Bölüm 17: Kontluk Valisinin Ziyareti

avatar
3334 0

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 17: Kontluk Valisinin Ziyareti


Çevirmen: Makankosappo

Düzenleme: Bluishgray

Güneşin, insanların içini ısıttığı bir bahar günüydü.

Qin Yun bir sandalyeye uzanmış, çay keyfi yapıyordu.

Küçük Shuang’ın ünü hızla arttı. Çoktan Kerhane Güzeli ünvanına en yakın 10 kişi arasındaki yerini aldı. 7 gün sonra, diğer 9 kişiyle Kerhane Güzeli olmak için yarışacak.” Qin Yun hafifçe başını salladı. ”Ne yazık ki zaman kıtlığından dolayı hala yeterince ünlü değil. Takipçilerinin sayısı, Berrak Güz Perisi veya Leydi Kokulu Elbise’nin takipçilerinin sayısıyla boy ölçüşemez. İlk 3’e girmesi çok zor, Kerhane Güzeli olması ise ilk 3’e girmekten çok daha zor.

7 gün sonra Kerhane Güzeli seçilecekti.

10 meşhur fahişe, bütün gizli kozlarını kullanarak yeteneklerini sergileyecek.  Önce Kerhane Güzeli ve ardından ilk 3 seçilecekti ve bunları izleyen devasa bir kalabalık olacaktı. Bu yarışma, Ulu Hakimiyet Kontluğu’nda her yıl düzenlenen büyük bir etkinlikti!

 “Ele geçirdiğim Yıldız Desenli Çeliğin tamamını saflaştırdım. Elimdeki malzemeler birkaç günden fazla dayanmaz.” Qin Yun kendi kendine düşündü. “Sanırım malzemeleri toptan almam gerekiyor. İçsel Uçan Kılıcımı geliştirmeye devam etmeliyim. İçsel Uçan Kılıcım tamamlandığında gücüm önemli ölçüde artacak.

 

Ha?

Yer şiddetle gümbürdedi. Normal insanlar bunu hissedemezdi ama Qin Yun’un çok keskin duyuları vardı. Yüz ifadesi hafiften değişti. “Buraya gelen çok sayıda insan var.

 

 

Sokaklarda..

Bu Kontluk Valisi!

Yol açın! Yol açın!

Onlardan uzak durun.”

İster avam, ister zengin tüccar, isterse de soylu olsun, geçenlere sorun yaratmaktan korkarak, hepsi anında kenara çekilip yol açtılar.

Ulu Hakimiyet  Kontluğu’nda, Kontluk Valisi kraldı. Toprakların mutlak hakimiydi.

İki tane soylu at tarafından çekilen lüks at arabası, yavaşça ilerliyordu. Her biri oldukça güçlü görünen zırhlı şahsi muhafızlar, arabayı çevrelemişti. Eğer yaşlı şeytan Chu Yong bu muhafızlara saldırmaya cesaret etseydi, onu bekleyen tek şey lime lime edilmek olurdu.

Kontluk Valisi nereye gidiyor?

Çevredeki tek önemli yer Qin Malikanesi. Fakat Vali oraya daha önce hiç gitmemişti.

Ç/N: Kontluk Valisi artık Vali olsun…

 “Haberin yok mu? Qin Malikanesinin ikinci genç efendisi artık bir ölümsüz. Vali de büyük ihtimalle onun için gelmiştir.

Ölümsüzlüğün kapılarını açmışsa nolmuş? Vali milyonlarca vatandaşı koruyor. Sıradan ölümsüzler onun karşısında ahlaksızlık yapmaya cesaret bile edemezler.

Dört bir yanda olayla ilgili söylentiler vardı.

 

 

Qin Malikanesinin girişi

 Qin Liehu, karısı Changlan, birinci genç efendi Qin An ve ikinci genç efendi Qin Yun, çoktandır bekliyorlardı.

Changlan merakla sordu, “Liehu, yıllardır Ulu Hakimiyet Şehri’ndeyiz ama Vali daha önce hiç ziyarete gelmemişti. Eğer seninle tanışmak isteseydi, birini gönderip seni çağırtırdı. Neden buraya kadar gelsin ki?

Büyük ihtimalle benim için değil oğlumuz için geldi.” dedi Qin Liehu fısıldayarak.

Yun’er i görmeye mi geldi?” Changlan aceleyle konuştu. “Yun’er daha yeni geldi. Vali neden onunla tanışmak istesin ki?

Qin Liehu devam etti, “Bunu ben de bilmiyorum. Yun’er bu sene 21 yaşında. Ölümsüzlüğün kapılarını açalı yalnızca birkaç yıl oldu. Mantık olarak, Yun’er hakkındaki olumlu düşüncelerinden ötürü gelmiş olamaz. Ama buraya geldiğine büyük ihtimalle bir istekte bulunacaktır. Yun’er, o mevkideki bir insanın senden isteyeceği şey basit olamaz. Kabul etmeden önce düşünmelisin. Her şeyi ciddiyetle ve dikkatle halletmelisin.

Anladım.” Qin Yun başıyla onayladı.

Qin Liehu için oğlunun güvenliği en önemli şeydi.

Bu arada Qin Yun’un gözü uzaklarda bir yere takılmıştı. Sadece bakarak bile bu at arabasının normal olmadığını söyleyebilirdi. Arabanın iç tarafı gizemli bir ışık vardı. Öyle ki güçlü bir arbaletten çıkan bir atış bile o ışığı geçemezdi. Arabanın yanında 5 kişi vardı. Bu beşlinin içinde kıdemli erkek ve kadınlar vardı. At sırtındaydılar ve sıra dışı bir düzende ilerliyorlardı. Arabanın çevresindeki şahsi muhafızların sayısı 100’den fazlaydı. Muhafızların her birinin görkemli bir havası vardı. Yaptıkları her hareket onları oldukça güçlü gösteriyordu.

Kontluk Valisi Malikanesi, şahsi muhafız ordusu…” Qin Yun kendi kendine düşündü. “Ulu Hakimiyet Kontluğu’ndaki uzmanların yarısının Kontluk Valisi Malikanesinde olduğu söyleniyor. Biraz abartılı görünse de mantıklı gelmiyor da değil. Eğer bu şahsi muhafız ordusuyla karşı karşıya gelseydim elimden gelen tek şey kaçmak olurdu.”

Trot! Trot! Trot!

At arabası durdu.

Önce orta yaşlı bir adam indi. Ardından bir kıdemlinin inmesine yardımcı oldu.

Astınız Qin Liehu, vali hazretlerini selamlıyor!” Qin Liehu ivedilikle eğildi. Ardından karısı ve oğulları da benzer şekilde eğilerek valiyi selamladı.

Etrafta yüzden fazla insan olsa da çıt çıkmıyordu.

Kıdemli biraz yaşlıydı. Saçları beyazdı ve şu anda Qin Liehu’ya bakan gözleri bulanıktı. Gülümseyerek konuştu, “Formalitelere gerek yok. Bugün buraya Ulu Hakimiyet Kontluğu’nun kahramanını ziyarete geldim.” Konuşurken gözlerini Qin Yun’a dikti.

Kahraman?” Qin Liehu’nun biraz kafası karışmıştı. Oğlu bir yetişimci olsa da bu onun kahraman olması anlamına gelmiyordu, değil mi?

Vali hazretleri, orda durmayın. Lütfen içeri buyurun.” Qin Liehu’nun zamanını bunu düşünmeye harcayacak lüksü yoktu. O yüzden daha fazla beklemeden valiyi içeri davet etti.

Herkes malikaneye girdi ve ana salona geçtiler.

Arabanın yanındaki beş kişi kapının önünde nöbet tutarken vali ve beraberindeki iki kişi, Qin Liehu ve Qin Yun içeri girdi.

Ana salonda…

Vali baş köşeye oturmuşken beraberindeki iki kişi bir tarafında, Qin Liehu ve Qin Yun da diğer tarafına oturdu.

 “Tanıştırmama izin verin.” Vali mavi cübbeli adamı işaret ederek “Bu, Kardeş Fang. Geçici olarak şahsi muhafızlarımın komutanlığını yapıyor.

Komutan Fang

Qin Liehu ve Qin Yun ellerini birleştirip selamladı.

Qin Liehu hemen açıkladı. “Yun’er Komutan Fang, Ulu Hakimiyet Kontluğundaki 1 numaralı uzmandır. Sahte Kaynak Çekirdeği alemindedir ve çok güçlüdür.

Genç arkadaşımız Qin Yun’un yanında benim gücüm değersiz kalır.” dedi mavi cübbeli adam kıkırdayarak.

Ulu Hakimiyete dönmeden önce, burdaki iki kişinin Sahte Kaynak Çekirdeği aleminde olduğunu duymuştum. Biri Komutan Fang, diğeri Usta Meixia.” Qin Yun gülümseyerek devam etti. “Komutan Fang kaleyi elinde tutarak topraklarımızdaki barışı koruyor. Takdir edilesi bir iş.

 Ç/N: Kale dediği büyük ihtimalle kuzey sınırındadır. Tam belirtmemiş neresi olduğunu.

 Ulu Hakimiyet’te, Sahte Kaynak Çekirdeği aleminde iki kişi vardı. Biri, imparatorluk hükümetinin emrine girmişken, diğeri valinin şahsi muhafızlarının komutanı olmuştu. Dünya genelindeki valilerin neredeyse hepsinin muhafız komutanı Sahte Kaynak Çekirdeği alemindeydi. Bu imparatorluk hükümetinin valilere ne kadar değer verdiğinin bir göstergesiydi. Sonuçta, atadıkları valinin şeytanlar tarafından öldürülme riski vardı.

Hal böyle olunca kontluklardaki en güçlü ordular, valilerin orduları olurdu. Ve bu ordular en az 10.000 askerden oluşurdu. Askerlerin hepsi kuvvetli atları ve kaliteli silahları olan güçlü insanlardı. Bundan sonraki en güçlü kuvvetse valilerin şahsi muhafızlarıydı. Bu birlik sadece 600 kişi olsa da bünyesinde sadece elitleri barındırırdı. Komutanlarıysa Sahte Kaynak Çekirdeği aleminde olurdu. Üçüncü sıradaysa şehirlerdeki insanların güvenliğini sağlayan Altı Yelpaze Kapısı’nın polis memurları vardı.

 Komutan Fang kıkırdayarak, “ Beni bu kadar övme.” dedi. “ Çoğumuz senin eline su dökemez. Sayısız hayatı koruyan asıl kişi sensin.

İkinizin de bu kadar mütevazı olmasına gerek yok.” Vali, Komutan Fang’ın yanında oturan adamı işaret etti. “Bu benim en küçük oğlum Wen Chong.

Wen Chong konuşmaya dahil oldu. “Başarılarını duyduğumdan beri Kardeş Qin Yun’la tanışmak istiyordum. Sonunda bugün tanışmak nasip oldu. Kardeş Qin Yun, kuzey sınırlarındaki şeytan belasının ne düzeyde olduğunu sorabilir miyim? Son derece korkunç olduğunu duymuştum.

Kuzey sınırları mı?” Qin Liehu telaşlandı.

Ne oldu? Yoksa polis memuru Qin bilmiyor mu?” vali kahkaha atarak sordu.

Qin Liehu kafası karışmış halde oğluna doğru baktı.

Qin Yun çaresiz kalmıştı. Ailesini endişelendirmemek için daha önce bu konudan hiç bahsetmemişti.

Wen Chong bunu gördüğünde, “Anlaşılan boşboğazlık ettim.” dedi.

Eninde sonunda aileme söylemem gereken bir şeydi.” Qin Yun başını salladı ve açıklamaya başladı. “Dünyayı dolaştığım zamanlarda, en kuzeydeki topraklara da gittim. Şeytanlara karşı mücadele eden efsanevi kuzey sınırlarının nasıl bir yer olduğunu görmek istedim. Fakat, orda şeytanların sebep olduğu acı şeyleri gördükten sonra öfkeyle orduya katıldım. Orda üç yıl boyunca savaştım.

 “Üç yıl mı?” Qin Liehu panikledi. “Yun’er, kuzey sınırlarında üç yıl savaştın mı?

 “Orası son derece dehşet verici bir yer. Günbegün çok sayıda insan ölüyor ve yaralanıyor. Şeytanlar da birbiri ardına öldürülüyor.” Vali devam etti, “Orda üç yıl boşuna savaşması etkileyici. Gerçekten etkileyici!

Yanında oturan Komutan Fang, bu sözlere “ İmparatorluk hükümeti tarafından gönderilen dosya kayıtlarına göre, Qin Yun, doğrulanmış olarak, çok sayıda şeytan katletti.

Askeri operasyonlar…” Qin Yun başını salladı. “Hepsi iş birliği sayesinde mümkün oldu. Tek başıma bir şey yapmış değilim.

Bu kadar çok şeytan öldürmek ve ardından hayatta kalmak yetenek gerektirir.” dedi Komutan Fang.

Qin Yun afalladı. “Gerçekten de hayatta kalmak kolay değildi.”

İyi arkadaşlar…

İster eğitim yapmak için, ister insanlara hizmet etmek için, ister öfkeden… Sebebi ne olursa olsun, farklı bölgelerden insanlar şeytanlara karşı savaşmak için kuzey sınırlarına geliyordu.

Üç yıl içinde, yarısından fazlası savaşlarda hayatlarını kaybetmişti. Çok sayıda insan da ağır yaralanmıştı. Gelenlerin sadece %20-30’u geri dönebilmişti. Qin Yun da dönebilenlerdendi. Üç yıl boyunca, verdiği bir sözden ötürü orda kalmıştı.

Anıları gözlerinde canlandı.

Gülümseyen yüzler…

Hayatları tehlikedeyken yaşadıkları dehşet…

Ölümle yüzleşirken coşkuyla şarkı söyleyen kişiler…

 

Yetiştirme inzivada da yapılır, halkın arasında da, orduda da.” dedi Qin Yun.

Haha, Genç Efendi Qin haklı. Kişi herhangi bir yerde yetişim yapabilir. Bugün buraya gelişimin iki sebebi var. Birincisi, Genç Efendi Qin gibi bir kahramanı görmek istedim. İkincisi ise bir konuda Genç Efendi Qin’in yardımına ihtiyacım var.

 “İşte geliyor.” Qin Liehu’nun kalbi sıkıştı.

Qin Yun hala sakinliğini koruyordu. “Vali hazretleri, lütfen söyleyin.

Vali, gülümseyerek konuştu, “ Ulu Hakimiyet’in derinlerinde Kontluğun en yüksek dağı olan Yeşil Diş Dağı var. O dağda bir ruh meyvesi var. Meyvenin olgunlaşmasına bir aydan birazcık daha fazla zaman var. Tabi ki de yalnız olmayacaksın, iki kişi daha var. Ve kesinlikle, Genç Efendi Qin, cömert bir şekilde ödüllendirilecek.

Yan tarafta oturan Wen Chong, bir yığın banknot çıkarttı. Banknotları Qin Yun’un yanındaki çay masasının üzerine bıraktı. Qin Yun yığına baktı ve her bir banknotun bin gümüş tael değerinde olduğunu gördü.

Burda toplamda yüz bin gümüş tael var.” dedi Wen Chong gülümseyerek.

Qin Liehu’nun nefesi kesildi.

100.000 gümüş tael!!

 

Ç/N: Sonraki bölümün başlığı Ruh Meyvesi yani bir süre daha fahişelerden uzak gibiyiz.

D/N: Arkadaşlar hikayenin tanıtım bölgesindeki BEĞEN butonuna basarak çevirmen arkadaşa desteklerinizi bekliyorum. Çevirmenliğe yeni başladı. :D






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr