Bölüm 7: 1000 Kilitli Pagoda Yıkıldı

avatar
1670 0

Sansheng, Wangchuan Wu Shang - Bölüm 7: 1000 Kilitli Pagoda Yıkıldı


 

Çevirmen Şebb | Düzenleyici : Grandal

 

Bu seferki inkarnasyonda, geçmiş yaşamdaki imparatorluk rahibi Hu’yi adında bir kurt iblisti.

 

Aşağı yukarı zıplayarak onun etrafındaki talismanları birer birer sökerken bana gitgide şaşırıp etkilenen gözlerle baktı. ‘Bu bir insan olarak nasıl mümkün olabiliyor? Diye sordu.

 

Saçımı düzeltip elimi zincirleri kırmak için salladım. Biraz kederli bir sesle ‘Aslında teknik olarak insan sayılmam.’

 

Demir zincirler parçalara ayrıldı ve 1000 kilit Pagoda’nın dibine yuvarlandı. Hu’yi önceden durgun bakan yeşil gözleri şimdi parlıyordu, saçları dalgalanarak havada yükseldi. Ne kadar mutlu gözüktüğünü umursamadan parmaklarımı sallayıp konuştum: ‘Tamam hadi şimdi de sen bana yardım et sonrada özgürsün. Hadi bakalım.’

 

Hu’yi bir süre sessizce durdu: ‘’Liubo’nun 1000 kilitli Pagoda’sına giriş var ama çıkışı yoktur.’

 

‘Çıkışı yok mudur? Ona inanmaz gözlerle baktım. ‘Ölümlülerin dünyasında uzun süre geçirmedim ama en azından biliyorum ki bir kişi istemeden ona satmaya zorlayamazsın. Serbest bırakılmadan sadece hapsedilmek çok saçma bir kural. Liubo’nun rahipleri biraz fazla haksızlık yapmıyorlar mı?’

 

‘Haksızlıksa ne olmuş? Bu dünyada son sözü güçlü olanlar söylerler.’

 

‘Bu dediğinin kulağıma çok güzel geldi’ Güldüm. :’ Tamam hadi yok edelim şu Pagoda’yı..’

 

Bana sürpriz içinde baktı.

 

Kulaktan kulağa kadar sırıtıp: ‘Güçlü olanların son sözü söylediğini demedin mi?’

 

Çok zaman sonra Yanwang bana bugün hakkında büyük hırsla konuşacaktı: ‘Gerçektende taş mizaçlısın sen dimi? Efsunlu Gölü ve Pagoda yu yok edeceğini söyleyip sonra da ne olacağını umursamadan onları yok etmek! Efsunlu gölün karanlık gücü Wangchuan kadar güçlü sen bilmiyor musun? Buna nasıl cesaret ettin. Senin bu davranışın yüzünden Lord Moxi’nin nasıl bir ceza adlığından haberin var mı? Onun bir sonraki yaşamı da bunun yüzünden etkilenecek.’

 

Fakat ben şimdiki zamanda bu hareketlerimin gelecekteki sonuçlarını pekte düşünmüyordum. Hevesle elimin bir sallanmasıyla gölü kaosa soktum.

 

O akşam bütün Liubo salandı ve yataklarında uyuyan öğrenciler uyandılar. Sonra… Bütün gece Liubo’nun öğrencileri dayaktan ağladılar. Ağlayışlar uzun bir süre devam etti.

 

Hu’yi önce işi yaparken ben arkada ağzımı kapatmış kıkırdıyordum. Changwu’yu bulunca Hu’yinin omzunu dürtüp ‘ Bu 3 ay! 3!.’

 

Hu’yi ne demek istediğimi anlayıp Changwu ya doğru gitti. Poposuna 2 şaplak indirdi. Normalde kibirli çocuğun yerinde şimdi korkudan gözleri dolan bir çocuk gelmişti.

 

İlk başlarda gülsem de bir süre sonra onun adına kötü hissettim. Hu’yi ye yeterli olduğunu gösteren bir işaret ettim. Kenarda son kalan çocuğa doğru ilerleyen Hu’yi durdururken gökyüzünde bir şimşek çaktı.

 

Hu’yi ve ben geriye doğru zıpladık. Bileğimdeki altın mührün ısınması kimin geldiğini anlamam için yeterliydi. Moxi ya da bu yaşamdaki adıyla Saygıdeğer Zhonghua.

 

Etraftaki çocukların popolarını tutup ağladıklarını görünce sinirle durakladı. Gözleri bana döndü sonra da Hu’yi. İkisi bakışırken tüylerim diken diken oldu.

 

Moxi’nin arkasında birçok gölge belirmeye başladı bunlar Liubo dağının öğretmenleri ve yaşlı ustalarıydı.

 

Yaşlı ustalar öğrencileri adına strese girmişlerdi. Herkesin suratındaki ifade ağlama sesini duyunca değişti. Sonradan beni ve Hu’yi fark edince şoka girmiş gibi bakakaldılar. Birkaç saniye kaotik bir durum oluştu.

 

O kargaşadan bıkıp kulaklarımı tıkadım, Hu’ye: ‘ Bana olan sözünü yerine getirdin bende şimdi sana özgürlüğünü veriyorum. Belli ki bur da kalmaktan hoşlanmıyorsun artık gidebilirsin özgürsün.’

 

Kalabalıktan çıkan beyaz sakallı birisi bize doğru bağırdığında Hu’yi henüz bana cevap vermemişti: ‘Siz Liubo yu istediğiniz gibi girip çıkabileceğiniz bir yer mi sandınız? İblis Hu’yi! Saygıdeğer usta senin canını bağışladı ama sen Liubo’yu utandıracak neler yaptın??’

 

Bunu duyan ben birkaç detayı yakaladım. İlki, Hu’yi Moxi’yi tanıyordu. İkincisi; Moxi Hu’yi Pagodaya kapamıştı. Üçüncüsü: Moxi iblislerden her ne kadar nefret etse de Hu’yi öldürmemişti. Bütün bunların altında bir sır olması lazımdı!

 

Kolları birleştirip olan biteni yan taraftan izledim. Şanssızlığa bakın ki oturacak bir yer ya da atıştıracak bir şeyler yoktu. Pek de keyifli değildi.

 

Hu yi bağırdı: ‘Ben sizden hiçbir zaman canımı bağışlamanızı istemedim. Orda canlı cehennemi yaşayacağıma ölüp tekrar doğmayı tercih ederim.’

 

Dinle, dinle.

 

‘Nankör yaratık’ bu duyulduktan sonra kılıcını çıkardı ve Hu’yi ye doğru atıldı.

 

Hu’yi serbest bırakan bendim fakat halen özgür değildi. Bu iş bende olmayan bir ürünü alıcıya söz vermemle aynı yola çıkıyordu. Eğer satacağım ürünler yoksa anlaşmada yok sayılırdı. Daima dürüst birisi olduğumdan bunun olmasına izin veremezdim.

 

Hu’yi arkama doğru çekip atağı ben karşıladım. Sonra Hu’yi etrafta durmaya devam ederse bana yardım değil ayak bağı olacağını fark edip onu buradan olabildiğince hızlı yollamalıydım. Hu’yi yakasından yakalayıp havaya doğru yolladım ve ekledim: ‘git!’

 

Yolladığım karanlık güçler arkasından çarptı ve onu uzaklara sürükledi: neresi olduğundan emin değilim..

 

Karşımdaki birkaç tane güçlü gözüken kişi onun arkasından takip ettiler. Güçlerimi toparladım ve çığlık attım. Şiddetli bir karanlık dalgası etrafa yayıldı, kafalarını acıyla tutmalarına neden oldu. ‘Eğer onu yakalamak istiyorsanız başka bir gün seçin’ dedim. ‘Onunla bugün anlaşma yaptım ve sözümü bozmaya niyetim yok. Pazarlığı sürdürebilmek için onun canını koruyacağıma garanti verdim.’

 

‘Kafir! Kes boş tehditlerini.’

 

Neşeyle eski kafalı kişiliğe cevap verdim: Tehdit ya da değil denemek ister misin?!’

 

Benim bu rahat duruşum yaşlı adamı öyle bir sinirlendirdi ki bana doğru gardını alıp koştuğunda kulaklarından duman çıkıyordu. Bu arada bir yerden panikli bir ses: ‘Usta! Usta!’. Liubo öğrencilerinden birisi bir rüzgârın üstünde belirmişti.

 

Dengesini yakalayamadan atladığı için yaşlı adama ulaşana kadar birkaç kez yerde yuvarlandı.

 

‘Usta!!, Saygıdeğer Usta!! 1000-kilitli Pagoda.. 1000-kilitli pagoda yerle bir oldu!’

 

Sakince tek kaşımı kaldırıp kalabalığın suratlarındaki ifadeleri izledim. Bir süre zarfında bütün bakışlar bana döndü.

 

Birkaç kez gözlerimi kırptım, omzumu silkip: ‘Yemin ederim ki Pagoda’nın bu kadar çürük olacağını bilmiyordum. Sadece birkaç kez dürttüm…’ Bana olan bakışları sinirimi bozmaya başlamıştı sonunda kafamı kaşıyıp tedirgin bir gülüş patlattım: ‘hahaha ve birden yıkılıverdi..hahaha…’’

 

D.N. bölüm eksik değil arkadaşlar İngilizce halinde de bu kadar

 

D.N.2 Bu sefer iyice psikopata bağlayacak gibi bu hatun

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr