Bölüm 21: Avuç İçi Yıldırımı

avatar
3161 0

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 21: Avuç İçi Yıldırımı


Çevirmen: Makankosappo

Düzenleme: Bluishgray

 

Güvertenin üzerindeki üç fahişe, gergedan şeytanın sesinden, kulaklarının titrediğini ve beyinlerinin vızıldadığını hissetti. İğrenç ve çirkin şeytanların onlara doğru uçtuklarını izlerken tökezleyip dengelerini kaybettiler.

Şeytanlar.” Dizlerinin bağı çözülmüştü.

Leydi Chen Shuang, nehrin diğer kıyısından yaklaşan bir ışık gördü. Qin Yun bulanık görünse de Chen Shuang onu tanıyabilmişti.

Kardeş Yun.” Chen Shuang, Qin Yun’un buraya hızla gelmek için elinden geleni yaptığını biliyordu ama şeytanlar çok daha yakındı.

Yeteri kadar zaman yok.” Qin Yun endişeli ve sinirliydi.

Böyle bir durumla ilk kez karşılaşmıyordu.

Kuzeyin savaş meydanlarında onunla birlikte her türlü güçlüğe katlanan silah arkadaşları kendilerini tehlikeye atmışlardı. Qin Yun onları zamanında kurtaramayıp ölümlerini izlemek zorunda kalmıştı.

Küçük Shuang.” Qin Yun Küçük Shuang’ın öylece ölmesini istemiyordu.

Bu sırada kalabalığın içindeki mavi elbiseli kadın hafifçe iç çekti. “Şeytanlar?” Gözlerinde keskin bir ışık vardı. Bir adımıyla kalabalıktan ayrıldı ve havadayken sol elini uzattı. Avuç içinde cızırtılı yıldırımlar belirmeye başlayan elindeki parmaklar ince ve güzeldi.

 

Boom! Boom! Boom!

 

Bir gök gürültüsünün akabinde elindeki yıldırım ışınları üç parçaya ayrıldı. Yıldırım ışınları havada hızlıca yol aldıktan sonra üç şeytanı vurdu.

Köpek şeytan vurulduktan sonra acıyla kıvranarak yere düştü. Uzaklardan Dharma gözleriyle bakan Qin Yun, şeytanın aurasının yok olmaya başladığını gördü. Şeytan ölmüştü.

Kurt şeytan vurulunca kıyafetleri yandı. Küle Dönmüş derisiyle nehre atladı ama aurası hala canlıydı. Yani hala yaşıyordu.

En güçlüleri olan gergedan şeytanın vücudunda, yıldırım tarafından vurulduktan sonra Lichtenberg desenleri oluşmuştu. Ama sadece tökezledi ve nehrin yüzeyine inip dengesini tekrar sağlayınca tekrar gemiye yöneldi. Qin Yun, bu şeytanın diğer ikisine göre çok daha güçlü bir şeytani aurası olduğunu görebiliyordu. Yıldırımın ondaki etkisi önemsenmeyecek kadar azdı.

Ç/N: Lichtenberg desenleri, insana yıldırım çarpması durumunda vücutta oluşan izlermiş. Merak edenler için şunu da atıyım.

D/N: https://galeri14.uludagsozluk.com/809/yildirim-carpmasi-sonucu-olusan-desenler_1451746.jpg

 

Qin Yun yine de rahat bir nefes almıştı. Gergedan şeytanın vurulduktan sonra suya düşüp tekrar vücudunu dengelemeye çalışması, Qin Yun’a biraz zaman kazandırmıştı.

Avuç İçi Yıldırımı?” Qin Yun şükran doluydu.

Mavi elbiseli bir kadın nehrin kıyısında dikilmişti. Elbiseleri rüzgarla savruluyordu.

Ne kadar güzel.

Qin Yun onu gördüğünde sarsıldı.

Dünyayı dolaştığı sıralarda çok şey görüp geçirmişti ama bu mavi elbiseli kadın görünüş konusunda ömrü boyunca gördüğü bütün kızları geride bırakıyordu. Qin Yun, o kadının, gördüğü en güzel kız olduğunu gerçeğinin dışında ondan yayılan ölümsüz aurayı da hissetmişti. Böyle bir kadın gittiği her yerde dikkatleri üzerine çekerdi ama o bir yetişimciydi. Ölümlüler onun nasıl göründüğünü hatırlamaz, onu sıradan bir kadın sayarlardı.

Yıldırım göklerin ve yerin birer fermanı gibidir. Binlerce Dharmic Dao içinde, yıldırım en üstündür. Bu kardeş Daoist, Avuç İçi Yıldırımını oluşturup onu rahatça üçe ayırabiliyor. Etkileyici.

Qin Yun aklından bu düşünceleri geçirse de hızını hiç düşürmemişti. Hala gemiye doğru son hız ilerliyordu.

Kerhane Güzeli seçmeleri, Ulu Hakimiyet için büyük bir olay olduğundan güvenlik çok sıkıydı. Tüm dikkatlerin toplandığı gemide, on ünlü fahişe vardı. Doğal olarak, imparatorluk hükümetinin uzmanları da bölgede konuşlanmıştı.

Şeytanları Su Tanrısı mı göndermiş? Bu ne küstahlık?

Geminin iki koridoru ve güverteler uzmanlarla dolmuştu.

Eğer şeytanlar saldırıyı başlattıkları anda gemiye ulaşabilselerdi, büyük bir sorun olurdu. Ama Avuç İçi Yıldırımı ile vurulan üç şeytandan biri ölmüş diğeriyse yaralanmıştı. Gergedan şeytan zarar görmemiş olsa da vurulduktan sonra kısa süreliğine durdurulmuştu. Bunu fırsat bilen uzmanlar da anında karşı saldırıya başladılar.

Fırlat!

Gemideki uzmanların bazılarında arbaletler vardı ve bunların çoğu imparatorluk hükümeti tarafından kullanılan Şeytan İmha Arbaleti idi.

Shoo! Shoo! Shoo! Shoo!

12 Şeytan İmha Arbaletinin yarısından fazlası, gergedan şeytana nişan almıştı. Geri kalanlarsa suya düşmüş olan ve okları gördükten sonra tekrardan suya dalmaya çalışan kurt şeytana nişan almıştı.

Kurt şeytanın vücudunda açılan üç delikten dışarı kan sızıyordu. Ardından öldü ve aurası solmaya başladı.

Diğer okların tamamı gergedan şeytanın vücuduna isabet etti. Aralarındaki kısa mesafeden ve Şeytan İmha Arbaletlerinin yüksek hızından ötürü, gergedan şeytanın kaçması mümkün değildi.

Oklar şeytanın vücuduna sert deriye girmiş gibi saplanmıştı ama gergedanın kalın derisi okları yarım tırnaktan fazla saplanamadan durdurmuştu ve kanı bile akmamıştı. Tamamen işe yaramazdı.

Ne? Şeytan İmha Arbaletlerine nasıl karşı koyabilir? Böyle bir şeytan nasıl burada kendini ölüme sürükleyebilir?” Gemideki uzmanlar şaşırmıştı. Şeytan İmha Arbaleti, yalnızca Su Tanrısı’nın emrindeki lider seviye şeytanların karşı koyabileceği bir şeydi. Ama Su Tanrısı’nın emrinde, lider seviye sadece birkaç şeytan vardı. Böyle bir şeytan nasıl ölümü göze alabilir? Bunu yapmaya zorlansa, büyük ihtimalle Ulu Hakimiyet’ten kaçardı. Bir intihar saldırısı yapmaktansa Su Tanrısı’na ihanet etmeyi yeğlerlerdi.

Çünkü, şeytanlar da ölümden korkardı.

Al sana!” Gemideki askeri uzmanların lideri siyah renkli bir arbalet çıkardı. Bu, Şeytan İmha Arbaletinden yüz kat daha değerli olan Yıldız Kovalayan Arbaletti. Oklarının üzerinde sayısız rünik işleme vardı ve tetiği çekildiği anda bu işlemeler harekete geçti. Meteoru andıran ok, arkasında parlak bir iz bırakarak ilerliyordu. Gergedan şeytan bunu gördüğünde, ok göğsünü delmeden önce yapabildiği tek şey hafifçe vücudunu döndürebilmek olmuştu. Göğsü tamamen delinmişti.

Hepiniz geberin!” 10 feet uzunluğundaki gergedan şeytan, göğsündeki deliğe rağmen coşkun bir nehir gibiydi. Tekrar gemiye doğru yöneldi.

Geliyor. Korkunç şeytan geliyor.” Aşağı güvertede görevliler ve hizmetçilerin yanı sıra, aralarında Leydi Hülyalı Köşk’ün de bulunduğu, ilk üçe giremeyen fahişeler vardı. Şeytanlar yıldırımla vurulduğu ve ardından okçu uzmanlar harekete geçtiği için hala sersemlemiş gibiydiler. Ama bir bina boyutundaki gergedan şeytan tekrar saldırıya geçmişti. Muazzam bir öldürme niyetiyle gemiye yaklaşıyordu.

Burada ölecek miyim?” Leydi Hülyalı Köşk korkunun esiri olmuştu.

Göğüs göğüse savaşmayın!

Kapana kıstırın.” Gemideki uzmanlar paniklemişlerdi. Bir şeytanın Şeytan İmha Arbaletine direnmesi ve Yıldız Kovalayan Arbaletin göğsünde açtığı koca deliğe rağmen böylesine yırtıcı olması, onunla savaşan, ölümsüzlüğe yaklaşmış olan, Qi Saflaştırmanın dokuzuncu seviyesindeki bir uzmanın bile onun karşısında anında yok edileceği anlamına geliyordu.

Kıyıda duran mavi elbiseli kadın ikinci bir Avuç İçi Yıldırımı kullanmayı düşünmüştü ama ışık demeti halinde yaklaşan Qin Yun’u gördüğünde vazgeçti. “Baya hızlıymış. Bir Dharmic Dao hareket sanatı mı kullanıyor?” Ölümsüzlüğün kapısını açmış yetişimciler bile Kaynak Aleminden önce bu kadar hızlı hareket edemezdi.

Qin Yun hareket sanatı bilmiyordu ama onda iki tane İlahi Hareket Tılsım Muskası vardı.

 

Burada ölecek miyiz?” Gemideki uzmanlar iyiden iyiye paniklemeye başlamışlardı. “Böyle güçlü bir şeytan nasıl kolayca ölümü göze alabilir?

Şeytan, gemideki uzmanları öldürmeyi başarabilirdi.

Ama o zaman daha fazla imparatorluk hükümeti uzmanı etrafını sarardı. Şeytanın işi kesinlikle biterdi ama o zaten intihar saldırısına gelmişti. Şeytanın eylemleri uzmanların kafasını allak bullak etmişti.

Ölmek istemiyorum!” Leydi Hülyalı Köşk’ün korkudan dili çözülmüştü. Diğer fahişeler de çok korkmuştu.

Tam o anda!

Yüzlerce feet uzaklıktan gelen Qin Yun sonunda gemiye ulaştı. O kadar hızlıydı ki vücudu ışık demeti şeklinde hareket ediyordu. Gemiye adımını atar atmaz kılıcını çekti.

 

Ç/N: İşte bütün ümitlerin yitirildiği o karanlık saatlerde, kralın oğlu Isildur babasının kılıcını aldı. Böylece, orta dünyanın hür halklarının düşmanı Sauron, sonunda mağlup edilmiş oldu.

 

Hua-

Soluk bir ışık yayan kılıç, gergedan şeytanın beline doğru çapraz bir yörüngede hareket etti.

Bu sahne, oradaki herkesin, gemideki fahişelerin, hizmetçileri, uzmanların ve nehir kıyısındaki inşaların zihinlerine sonsuza kadar kazınmış oldu. Çünkü kılıcın havada bıraktığı kavisli iz, kaybolmadan önce bir süre daha havada kalmıştı.

Öfkeyle kükreyen gergedan şeytan aniden sarsıldı. Gergedanın gözleri pörtledi ve gövdesinin üst yarısı, yana kayıp alt yarısında ayrılarak yere düşerken, her yere kan sıçradı.

 

Ç/N: Sözümü tuttum ve iki bölüm bir arada attım.

D/N: Hadi yine iyisiniz. Fahişeler evresi biter aksiyon başlar.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr