Bölüm 75: İlerleme Değerlendirmesi (9)

avatar
1627 2

Sovereign of Judgment - Bölüm 75: İlerleme Değerlendirmesi (9)


Çevirmen: SnBurak

Editör: ÇHY

 

Alexei'nin Youtube kanalı inanılmaz derecede ünlü olmuştu. İlk başta kendi hobisi olarak başlamıştı ancak şimdi insanlar bunu Vahşi Savaşçıların resmi kanalı olarak görmeye başlamıştı. Bunun nedeni, Vahşi Savaşçıların bu kadar sosyal olmayan bir grup olması ve Alexei'nin kanalının yanı sıra, onlar hakkında bilgi yayınlayan başka kaynaklar olmamasıydı.

 

Choi Hyuk bile Alexei'yi Vahşi Savaşçıların sözcüsü olarak görüyordu.

 

İkinci ilerleme değerlendirmesinde başarısız oldukları gece, Vahşi Savaşçı Egemen Choi Hyuk, kapsamlı bir basın toplantısı düzenledi ve Alexei'nin Youtube kanalına gece yarısından önce duruşunu açıkça gösteren bir video yükledi. Video o kadar büyük etki yarattı ki bir günde 100 milyon izlemeye ulaştı.

 

Videonun mesajı basitti.

 

“Bu, insanlığın hayatta kalma mücadelesi. Bencil eylemlere tahammül etmek zor. Savaşa katılmayanlara bir ceza vereceğim.”

 

“Yöntem basit. Vahşi Savaşçı şehirleri, Barhaloleun, Spartoi Kalesi, Otlak Kalesi, Zhiyu, Pyungryu, Wanwu ve Yeshi'nin tüm vatandaşları ve sömürgecileri yarın öğlene kadar şehir meydanında toplanacak. Tüm ilerleme değerlendirmeleri bitene kadar orada bekleyin. Bir kayıt evrakı kullanacağız ve bundan sonra ilerleme değerlendirmelerine katılmayanları belirlemek için insanları harekete geçireceğiz. Ayrıca, daha önce katılmış olanlar, lütfen hemen katılımınızı kanıtlamak için kentinizin idari ofisine gidin. Bu eylem, 14 yaşın üzerindeki tüm vatandaşlar ve sömürgeciler için geçerlidir.”

 

“Ayrıca, şu andan itibaren kolonileştirilmiş arazideki tüm varlıklar donacak. Hiç kimsenin kolonileştirilmiş araziyi terk etmesine izin vermeyeceğim. İstatistiğiniz ne olursa olsun Vahşi Savaşçı bölgelerinden atılırsınız. Tabii ki varlıklarınıza el konacak.”

 

 

“Konunun şu anki aciliyeti nedeniyle, bunu sadece Vahşi Savaşçıların içinde yapacağız. Ancak, daha fazla egemenin ortak tepkisine ihtiyacımız olacak. Kim olursa olsun, ilerleme değerlendirmelerine katılmayanların sert bir bedel ödemesi gerekiyor. Özellikle egemenlik görevini bırakan Palyaço Egemeni Freeman ve Fırsat Egemeni Nasir. Daha sert bir bedel ödemeleri gerekecek. Devir değişti. Başkalarının kanıyla hayatta kalamazsınız. Hayatta kalmak istiyorsanız kendi kanınızı dökmeye hazır olmalısınız.”

 

'Choi Hyuk'un Beyanı' olarak bilinen bu duyuru, bir taraftan 'Canlandırıcı!' ‘Harika!' 'Vahşi Savaşçılara katılacağım,' gibi tepkiler alırken, bir taraftan da 'Ölümüne savaşmaya hazır olmayanları zorlayacak tehlikeli bir düşünce!' gibi endişelerle de karşılandı.

 

Şiddetli bir anlaşmazlık patlak verdi. İster Dünya'da ister kolonileşmiş topraklarda olsun, insanlar ne zaman toplanırlarsa toplansın bu konu hakkında her zaman hararetli bir tartışmaya girdiler. Choi Hyuk'un kararının amacı açıktı.

 

“Şu anda hala farklı yöntemler hakkında konuşabilir misin? Dirilmeyenlerin 5’te 1’i öldü! Ekibimizde Kim Daeri ve Lee Hojin çoktan öldü. Bu durumda, hala farklı yöntemlere bakmak mı istiyorsun? Ne? Savaşmaya hazır değil misin? Kim hazır olduğu için savaşır?”

 

Bununla birlikte, Choi Hyuk'un yöntemi güçlü ve basit olsa da nezaketten uzaktı. Karmaya gelince,

 

“Ancak, bu tür zorlayıcı baskılar sadece gereksiz kayıpları arttıracaktır. Hayatlarında hiç savaşmamış olan yaşlılar ya da engelliler bir gecede savaşabilirler mi? Karma aldığında yaşlılıklarının ya da engellerinin üstünden gelseler de yeni fiziksel durumlarına adapte olmadıkları sürece savaşmaları gerekmeyecek mi? Bu onlara ölmelerini söylemek gibi bir şey. Aptalca, 'Herkes dövüşsün!' demek yerine fiziksel olarak sağlıklı olanlar desteklenmeli ve onlara büyük bir ödül verilmeli.”

 

İki şirket çalışanı bir barda tartışırken, yanlarında oturan bir sömürgeci aniden katıldı,

 

“Ha, dedikleriniz karşısında nutkum tutuldu. Bakın. 1. nesil dirilenler için nasıl olduğunu bilmiyor musunuz? Bir ringin aniden ortaya çıktığını ve yaş veya cinsiyete bakılmaksızın birbirlerini öldürmek zorunda olduklarını bilmiyor musunuz? Handikapmış, peh! Doktorlar hastanedeki hastaları öldürdüler. Hastaların da doktorları öldürmesine rağmen. Ne? Savaşmaya hazır değil misiniz? Hayatlarında hiç savaşmadıkları için nasıl savaşabilirler? Orospu çocuğu. Eğer savaşman gerekiyorsa savaşırsın.”

 

Sonra başka bir sömürgeci katıldı,

 

“Hey, haklısın. Ama bir şey hakkında yanılmıyor musunuz? Konu Vahşi Savaşçı Egemeni’nin toprakları. Kolonileştirilmiş toprağı. Barhaloleun, Zhiyu, Pyungryu... Hey. Oradaki herkes zaten bir dirilen ya da sömürgeci. Savaşçı olmayan üyeleri düşünmüş olsanız bile onlar hala bu ilerleme değerlendirmelerinde ölmekten korkmayan insanlar. Peki, neden bu dirilmemiş pislikler için hayatımızı riske atmamız gerekiyor? Ve neden mallarımızı kaybetmemiz gerekiyor? Kahretsin, bu mantıklı mı? Kendi problemlerinizi kendiniz çözmelisiniz, dirilmeyen piçler. Yoksa direkt ölün.”

 

Bazen dirilenlerin arasındaki memnuniyetsizlik, dirilmeyenlerin arasındaki memnuniyetsizlikten daha büyük oluyordu.

 

Güçlü bir neden olmasına rağmen, Choi Hyuk'un kararı olumsuz tepki de görmüştü. Bunun nedeni Choi Hyuk'un açıklamasının 'geniş çaplı bir provokasyon' olmasıydı.

 

Choi Hyuk doğrudan katılmayan çoğunluğu ve kararlarını ellerinden geldiğince gerekçelendirmek isteyen çoğunluğu hedef almıştı. Çoğunluğu düşman haline getirdikten sonra onun hakkında iyi bir kamuoyu olması zordu. Bunun üzerine Choi Hyuk'un kararı, desteği olan sömürgecilerin ve dirilenleri zorladığı için onlardan dostane bir tepki alamamıştı. Dirilen olsun ya da olmasın Choi Hyuk'un açıklamasını beğenmediler. Bu, faydalananların dirilmeyenler olduğu gerçeği göz önüne alındığında bile böyleydi.

 

Kurban almak anlamına gelse bile ilerleme değerlendirmelerini başarıyla tamamlamakla yükümlü olduklarını düşünen sömürgeciler bile Choi Hyuk'u kolayca destekleyememişti. Daha önce bir canavar görmemiş olan çoğunluk, yakın oldukları sömürgecilerin kararlarını etkiliyordu. Sömürgecilerin aslında ne düşündükleri önemli değildi, düşüncesizce başkalarına sadece savaştıkları için savaşmalarını söyleyemediler. Karar o kadar zordu ki, Vahşi Savaşçıların üst yöneticisi Lee Jinhee bile, “Annem hayatta olsaydı bu karara karşı çıkardım. Ama... Artık ne olduğunu bilmiyorum...” diye mırıldanmıştı.

 

Bu yüzden diğer egemenler Choi Hyuk'un yönteminden daha nezaket dolu ama etkili bir yöntem bulmak zorundaydı. Ancak böyle bir yöntem kolayca bulunur muydu?

 

Onların aksine, ilerleme değerlendirmelerinin başlama zamanı her an olabilirdi. Birinci ve ikinci ilerleme değerlendirmeleri arasında bir gün vardı, ancak üçüncüsü ikinci değerlendirmeden sonraki günün sabahı başlamıştı. Vahşi Savaşçıların topraklarındaki herkesin şehir meydanlarında toplanmasından bile önceydi.

 

Üçüncü ilerleme değerlendirmesi de aynı şekilde ilerledi. Birinci veya ikinci değerlendirmeye katılmayanlara bir duyuru yapıldı ve ikinci değerlendirmeye katılanlar hariç, yalnızca 10 bağımsız ülke çağrıldı.

 

Dirilmeyenlerden 5’te 1’i hayatını kaybettiği için miydi? Üçüncü değerlendirmeye ikinci değerlendirmeden daha fazla insan katılmıştı. Ancak, mutlak çoğunluk hâlâ kararsızdı. 'Ben sadece bir kişiyim.' Birçoğu bunun hâlâ kolay olmasına çabalandığını düşünüyordu. Hatta ilk 5’te 1’lik olasılıktan kurtuldukları için bu sefer de hayatta kalabileceklerine dair kendine güvenenler bile vardı.

 

Sonunda, o gece de ilerleme değerlendirmesinde başarısız oldular.

 

İkinci ilerleme değerlendirmesinden daha iyiydi. O zaman, insanların çoğunluğu geri dönmeye karar vermeden önce 1. Aşama - Boyutsal Eşek arısı Yuvası Sınır Bölgesi'nin ötesine bile geçememişlerdi. Katılımcı sayısı koşulsuz olarak az olduğundan büyüyen eşek arısı yuvasını bozmayı başaramamışlardı. İkinci aşamaya geçmeyi başardıkları için bu sefer çok daha iyiydi. Ancak sonuna kadar gidememişlerdi. 3. aşamanın bitmesiyle herkes geri döndü. Çünkü kraliçe arı için yeterli askerleri yoktu.

1.ve 2. aşamalara zar zor saldırabilmelerinin tek nedeni, iki kez katılan Cennet Egemeni Camilla'nın ve klan üyelerinin sert mücadele vermesi ve sonuna kadar vazgeçmemeleriydi. Değerlendirmelere katılan savaşçıların sayısı hala çok azdı ama Camilla klanı sahip oldukları her şeyle savaşmıştı ve acemi savaşçılar da onlardan etkilenip şiddetle savaşmıştı. Her acemi savaşçının 10 kereden fazla saldırdığı noktaya gelmişlerdi. Ancak, ironik bir şekilde umutsuz mücadele zaten küçük birliklerinin daha da azalmasına neden olmuştu ve saldırı sonunda büyük kayıplar aldıktan sonra bile başarısız olmuştu.

 

Dünya'da varlığını sona erdiren dirilmeyenlerin geride bıraktığı kar tanelerini içeren gece, gökyüzü güzeldi.

 

Sinirlenen Choi Hyuk yürüyüşe çıkmak üzereydi.

 

“Ah...”

 

Geçen kişinin saçından, geçen arabanın içinde ve binaların üstünde beyaz kar taneleri kar fırtınası gibi uçuşuyordu. İnsanlar kayboluyor, ses çıkarmadan dağılıyorlardı.

 

Daha fazla insan öldü. En az 1,2 milyar insan. Hepsi bir anda.

 

Choi Hyuk üzgündü.

 

Yaşam ve ölüm. Bu sözleri her düşündüğünde hatırladığı sahneler vardı. Nedenini bilmiyordu ama Jung Minji'nin ona gösterdiği son gülümsemeyi, annesinin mezar taşına sarılırken haykırdığı Marronnier Park olayını ve o gün hala gerçek olmadığı hissettiği cenazeyi düşündü.

 

Bazen başka birini öldürdüğünde hiçbir şey hissetmiyordu ancak bazı zamanlarda da başkasının ölmekte olan figürü çok ani ve acı verici görünüyordu.

 

Choi Hyuk, elinde yavaşça yükselen kar tanelerinden birini tuttu. Kar tanesi sanki yokmuş gibi elinden geçti. Saf karmaydı. Doğal varlıklar tarafından uzun süreler boyunca biriken karmanın saflaştırılmasıydı. Sadece bir varlığın hayatı değil, dedesinin babası ve anneannesinin annesi idi. Milyarlarca yıllık ağlama, gülme ve aldatmanın birikimi ile alınan kararlardı. Bu karmaydı.

 

Başka bir deyişle, yaşayan bir varlık öldüğünde ve karması dağıldığında... Bu sadece bir hayatın ölümü anlamına gelmiyordu. Bu canlı varlığın doğması için milyarlarca yıl, tek hücreli bir organizma olduğundan beri hiç bozulmamış olan atalarının tarihiydi. Bu onların evriminin şeceresinin silinmediği anlamına geliyordu.

 

Dünya'nın ölmesinin nedeni, sadece toprak kuruduğu için değildi. Dünya insanlığa canavarlara karşı savaşma gücü vermek için tarihini yakıyordu. Dünya yok oluyordu. Daima sonsuz neden ve sonuç döngüsü içinde karma, sanki ilk etapta hiç yokmuş gibiydi.

 

Choi Hyuk bütün bunların aklında olduğunu bilmiyordu ama bir şekilde hissedebiliyordu. İntikamı arttıkça ve karmayı daha hassas bir şekilde algılayabildiğinde... İçgüdüsel olarak dirilmeyenlerin yok olmasının ölümden daha üzücü bir şey olduğunu fark etti.

 

Dalgın bir şekilde yürürken küçük ve sıcak bir şey Choi Hyuk'un sol eline değdi.

 

“İyi olmanın hiçbir yolu yok, değil mi?”

 

Ne zaman görünmüştü... Alev Yağmuru’ydu. Choi Hyuk elini tutmadı veya itmedi, boş bir şekilde durdu.

 

Choi Hyuk aniden sormadan önce durdu,

 

“Bu... 5 üzerinden 3, değil mi?”

 

“…Muhtemelen?”

 

“...”

 

Choi Hyuk hayal kırıklığı içinde ağzını kapattı.

 

Naro'nun tahmin ettiği gibiydi. 5 değerlendirme, her seferinde dirilmemişlerin 5’te 1’i. Güncel skor 1 galibiyet, 2 kayıptı. Bu kesinlikle bir sonrakini kazanmak zorunda oldukları anlamına geliyordu.

 

Ancak bir sorun vardı.

 

Choi Hyuk'a bir sonraki değerlendirmeye katılma fırsatı verilecek miydi? Ayrıca, kendisine fırsat tanınsa bile 1. ve 2. aşamalardan geçebilecek miydi? 1. ve 2. aşamalar sayıca mutlak bir avantaja ihtiyaç duydukları oyunlardı. Yükü ağırdı çünkü bu kendi gücüyle başarabileceği bir şey değildi.

 

İntikam için deliriyordu.

 

Ne yazık ki, sonunda her şeyi kendi başına yapamamıştı... Sarf Malzemesi kaderinden kurtulmak bu kadar zor olduğu için utanç duygusu hissetti.

 

“Neden Yüce Kanatlar, katılanların aileleri ile varlıklarını durdururken katılmayanlar arasında ayrım yapmıyor? Eğer böyleyse savaşa katılmanın büyük bir değeri yok. Katılımcılar savaşta hayatlarını kaybetme ve ailelerini kaybetme riskiyle karşı karşıya.”

 

Choi Hyuk, Alev Yağmuru’na olan sinirli düşüncelerini dile getirdi.

 

Alev Yağmuru gitmeden önce elini biraz tuttu.

 

“Çünkü girdiğiniz test ittifakın bir üyesi olmak için yapılan bir yeterlilik sınavı... Yani... Bir vatandaşlık. Bu kimin güçlü veya zayıf olduğu sorunu değil, sizin uzun vadede ittifakın yanında var olup olamayacağınızı görmek için bir yeterlilik testi… Şu anda tarif ettiğin muamele vatandaşlara değil, sarf malzemelerine daha uygun. 'Mücadele edin, yoksa ailenizi öldürürüm.' Bu tehditler nedeniyle hareket edenler eşit olarak görülemezler. İttifak tehditlere ihtiyaç duymadan kendi kararını verenleri ister. ‘İsteyerek savaşacağım…’ İttifak şu anda bunu test ediyor.”

 

Choi Hyuk sessizdi. Öfke içinden yükseldi. ‘Bunu neden test ediyorsunuz? Ne hakla? Niteliklerinizi bize kanıtladınız mı?’

 

Alev Yağmuru dediği şeyi düşündü ve devam etti,

 

“...Söyledikleri şey bu. Ben de pek bilmiyorum. Sevmiyorum da.”

 

Bakışlarını karma kar tanelerinin bembeyaz parladığı gökyüzüne çevirdi.

 

“Güzel değil mi? Tamamen rafine edilmiş karma. Bir türün tarihi... Unutma, düşündüğünden çok daha güçlüler. Sonsuz büyüyen boyutsal eşek arısı yuvasını bir boyutta eriten inanılmaz bir güç... Ardından hâlâ çok şey kalacak bir güç.”

 

Sonra bakışlarını Choi Hyuk'a çevirdi. Yüzünü kaplayan alevler bir anda sönüp kayboldu.

 

“Eğer sensen gerçek bir alev üretebilirsin.”

 

Gözleri üzgün olmasına rağmen dudakları güldü.

 

Alev.

 

Bu sözlerle Alev Yağmuru alevlere karıştı ve kayboldu. Tanıdık alevlerdi. Choi Hyuk'un sürekli olarak daha dikkatli kontrol etmek için uyguladığı beceriye benziyordu.

 

“Alevli Kanat...”

 

Ancak, kendi yaşam iradesiyle kıvranan Choi Hyuk'unkinden daha saf ve daha net bir alevdi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr