Bölüm 27: Dağlara Doğru

avatar
2882 0

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 27: Dağlara Doğru


Çeviri: Makankosappo

Düzenleme: Bluishgray

 

 Göz açıp kapayıncaya kadar, dörtlünün göreve başlayacağı gün geldi.

Qin Yun şafakta Qin malikanesinden ayrılıp at sırtında valinin konağına gitti.

Millet.”

Ana salonda, vali Qin Yun, Yi Xiao, Jia Huairen ve hizmetkarını karşıladı.

Bin yıllık Buz Yeşimi Bitkisini elde etmek hayat memat meselesi. Bu yolculukta meyveyi ele geçirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmanızı rica ediyorum. Eğer başarılı olursanız, hayatım boyunca size minnettar olacağım.”

Amca Wen, daha önce söylediğimiz gibi elimizden geleni yapacağız.” dedi Yi Xiao.

Qin Yun da “Vali hazretleri, iyi haberlerimizi bekleyin.” şeklinde ekleme yaptı.

Jia Huairen de özgüvenle konuştu. “Bu meyveyi kesinlikle ele geçireceğiz.”

Kenarda bir hizmetçi, üzerinde beş kadeh ve mükemmel bir şarap olan bir tepsi tutuyordu.

Yeşil Diş Dağında hepiniz Yi Xiao’nun emirlerini dinleyeceksiniz. Sakın kendi başınıza hareket etmeyin. Yarın Yeşil Diş dağının eteğine gidip orada sizi bekleyeceğim.” Vali kadehini kaldırdı. “Kısacası, hepinize güvenim tam.”

Diğerleri de aynı şekilde kadehlerini kaldırdılar ve içindeki şarabı içtiler.

Elveda, Amca Wen.” dedikten sonra Yi Xiao salonu terk etti. Dörtlü atlarına bindi ve vali konağından ayrıldı.

Vali grubu yolcu etti.

Baba, bin yıllık Buz Yeşimi Bitkisi kesinlikle gelecek.” Babasının yanında duran Wen Chong, nazikçe konuştu.

 

 

Trot! Trot! Trot!

 

Qin Yun ve yanındakiler Ulu Hakimiyet Şehrinden çıktıktan sonra muazzam bir hızla kuzeye yöneldiler. İnsanların şehir içinde ikamet etme isteğinden dolayı ev fiyatları yükselse de, şehir içindeki nüfus yoğunluğu çok fazlaydı. Bunun yanında şehrin dışıysa neredeyse boştu. Genellikle insan görmek bile mümkün olmazdı. Nadiren denk geldikleri köyler binlerce kişilik nüfusa sahipti. Bu sayede silahlanıp düşük seviye şeytanlardan kendilerini koruyabiliyorlardı. Şehir dışındaki karakollar da her an takviye göndermeye hazırlardı.

Şehir içi imparatorluk hükümetinin kontrolündeyken, şehir dışı insanlar ve şeytanlar arasında paylaşılmıştı.

İlerdeki şehir Serene Şehri.” Öğle vakti Qin Yun ve yol arkadaşları, yolda tehlikeyle karşılaşmadan Serene Şehrine vardı. Şeytanların sayısı insanlardan az olduğu için karşılaşmak zordu.

Yeşil Diş Dağı Serene Şehri’nin 10 kilometre batısında. Gece burada kalıp dinlenelim. Sabah erkenden dağa gideriz.” dedi Yi Xiao.

Bayan Yi’nin emirlerine uyacağım.” 

Jia Huairen biraz çaresiz hissediyordu. Günler önce Yi Xiao valinin konağındayken onu ziyarete gitmişti ama inzivaya çekildiği için kimseyle görüşmüyordu.

Şehre girdikten sonra geceyi geçirmek için güzel bir han buldular.

 

 

Yazın ilk ayları serindi ama her yer sivrisinek doluydu.

Qin Yun elinde şarabıyla hanın çatısında oturuyordu. İçsel Uçan Kılıcını geliştirmediği nadir zamanlardan biriydi. Uykusuzluk problemi olduğu için hancıdan bir şişe alıp buraya oturmuştu.

Phew!

Peri gibi bir figür nazikçe çatıya indi.

Kardeş Qin, çok geç oldu, neden uyumuyorsun?” Yi Xiao yanına otururken gülümseyerek sordu. “Yoksa yarınki görevimizi mi düşünüyorsun?”

Sadece gecenin tadını çıkarıyordum. Güzel bir gece, güzel bir şarap ve bana eşlik eden Bayan Yi varken erken uyursam iyi bir fırsatı değerlendirememiş olurum.” dedi Qin Yun.

Yi Xiao gülerken ağzını kapattı. “Şarabı tek başına bitirme. Ben de tadına bakayım.”

Qin Yun şişeyi attı. “İşte böyle.”

Yi Xiao şişeyi yakaladıktan sonra hemen yumuldu. Ağız dolusu şarap içtikten sonra birkaç kez öksürdü ve sonra eliyle dudaklarında kalan şarabı sildi.

Pek sık içmiyorsun sanırım?

Ustam bu konularda biraz katıdır.” Yi Xiao basitçe açıkladı. “Kardeş Qin, bu arada Jia Huairen’in şeytan hizmetkarı işimizi bozabilir. Jia ailesine sadık olsa da o bir şeytan. Ters bir hareketini görürsen bekletmeden öldür.”

Yeşil Diş Dağı şeytanlarla doludur. Olur da bize komplo kurmaya kalkışırsa doğal olarak onu öldürürüz. Valinin dediği gibi lider sensin. Ben de dediklerini yaparım.”

Yi Xiao “Çünkü Amca Wen bana güveniyor” dedi gülümseyerek. “Tecrübe konusunda senin dengin değilim ama. Görevde karar alırken sana da danışacağım ki meyveyi alabilme ihtimalimiz yükselsin.”

Söylenecek çok bir şey yok.”

Kardeş Qin, bir şey söyle. Bu meselede pek kendime güvenmiyorum.”

Endişelenecek bir şey yok. Meyveyi ele geçirmek için başlangıçtan itibaren gücümüzü saklamalıyız. Kendimizi açığa vurmadan bin yıllık Buz Yeşimi Bitkisine ulaşabilirsek bu en iyisi olur tabii. Eğer açığa çıkarsak gücümüzün sadece bir kısmını kullanabiliriz. Böylece şeytanlar bizi tehdit olarak algılamayacaktır. Şeytanların meyveyi koruyamayacakları gibi bir düşünceye kapılmalarını istemeyiz. Yoksa meyveyi yok edebilirler.”

Meyveyi aldıktan sonra oyalanmadan dağdan kaçmalıyız. Çünkü aldıktan sonra şeytanlar şaşkınlığa uğrayacak ve doğal olarak öfkelenecek.”

Yi Xiao dinledikten sonra başıyla onayladı. “Ben de aynı şekilde düşünüyorum.”

Olay basit ama cesaret ve titizlik gerektiriyor ve kararlılık… “ dedi Qin Yun. “Eğer acil bir durumla karşılaşırsak doğaçlama yapmalıyız. Bu arada, şeytanlar meyvenin ne zaman olgunlaşacağını biliyorlar mı?

Meyve en son yüz sene önce olgunlaştı. Bin yıllık Buz Yeşimi Bitkisi olabilmesi için on defa olgunlaşması gerekiyor. Zaman aralığı çok fazla olduğu için, şeytanlar net bir gün ve saat tahmininde bulunamazlar. Amca Wen, görüş yeteneği olan bir uzmanı kapsamlı bir kehanette bulunması için görevlendirdi. Bu uzmana göre, meyvenin olgunluk evresi yarın sabah saat 9 ile 11 arası.

Çok iyi. Eğer şeytanlar meyvenin sadece bu sıralarda olgunlaşacağını tahmin ediyorlarsa ve kesin zamanı bilmiyorlarsa başarı şansı daha yüksek olacaktır.” dedi Qin Yun.

Eğer şeytanlar meyvenin olgunlaşma zamanını bilselerdi, ellerinden çekip almak çok zor olurdu. Yarın çok fazla yardıma ihtiyaç duyacağım.” Yi Xiao gülümsedi.

Birbirimize yardımcı olalım. Ben yakın dövüşte iyiyim ama uzakta işe yaramam.”

Ben de tam tersi. Uzak dövüşte iyiyim.” Dharma büyüleri çalışanlar genelde şeytanlarla araya mesafe koyarlar. Çünkü şeytanlar yakın dövüşte iyidir. Qin Yun gibi şeytanların hakkından yakın dövüşle gelen bir yetişimci bulmak zordur.

 

 

İkici günün şafağında…

 

Ç/N: Beşinci günün şafağında beni bekleyin. Şafakta, doğuya bakın!!

 

Grup handan ayrıldı. Serene Şehri’nin kapıları açıldığında şehirden çıkıp Yeşil Diş Dağına doğru yola koyuldular.

Yeşil Diş Dağı

10 kilometre at sırtında hemen bitmişti.

Ulu Hakimiyet Eyaletinin en uzun dağı.” Qin Yun başını kaldırdı. Dağ, ulu ve heybetli görünüyordu. Zirvesi bulutlar içinde kaybolmuştu. Kim bilir içinde kaç şeytan yaşıyordu.

Dörtlü atlarından inip, atları yakınlarda bir ağaçlığa bağladılar.

Millet.”

Yi Xiao, sırayla herkesi gözden geçirdi. “Açık konuşacağım. Her şey konuştuğumuz plana göre yapılacak. Dağa girdikten sonra tek bir şeytanı bile alarma geçirmemeliyiz. Eğer biri dikkatsizse veya kasten şeytanların dikkatini çekerse bilsin ki Beş Elementli Yıldırımım oldukça merhametsizdir.”

Jia Huairen korkuyla alttan almak zorunda kaldı. “Merak etmeyin! Merak etmeyin! Bayan Yi’nin dediklerini yapacağız.

Amca Qian da ekledi. “Bayan Yi’nin emirlerine uyacağız.” O bile meşhur Beş Elementli Yıldırıma karşı koyma cesaretini gösteremezdi.

Qin Yun kendi kendine düşündü. “Güçlü bir mezhebin öğrencisi gerçekten olağanüstü.”

O zaman dağa doğru, gidelim.”

Dörtlü dağa şöyle bir göz attı. Grubun en zayıfı Jia Huairen bile ölümsüzlüğün kapılarını açtığı için onun için de dağı taramak sorun değildi.

Ç/N: arkadaşlar yoğunluğumdan dolayı bir süre çeviri yapamadım. geçtiğimiz günlerin bölümleriyle beraber atıyorum bugün hepsini. yine meşgul olmadıkça günde 1 bölüm düzeni devam edecek.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr