Sıfırıncı Dünya 1. Cilt: 9. Bölüm Köşkten Çatısız Eve (2/2)

avatar
121 0

Sıfırıncı Dünya - Sıfırıncı Dünya 1. Cilt: 9. Bölüm Köşkten Çatısız Eve (2/2)


Sıfırıncı Dünya

1. Cilt: 9. Bölüm Köşkten Çatısız Eve (2/2)


-Yuno denilen kişi hala uyanmadı. Neyse ki kilerde yakalandığı zehrin panzehiri bulunuyordu. Yoksa çoktan ölmüştü. Sakar hizmetçimiz başında başka işi yokmuş gibi onu bekliyor.

 

-Anlıyorum. Demek ismi Yuno. Rona bana bunlardan bahsederken her şeyi şu küçük kızdan duyduğunu söyledi.

 

-Ona neler anlattın Susan?

 

-Eee... Şey... Rona bana cevaplayamayacağım sorular sordu ve... Bir anda böbürlenip ağzımdaki her şeyi kaçırdım.

 

-Seninle sonra konuşacağız...

 

-Kendi aranızda neler yaptığınız beni çok ilgilendirmiyor. Bu Yuno dediğiniz kişi Lilina'yı nereden tanıyor?

 

-Bunu bizde bilmiyoruz.

 

-Anlıyorum. Lilina'nın hafızasının daha önceden kaybetmesi yüzünden önceden tanıdığı birisi olmalı. Ona sormak isterdim ama şimdilik bir şey bilmemesi gerekiyor. Bu odadakiler tek kelime dahi ağzından kaçırmayacak. Burada bugünlük istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Ödülünüzü Yuno aracılığıyla vereceğim.

 

Coll Rose ve hizmetçileri odadan hızla çıktı. İkili yalnız kalmıştı ve sessizliği bozan kişi Susan oldu.

 

-Yuno cidden kim olabilir abi?

 

-Bildiğim bir şey varsa patronun melez mahallesi hakkında konuşurken sözlerinin ciddiyeti.

 

************

 

Şehrin girişine ulaşan ikiliden birisi duyduklarından pek memnun sayılmazdı.

 

-Hayatımı kurtarmasa o kızı bulduğum yerde bunun hesabını sorardım.

 

-Merak etme patron. Cezası hala devam ediyor.

 

-Dediklerinden yola çıkarsak Coll Rose'un sözünün geçirebilen birisi olduğu anlaşılıyor. Odada bir tek Lia yoktu ve ablasının bu durumdan bahsetmemesi epey tuhafıma gitti. Yoksa neden beni kendi hayatından uzak durmam için tehdit etsin ki?

 

-O tuhaf hizmetçi ile başınız belaya girecekmiş gibi konuşuyorsun. Coll Rose neler planlıyor bunlara pek kafam basmaz. Bir tahminin var mı patron?

 

-Maalesef. Amacı ne merak ediyorum. Ayrıca burası melez mahallesi şefinin binası değil mi?

 

-Evet.

 

-Belgeleri ona imzalatacağım. Kendisi nasıl biridir?

 

-Biraz... Kuralcı diyelim. Beni gördüğüne pek sevinmeyecek.

 

-Anlıyorum. Benim de kabarık bir suç kaydım olsa ben de yetkili konumdaki herkes tarafından düşman olurdum.

 

-Patron...

 

-Her neyse. Hadi içeri gidelim.

 

İkili üç katlı ve melez mahallesi içindeki diğer evlere göre oldukça iyi durumda olan ahşap binaya girdi. Kapıyı açan kişi Yuno'nun önceki döngülerden birisinde tanıştığı ve melez mahallesinin şefinin kızı olan Lycia idi. Bu döngüde onunla hiç karşılaşmadığı için onu tanımıyormuş gibi yapması gerekiyordu. Evin içi Rose Köşkünü aratmayacak biçimde pahalı eşyalar ile doluydu. Evin avlusunda etrafa bakınan Yuno içi tamamen ahşaptan olan evin etrafına bakmaya devam ediyordu.

 

-Babam seni burada görürse neler olacağını biliyorsun değil mi Nick?

 

-Lycia sadece ufak bir işimiz var.

 

-Kim geldi kızım!?

 

-Şey... Baba...

 

-Niye konuşmuyorsun kı...

 

-Rahatsızlık için kusura bakmayın efendim. Ben Izuku Yuno ve size imzalatmam gereken...

 

-Senin burada ne işin var haydut kılıklı herif!!!

 

İki metreden uzun, şeftali renginde kıllarla kaplı, kilosu nedeniyle üzerine dar gelen lacivert tonlarında, oldukça pahalı gözüken bir takım giyen bu moche, sanki Yuno'yu hiç görmemiş gibi Nick'in peşinden koşmaya başladı. Nick elindeki altınlar birlikte hızla evden çıkmak zorunda kaldı. Çıkmadan evvel kapıda bekleyeceğini Yuno'ya söylerken, onu kovalayan moche birkaç hakaret daha edip Yuno'ya döndü.

 

-Umarım bu haydudu buraya getirmek için bir nedeniniz vardır beyefendi. Adım Eduardo. Bu da kızım Lycia. Eşim küçük oğlumu yürüyüşe çıkardığı için burada yoklar.

 

Eduardo sanki az önce hiç öfkelenmemiş gibi kendisini ve kızını gayet kibar bir şekilde tanıtmıştı. Yuno "Sanırım moche kanı taşıyan insanların geneli böyle olmalı. Sanki konuşan kişi Elenora'ydı. Bu adamın Nick ile alıp veremediği nedir?" şeklinde düşünüyordu. Yuno köşktekiler gibi sağ elini kalbine doğru götürdü ve öne doğru hafifçe eğildi.

 

-Ben de memnun oldum. Nick ile aranızdaki buzları bilmiyorum ama o ve küçük kardeşi sayesinde karşınızda bulunuyorum. Bu belgeleri okuyun.

 

Eduardo, Yuno'nun elindeki belgeleri alıp okumaya başladı. Belgeleri okudukça kuyruğu ileri geri sallanmaya başladı. Yuno bu tepkisinden Eduardo'nun epey şaşırdığını anlıyordu. Eduardo'nun kızı olan Lycia da belgelere göz ucuyla bakıyordu. Onun kuyruğu da ileri geri sallamıyor, kulaklarındaki minik kıpırdamalardan sevinçli olduğu anlaşılıyordu. Eduardo belgeleri Yuno'ya teslim ederken;

 

-Demek o ve kardeşi Coll Rose'un himayesine girecek. Peki senin onunla olan bağın nedir?

 

-Ticari konular diyelim.

 

-Dediğin gibi olsun genç adam. Ben bunları imzalayıp getiriyorum.

 

-Umarım belgeleri yırtmazsınız.

 

-Benim onunla kişisel bir derdim yok genç adam.

 

Eduardo odasına geçmek için üst katlara çıkarken, Yuno avluda volta atmakla meşguldü. Lycia onun bu halini merak etti. Bu adamın Nick ile bağlantısını merak etmişti. Dediğine göre hayatını ona ve kardeşine borçluydu. Genelde Nick'in insanlara olan tavrından dolayı bunu merak ediyordu. Ona bir soru soracaktı ama Yuno voltasını bitirip ondan evvel bir soru sordu.

 

-Merak ediyorum da buralarda en çok ne satar?

 

-Eee...

 

Yuno öylece volta atmıyordu. Onun kafasını karıştıran şey ona verilen paraydı. Yuno kendi içinde yaptığı hesaplardan sonra şu karara varmıştı. Coll Rose onun bu parayı nasıl kullanacağını merak ediyordu ve ne kadar yükselebileceğini kendi gözleriyle görmek istiyor gibiydi. Eğer alışılmadık derecede zengin olursa Coll Rose onu bir düşman olarak görebilirdi. Ticaret işlerinin dedikodularının en çok hanlarda konuşulduğunu düşünerek, Lycia'dan ticaret hakkında bilgi almak istedi.

 

-Hmm... Sosyatel'in, Asteray dışındaki tüm krallıklara bir anda savaş açması yüzünden özellikle diğer ülkelerden gelen kıyafetlerin fiyatlarında ciddi bir yükseliş var. Yine bu sebepten dolayı elde bulunan tarım ürünleri de burada olacaktır.

 

-İşte belgeleriniz genç adam.

 

-Teşekkürler. Ayrıca siz de verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.

 

Yuno belgelerini aldı, selamını verdi ve hızla dışarı çıktı. Nick elindeki altınlar ile onu bekliyordu.

 

-Bir sorun çıkmadı değil mi patron?

 

-Merak etme. Belgeleri imzalattık.

 

-Şimdi ne yapıyoruz?

 

-Öncelikle evinize gidelim. Orada sizin payınızı verip üstünüze çekidüzen verelim. Ayrıca bir sonraki adımımızı orada belirleriz. Eviniz ne tarafta?

 

-Çok uzakta sayılmaz. Nerede yaşadığımızı bir görüşte anlarsın.

 

-Öyle diyorsan öyledir.

 

Bu sefer Yuno, Nick'i takip ediyordu. Bu sırada öğrendiği bilgileri değerlendiriyordu. İçinden "Lycia'nın dediğine göre Sosyatel ülkesinin tavrı yüzünden ülkeler arası ticaret epey sekteye uğramışa benziyor." diyordu. Bu meseleyi daha sonra kendi kendine karar verecekti. Yaklaşık üç dakika boyunca yürüdükten sonra Yuno'nun gözüne çatısı olmayan harap halde bulunan bir ev çarptı. "Dediği gibi bir bakışta anlaşılıyor." diye düşündü. Nick bu evin önüne geldi ve kapıyı tekmeledi. Kapı açılır açılmaz içeri girdi ve taşıdığı altın dolu çuvalı yere bıraktı. Nick'in ardından Yuno da içeri girdi ve evin etrafına bakınmaya başladı.

 

Birkaç dakika evvel bulunduğu Eduardo'nun evinin tam zıttı desek yanlış olmazdı. İçeride farelerin oluşturduğu oldukça detone olan bir koronun seslerini duyabiliyordu. Evin sağına baktığında bir oturma alanı bulunuyordu. Eşyaların rutubetlendiğini anlamamak için mobilya ustası olmaya gerek yoktu. Soluna bakındığında mutfağa benzeyen bir alan ve merdivenleri gördü. Bu merdiven üst kata çıkıyor olmalıydı ama bu çatısız ev tek katlıydı. Yani evin üst katı da yoktu. Evin tam ortasında kalın bir direk ve buraya sımsıkı bir şekilde bağlanmış Susan vardı. Ağzı da bağlanmıştı ve bu yüzden dedikleri anlaşılmıyordu. Nick önce ağzındaki bez parçasını çıkardı. Çıkarır çıkarmaz Susan'ın anlaşılamayan sözleri gayet net bir şekilde duyulama başladı.

 

-Çok zalimsin abi! Çok korkunçsun abi! Gerçekten özür dilerim! Özür dilerim abi!

 

Susan tam anlamıyla bir bebek gibi ağlıyordu. Yuno bu cezanın biraz fazla olduğunu düşünüyordu.

 

-Ona böyle bir ceza vermek zorunda mıydın?

 

-O benim kardeşim ve ona yapacaklarımı ben karar veririm patron.

 

Bu ufak konuşma sırasında Susan'ı bağlayan tüm ipleri çözmüştü Nick. Susan ilk olarak Yuno'nun ayaklarına sıkı sıkıya sarılıp abisini şikayet ediyordu. Yuno onu kibarca kendinden uzaklaştırdı ve evdeki sandalyelerden birine oturmak için hareketlendi.

 

-Bekle!

 

Nick'in uyarısı bir işe yaramamıştı çünkü Yuno sandalyeye oturur oturmaz, sandalye parçalandı ve Yuno yere kapaklandı.

 

-Hay ben...

 

-İstersen şuraya oturabilirsin patron.

 

-Gerek yok. Böyle bir yerde nasıl yaşayabiliyorsunuz aklım almıyor. Büyük bir ihtimalle geceyi handa geçiririm.

 

-Ödüllerimiz ne oldu Yuno?

 

-Maddi anlamda tüm kazandığımız bu çuvalda Susan. Nick'e de dediğim gibi çuvaldaki seksen altın sizin olacak.

 

-Altın? Gümüştür o. Tüm bu zahmete seksen gümüş içi...

 

Ödül miktarının bir şaka olduğunu düşünen Susan, kazandıkları ödülün miktarı ile ilgili şikayet ederken çuvaldaki altınları görmüştü. Kısa bir sessizliğin ardından evin içinde zengin olduklarına dair etrafta koşuşturmaya başlamıştı. Nick onu tekrar bağlayacağına dair bir tehdit ettikten sonra Susan susmak zorunda kalmıştı. Üstelik karnı gurulduyordu.

 

-Tüm bu durum komedisi dizisinden çıkabilirsek çok memnun olacağım. Bildiğiniz gibi benim evim epey uzaklarda ve buralara pek hakim değilim. Aklımda başka sorular takıldı ve bana cevap verebilirseniz çok memnun olacağım.

 

-İstediğin soruyu sorabilirsin patron.

 

Yuno elini çenesine götürdü ve ne soracağını düşündü. İlk olarak en çok merak ettiği konu hakkında bir şeyler sormaya karar verdi.

 

-Bana elfler hakkında tüm bildiğinizi anlatın.

 

Yuno onun hayatta kalmasındaki anahtar olan Lilina'nın ırkı hakkında daha fazla şey öğrenmek zorundaydı. Yakın zamanda başının tekrar derde gireceğini ve yeni bir döngüye gireceğini düşünüyordu. Bu yüzden ilk sorusu elfler hakkındaydı ve soracağı daha çok sorusu olacaktı. 



#Selamlar. Sözümü tutuyorum ve hafta sonunda bölümün diğer yarısını şu anda atıyorum. Ufak bir kitle de edinmişiz gibi duruyor. Sadece birkaç kişi de olsa bu beni çok mutlu ediyor. Öyleyse herkese keyifli okumalar.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44739 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr