Bölüm 20: Su Tanrısı'na Sıkıntı Çıkarmak

avatar
3592 0

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 20: Su Tanrısı'na Sıkıntı Çıkarmak


Çevirmen: Makankosappo

Düzenleme: Bluishgray

 

Ulu Hakimiyet Eyaletinin nüfusu yüz binleri buluyordu. Kerhane Güzeli Yarışması'na katılım on binleri buluyordu. İnsanlar, nehrin güneyinden kuzeyine kadar sıralanmış tribünleri tıklım tıklım doldurmuşlardı.

Gemi nehirde güneyden kuzeye doğru hareket etti. Kuzeye gittikten sonra güneye tekrar döndü ve nehrin diğer yakasına demir atıp bütün seyircilerin gemideki fahişeleri görmesini sağladı. Gemi, yolculuğu boyunca nereden geçerse oradaki insanlar heyecanla başlarını kaldırıp güvertedeki peri benzeri fahişelere baktı. Fahişeler bazen dans ediyor, bazen zither çalıyordu.

Gemi Qin Yun’un bulunduğu bölgeye yaklaşınca Chen Shuang kılıç dansına başlamıştı. Tesadüfen mi yoksa bilerek mi yaptığı muammaydı.

Leydi Chen Shuang’ın kılıç dansı, ölümlü dünyaya inen perilere benziyor. Kılıcından dünyayı buza çevirecek bir baskı yayılıyor.” Kalabalıktan birisi hayretler içindeydi. Çoğu insan kılıç dansıyla büyülenmişti.

Kılıç dansındansa ud performansını tercih ederim. Geçmişte Berrak Güz Perisi’nin flüt performansını dinlerken bulunduğum yerden uzaklaşıp başka alemlere dalardım. Ama Leydi Chen Shuang’ın ud performansını dinledikten sonra Berrak Güz Perisi’nin çok iyi değil, diğer fahişelerin çok kötü çaldığını fark ettim. Leydi Chen Shuang’ın ud performansı çiftler arasındaki aşkı ve tartışmayı çağrıştırıyor. Biri diğerinden kopamayacakmışçasına birbirlerine özlem duyan bir çift. Bir insanın kalbi en karmaşık şeydir. Taştan bir kalp bile eninde sonunda erir. Berrak Güz Perisi insanı bu dünyadan uzaklaştırırken, Leydi Chen Shuang’ın udu insanın kendisini bu dünyada kaybetmesini sağlıyor.” Wen Chong, Qin Yun’a baktı ve devam etti. ”Kardeş Qin Yun, sana yaranmaya çalışmıyorum. Bunlar içimden geçen şeyler. Geçtiğimiz günlerde Leydi Chen Shuang’ı birkaç kere ziyaret edip, özel olarak onun melodilerini dinledim.

Kardeş Wen, neden ben aynı şeyleri hissedemiyorum?” Genç Efendi Hong’un kafası karıştı. “Bence Berrak Güz Perisi’nin flütü daha etkileyici.”

Çünkü hala gençsin. Benim yaşıma geldiğinde Leydi Chen Shuang’ın udu daha etkileyici gelecek.

Leydi Chen Shuang’ı da seviyorum ama bence, kılıç performansınu tercih ederim. Kılıcındaki cesur hava onu diğer kadınlardan ayırıyor ve ondaki narinlik kalbimi sızlatıyor.” dedi Wen Chong.

Qin Yun gülümseyerek “Geçmişte çok fazla onu tanıyan yoktu. Yani onu seven kişi sayısının az olması normal. Şimdi onu daha çok kişi tanıdığından talipleri arttı.” dedi.

Bu çok iyi.” diye ekledi Wen Chong. “Ud çalmada uzmanlaşmış bir büyük usta duymuştum. Ama bu bana göksel bir hava veriyor. Leydi Chen Shuang’ın becerileri onunla karşılaştırılamaz ama onun udunun melodileri karmaşık ve acıklı. Çeliği bile eritebilecek aşk ve nefret havası var.

O kadar iyi mi? İlerde daha dikkatli dinlemeliyim.” dedi Genç Efendi Hong.

Aslında döndüğümden beri Chen Shuang’ın ud çalışını dinlemedim. Onu en son 6 yıl önce dinlemiştim.” Qin Yun’un ilgisi cezbedilmişti. En son Küçük Shuang’ı dinlediğinde, kendisini yolcu ediyordu. O zamanlar Küçük Shuang 13 yaşındaydı ve melodileri daha hassastı ama Qin Yun’un kalbi acıyla irkiliyordu.

 

 

Nehrin kenarındaki kalabalığın içinde mavi elbiseli bir kız uzaklardan yürüyordu. Aceleden yoksun bir havası vardı. Çevresindeki insanlar bile onu gördüğünde sıradışı herhangi bir şey hissetmiyordu.

Ulu Hakimiyet Eyaleti gerçekten büyüleyici. Manzara olağanüstü ve bu fahişeler de gerçekten yetenekli.” Mavi elbiseli kız uzaklardan izlerken gülümsedi. Arkalarda konuşlanmış olmasına rağmen gemideki fahişeleri net bir şekilde görebiliyordu. Leydi Kokulu Elbise’nin dansını zevkle izliyordu.

Manzara da insanlar da çok iyi. Maalesef Su Tanrısı denen devasa şeytan var. İki asırdır Ulu Hakimiyet’e bela oluyor.

Kız hafifçe başını salladı. “Amcam geldiğinde onun yardımıyla o devasa şeytanı yok edeceğim.

Yavaşça konuşmuş olmasına rağmen etraftaki kimse onu duymuyordu.

Ç/N: Burda geçen amca olarak çevirdiğim ifade Martial Uncle. İlerde de geçmesi muhtemel. O yüzden çeviriyi değiştirmemi isterseniz yoruma yazabilirsiniz.

 

 

Zaman aktı ve artık Kerhane Güzeli’ni seçmenin zamanı geldi.

İlk üçe girenleri ilan eden kadın görevlinin çok nazik bir sesi vardı.

Berrak Güz Perisi, Leydi Kokulu Elbise, Leydi Chen Shuang.”

İsimler ilan edildiği anda kalabalıktan bir gürültü koptu. Geminin üst güvertesindeki on fahişenin yedisi hayal kırıklığına uğramış olsa da sakinliklerini korudu. Sırayla güvertenin alt kısmına doğru indiler. Şimdi güvertede sadece ilk üç kalmıştı.

İlk üç.

Leydi Chen Shuang, udu elinde kalabalığın tezahüratlarını izlerken, heyecanına engel olamıyordu. “İlk üçe girmeyi başardım.

Kalabalıktan gelen çığlıkları duyduğunda kendisinin de en az Berrak Güz Perisi ve Leydi Kokulu Elbise kadar meşhur olduğunu anlamıştı fakat ilk üçe girecek tecrübeden yoksundu. Bu yüzden ilk üçe girmeyi başarınca heyecanlandı.

Güvertede beklerken, Leydi Chen Shuang udunu, Berrak Güz Perisi de flütünü tutmuştu. Leydi Kokulu elbiseyse narin bir havayla orda durmuş farklı bir tür cazibe yayıyordu.

Gemiden bir ses geldi. “Bu yılın Kerhane Güzeli, Leydi Chen Shuang olmuştur.

Chen Shuang!

Chen Shuang!

Leydi Chen Shuang!

Tezahüratlar gökleri inletiyordu.

Beyni yanmıştı. “Ben mi? Kerhane Güzeli mi seçildim?”

Bu onun için çok aniydi.

Şu anda Leydi Chen Shuang, en çok önemsediği kişiyi, Kardeş Yun’u,  bulabilmek için etraftaki insanları tarıyordu. Ama çok fazla insan olduğu için bulamadı.

Nehir kıyısının sonlarına kadar her yer insanla doluydu. Leydi Chen Shuang Kerhane Güzeli seçilince her yerden çığlıklar duyuldu. Tam o anda, nehir kıyısının gemiye en yakın noktasında, hiç de göze çarpmayan üç adam vardı.

Kazanan ilan edildiği anda, üçü birbirine baktı ve kafalarını salladı.

Boom! Boom! Boom!

Üçlü, bir araya toplanmış kalabalığı uçurarak ileri atıldı. Havadaki on kişinin vücudundan kanlar saçılmasının ardından çığlık koptu.

Üç şeytan hızlıca saldırıya geçerken bir yandan da dönüştüler. Birinin kafası vahşi bir köpeğinkine dönüştü. Köpek kafalı şeytan gemiye doğru atılırken elinde bir kılıç vardı. İkincisi görkemli bir kurda dönüştü ve keskin pençelerini etrafa savurdu. Havaya uçurdukları insanlar onun pençesiyle can vermişlerdi. Diğeriyse 10 ayak boyuna erişene kadar genişledi. Güçlü bir gergedana dönüştükten sonra sıradan insanlar sadece beline erişebilirdi. Kimliklerini gizlemek istediklerinden, kendilerini açığa çıkaracak uygun silahları getiremediler. Sonuçta şu anki vücutlarının büyüklüğünü göz önüne alırsak herhangi bir büyük silah ölümcül olabilirdi. Yine de gergedan şeytanın tek yumruğu bile insanların kalplerine korku salmaya yetmişti.

Üç şeytan aceleyle zıpladılar ve 70 ayak boyu uzaktaki gemiye yöneldiler.

Bu sahne herkesi şaşkına çevirdi.

Su Tanrısı’na sıkıntı çıkaran herkes ölecek.” Gergedan şeytan öfkeyle bağırdı. Sesi gök gürültüsü gibiydi. Çevresindeki bölgede yer sallandı, su dalgalandı. Çoğu insan acıyla kulaklarını kapattı. Güvertedeki fahişelerse, sendeleyerek kulaklarını kapattı.

Ne? Üç şeytan mı?

Bu şeytanları Su Tanrısı mı göndermiş?

Civardaki uzmanlar şaşkınlıktan yerlerine çakılı kaldılar. Kerhane Güzeli yarışması için çevrede konuşlandırılmış çok sayıda kuvvet olsa da, bu sadece, hiçbir şeytanın şu ana kadar intihar saldırısı yapmadığı göz önüne alınarak düşünülmüş bir önlemdi. Çünkü ortaya çıkarlarsa, insanlara ağır kayıp verdirseler de kesinlikle ölürlerdi.

 

 

Restoranda

Qin Yun kazanan anons edildiğinde hala gülümsüyordu. Ancak kalabalıktan gelen çığlıkları duyduğunda, ileri atılan üç şeytanı gördü ve yüz ifadesi değişti.

Şeytanlar.

Qin Yun’un öz cevheri karıştı ve sağ ve sol paçasındaki iki tılsım muskasına doğru dalgalandı. Bunlar sahip olduğu en pahalı tılsım muskalarıydı: İlahi Hareket Tılsım Muskaları. Normal tılsımlar tek kullanımlıkken tılsım muskaları uzun süreli kullanıma dayanabilen değerli hazinelerdi. İlahi Hareket Tılsım Muskaları, yetişim dünyasındaki tılsım muskaları içinde en düşük seviyede olsa da yine de tılsım muskalarıydı. Uzun süre boyunca tekrar tekrar kullanılabildiği için çok pahalılardı.

Qin Yun’un kuzey sınırlarında üç yıl hayatta kalabilmesinin bir nedeni de bu tılsım muskalarıydı.

İlahi Hareket Tılsım Muskasının tek bir kullanımı vardı: İlahi Hareket. Sadece hız için yapılmıştı.

 

Sou!

 

Qin Yun bir anda restoranda çıkıp, bir ışık demeti halinde nehrin üstünde uçarak, korkunç bir hızla gemiye yaklaştı.

İnanılmaz hızlıydı.

Ama, üç şeytan gemiye çok daha yakındı. 70 feet gibi bir mesafe tek sıçrayışta aşılabilir. Qin Yun onların saldırısını fark ettiğinde, şeytanlar gemiye varmak üzereydi. Qin Yun ise 700-800 feet uzaklıktaydı.

İyi değil.” Qin Yun endişeliydi. Ama önünde yaşananları çaresizce seyretmekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr