunuz. Bu sözlerle kendinizi karalıyorsunuz Büyük Ying. Hala Şifa Salonunun bir büyüğü müsünüz merak ediyorum?” Wang Li sinirlenmişti.

 

Büyük Mavi de tiz sesiyle bağırmaya başladı. “Bazı insanlar hayret verici şeyler söyleyerek ün kazanmaktan pek hoşlanıyor. Efendisi neyse hizmetkarı da o. Hamurunuz aynı sizin.

 

Büyük Mavinin hedefinden yine Qiao Baishi vardı.

 

Büyük Ying hışımla masaya yumruğunu koydu. “Sen, Mavi soyadlı. Sana gereğinden fazla müsamaha gösterdim.  Seni bunak, zehrini akıttın sonunda. Ne efendisi, ne hizmetkarı? Her gün yılan dilinle ortalığa zehirlerini akıtıp duruyorsun.

 

Ying Wuyou, karşımda sert görünmeye mi çalışıyorsun? Sen yalnızca Qiao Baishi’nin hizmetkarısın. Bu söylediklerinin sebebinin dördüncü salon efendisini kıskanman olduğunu biliyorum. Artık onun zamanı geldi diye, efendinin pozisyonunu aldı diye kıskançlıktan çatlıyorsun!

 

Ying Wuyou şiddetle başını salladı. “Tamam. Güzel. Çok güzel. Madem artık böyle olduk, öyleyse görelim nasıl yerin dibine gireceksiniz. Eğer geleceğimiz senin gibilere kaldıysa, yüzlerce yıldır ayakta duran Salonun çöküşü 20 yılı bulmaz. Kıskanç mıyım? Daha meselenin iç yüzünü göremeyen bir insanı neden kıskanayım? Halkısın, Qiao Baishi benim arkadaşım ve onun sonuna kadar arkasındayım. Çünkü onun karakterine ve yeteneklerine saygı duyuyorum. Senin gibi kendinden olanları destekleyip, olmayanlara saldıran birisi değilim ben.  Sen akıntıda sürüklenen dal parçası gibisin. Eğer Lord Salon Efendisi geçen sefer seni dinleyip Long ailesine boyun eğmiş olsaydı şimdi karşıma geçip zırvalama şansın bile olmayacaktı.

 

Ying Wuyou kararlılıkla Song Tianxing’e baktı. “Herkes sözünü söylediğine göre artık açıkça konuşabilirim. İkinci sorunuz için de bir cevabım var. Bu büyük salonda hiç kimse Qiao Baishi’nin boşluğunu dolduramaz. Bizzat kendisi gelmedikçe kimse ondan kalan hesabı kapatamaz. Bu insanların böyle özgüvenle konuşup da Salonun yüzleşmek üzere olduğu büyük krizi görememeleri gerçekten gülünç.

 

Kriz? Ying Wuyou, felaket tellallığı yapmaktan vazgeç. Qiao Baishi yok diye Salonumuz parçalanacak mı sanki?” İkinci Salon Efendisi Yue Qun’un hoşuna gitmemişti bu sözler.

 

Büyük Mavi de geri durmadı. “10 kişinin eleştirisini bir bağnaz çürütür derlerdi de inanmazdım. Ying Wuyou, sen hakikaten aklını yele salmış, körü körüne Qiao Baishi’yi destekliyorsun. Senin gözünde Lord Salon Efendisinin Qiao Baishi kadar değeri yok mu?

 

Bu kadın zırvalamada ustaydı ve insanların arasını açmada da üstüne yoktu.

 

Ama koskoca Lord, Song Tianxing bunu yer miydi?

 

Öfkeyle Mavi’ye karşılığını verdi. “Kes zırvalamayı. Büyük Ying başlattığına göre ikinci sorunun cevabını tartışalım biraz da.

 

Ying Wuyou hafifçe gülümsedi. “Lord Salon Efendisi, benim tartışacak bir şeyim kalmadı. Kimsenin Qiao Baishi’nin boşluğunu dolduramayacağını söyledim. İçimdekileri döktükten sonra sırtımdan koca bir ağırlık eksilmiş gibiyim. Aslına bakarsanız, toplantıdan sonra istifa etmeyi düşünüyordum. Salonun geleceğinde bana yer yok zaten. Ancak beni bu yaşıma kadar Salon yetiştirdi. O yüzden buraya karşı derin hisler besliyorum. Söylediklerim şahsi kinden kaynaklı değildi. Salonun geleceği içindi. Lord Salon Efendisi, Şifa Salonunun ne yönde ilerleyeceği sizin kararınıza bakıyor. Yine de söylemek isterim ki Wang Li, Lord pozisyonu için uygun aday değil. O at gözlüklü, tek dayanağı cilve yaptığı insanlar olan kadının Büyük pozisyonunda kalması ise daha da uygunsuz. Böyle insanların bu pozisyonlara yerleşmesi Salonun geleceğini yok edecektir.

 

İstifa? Başka bir kıdemli yönetici daha mı istifa ediyor?

 

Salonda Wang Li’nin grubu dışında hala pek çok tarafsız grup vardı. Ying Wuyou’nun da istifa ettiğini duyduklarında şaşırmışlardı ve bu istifanın biraz tuhaf olduğunu düşünmüşlerdi.

 

Salon gün geçtikçe daha da zenginleşirken neden insanlar birbirleri ardına ayrılıyorlardı?

 

Acaba gerçekten de Salonda bir sorun mu vardı?

 

İstifa mı? Ha ha, neden artık pozisyonunda tutunacak gücün olmadığını itiraf etmiyorsun?” Mavi pis pis gülüyordu. “Efendin Qiao Baishi’nin desteğinden yoksun kalınca, Salonda bir yerin olmadığını mı anladın yoksa? Gitmeden önce de ortalığı velveleye vermeye çalışıyordun değil mi?

 

Ying Wuyou soğukça güldükten sonra korkusuz bakışlarıyla içeridekiler teker teker süzdü. “Herkes bilsin ki benim vicdanım rahat. Bu kadınla laf dalaşına girmek yorucu bir iş. Son bir şey söyleyeceğim. Qiao Baishi’nin ayrılışıyla birlikte üç hapın üretimi de durdu. Aldığımız bütün siparişler iptal edilecek ve Salonun itibarı da ciddi anlamda zedelenecek. Şartlar ortadayken bu insanlar oturup durumu nasıl düzelteceklerini düşüneceklerine genişleme hayalleri kuruyorlar. Şimdi söyleyin bana, ben karamsar mı davranıyorum? Yoksa bu insanlarda beyin denen şeyin zerresi bile yok mu?

 

Ying Wuyou ayrılmak üzere olduğundan çekincesi yoktu. Konuşmasını bitirdikten sonra ortama mutlak sessizlik hakim oldu.

 

Song Tianxing’i kara kara düşündüren konuyu Ying Wuyou masaya yatırmıştı.

 

Ne? Göksel Karma Hapı, Engin Okyanus Hapı ve Bir Buda Pudrasından mı bahsediyorsunuz? Lord Salon Efendisi tariflerini bilmiyor mu?

 

Qiao Baishi böyle mi yaptı? Bu …

 

Olamaz. O siparişler krallığın büyük güçlerinden alınmıştı. Hiçbiri gücendirilmemesi gereken güçler…

 

Lord Salon Efendisi, bu doğru mu? Bu çok… saçma değil mi?

 

Song Tianxing iç çekti. “İkinci soruyu sorma sebebim buydu. Qiao Baishi gerçekten de üç tarif hakkında detaylı bilgiye sahip. Bu konuda ben bile söz hakkına sahip değilim.

 

Herkes şaşkındı. Bugüne kadar Qiao Baishi’yi, Lord Salon Efendisinin yetiştirip hamilik yaptığı birisi olarak görmüşlerdi.

 

Qiao Baishi üç tarifi bildiği için onun hamisi olan Lord Salon Efendisinin de tarifleri bildiğini sanıyorlardı.

 

Mantıklı olan da buydu.

 

Ancak Ying Wuyou’nun sözleri, mantığı da kurdukları hayaller gibi yerle bir etmişti.

 

Lord Salon Efendisi bile bu tariflere sahip değildi.

 

Gökyüzü sanki birden üzerlerine çökmüştü.

 

O genişleme hayallerinin temellerine üç tarifi koymuştu herkes. Onlar olmadan Salonun önceki halinden farkı kalmayacaktı. Yani hangi parayla genişleyeceklerdi?

 

Wang Li de dahil herkes küçük dilini yutmuştu sanki.

 

Şaşkına dönmüş Yue Qun kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya başladı. “Lord Salon Efendisi, kontrat Jiang Han’ın genç dükü ile imzalanmammış mıydı? Genç dük Jiang ile iyi ilişkilerimizi sürdürdüğümüz takdirde…

 

Song Tianxing acı acı güldü. “Genç dük Jiang ile ilişkilerimizi sürdürelim diyorsun yani. Son zamanlarda Jiang ailesinin davranışlarının ne kadar garip olduğunu görmüyor musun? Bu davranışları adeta Doğu Krallığının artık çökmekte olduğunun haberini veriyor.

 

Kesinlikle. Duyduğuma göre kraliyet ailesi dört büyük dükü yenilerken Jiang ailesine birinci dük unvanını teklif etmiş. Lakin teklifleri Jiang ailesi tarafından kibarca reddedilmiş.

 

Jiang ailesi Yükselen Ejder Dükünü yok etti. Neden ilk dük unvanını umursasınlar ki? Acaba isyan etme gibisinden düşünceleri mi var?

 

Song Tianxing duygu karmaşası yaşıyordu. “Bırakın öküz altında buzağı aramayı. Bu davranışlarının sebebi Long ailesinin gittiği yoldan uzaklaşmaya çalışmak ve güçleriyle hükümdarı etkilemekten kaçınmak. Ayrıca Jiang ailesinin Salonumuza değer vermesinin sebebi Qiao Baishi idi.

 

Büyük mavi Jiang Chen’i düşününce kendini rahatsız hissetti. Şifa Salonuna ilk geldiği vakit ona hiç yüz vermemişti.

 

Sonrasında ise hatasını telafi edip anlaşma sağlayabilmek için büyük sıkıntılar yaşamıştı.

 

Song Tianxing’in sözlerinden sonra hemen atıldı. “Kontrat imzaladık. Jiang ailesi kontratı görmezden gelirse zararımız için onları dava edebiliriz.

 

Ying Wuyou soğukça gülerken Büyük Mavi’nin ne büyük bir aptal olduğunu anlamıştı artık. Anlaşma için Jiang Chen’e yalvaran Şifa Salonuydu. Yani anlaşmada Şifa Salonunun dava açmasına izin verecek bir maddenin bulunması pek mümkün değildi.

 

Birisi anlaşma imzalamak için yalvarırken, kim kendi kuyusunu kazardı ki? Hem de anlaşmayı istedikleri gibi feshetme hakkına sahip olacak şekilde imzalamak varken. Dava mı? Zarar mı? Bu kadın aptallığın sınırlarını zorluyordu resmen.

 

Yue Qun’un kaskatı kesilmiş yüzünden gülücükler açmaya başladı. “Görünen o ki meselenin temelinde genç Jiang Han dükü var. Jiang ailesiyle iyi ilişkiler kurmamızın zamanı geldi.

 

Song Tianxing güldü. Jiang ailesiyle iyi ilişkiler kurmak mı? Bunun için öncelikle Jiang ailesinin izni gerekirdi. Jiang ailesi ortaklığı önemseseydi, geçen bir aylık zamanda bir temsilci göndermezler miydi?

 

Gelgelelim Jiang ailesi bir hizmetçi bile göndermemişti. Bu da Jiang ailesinin artık ortaklığa ilgi duymadığını gösteriyordu.

 

Lord Salon Efendisi, neden Jiang Han bölgesine bir elçi göndermiyoruz?” dedi Wang Li.

 

Birini mi gönderelim? Gitmek ister misin?

 

Wang Li göğsünü kabartarak yanıtladı. “Gayret edersek başarılmayacak şey yok. Görev her ne kadar zor olsa da Salonun geleceği için gitmeye razıyım.

 

Kararlılık iyi bir şeydi. Song Tianxing Wang Li’yi gönderme fikrine sıcak bakıyordu. Tam kabul edecekken Ying Wuyou’nun sesi duyuldu. “Dördüncü Salon Efendisi bu seyahatinde Qiao Baishi ile karşılaşırsa nasıl tepki vermeyi düşünüyor?

 

Qiao Baishi?” Herkes şaşırmıştı. Ayrıldıktan sonra Qiao Baishi’den haber alınamamıştı. Acaba Jiang Han bölgesine mi sığınmıştı?

 

Song Tianxing bile şaşkındı. “Wuyou, Qiao Baishi Jiang Han bölgesinde mi?

 

Evet. İstifasından önce bana, Salondan ayrıldığı takdirde Jiang Chen’in yanına gideceğini söylemişti.

 

Bu…” İçeridekilerin dilleri tutulmuştu.

 

Qiao Baishi Jiang Han bölgesindeyse, Jiang Chen ile sağlam bir ilişkileri var demekti. Salon bu durumda birini gönderirse, kendini aşağılamış olacaktı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr