Bölüm 36: Mola Zamanı (4)

avatar
3858 4

Sovereign of Judgment - Bölüm 36: Mola Zamanı (4)


 

Çevirmen: SaintReaper Düzenleyen: Kharsmi

 

Başkan ile kahvaltı.

 

Damak zevkine göre bazıları altına bal kabağı lapası dökerek injeolmi yiyor ya da sujeonggwa içiyordu.

 

Yeni bir duyuru ortaya çıktı.

 

{Taht oyunu şu an sona erdi. Kral ünvanları geri alındı. ’Hükümdar vasıfların 3/1’ini toplayanlar’ şimdi ‘bin başı’ ve ‘Hükümdar vasıflarının 3/2’sini toplayanlar’ şuan ‘on bin kişinin lideri.’}

 

‘’Ne?’’

 

Tek bir duyuruyla kahvaltı karıştı.

 

‘’Wow…bu ne? Şimdi havalı gibi gelmiyor.’’

 

Bir kral, on bin kişinin lideri olmanın hüznüyle kendi kendine mırıldandı.

 

Ne olduğunu tahmin edebilen başkan ve Choi Hyuk birbirlerine anlamlı bakışlar attılar.

 

Kahvaltı karışıklıkla sona erdi ve başkan Choi Hyuk’tan beklemesini istedi.

 

Birbirlerinin anılarını karşılaştırarak Karik’in onlara verdiği bilgileri doğruladılar. Bu Choi Hyuk gibi her şeyi tamamen hatırlayamayan kişiler için yararlıydı.

 

‘’Bu görev yarın mı başlayacak?’’

 

‘’Bu doğru. Ne olduğunu tamamen öğrenmek için yarına kadar beklemeliyiz. İnsanlarını konumu ve hedefleri bile bilinmiyor.’’

 

Choi Hyuk’un kelimeleri ile başkan başını salladı. Ardından ekledi.

 

‘’Kahvaltıdan önce bir rapor geldi. Yeoudio Park'a giden arazide bir portal olduğunu bildiriyor.’’

 

Choi Hyuk biraz şaşırdı.Kolonize etmek dev ork Karik’in üzerinde durduğu önemli bir konuydu. Çoktan başlamış gibi görünüyordu.

 

’Bir portal…arkasında ne var? Neden kolonize etmek zorundayız? Bu nasıl tehlikeli olabilir?’

 

Bu arazileri yeni duysa da aklına daha karmaşık sorular gelmişti.

 

Başkan derin düşünceler içerisinde olan Choi Hyuk’a sertçe baktı ve sordu.

 

‘’Görevinde başarılar. Araziyi keşfetmeyi planlıyor musun?’’

 

‘’Muhtemelen yapmalıyım. Karik’in ses tonuna bakılırsa bunu yapmak zorundayım.’’

 

Başkan başını salladı. Sonra çaresiz gözlerle ona baktı.

 

‘’Eğer keşfedersen… lütfen bana onun hakkında birkaç bilgi ver. Dayanabileceğim tek hükümdar sensin Choi Hyuk. Seni desteklemek için elimden gelen her şeyi yapacağım.’’

 

Dünyada yalnızca 39 hükümdar vardı. Başkan'ın bildiği kadarıyla Kore’deki tek hükümdar Choi Hyuk’tu

 

Başkan, bilinmeyen bir araziyi kolonileştirmeye çalışarak risk aldığını hissediyordu. Bu yüzden orayı önce Choi Hyuk’un keşfetmesini ve ona biraz bilgi vermesini umuyordu. Tabii ki bu durum Choi Hyuk risk almak isterse geçerliydi.

 

Choi Hyuk bu başkanın biraz bencil olduğunu hissetti. Yeni bir araziyi kolonize etmek. Bilinmeyen bir araziyi. Ne çeşit tehlikeler olabileceğini kimse bilmiyordu.

 

Yine de…

 

‘’Tamam.’’

 

Choi Hyuk başkanın isteğini kabul etti. Her şekilde orayı kolonize etmeliydi ve Karik bir hükümdarın bir diğeri ile işbirliği yapamayacağını açıkça belirtmişti.

 

Zaten yapması gereken bir şeyi yaparak başkanın desteğini kazanmak kötü değildi.

 

‘’Teşekkür ederim."

 

Choi Hyuk mutlu başkan ile el sıkıştı.

 

Dönüş yolunda Baek Seoinile bir beysbol şapkası giyen Lee Jinhee ortaya çıktı.Lee Jinhe memleketini ziyaret edince geri dönmüştü.

 

‘’Ailen iyi mi?’’

 

Baek Seoin dikkatlice sordu. Leee Jinhee surat astı.

 

‘’Onlar çoooook sağlıklılar. Seul’a geri döneceğimi söylediğimde bacaklarımı kıracaklarını söylediler.’’

 

‘’Yine de korkmamışlar mı?’’

 

‘’Biraz. Bunu engellemek için yapabileceğimiz bir şey yok.’’

 

Lee Jinhee omuzlarını silkti. Ardından Choi Hyuk’a baktı.

 

‘’Her neyse…lider…haberleri duydum.’’

 

Choi Hyuk kadına baktı. Ne duymuştu? Song Simin’in grubunu katlettiğini mi?

 

Hayır. İfadesine dikkatlice bakınca neyi duyduğunu anladı.Annesinin ölümü hakkında konuşuyordu.

 

‘’…elden bir şey gelmez.’’

 

Choi Hyuk hafifçe bakışlarını kaçırdı ve önden yürüdü. Gözlerini görmelerini istemiyordu.Üzgün göründüğü açıktı.

 

‘’Her neyse bir an önce toplanalım. Tartışılacak çok şey var.’’

 

Choi Hyuk kollarını sallayarak önden yürüdü. Baek Seoin ve Lee Jinhee arkasından onu takip etti.

 

Choi Hyuk’un kaldığı odada. Choi Hyuk yatağına kurulmuş, Baek Seoin oturmak için bir sandalye kapmış ve Lee Jinhee masanın üstüne kıvrılmıştı.

 

‘’Yani 39 hükümdar…tüketim maddesi…ve 'acemi eğitimini geçtiğiniz için tebrik ederiz’ dedi?’’

 

Baek Seoin Choi Hyuk’un kelimeleri üzerine kara kara düşünüyordu.

 

‘’Doğru. Kesinlikle Jung Minji’nin önceden tahmin ettiği gibi. Bizim içinde olacağımız bir ordu kurmaya çalışıyorlar.’’

 

‘’Onlar kim? Tanrı?’’

 

Sanki üşümüş gibi, Lee Jinhee kollarını dizlerine sardı.

 

Choi Hyuk sırıttı ve ifadesini değiştirdi. Ciddileşmişti.

 

‘’Her neyse…benim hedefimin ne olduğunu biliyor musunuz?’’

 

Onlardan intikam almak, Choi Hyuk bu kelimeleri açıkça söylememişti.

 

Yapmaması gerektiğini hissetmişti. Her konuşmalarında onları birinin dinlediğini düşünmese de… dikkatli olmak kötü değildi ve batıl inançları vardı, her istediğini söylerse saf kalbinin karışacağına inanıyordu. ’Konuşabilen Tao sonsuz Tao değildir.’ Derlerdi.

 

‘’Wow…’’

 

Lee Jinhee küçük bir haykırış çıkardı.

 

Baek Seoin ve Lee Jinhee ikisi de Choi Hyuk’un niyetini anlamışlardı.

 

’Yani onun niyeti oyunu yaratanlardan intikam almak!’

 

Bu, Lee Jinhee’nin haykırmasının sebebiydi.

 

Choi Hyuk düşük sesle sordu.

 

‘’Muhtemelen tahmin edebilirsiniz ama bu savaş ejderle, o sahte ejderle savaşmakla kıyaslanamaz. Bir kere daha düşünün. Yine de beni takip edecek misiniz?’’

 

Kendini ayrılabileceklerine hazırlamıştı.

 

‘’Ejderi öldürürsen seni kralım olarak göreceğimi söylemedim mi? Ne çeşit bir takipçi kralından ayrılır? Ve benim de onlara karşı garezim var.’’

 

Duruşunu düzeltirken Baek Seoin konuştu.

 

Diğer taraftan Lee Jinhee yavaşça bacaklarını eğdi. Sıkıca yumruğunu sıktı.

 

‘’Beklendiği gibi, hyung… senin büyük biri olduğunu düşünüyorum.’’

 

Kadının ürkeklik ve coşkuyla karışık bir ifadesi vardı. Baek Seoin ‘Yakın olman iyi fakat onu resmi ünvanıyla çağırmalısın. Lider liderdir, hyung değil.’ Dediğinden beri Choi Hyuk’u ‘lider’ olarak çağırıyordu. Ancak nasıl tekrar ‘hyung’ dediğine bakılırsa, kalbi çılgınca çarpıyor gibi görünüyordu.

 

Bunu bekliyormuş gibi Choi Hyuk başını salladı.

 

‘’Güzel. O zaman hadi şimdiki durumu analiz edelim…’’

 

Üçlü başbaşa verdi ve birlikte durumu analiz etmeye başladılar.Önce, Choi Hyuk hükümdar özelliklerini anlattı.

 

----------------

{Hükümdar}

1. Limitsiz takipçi sayısı.

2. Takipçiler ile uzun mesafe konuşması yapılabilir.

3. Takipçilerinin istatistiklerini %10 arttırabilir. İntikamı hükümdardan yüksek takipçilerde kullanılamaz.(Şu an ki intikam: 20 (★★★) 102 takipçi seçilebilir.)

4. Arazi kolonize hakkı.

5. Yanan kanat kabilesinin gereçlerini kullanma hakkı. (kilitli)

--------------

 

‘’Hükümdar vasıflarını 3/2’sini toplayan kralların ‘on binlerin lideri’ olarak rütbesinin düşürüldüğü ve takipçilerinin istatistiklerinin %5 düşürüldüğünü söylediler.’’

 

Choi Hyukla aynıydı, önceden ’halksız kral’ın desteğiyle takipçilerinin istatistikleri %20 artıyordu. Yerine, şimdi 102 kişi belirleyip istatistiklerini %10 arttırabilecekti fakat bu da bir güçtü. Şimdi takipçi sayısını düşünmek zorunda değildi.

 

Choi Hyuk Baek Seoin’e sordu.

 

‘’O zaman insanların ‘yüzbaşı’ ya da ‘on binlerin liderine’ katılmasının anlamı yok?’’

 

‘’Bu doğru değil. Birliklerin kendi görevlerini alacağını söylediler. Kesin olarak görevin ne olcağını bilemeyiz, tek başına olmaktansa birlik olmak kesinlikle daha iyidir. Yüzbaşları 99 üyeden oluşan bir birlik kurabilirken onbilerin lideri 9.999 kişi ile bir birlik kurabilir. Bir oyun gibi bakarsak, o zaman yüzbaşları bir grup kurarken onbinlerin liderlerleri bir klan/lonca kurar. Ayrıca üyeler kısa mesafeli iletişime geçebileceğine göre… insanların yüz ve onbinlerin liderlerinin altında toplanacak gibi görünüyor.’’

 

Baek Seoin eklemeden önce anlık olarak Choi Hyuk’a baktı.

 

‘’Bir hükümdar değillerse.’’

 

Ardından Lee Jinhee ekledi.

 

‘’Lider! Biz diğerlerini almayacak mıyız? Diğer insanların yüzlerce kişiyi topladığını duydum!’’

 

Choi Hyuk kafasını salladı.

 

‘’İhtiyacımız olmasına rağmen herkesi kabul etmeyeceğiz. İlk olarak, güvenilir ve bizimle aynı hedefe olmalılar, yetenekli de olmalılar.’’

 

Bu kelimelerle, Lee Jinhee daha mutlu olmuş gibiydi. Kendini övdü.

 

‘’Evet, biz oldukça yetenekliyiz.’’

 

--------------

{Lee Jinhee}

güç: 0  (★★)   Hız: 48 (+38) (★★)  Kontrol: 30 (+20) (★★)

 

Dayanıklılık: 36 (+36) (★★)  Canlılık: 41 (+36) (★★)  İyileşme: 26 (+20) (★★)

 

İntikam: 37 (★★)

 

*Kullanılmamış karma puanları: 68

 

*Beceriler: {Hızlanan bıçak} {Yüksek-hız kaçış}

---------------

 

---------------

{Baek Seoin}

 

Güç: 40 (+30)  (★★)   Hız: 40 (+30) (★★)  Kontrol: 0 (★★)

 

Dayanıklılık: 64 (+54) (★★)  Canlılık: 23 (+18) (★★)  İyileşme: 18 (+18) (★★)

 

İntikam: 49 (★★)

 

*Kullanılmamış karma puanları: 68

 

*Beceriler: {Demir savunma} {Anlık deliş}

----------------

 

Yıkım Ejderi ile sonuna kadar birlikte savaştıkları için Lee Jinhee ve Baek Seoin istatistiklerini iki yıldıza ulaştırabilmişti. Ayakta kaldıkları içinde bu becerileri elde etmişlerdi. Kesinlikle Choi Hyuk hariç Kangdong bölgesinde hayatta kalanlar arasında en güçlüler onlardı.

 

Bu yüzden Lee Jinhee’nin kendini övmesi abartılı değildi.

 

Fakat Choi Hyuk acı acı güldü ve başını salladı.

 

‘’Yeteneklisiniz fakat yine de yeterli değil. Daha güçlü olmalısınız.’’

 

------------

{Choi Hyuk}

 

Güç: 103 (+76)  (★★)   Hız: 103 (+74) (★★)  Kontrol: 0 (3★)

 

Dayanıklılık: 0 (★★)  Canlılık: 0 (★★)  İyileşme: 0 (★★)

 

İntikam: 20 (3★)

 

*Kullanılmamış karma puanları: 150

 

*Beceriler: {Yüce kesiş}

----------------

 

Şimdilik Choi Hyuk intikamını 3 yıldıza yükselten tek kişiydi.

 

Daha fazla yükseltmesi daha zordu.Değerli rakiplerin sayısı azalıyordu fakat yükseltmesi için gereken puan artıyordu.

 

Hiç yıldızı yokken 100 yıldıza ihtiyacı vardı,1 yıldızken 200 ve 3 yıldıza yükseltmek için 300 puana ihtiyaç duymuştu.

 

Şimdi 4 yıldıza yükselmek için 400 puana ihtiyacı vardı. Çok uzaktı.

 

Ancak, Karik en az 5 yıldızlı bir canavardı. Yine de, en güçlü değildi.

 

Gözlerinde çaresiz bakışlar vardı. Baek Seoin ve Lee Jinhee yetersizdi. Kendisine ne demeliydi, kendisinin de yetersiz olduğunu düşünüyordu.

 

Yan.

 

Alevler elinden yayıldı ve elini sarmaladı.Karmayı böyle manipüle edebilecek tek kişi Choi Hyuk’tu.

 

‘’Ejderle savaşırken bir şeyler anladım. Karma düşündüğümüzden daha kullanışlı. Onu iyice incelemeliyiz.’’

 

Görev başladığında, Choi Hyuk Baek Seoin ve Lee Jinhee’yi uygun bir şekilde eğitmeyi planlıyordu.

 

‘’Ah ve…bir kişi, düşündüğüm birisi daha var.’’

 

Ciddi  bir ifadeyle Choi Hyuk aniden konuştu sanki yeni hatırlamış gibiydi ve gülümsemesinde sinsi bir şey vardı.

 

‘’Yetenekli bir yeni eleman.’’

 

**

 

Günlerdir Chu Youngjin boş bir ifadeyle sadece oturuyordu. Üç gündür yemek yemiyordu ve gökyüzüne boş boş bakarken kırmızı bir kılıcını tutuyordu.

 

İnsanlar Jung Minji’nin ölümünü duyunca büyük bir şoka girdiğini söylüyorlardı.

 

Ancak, gerçekte o Jung Minji’nin ölümünden üzgün değildi. Kederliydi, sevgilisi Lee Hyejin ölmüştü.

 

Yalnızca… bundan sonra ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu.

 

Onun için, Jung Minji hayatına devam edebilmesi için bir bahaneydi.

 

‘O Lee Hyejin’i korumam için yardım etmiş ve öcümü almama yardımcı olmuştu bu yüzden elimden geldiğince ona yardım ettim. İyiliğini geri ödemek için.’ Bu Chu Youngjin’in düşünce dizisiydi.

 

Bu dünyayla tek ilişkisi Lee Hyejin’di. Ancak,o artık burada değildi.

 

Muhtemelen Chu Youngjin’in her gün orada oturup yüzlerce kez Lee Hyejin diye seslenmesinin nedeni yapacak bir şeyi olmamasıydı. Bazen onun ölümü üzerine yaratılmış kırmızı kılıcı savuruyordu.

 

Boş boş gökyüzüne bakarken, aklında yalnızca tek bir düşünce vardı.

 

‘…Ölmeli miyim?’

 

Bunu yaparken, Choi Hyuk ona bakmak için geldi.

 

Chu Youngjin’in puslu gözleri odaklandı. 3 günlük mola boyunca birinin ona bakmak için geldiği ilk seferdi. Ve bunun üstüne, o kişi Choi Hyuk’tu. İntihar ekibinde olduğu süreç boyunca oldukça yakınlaşmışlardı. Ayrıca Kangdong bölgesini canlı terk edebilmesinin nedeni de oydu.

 

‘’Yoo…’’

 

Chu Youngjin elini kaldırdı ve zayıfça gülümsedi.

 

Ancak, Choi Hyuk onu selamlamadı ve sadece doğruca yürüdü.

 

‘’İntikam istiyor musun?’’

 

Chu Youngjin Choi Hyuk’un kelimelerini anlamamış gibi bir anlığına boş boş baktı. Ardından sordu.

 

‘’…Kimden?’’

 

Chu Youngjin’in ses tonu aşırı bitkindi.

 

Choi Hyuk’un Song Simin ve diğerlerini katledişini duymamıştı. Bu yüzden ‘Jung Minji’yi öldürenlerden mi intikam alacak’ diye düşünmüştü.

 

O böyle hissetmiyordu.

 

‘Bu gereksiz.’

 

Jung Minji’nin intikamını almakla ilgilenmiyordu.

 

Onun için elinden geleni yapmıştı. O ölene kadar kesinlikle sadıktı, bu Lee Hyejin’in intikamını almasında yardımcı olduğu içindi. Kesinlikle ölümünden sonra intikamını almaktan sorumlu değildi.

 

Bu soruya Choi Hyuk cevap vermedi fakat yere yazdı. Parmakları asfaltta tofu gibi ilerliyordu.

 

{Oyunu yaratanlardan.}

 

Thump.

 

Bunu beklemiyordu.

 

Bu kelimeleri gördüğü an, kalbi sertçe çarptı.

 

Solmuş kalbindeki kan kaynamaya başladı. Gözleri kızarmıştı .İnanmasa bile garip bir fenomendi.

 

‘Hâlâ enerjim kaldı mı?’

 

3 gündür aç kalmış bedeni yanıyordu.

 

Choi Hyuk sakince konuştu.

 

‘’Ben bir öncüyüm. Ne kadar uzun sürdüğü önemli değil…kesinlikle başarılı olacağım.’’

 

Aynı zamanda, Chu Youngjin’in önünde bir bildirim ortaya çıktı.

 

{Hükümdar Choi Hyuk seni takipçisi olarak kabul etmek istiyor. Onaylıyor musun?}

 

Dik dik önündeki mesaja baktı. Yavaşça tuttuğu kırmızı kılıcı kaldırdı ve konuştu.

 

‘’Onayla.’’

 

Choi Hyuk gülümsememişti. Yerine ona baktı ve elini yakaladı.

 

Güneşli bir öğleden sonraydı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44238 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr