Bölüm 9: Bonus Oyun (4)

avatar
5352 10

Sovereign of Judgment - Bölüm 9: Bonus Oyun (4)


 

Çeviri: OsanU  Düzenleme: Asile

  

Kutular kaybolduktan 7 dakika sonra dışarıda kalanların çoğu ölmüştü.

 

Dehşet verici bir sahneydi.

 

İlk olarak, dışarıda kalanlar iki gruba ayrıldı; kendilerini korumaya çalışan arkadaşları olanlar ve diğerleri. Dışarıda kalanları koruyan 7 veya 8 kişi vardı. Bu herkesin düşündüğünden daha fazlaydı.

 

Geriye kalanlar kendi başlarına hayatta kalmalıydı.

 

Kutuların kaybolduğu an.

 

“Euahh!”

 

Arkadaşı olmayan dışarıda kalanlar acaleci bir çığlık atarak koşmaya başladılar. Avcılar yollarını kesmeye çalıştı ancak yuvarlandılar ve yoldan çekilmek zorunda kaldılar.

 

Dışarıda kalanar, herkesin beklediği kadar kolay yakalanmamıştı. Avcıların karması vardı ve dışarıda kalanlardan daha güçlülerdi ama onlar yine de öğrenci ve öğretmendi. Buradaki insanlar bir kılıçla tavşanın ardından koşarken bile onu yakalamakta zorlanan insanlardı. Yaşamı için mücadele eden insanları öldürmek zordu.

 

Bu yüzden daha korkunç bir sahne ortaya çıktı. Dövüş sanatlarının karmaşası 5 dakika sürdü. Dışarıda kalanlar karma gücüne sahip değildi yani hayatlarının en iyi koşusunu yapmaya çalışmalı ve zaman dolana kadar direnmelilerdi, elbette onlarında bir limiti vardı. Dışarıda kalanlar yavaşladığında sinirli avcılar daha acımasız hareket ettiler. Koşan bir dışarıda kalan fırlatılan bir mızrakla vuruldu ve yere yuvarlandı. Birisi onun arkasından koştu, yüzünü tekmeledi, sonra saçlarını çekip boynunu kesti. Sonra çekiç belirdi, kurbanı ezdi, her yere kan sıçradı. Daha sonra bir item göründü.

 

Çılgınlık.

 

Bu vahşete katılmayanlar dizlerinin titrediğini hissetti.

 

Ve bu sahne spor salonunda meydana geliyordu. Bir çok kişi, bir kişinin peşine takılır ve şanslı atan ödülü alırdı (Ç.N: sağlam KS atanlar bunlar). Ancak, herkes böyle değildi.

 

Herkesin istatistikleri ve karması eş olmasına rağmen birbirleri arasındaki fark ortaya çıkmaya başlamıştı, bir AOS oyunundaki seviye 1’ler arasındaki farktan yüksekti. (ÇN: lol tarzı bir moba oyun)

 

Özellikle parlayan 'oyuncular' vardı.

 

İlk olarak, sınıf başkanı Jung Minji. Joan of Arc'ın vücut bulmuş hali gibi savaşıyordu. Sadece fiziksel olarak yetenekli değildi aynı zamanda durumu analiz etmede ve plan yapmada da iyiydi. Eylemlerinde tereddüt yoktu.

 

Yoon Girim'i koruyan kutunun kaybolduğu andan itibaren onu yakaladı, onu omuzlarına koydu ve yüklendi. Yoon Girim'in etrafını saran 6 kişi tavuk kovalayan köpek gibi baka kalmış zamanında tepki verememişlerdi.

 

Karşıya ilerledi ve kız arkadaşını koruyan Chu Youngjin'in yanına geldi.

 

Yumruk!

 

Lee Hyejin'e, Chu Youngjin’in kız arkadaşı, yaklaşan bir öğrenciyi acımasızca yumrukladı, böylece bir ittifak oluştu. Jung Minji orada durmadı.

 

"Hey! Baek Saelom! Hyejin ile arkadaş değil misin?"

 

Bunun gibi, belirli kişileri çağırmaya devam etti. Kimi ilgilenmiyordu ama yavaşça onların savaşına katılanlarda vardı.

 

Jung Minji agresif bir grup kurmuştu ve diğer avcılar onlara yaklaşmaktan korkuyordu.

 

Bu oyun bonus oyundu. Bir E sınıfı item cazip olsada bunun için hayatlarını tehlikeye atmaya istekli çok kimse yoktu.

 

Tabii ki, hayatta belirli bir çizgisi olmayan öldürmeye istekli insanlarda vardı.

 

Mesela üçüncü yıl, öğrenci temsilcisi Kim Piljoong. Arkadaşı Son Dukpil ​​ile ekip kurdu ve bildiği ve bilmediği kişileri bir kılıçla ayırdı. Aşina olduğu kişileri kurtarır ancak yalnızca bir kez görüştüğü kişileri öldürürdü. Okçulukta yetenekli olduğu için kimse oklarını engelleyemedi. 3 dışarıda kalanı ve onları korumaya çalışan arkadaşlarını öldürdü. Son Dukpil ​​yaklaşanlara dikkat eder ve Kim Piljoong arkasından ok atar ya da küçük bıçaklar{2}  fırlatırdı.Kim Piljoong yeni bir yay, ayakkabı ve kalkan elde etmişti. Ve bunların arasından, kalkanı arkadaşı Son Dukpil'e verdi.

 

Dışarıda kalanların boynunu kesip hızla ilerleyen bir oyuncu da vardı. Bu 3. sınıflarda Kraliçe Arı diye bilinen Lee Hyunah idiO koştuğunda kurbanları tepki bile gösteremeden başları yere düşüyordu. Kanları akması bile zaman alıyordu. Nazikmiş gibi güzel yüzlü olanları kurtarır, çirkin bulduklarını acımasızca öldürürdü. Kurtardığı kişilere kılıç verdi ve başkalarını öldürmelerini emretti. Bir yüzük ve atış bıçağı elde etmişti.

 

5 öğretmen beden öğretmeninin demir gürzünün darbesiyle ölmüştü. Bunların üçü dışarıda kalan değildi, onları avlayan kişilerdi. Beden öğretmeni Hwang Mangi, rakiplerini öldürmekten çekinmedi. Hap ve zırh elde etmişti.

 

Ve Choi Junsung vardı. Beklendiği gibi kolayca itemler elde etti. Arkasında uzun iki elli bir kılıç sürüklerken.

 

“Hareket etmek ister misin?”

 

Bu kelimelerle; bir dışarıda kalan yakalamış rakipler bile tek kelime etmeden kenara çekiliyordu. Üçüncü sınıfların konuşulan dövüşçüsüydü bu yüzden kimse ona karşı koymaya cesaret edemiyordu. Yerdeki kişi Choi Junsung'un keskin çift elli kılıcıyla ikiye ayrılmıştı. Choi Junsung bir kolye, kask ve zırh eldiveni aldı.

 

Kimi öldürmeli?

 

Rakiplerini ya da dışarıda kalanları hızlıca öldürmek mi?

 

Ve.

 

Sadece dışarıda kalanları mı öldüreceksin ya da arkadaşlarıyla beraber mi?

 

Ya da, tersine, avcıları öldürüp terk edilenleri mi kurtaracaksın?

 

Kim öldürülmeli ve kim kurtarılmalı?

 

Bu basit oyunda bile birkaç seçenek vardı ve oyuncular kendi tarzlarıyla parlıyordu.

 

Adalet ve haksızlık arasında bir mücadele yerine kurallar arasında daha çok mücadele oldu. Ve kurallar sadece güçlülerin yaratabileceği bir şeydi.

 

Hepsinin arasında Choi Hyuk'un yöntemi göz alıcıydı.

 

'İtem toplayan kişiyi öldür.'

 

Özel olarak item toplayanları hedef alan hiç kimse yoktu. E sınıfı ögeler güçlüydü ve kimse bilinmeyen etkileri olan itemlerin dahipleriyle savaşmak istemiyordu.

 

Herkes oldukça makul(?)  şekilde dışarıda kalanları öldürüp öge elde ediyordu. Sahiplerini öldürdükten sonra ögeleri kapmaya odaklanan tek kişi Choi Hyuk idi. Bundan dolayı, Choi Hyuk'un kavgaları özellikle şiddetliydi.

 

Öncesinde kaptığı kolye, yeni kullanılmış olduğu için işe yaramazdı, ikinci dövüşü de sertti. Rakibi E sınıfı kılıcı kullandı. E sınıfı kılıç ile F sınıf piç kılıcı her çarpıştığında kenarlarında çentikler oluşuyordu. Sağlam bir darbe alacak olursa kılıcının ikiye bölünebileceğinden emindi. Ayrıca, E sınıf kılıç kullanıcısının gücünü ve hızını da arttırıyordu bu yüzden Choi Hyuk için onun üstesinden gelmek daha zor oluyordu. Choi Hyuk, rakibinin yorgun düşmesini beklediği için sinsice kaçarak gizlice geri çekildi ve rakibi açık verdiğinde onu bıçakladı.

 

Her dövüşü aynı oluyordu bu yüzden epey zaman alıyordu.

 

Koruma Kolyesi’ni ve kılıcı ele geçirdiğinde çoktan Bonus Oyunu’nda 6 dakika geçmişti. Bu sırada dışarıda kalanların çoğu ölmüştü.

 

Bir taraf normal olarak avlanırken, Choi Hyuk kendisiyle savaşıyordu.

 

Smash!

 

Choi Hyuk, kılıcını ele geçiridiğinde başka bir altın çekiç sesi geldi. İyileşme statını ve zıplama kabiliyetini arttıran ayakkabılar. Onları elde eden öğrenci Choi Hyuk'u açıkça farketmişti. Çünkü Choi Hyuk’un başkalarının ögelerini hedeflediğini görmüştü. Ayakkabıları alır almaz izleyenlerin yanına koştu ve onların arasına saklandı. Ancak, Choi Hyuk peşine düşmüştü. Öge sahibi Choi Hyuk’tan kaçmak için artan zıplama özelliğini kullandı ama geç kalmıştı, estoc karnına saplanmıştı. Choi Hyuk'un ‘ilk öldürenleri öldürmede’ istisnası yoktu. Onun kuralı bu gibi görünüyordu.

 

O sahneye şahit olan herkes şok oldu.

 

Güvenli bir yerde olduklarını düşünen izleyici öğrenciler, yardımcı olamadılar ama hedefini öldürmek için aralarına dalan Choi Hyuk’un kararlılığı onları dehşete düşürdü.

 

"Haa... Ha..."

 

Choi Hyuk son hedefini öldürdüğünde yaşam gücü limitine ulaşmıştı. Karma vücudunda hızlıca dolandı ve gevşedi. Yaşam Gücü statının etkilerini hissediyordu.

 

Onun kuralı sayesinde, son kavgalarında Bae Hyungsung'u öldürdüğü zamanki kadar rahatsız hissetmemişti. Bedenide zihni kadar rahat olsaydı daha iyi olurdu.

 

Nefesini sakinleştirdi ve çevresine baktı.

 

'Ne karmaşa.'

 

Herkesten kırmızı (düşmanca) bir ışık yayılıyordu. Bazılarından ise siyah (ölüm) ışık geliyordu. Choi Hyuk ‘Seçen Gözleri' ile görebiliyordu. Onun derisinde kırmızı ve siyah ışıklar yanıp sönüyordu. Nahoş ve iğrenç bir duygudu.

 

Birçoğu ya Choi Hyuk'dan nefret ediyordu ya ona karşı temkinliydi ya da onu kıskanıyorlardı. Öğrenci başkanı Kim Piljoong ve beden öğretmeni Hwang Mangi, Choi Hyuk'dan çok insan öldürdükleri halde, en çok düşmanlık duyulan kişi kendisiydi.

 

Bunun nedeni, Choi Hyuk öne çıkanlar arasında daha önce görmedikleri ve duymadıkları biriydi ve o öge toplayanları hedef alan tek kişiydi. Okuldaki en iyi dövüşçü Choi Junsung'un insanları öldüreceğinden şüphelendiler. Ancak daha önce hiç kimsenin görmediği bir kişi, en iyi dövüşçü Choi Junsung bile yapmadığı şeyleri yaparak gerçekten parladı. Choi Hyuk'a çok fazla nefret duyan vardı.

 

Choi Junsung hariç.

 

‘Neden o beyaz?’

 

Sadece Choi Junsung, Choi Hyuk'a beyaz (iyi niyetli) bir ışık yayıyordu. Gözleri kesiştiğinde garip hissetti. İnsanları öldürdüğü için iyi niyet gösteriyordu. Bir sebepten dolayı daha kötü hissetti. Choi Hyuk onu yoksaydı.

K.N: Hakiki psikopatı bulduk :D

 

Tek kurtulan dışarıda kalanlar Jung Minji'nin grubunun koruduğu dört kişiydi. Onlar dışında tüm dışlarıda kalanlar ya öldü ya da arkadaşlarının yardımıyla birisini öldürüp item damgasından kurtuldular.

 

Jung Minji'nin grubundaki 15 kişiyle yüzleşmek zor olduğundan dışarıda kalanlar avı orada sona erdi.

 

Bundan sonra, herhangi bir dışarıda kalan 2 dakika boyunca öldürülmediğinde bir sonraki maçın duyurusu verildi. Bir mola bile olmamıştı.

 

'Lanet... Kahretsin...'

 

'Bu lanet dışarıda kalanlar...'

 

Jung Minji dışarıda kalanları koruduğu için hiç E sınıfı item alamadığından içten içe diş biliyordu.

 

Ancak, herkesten daha hızlı bir grup kuran oyuncu oydu.

 

Ve {Taht Oyunu} başladı.

 

_________

{2} Gladius (kullanılan kelime)

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr